Bir Güney Almanya Masalı: Bavyera - Münih

Almanya beni en çok şaşırtan ülkelerin başında gelir. Pek turistik görünmese de basbayağı turistik ve çok yönlü bir ülkedir.

Romantik Yol” diye bilinen Würzburg-Füssen arası ile “Masal Yolu” olarak bilinen Almanya’nın en eski rüya rotalarından biri olan Hanau’dan Bremen’e 70’in üzerinde şehir ve kasabayı birbirine bağlayan parkur; en önemli turizm bölgeleri olarak hafızalara kazınsa da Bavyera’nın güneyinden başlayan Alman Alpleri ile Avusturya Alpleri arasında yer alan bölge, bence “Ölmeden Önce Görülmesi Gereken 100 Yer Listesi”nde en başta gelir.

Almanya’nın en büyük ve en eski eyaleti olan Bavyera Eyaleti, Almanya Federal Cumhuriyeti’ndeki 16 eyaletten biridir. 1000 yılı aşkın tarihiyle Bavyera’nın kültürel mirası günümüzde de oldukça canlıdır ve bu durum gerek Bavyera'yı gerekse burada yaşayanları da etkilemiştir. Bavyera kendisine has bir eyalet olup diğer eyaletlerle karıştırılmamakla birlikte, aynı köklere sahip olduğu Alman ve Avrupa tarihi ve kültüründen de ayrı düşünülemez.

Almanya’nın tüm güneydoğusunu kapsayan, Almancada Bayern, İngilizcede Bavaria olarak söylenen, Bavyera, Almanya’nın en büyük eyaletidir. Almanya’nın yüzölçümü olarak en büyük eyaleti olan Bavyera’nın başkenti Münih’tir. 1972 Yaz Olimpiyatları’na da ev sahipliği yapan Münih, aynı zamanda Kara Avrupası’nda uçuş trafiği açısından da en yoğun hava trafiğine sahip kentlerden biridir. Alman Havayolu olan Lufthansa, kıtalararası uçuşlarını Frankfurt ile birlikte çoğunlukla Münih’ten gerçekleştirir. Bavyera’nın diğer önemli şehirleri ise Nürnberg, Augsburg, Regensburg olup; hepsi birbirinden güzel masal tadında kentlerdir. Gerek Romantik Yol, gerek Masal Yolu gerekse Alpler’e yolculukların önemli bir başlangıç noktası olan bu şehirlerin her biri Almanların tarihinde önemli yer tutar.

Bayrisch denilen, anlaşılması güç bir diyalekte sahip olan Bavyeralıların dillerini, ülkenin kuzey kentlerinde yaşayanlar asla anlayamazlar. Hatta Kuzeyli Almanlar tarafından Bavyeralılar hep hor görülürler ve kırsal halk olarak nitelendirilirler. Bunu Kuzeyli Almanlar söylese de Almanya’nın en zengin eyaleti de burasıdır. Tarımla uğraşanların oranı ülkenin diğer bölgelerine göre burada daha fazla olmasına rağmen, sanayi ve özellikle ilaç sektörü de en çok bu eyalet de gelişmiştir.

BMW, Audi, Siemens, Allianz, Puma, Adidas, MAN gibi dünya devi şirketlerin de merkezi konumunda olan bu eyalette refah düzeyi çok yüksektir.

Avusturya’da bağımsız bir devlet olmadan önce; batısında Baden Württemberg, kuzeybatısında Hesse, kuzeyinde Thüringen, kuzeydoğusunda Saksonya eyaletlerine komşu olan; ayrıca kuzeydoğusunda Çek Cumhuriyeti’ne, güneydoğusunda Avusturya'ya ve güneyde İsviçre'ye sınırı bulunan bu eyalete bağlıydı.

Almanya Federal Cumhuriyeti'nde her eyalet kendi eğitim politikasını hazırlamak ve uygulamakla sorumludur. Her yıl düzenli olarak yapılan karşılaştırmalı araştırmalar sonucunda; Bavyera’nın Almanya’da en iyi eğitim sistemlerinden birine sahip olduğu görülmektedir.

589'da dükalık olarak kurulan, Almanya'nın güneydoğusunda yer alan Katolik Bavyera, 1806'dan itibaren Alman Konfederasyonu’na, sonrasında da Alman İmparatorluğu’na bağlı otonom bir krallık haline gelmiştir. Krallık, Wittelsbach hanedanınca yönetilmiştir. 1918'e kadar da bu krallık varlığını sürdürmüştür. 1919'da Weimar Cumhuriyeti’ne 1945'ten sonra ise Federal Almanya'ya bağlı bir eyalete dönüşmüştür.

Münih, Berlin ve Hamburg’dan sonra Almanya’nın üçüncü büyük şehri ve Bavyera Eyaleti’nin de başkenti olarak federe bir parlamentoya da ev sahipliği yapar. Bavyera Eyaleti’nin armasında bir rahip bulunmasının sebebi, Münih’in sözcük anlamının “Keşişlerin Yeri” anlamına gelmesinden kaynaklanır. Biranın ve masalların ülkesi olarak konumlandırılan Bavyera, aynı zamanda Almanya’nın Göller Bölgesi olarak da bilinir. Münih’in 45-50 km kadar güneyinde yer alan Tegernsee, Schilersee, Chimsee buraya gelen gezginlere sadece muhteşem doğasını armağan etmekle kalmaz, hayal tadında bir gezinin de hayatınız boyunca unutulmamasını sağlar. Almanya’nın en yüksek noktası olan Zugspitze de buradadır. Bavyera’yı, Oberbayern, Niederbayern, Schwaben bölgeleri kapsamaktadır.

