Goa'da Tek Avrupalı: Bir Türk Kızı

Önceden web sitesi aracılığı ile ayarladığım taksi beni 12:00´de Pune’den alması gerekirken yarım saatlik bir gecikme yaşanıyor. Elbette şaşırmıyorum, sonuçta İsviçre´de değilim:)

12:30´da başladığım kara yolculuğunun sonradan bir kabusa döneceğini bilmediğim anlarda bir yandan etrafı seyredip bir yandan da notlar alıyordum.

Otoban´da gidiyorduk, her ne hikmetse çıkışını hiç görmediğim ama yaklaşık 4 tane gişeden geçip para ödediğimiz noktalar oldu. Bu noktalar tamamlandıktan sonra birden yağmaya başlayan muson yağmuru, vardığım noktaya kadar da dinmeyip bütün yol boyunca bize eşlik etti.

Önce oldukça virajlı, dar, sağ tarafı dağ ve sol tarafı uçurum olan yollardan geçtik, yolların dar olmasına ve yolun kenarından aşağı düşme riskine rağmen büyük araçları solladık ya da sağladık, işte bu noktada macera başlamak üzereydi… Bu yol üzerinde çok kazaların olduğuna dair sahip olduğum bilgi maalesef hiç işime yaramayıp daha da irkilmeme sebep oldu. Daha fazla artan yağışın etkisiyle doğal olarak oluşan şelaler ve şelalerden yola taşan suları geçerek araç içinde seyahat ederken, Hindistan´ın kuzeyindeki Uttarakhand´da sel felaketi sebebiyle çok fazla insanın ölüyor olması bilgisinin de aklıma gelmesi pek iç rahatlatıcı olmadı.

Hava kararmaya başlamıştı, silecekler son hız çalışıyordu ama önümüzü zor görebiliyorduk. Artık o sırada güvendiğim bir arkadaşıma hayatımda ilk defa nerede olduğumla ilgili bilgi verme ihtiyacı duydum. En azından sele kapılıp gidersek aracın üzerinden araç takip sistemi ile bulunacağımızı ümit ederek…

Tüm seyahatim boyunca her yaşadığım olumsuzluğa karşı beni yalnız bırakmadığı için koruyucu meleğim Gülay´ıma yeniden teşekkür ediyorum…

Yol boyunca pek çok erkeğin yol kenarında küçük ihtiyaçlarını giderdiklerini görmüştüm ve sıra benim şoföre gelmişti, zifiri karanlıkta, tek bir ışığın olmadığı bir noktada yolun kenarına çektik, ve ihtiyacını giderip geri döndü. Pek çok yerde telefonumda sinyalin dahi olmadığı anlardan birinde bunun gerçekleşmesi ve o sırada Hindistan´da tecavüze uğrayan turistlerin olduğu konusundaki bilgi dağarcığım da pek yardımcı olmadı… Tam bunları atlattık derken gecenin 12´si oldu ve bizim hala daha gidecek yolumuz var ama yolda kaldık. Sebebi ise yolun sel sebebiyle kapanmış olması. Etrafta tek bir ışık yok. Arkamızda ve önümüzde büyük araçlardan oluşan bir konvoy. Şoför kapıları kilitledi, sanırım dışarıdan birisi girmesin diye, ne kadar rahatlatıcı değil mi:) Ayakkabılarını çıkarıp çıplak ayaklarını cama dayayıp gözlerini kapadı… 3 saat bu şekilde aracın içinde bekledik.

O anlar bana bir ömür gibi gelmiş olsa da gözümü kırpmadan öyle bekledim… Sonunda yol açıldı ama otele varıncaya kadar gittiğimiz yolda, aslında 2 aracın geçeceği kadar alan olmasa da bu alana sığması gerekenler de şöyle idi: hem karşıdan gelen araçlar, hem bizim taraftan gelen araçlar, hem sırılsıklam olmuş yayalar, hem bizde silecekler çalışmasına rağmen önümüzü göremesek de önlerini nasıl gördüklerinden şüphe duyduğum kasksız motorsikletliler hem de arada yola çıkan inekler… Tüm bunlar olurken sakince gözleri kapayıp uyumak ne mümkün… Korku filmi tadında yolculuğum sabaha karşı 5´de otele vararak son bulmuştu.

Sağ salim varmıştım ama nasıl varmıştım bunu bir ben biliyorum, bir Allah, bir de Gülay sanırım şimdi de sizler :) Goa´da kaldığım sürece yağmur sağ olsun, beni hiiiççç yalnız bırakmadı.

Öncelikle tavsiyem muson zamanı Goa´yı görmüş biri olarak Mayıs- Ekim ayları arasında Goa´ya seyahat planı yapmayı tercih etmeyin.  Eğer yapacak olursanız da şunları bilmenizde fayda var:

1 - Denize giremezsiniz, yasak.
2 - Plajda sadece siz ve köpekler olur.
3 - Parti mekanı diye bildiğiniz Goa´da bu mevsimde partiden eser yok, hatta sizden başka turist göremezsiniz. Dalganın sesi müziğiniz, köpekler partneriniz, yağmur da alkolünüz olur.

