Dalyan : Kaya Mezarları, Mavi Yengeç ve Tekne Turu

Türkiye’nin saklı cennet köşeleri derler ya. Dalyan'a gidince anladık bunun nasıl bir tabir olduğunu. İstanbul’dan Dalyan’a otobüsle yolculuk etmek gibi bir hata yaptık fakat artık güzergahları da az çok biliyoruz.

14 saatlik otobüs yolculuğundan sonra Dalyan’ın bağlı olduğu Ortaca ilçesine vardık sonunda. Buradan güne giden teyzelerin, kahveye çıkan amcaların, anlamayarak ve gülümseyerek bakan turistlerin olduğu bir dolmuşa binip Dalyan’a doğru yol almaya başladık. Yaklaşık olarak 10-15 kilometre sonunda Dalyan’daydık.  Sırtımızda çantalarımız kalacağımız villaya yürümeye başladık. Hem de amacımız biraz ortalığı görmek, tanımak. Sürekli kaybolduğumuzdan dolayı taksi tutmadığımıza bin pişman olsak da söylemeliyim ki yapılaşmanın fazla olmaması, dut ağaçlarının bolluğu, kuşlar ve dağların varlığı ancak bu kadar güzel olabilir.

Kalacağımız yere varıyoruz en sonunda. Light of Apollon adında muhteşem bir villa. Kapıya geldiğimizde, otobüs yolculuğunun da etkisiyle, o kadar yorulmuştuk ki aklımda kalan tek şey kuş sesleri, ağaç hışırdaması ve yere düşen olgun dutların çarpma anında çıkarttıkları seslerdi. İçeri girdiğimizde ise karşımızda dağları ve nar tarlalarını görünce epey şaşırıyoruz. Doğayı bekliyorduk, onun için geldik buraya ama bu kadar ayağımıza gelmiş bir doğa beklemiyorduk. Burası gerçekten herşeyiyle lüks ve rahatlık için tasarlanmış bir villa. Havuzu, mimarisi, rahatlığı, engelliler için uygun odası, jakuzisi, yapay bir göl ve kumsalıyla sadece tatil yapmak için değil yaşamak içinde gerçekten uygun bir nokta. Bunların yanında beni etkileyen bir diğer şey de evin sahibi Murat Bey’in buraya kitaplarını ve şaraplarını koymuş olmasıydı. Kaliteli bir yer arıyorsanız Apollon Villası’nı öneriyorum. Neden Apollon’dan bu kadar bahsettiğime gelince; Dalyan villa turizminin merkezi de ondan. Güzeliği de buradan geliyor. Binalar, çirkin, kalabalık büyük oteller yok. Bahçeli, çiçekli villalar var. Biz bahar döneminde gittiğimizden heryer rengarenk çiçeklerle kaplıydı bir de yeşili görünce, onu ne kadar özlediğimizi de farketmiş olduk.

İlk günümüzü hem yorgunluktan hem de biraz villanın tadını çıkarmak istediğimizden havuza girmek, dağların arkasından beliren ayı izlemek ve arkasından ölü gibi uyumakla geçti.

Sabah uyandığımızda ilk iş olarak kahvaltı edip Dalyan merkeze indik ve araç kiraladık. Araç kiralamak burası için çok uygun, gidilecek çok yer, görülecek fazlaca şey var. Biz fazla kişi olduğumuz ve burası da dağlık bir bölge olduğundan araba kiraladık. Ama scooter ya da bisiklet kiralayarak da etraftaki pek çok yere gidebilirsiniz. Ardından hemen İztuzu kumsalına yollandık.

iztuzu

Özellikle bizim gibi kalabalık şehirlerden gelenler için adeta bir cennet burası. Tertemiz sarı, uzun bir kumsal, rengi yeşile çalan güzel bir deniz, sol tarafta yeşilllerle bezenmiş bir dağ.. Burada çirkin müzikler, beach clublar yok. Bu kumsalda kitap okuyabilir, düşünebilir, gün batımını izleyebilir veya aşık olabilirsiniz.