Münih tren garının hemen arkasında yer alan ve Theresienwiese olarak bilinen geniş bir alanda her yıl Eylül ayının son haftası ile Ekim ayının ilk Pazar gününe kadar hemen hemen iki hafta süren bir etkinlik olan Oktoberfest diye bildiğimiz Ekim Bira Festivali’ne her yıl milyonlarca turist akın akın gelmektedir. 6 milyon turistin ziyaret ettiği bu dönemlerde sıkıntı yaşamamak için gidecek olanların mutlaka önceden kalacak yerlerini ayarlamalarını öneririm. Biraseverlerin özellikle Alman Biralarına olan düşkünlüğü bilinir. Kimyadan arındırılmış sıvı ekmek tadındaki Alman Biralarının kalbi sayılan Bavyera’da özellikle Münih’te yer alan Augustiner, Hof Brauhaus, Erdinger ve Paulaner biralarının merkez birahanelerini özellikle ziyaret etmeli ve geleneksel Bavyera’ya özgü kıyafetleri ile servis yapan garsonların konuklara bira yetiştirmek için gösterdiği olağanüstü çabayı mutlaka görmelisiniz.

Münih’in merkezi Marienplatz’dır. Burada yer alan Rathaus (Belediye) binasının kulesinde yer alan ve her gün saat 12.00’de saat yuvasından çıkarak Bavyeralı figürlerin gösterisi, izleyenlerde hoş anılar bırakıyor. Binanın dış cephesi ise efsanedir. Bavyera kahramanlarının heykel ve figürleri ile bezenmiş olan Rathaus Binası, Münih’in kalbinde muhteşem bir görselin sadece bir tanesi.

Bu bölgeyi ziyaret edecekler, hangi mevsimde giderlerse gitsinler asla hayal kırıklığına uğramazlar. Çünkü Bavyera her mevsimde ayrı güzellikleri barındıran dört mevsimde dört yüz renge bürünen bir coğrafya şöleni. Özellikle Münih’ten güneye seyahat edildiğinde karşımıza çıkan Alman Alpleri bence coğrafi anlamda bir dünya harikasıdır.

Tegernsee, Güney Bavyera'nın 50 km güneyinde, Bavyera Alpleri’nde bulunan göl. Bavyera'nın en temiz suya sahip gölleri arasındadır. Göl çevresindeki yerleşim yerleri sırayla; Tegernsee, Gmund, Rottach-Egern, Kreuth ve Bad Wiessee'dir. Bölge insanı geçimini büyük bir oranda turizmden sağlamaktadır. Pek çok lüks otelin de bulunduğu Tegernsee de kendi birası ile çok meşhur olmuş bir Alman Alpleri köyüdür. Özellikle Tegernsee’nin eski köy merkezinde yer alan Braustüberl tüm dünyadan bira severlerin akın akın gittiği bir bira fabrikasıdır. Aynı zamanda alt katında büyük bir birahaneye de ev sahipliği yapan Braustüberl’de Bavyerelılar bira ile Pretzel ve Obadza adını verdikleri peynir, turp ve soğandan oluşan tapası yemeyi pek severler.

Münih Havalimanı’ndan tren ile çok rahat ulaşımı olsa da bölgedeki tüm Alp köylerini gezebilmek adına araba kiralanmasını çok ciddi tavsiye ederim. Tegernsee’ye kadar gelmişken Alman Alpleri’nde lüksün ve zenginliğin tavan yaptığı Rottach-Egern’i de ziyaret etmek olmazsa olmazlardan. Buradan kalkan teleferik ile Alman Alpleri’nin her mevsimde zirvesine yolculuklar yapabilir ve yine Tegernsee gölünde bot kiralayarak yahut tarifeli gezi tekneleri ile bu romantik kaçamaklarınıza renk katabilirsiniz.

Bu yazıma konu olan bölgenin Avusturya sınırında yer aldığı da düşünülür ise hiç ana yollara çıkmadan köy yollarını takip ederek Avusturya’nın Kufstein kasabasına çok rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Tegernsee gölünün 10 km kadar doğusunda yer alan başka bir cennet Schliersee üzerinden Bayrischzell’e ulaşarak, ikiye ayrılan yoldan Alp Dağları istikametine direksiyonu çevirdiğiniz de muhteşem bir orman yolundan Avusturya sınırına ulaşırsınız. Avusturya'nın Tirol bölgesinde yer alan bir şehir olan Kuffstein, Almanya'nın Bavyera Eyaleti'nin sınır komşusudur. Kufstein'dan sonra ilk gelen kasaba Almanya'nın Kiefersfelden kasabasıdır. Kufstein Şehri Aşağı Inn Vadisi ve Aşağı Tirol bölgesinde bulunur, görkemli ve büyük bir kaleyi de bünyesinde barındırır.

Yazı, baharı, kışı kendine özgü romantik yapısı ile Bavyera; gezmeyi hayatının parçası haline getirmiş, keşfetmek ile mutlu olan insanların seyahat planlarında mutlaka yer alması gereken, rüya ile gerçek arasında muhteşem bir rotadır.

Avukat Suat ŞİMŞEK

Suat ŞİMŞEK

Yazar Hakkında

Suat ŞİMŞEK

Avukat, eğitmen, yazar, gurme, rehber ve gezgin. 19 Ocak 1973 tarihinde Berlin’de doğdu. 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.