4 - Fotoğraf çekmeye merakınız var ise lens nemden buğu yapıyor, önceden bilgim olmadığı için buna bir çare bulup gitmedim, bu nedenle Goa´da pek fotoğrafım olmadı. Eğer buğuyu önleyecek bir teknoloji söz konusu ise bunu gitmeden önce çözmenizi öneririm, benim gibi üzülmenizi istemem.
5 - Düşük sezonda gitmenin tek faydası, fiyatların daha düşük olması.
6 - Düşük sezonda gitmenin bir dezavantajı, her istediğinizi bulamıyorsunuz. Mesela, orada kesinlikle denenmesi gereken ‘shark steak’ yiyemeden döndüm, otelde fazla sayıda misafir olmadığından getirmiyorlar bile.
7 - Ne giydiğinizin hiçbir önemi yok, o yüzden yanınızda çok eşya getirmeyin, eninde sonunda geleceğiniz nokta: ISLAKLIK
8 - Muson zamanı kesinlikle karayolunu kullanarak Goa´ya ulaşmayın, havayolunu tercih edin diyeceğim ama orada da sizi sürprizler bekleyebilir, hazırlıklı olun. Kendimden örnek vermek gerekirse:

Gün içinde emin olmak adına Air India´yı arayabilir, bir iptal olup olmadığını sorabilirsiniz, onlar da size herşeyin yolunda olduğunu ve zamanında uçağın kalkacağını söyleyebilir. Ama gel gör ki havaalanı´na vardığınızda uçağınızın iptal olduğunu öğrenebilirsiniz. Etrafınızda 15 Hintli erkekle, bilinmeyen bir yerde yalnız kalabilirsiniz.

Bombay´a uçamadığınız içinde İstanbul uçağınızı kaçırabilirsiniz. O anki hislerimi tarif etmem pek mümkün değil, tek tepkim ağlamak oldu. Ve bunca olumsuzluğu maalesef sevgi ile karşılayamadım, belki İtalya´da ya da Fransa´da aynı olay gerçekleşseydi sevgi ile kucaklama devreye girebilirdi ancak bu koşullar altında pek mümkün olamadı…

Gece havaalanı´nda uyumaktan başka çare kalmamıştı. Taksi´ye de binsem 20 saatten önce Bombay´a varamazdım ve varacak olsam da o yola bir daha cesaret edemezdim. Tek çare sabahı beklemekti. Neyse ki sanırım Allah´ın sevdiği bir kuluyum, Hintli bir çift – başka bayan da yok – ile tanıştım, onların yanına sığındım diyeyim. Yaklaşık 2 saat sonra görevliler acımış olacak ki bizleri bir otele götürdüler, tek sorun bireysel oda vermeyecekleri idi… Tanımadığım bu Hintli çiftle aynı odayı paylaşıyor olmam elbette diğer 15 Hintli´den iyidir, kötünün iyisidir diyerek hafif sarımtırak yatağımda bir sağa bir sola dönmek suretiyle sabahı ettim.

Havaalanı´na geldiğimizde sabah saat 07:00´de kalkması gereken uçakta yaklaşık 3 saat de gecikme olduğunu öğrendik. Bir şekilde Hindistan beni bırakmak istemedi benim tam aksime…

Goa´dan kalkan uçak ne zaman Bombay´a vardı, sanki kendimi evimde gibi hissettim, İstanbul´a bir adım daha yaklaşmıştım. Ve şu anda güzeller güzeli İstanbul´umdayım:)

Hafif korkulu anlar yaşadığım tatilimden dönüşte verdiğim kararlardan en önemlisi, her ne kadar yalnız seyahat etmeyi seviyor olsam da, Uzakdoğu ülkelerine eğer bir daha gidecek olursam asla ve asla yalnız plan yapmayacak olmam oldu. Olur da öyle bir girişimde bulunursam bana ‘GOA yolları daştan’ diyin, anlarım ben onu:)

Umarım keyifle okuduğunuz bir yazı olmuştur, bir sonraki gezimde görüşmek dileğiyle… Namaste…

*** Yazının birinci bölümü olan Küçük Gilbert'in Hindistan Anıları için: http://www.gezimanya.com/GeziNotlari/kucuk-gilbertin-hindistan-anilari

IŞIL ATAKER

Yazar Hakkında

IŞIL ATAKER

Gezmek, seyahat etmek, gözlemlemek, fotoğraf çekmek, uçak, otobüs, araba farketmeksizin herhangibir araca binip bir yerlere gidiyor olma hissini yaşamak, konser, film, sinema, festival, ne varsa he