Ünlü Caretta caretta’ların da buraya yumurta bıraktığını düşününce gözümüzde iyice büyüyor İztuzu. Deniz de oldukça berrak, suyun içinde ayaklarımızı görebiliyoruz sürekli. Ayrıca su burda oldukça sığ, ileri gittiğinizde bile deniz ya belinizde ya dizinizde oluyor.

İztuzu’na gidiş yolunda gözümüze bir çok yer kestirmeyi ihmal etmedik tabii. Ayrıca yollar o kadar güzel ki sürekli durup fotoğraf çektik. İlk etapta iki yanı zakkumlarla kaplı ve güzel kayalardan oluşan bir yolda gidiyoruz, ardından yeşillikler ve nar ağaçları geliyor, son kısım ise Sülüngür Gölü ve insanı hayran bırakan durgunluğu. Film afişi gibi bir yer. Bundan sonra da harika İztuzu. Bu yolu sayamadığım kadar çok gidip geldik yine de hiç sıkılmadık. Bu arada unutmadan belirtelim, İztuzu plajına giriş ücretli. Ancak ücret oldukça makul diyebiliriz.

Akşamı gene Apollon’da geçiriyoruz yemeğimizi yiyip, muhabbetimizi edip uyumaya gidiyoruz. Yarınki plan Kaunos Antik Kenti ve meşhur Kaya Mezarları. Fakat planımız sadece bu değil. Dalyan’ın en önemli aktiviteleri arasında tekne turu yer alıyor. Bir tekne kiralayıp, kanal üzerinden her yere gidebiliyorsunuz. Zaten Dalyan bir denize sahip değil. Denize ulaşmak için yaklaşık 12 km gitmeniz gerekiyor. Dalyan’ın meşhur devasa sazlıklı ve bereketli bir kanalı var. Biz bayıldık adeta.

Bizim tuttuğumuz tekne Gökhan Kaptan’a aitti. Kendisi bizi içecek temin etmemiz konusunda uyardı. Biz de nevalemizi sağlamlaştırıp yola çıktık. İlk olarak Kaya Mezarlarına gittik. Kaya Mezarları diğer adıyla Kral Mezarları. Gerçekten akılda kalıcı bir yer, insan şaşırmadan edemiyor. Oyulmuş desenler, sütunlar aklımızı alıyor. Bu insanlar bu kadar yükseğe, dağın içine bu şaheserleri nasıl yapmışlar diye düşünmeden edemiyoruz. Ben yukarı çıkamadım ufacık ve çok çetrefilli bir patika var. Herkesin harcı değil hele ki yükseklik korkusu olanların hiç değil. Ayrıca Kaya Mezarları’nın eteklerinde yabancılar mezarlığı bulunuyor. Tahminimizce Dalyan’a gelip yerleşen yabancı insanlar öldüklerinde ülkelerine götürülmek yerine burada gömülüyorlar. Bu da çok garibime gitti. Üstelik tarihler oldukça güncel.

Kaya mezarlarını geride bırakıp Kaunos Antik Kenti’ne yürüyoruz ardından, yolda giderken de buranın halkının kurmuş olduğu ufak tezgahlardan birinden taze nar suyu alıyoruz. Gerçekten enfes bir lezzet. İçmeden gitmeyin derim. Insanlar burada evlerinin önünde oturmuş topladıkları taze meyveleri satıyorlar. Hava da sıcak olunca almamak olmuyor.

