Fas'ın Modern Yüzü Casablanca

İspanyolca’da beyaz ev anlamına gelen Casablanca’nın Arapça’daki karşılığı ise Dar’ül Beyza. Atlas okyanusu kıyısında yer alan bu liman kentinin nüfusu yaklaşık 4 milyon.

Casablanca, yönetmenliğini Michael Curtiz’in yaptığı ve Humprey Bogart ile İngrid Bergman’ın başrollerini üstlendiği bir Hollywood filmine adını vererek, dünya çapında üne kavuşmuş bir kent. Elli yaş üzeri herkesin anılarında yer etmiş hüzünlü bir aşk hikayesi.

Aslında film Casablanca’da değil, Hollywood stüdyolarında çekilmiş. Ama yine de buraya gelirken beklentimiz yüksekti. Bu yüzden biraz hayal kırıklığı yaşadık.

Aslında Casablanca Fas’ı ziyaret eden turistlerin geçiş noktası. Şehir Casablanca filmindeki Ricks Bar’ın kopyaları ile dolu. Bunların içinde en gerçeğe yakın olanı sahilde, eski surların üzerinde bulunan 2 katlı bir evden cafeye dönüştürülmüş olanı. Cafenin içindeki mobilyalar, dekor ve piyanisti ile film atmosferi oluşturulmuş. Dev ekranda ise film gösteriliyor. Bu cafede bir şeyler yiyip içerek bu hoş mekanda keyifli vakit geçirebilirsiniz.

Casablanca’nın görülmesi gereken en önemli yeri Sidi Muhammed Bin Abdullah bulvarı karşısındaki Kral 2. Hasan Camii. Bu cami Mekke’deki Mescid-i Haram, Medine’deki Mescid-i Nebevi’den sonra gelen dünyanın en büyük üçüncü camisi. Camii 210 metre yüksekliğindeki dört köşeli minaresi ile de dünyanın en yüksek minareli camisi ünvanına sahip. Fas’taki minareler bizdeki gibi yuvarlak değil, dört köşeli ve kule gibi.

Cami 1980-1988 yılları arasında 3.300 kişi çalıştırılarak inşa edilmiş. Cami deniz doldurularak üzerine yapılmış. Yirmi bin metrekarelik bir alana kurulmuş devasa bir dini merkez. Bu caminin yapımı için 500 milyon dolar, bir başka kaynağa göre ise 1 milyar dolar harcandığı söyleniyor.

İki kapısı olan caminin denize bakan kapısı kral kapısı imiş. Kral ve maiyeti bu kapıdan giriyormuş camiye. İslam’ın en batıdaki simgesi olan 2. Hasan Camii Emevi mimari özelliklerini taşıyor. Cami öyle devasa ki, içinde yirmi bin kişi, avlusunda ise seksen bin kişi aynı anda namaz kılabiliyormuş. Fas’ta camilere Müslüman olmayanlar giremiyor. Yalnızca bu camiye Müslümanlar ücretsiz, farklı dini inanca sahip ziyaretçiler ise 12 € vererek girebiliyorlar. Her saat başı rehberli tur hizmeti var. Camii devasa sütunları, sütun başlıkları, sütunları birbirine bağlayan kemerleri, çinileri, maroc stili ile yapılmış ahşap oymalı tavanları ile görülmeye değer.

Eski şehir Medina bölgesi ise yine diğer Fas şehirlerinde gördüğümüz gibi daracık labirent gibi sokakları, küçük küçük pek çok alışveriş dükkânları ile bize artık çok da ilginç gelmiyor. Ancak kocaman renkli şapkaları ile su satıcıları eski şehre renk katıyor. Buradaki Medina, Marakeş’ten sonra çok da cazip görünmüyor.

Fas’a ilk yerleşenler Berberiler. Ardından sırasıyla Araplar, İspanyollar, Portekizliler ve Fransızlar hüküm sürmüş bu topraklarda. Dolayısıyla tüm bu kültürlerin izlerini görebiliyorsunuz.

Büyük bir ticaret kenti olan Casablanca ülke ekonomisinin de nabzını tutuyor. Casablanca Limanıülkenin en büyük limanı. Aynı zamanda dünyanın da en büyük yapay limanlarından biri.

1755 yılındaki büyük Lizbon depreminden sonra büyük hasar görmüş olan kent, 18. yüzyıl sonunda Sultan Sidi Muhammet Bin Abdullah tarafından yeniden yapılandırılmış. 20. Yüzyılda ise Paris'teki güzel sanatlar akademisi mezunu mimarların öğrendiği modern mimari teorileri burada uygulamış. Bu nedenle Casablanca, Fas’ın modern yüzü olarak tanımlanıyor. Hatta efsanevi film 23 Kasım 1942 yılında ilk olarak New York'ta vizyona girdikten sonra, şehrin popüleritesi artmış ve uluslararası değerlendirmelerde dönemin modern mimari başkenti kabul edilmiş.

Sahilde okyanusa paralel olarak uzanan caddenin adı Korniş caddesi. Bu cadde boyunca Fransa, İspanya, Endülüs mimari özelliklerini taşıyan pek çok özel güvenlikli villa ve malikaneler, lüks oteller bulunuyor. Fas’ın zenginleri ve ileri gelenleri bu bölgede yaşıyor. Son model arabaları içinde Faslı kadınları burada sıklıkla görebilirsiniz. Casablanca’nın gece hayatı da yine bu bölgede yoğunlaşmış. Pek çok cafe, restoran ve bar bölgeyi hareketlendiriyor.

Casablanca sahilleri sörfçüler için çok uygun. Okyanus kıyısı olduğundan hava rüzgarlı ve deniz genelde dalgalı. Bu nedenle sahilde deniz suyu ile doldurulmuş havuzlar bulunuyor. Okyanus boyunca palmiye ağaçlarının süslediği sahiller turistler ve sörfçüler için tercih edilebilir bir rota.

Casablanca'da ulaşımı kolay uygun fiyatlı otellerden Appartement Supérieur Avec Patio ve Le 135 Hôtel şehri dolaşmak isteyen gezginler için ideal seçeneklerden.

NURHAN YILMAZ

Yazar Hakkında

NURHAN YILMAZ

1951 İstanbul doğumluyum. Yıl içinde dönüşümlü olarak Sinop, Bodrum ve İstanbul’da yaşamaktayım.Küçük yaşlarda babamın mesleği gereği, Türkiye’nin pek çok farklı şehirlerinde yaşadım.