Fransız Sahil Kasabası Cassis

Bir yaz akşamüstü Fransa tatil planı yaparken aklınıza gelmesi en muhtemel yer Cote d’Azur olsa gerek. Nice, Cannes, Marsilya, Saint Tropez dururken kim başka bir yere niçin gitsin, değil mi?

Değil!

Güney Fransa’da ülkenin gerçek yüzü, romantizm, tarih, sanat ve şarap bağları güneyin mavi koylarından az biraz daha kuzeyde bekliyor sizi. Bu küçük hikaye kısa bir hafta sonu aşkı hikayesidir. Provence’daki Luberon’un aşkı…

İstanbul uçağı tekerlerini Marsilya Provence-Marignane havaalanına gıcırdatarak koyduğunda öğleden sonraydı ama hava hala sıcak. Fransız eliçabukluğuyla bagajların gelmesi İstanbul-Marsilya uçuşunun önemli bir yüzdesi kadar zaman alsa da, daha yolculuğun başında moral bozmaya ne gerek var değil mi? Kiralık mini mini arabanın vitesini bire taktığımızda mutluluk geri geldi.

Marsilya’da, burada bulunma nedeninize göre birçok otel alternatifi bulabiliyorsunuz. Konaklamanızı lüks bir otelde yapmak istiyorsanız, Marsilya’nın tarihi bölgesinde bulunan InterContinental Marseille güzel bir seçim olabilir. Bu 5 yıldızlı otel, Eski Liman’ın yanında bulunuyor ve 18. yüzyıldan kalma büyüleyici bir binası var. Otel konum olarakta tiyatro, müze ve alışveriş mağazalarının yanıbaşında yer alıyor. Bu otele alternatif olarak da bir diğer zincir otellerden Radisson Blu Hotel Marseille otelini düşünebilirsiniz. Fiyat olarak daha uygun olan bu otel, Saint-Nicholas Kalesi’de dahil güzel bir şehir manzarasına sahip. Marsilya’da konaklama için daha ucuz bir otel arıyorsanız 6. Bölgede yer alan Mama Shelter Marseille gayet uygun bir tercih olabilir. Otel fiyatlarına göre oldukça kaliteli olmakla birlikte birçok ulaşım ağına da yakın. Bu otele alternatif olarak ise  B&B Hôtel Marseille Euromed’i listenize ekleyebilirsiniz. Eğer Marsilya’da bulunan diğer otellere de  göz atmak istiyorsanız, buradan booking.com’a girebilir ve Marsilya otellere göz atabilirsiniz.

Fransa’nın şarap cennetlerinden birine gidince ilk satın aldığınız şey ne olur? Evet bildiniz, biraz da gurme peynirleriyle kendimize azık yaptık haliyle. Küçük erzağımızla ilk düştüğümüz yol daha sonradan faydalı ama tutarsız bir yol yareni olacak navigasyon cihazımızın bize kitabımızla ortaklaşa önerdiği sahil kasabası Cassis’ti.

Cassis güzel. Cassis romantik. Cassis bir Foça, bir Bodrum, içinde (bizi saymazsan) hiç Türk olmayan bir Ayvalık sahil kasabası. Zaten Türk ehliyetiyle ve içgüdüleriyle medeni Avrupa’da araba kullanmanın zorluğu boynumuzda madalyon, üzerine bir de daracık ve kıvır kıvır yollarıyla Cassis’e park etmek bir 20 dakika ve sıcakta biraz yürüyüş demek. Allahtan yürüdüğünüz rota güzel yazlık evlerin önünden saygılıca akan kaldırımlarıyla seyranlık. Yolun sonu ise sahil. Mis gibi deniz, güneş yağı ve patates kızartması kokuları.

Geniş ve şaşırtıcı şekilde iyi çalışan turizm bilgi merkezini ziyaretimizi müteakip Cassis Kalesi'nin fotoğraflarını çekiyoruz, sonraki karelerle arasına biraz serin bira almak lazım tabi.

Bölge tabi ki deniz ürünleriyle ünlü. Biz kısıtlı Fransızcamızla boyutlarını ne menüden ne de garsonların asık suratından sezemediğimiz ama önümüze geldiğinde meğerse koca birer tencere dolusu olduğunu anladığımız spesiyal midyelerimize çatalları daldırdığımız sıralarda güneş bize veda etti. Fransa’da her güneş batışı biraz sanatsal. Ya size bir fotoğraf karesi veriyor, ya az biraz şarap mayhoşluğu ya da Cassis’te olduğu gibi cadde üstü caz.

Cassis’ten hiç ayrılmak istemiyoruz. Cassis güzel. Cassis romantik. Balıkçı tekneleriyle dolu marinaya arkanızı verip daldığınız arka sokaklarda sizi çeşit çeşit sürpriz bekliyor. Bir adımda Paris tarzı bir sokak arası cafesi görüyorsunuz, diğer adımda girişi sanki bir dekoratör tarafından düzenleniş salaş bir pastane.

Bir sonraki adımınız kıvrılan bir köşebaşından sizi Cassis evlerinin panjurlarıyla buluşturuyor.

Her sokak rafine bir Bozcaada çıkmazı, her yer sardunya, her saksı dibi bir kedi barındırıyor ve bütün ev kapıları birer tablo.

Arnavut kaldırımlı, yılan gibi kıvrılan sokaklar bitmesin ne olur? Çıkarmasın bizi anayola ve bu güzel, kısa akşamüstünün sonuna. Cassis bizi sarıyor, bırakmak istemiyor, biz veda ediyoruz. Aslında hiç gitmek istemiyoruz.