Kaunos Antik Kenti için yaklaşık bir 10-15 dakika tabana kuvvet diyoruz. Yol hafif yokuş şeklinde, biraz terlesek de sonunda varıyoruz. Giriş ücreti 8 tl. Girdiğimiz gibi nereye gitsek şaşırıyoruz bir an. Tapınak ve antik tiyatroya doğru yöneliyoruz. Kent tam tepeye kurulmuş, manzara harika. Buradan öyle bi yarım saat gezip çıknmamalısınız. Benim en çok hoşuma giden tiyatro kısmıydı. İnsanlar yüzyıllar önce sanat yapıyorlarmış, tam 5000 kişilik bir tiyatro yapmışlar bunun için. Medeniyet geriliyor diye düşünmeden edemedim. Antik tiyatroda iyice dolaştıktan sonra gittiğimiz kentin azıcık aşağısında kalan tanrılar için yapılmış tapınaklarda bir o kadar güzel. Böyle bir yerde böyle güzel bir şehir inşa eden insanları içimden kutluyorum. Buradaki insanların neredeyse hepsinin yabancı turist olması beni biraz üzse de pek düşünmemeye çalışıyorum. Yolda aşağıya doğru yürürken bir traktör geliyor arkamızdan, biz bilmiyorduk tabii, traktör koltuklar ve turist taşımaya uygun bir şekilde dekore edilmiş. İnsanları bir aşağıya bir yukarıya taşıyor. Bizde atlayıverdik çok da güzel oldu hepsi yabancı orta yaş grubundan kadınlardı, güle oynaya indik aşağıya.

kaunos

Tekneye dönüyoruz. Sazlıkların arasında suları yara yara bir süre gittikten sonra mavi yengeç pişiren bir teknenin yanına demir atıyoruz. Meşhur mavi yengeçi gösterecek kaptan bize. Mavi yengeç gerçektende mavi-turkuaz bir renkte. Ve pişince kıpkırmızı oluyor. Mavi yengeç aynı zamanda Caretta’ların çok sevdiği bir yiyecek. Biz mavi yengeçlerin pişmesini beklerken başka bir yengeç kullanarak Caretta çağırmaya başlıyorlar. Ben bir biyolog olarak daha önce hiç Caretta görmedim ve doğal olarak çok fazla heyecanlandım. Kaplumbağa geldiğinde neredeyse sevinçten havalara uçtum. Fakat daha sonra kaplumbağının yengeçi yemek için verdiği çaba beni rahatsız etmeye başladı ve bunu kısa kestik. Sonradan da bu tür aktivitelerin Caretta’lar için oldukça büyük bir tehlike olduğunu öğrendik.

Caretta caretta’ları görmek Dalyan’ın bir diğer aktivitesi fakat buradaki mavi yengeç popülasyonu bu popülerlikten dolayı zarar görmeye başlamış. Bu yüzden tadına baktıkta sonra çok güzel olmasına ragmen bir parça daha yemek istemedik. Ancak diğer yerlere nazaran uygun fiyatları sebebiyle 25 porsiyon yiyenlerin bile olduğu duyumunu aldık.

caretta dalyan

Şimdi karnımız çok acıktığından ve kanal kenarındaki çok pahalı lokantaları istemediğimizden İztuzu’nun bir başka bölümüne götürdü bizi Gökhan Kaptan. Burada hem gözleme yedik hem biralarımızı yudumladık. Ardından da denize girdik çocuklar gibi dalgalarla oynayıp yorulduk. Akşam eve geldiğimizde bir duş alıp tekrar canlandık ve Dalyan’a bir de gece bakmaya gittik.

Geceleri Dalyan öyle çok hareketli bir yer değil. Zaten insanlar özelikle yabancılar buraya dinlenmeye ve doğayı dinlemeye geliyorlar genelde. Fakat akşamınızı bir restoranda kanala bakıp testi kebabı yiyerek yada bir kafeye oturarak geçirebilirsiniz. Ayrıca gece ışıklandırılmış olan Kaya Mezarları’nı izlemeden Dalyan’ı gece görmüş sayılmazsınız. Bizde buralarda birşeyler yiyip, birkaç parça da hediyelik eşya alıp geri döndük.

Katkılarından dolayı Apollon Villas'a teşekkür ederiz!