Grand Canyon (Büyük Kanyon), Colorado Nehri'nin kuzeyine ve güneyine doğru inen devasa ve aşırı dik vadilerden oluşuyor. Grand Canyon, Amerika'nın batısının en çok turist alan bölgesi… Çok vasat otellerin fiyatı 200$ civarında ve yer bulabilene aşk olsun!

İnsanların kendilerini aşma arzularının sınırı yok...

Bir de o devasa vadilerin aşağısına inip geceyi orada kamp kurarak geçirenler var. Grand Canyon'dan aşağı inmek ve geceyi o karanlık, korkunç, dibi gözükmeyen çukurda geçirmek ve ertesi gün aynı yolu tekrar yukarı tırmanmak her baba yiğidin harcı değil!

Bu ürkütücü, dipsiz kuyuya bakıyorum... İnsanların kendilerini aşma arzularının sahiden sınırı yok...

Bir de burası Arizona yani, burada gece birden çöküyor. Çöktü mü birkaç dakika içinde zifiri karanlık oluyor her yer, önünü göremiyorsun, öyle böyle bir karanlık değil. Yürümek bile neredeyse olanaksız hale geliyor.

Biz bu sefer kolay bir parkur seçtik; South Rim Trail

Aslında yine de saatlerce yürüdük. Ama dikey değil yatay bir yürüyüş...

Hopi Point'te gün batımını seyretmeden dönmeyin dediler, biz de öyle yaptık.

Güneş elini ayağını çekerken, her anını görüyor insan; o devasa vadinin güne gözlerini kapayışını, sönüşünü, ışıklarını söndürüşünü...

Diyorum ya, burası Arizona… Gün battıktan çok ama çok kısa bir süre sonra zifiri karanlık oluyor her yer, yollarda aydınlatma falan da yok. El yordamıyla bul bulabilirsen yolunu...

Arabamızı park ettiğimiz yere kadar 3 km daha yürümemiz gerekiyor.
Hala önümüzü görebiliyorken hızlı hızlı yürüyoruz. Yine de gün batımının hızına yetişemiyoruz. Vardık, ama arabamızı bulamıyoruz, hiçbir şey göremiyoruz ki...
Böyle körler gibi birbirimize sarılmış 2 adım daha atmaya çalışıyoruz.
Yok, böyle olmayacak, arabamızı asla bulamayacağız...

Derken...

Arabamız birden canlanıyor, “gelin, ben buradayım, sizi bekliyorum” diyor...

Bizi kurtaran arabamızın ta kendisi oluyor.Arabamızın şöyle bir özelliği varmış, bilmiyorduk, o anda keşfettik. Anahtarının bulunduğu yerde bir düğmeye basıyoruz ve o anda o küçük, o sevimli arabamız adeta canlanıyor; sesi soluğu çıkıyor sanki... Arabamız bize cevap veriyor, klaksonlarını çalmaya başlıyor, ışıklarını yakıyor...

Teşekkürler küçük araba, sen bize nerede olduğunu göstermeseydin, biz o gün seni asla bulamayacaktık...

Dilara Akyıldız

Yazar Hakkında

Dilara Akyıldız

ODTÜ Sosyoloji mezunuyum. Paris'te master yaptım. Halen Paris'te yaşıyorum. Dünyayı geziyorum. Her konuda yazılarımı yazdığım bir bloğum var.