Göbeklitepe: Dünyanın En Eski Arkeolojik Tapınağı

Şanlıurfa tarih, bilim, inanç, kültür, sanat, edebiyat, hukuk ve medeniyet merkezlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Arkeolojik bulgulara göre Şanlıurfa, insanlık tarihinin başladığı yer ve dünyanın en eski kenti olarak gösteriliyor. Tarihte birçok ilk’in Şanlıurfa’da başladığı bilimsel olarak kanıtlamış. Mesela Balıklıgöl’ün yanındaki arkeolojik kazılarda bulunan ve günümüzde Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen 11.500 yaşındaki Dünyanın En Eski Heykeli de burada.
 
Şanlıurfa’da her yapılan kazıda yeni yeni eserler gün yüzüne çıkıyor ve tarihi yeniden yazdırıyor. Bu nedenle “dünyada en çok arkeolojik kazı yapılması gereken yer” ünvanına da sahip. Şanlıurfa’da dört ilçe merkezi kentsel sit alanı ilan edilmiş: Eyyubnebi beldesi, şehir merkezi, Harran ilçesi, Göbeklitepe.

Şanlıurfa’da o kadar çok han, hamam, çeşme, cami, kilise, manastır, tarihi ev var ki, burası adeta bir Açıkhava müzesi gibi. Bu nedenle de şehir “Müze Şehir Urfa” olarak anılmaktadır.

İLK'lerin Merkezi Şanlıurfa

Bazı yazılı ve sözlü kaynaklara göre Hz. Adem ve Hz. Havva hayatlarının bir kısmında buraya yerleşmiş ve Harran ovasına ilk buğdayı ekmişler. Bu sayede çiftçilik tarihi başlamış.
 
Ünlü tarihçi Ebul Farac, Şanlıurfa’nın Nûh tufanından sonra kurulan ilk şehir olduğunu söylemektedir.

Şanlıurfa inançların da kesiştiği bir noktadır.
 
Doğu Yahudiliği ve Hıristiyanlığı Urfa’yı ve Harran’ı ziyaret edenleri “Hacı” olarak kabul etmektedir. Museviler açısından Urfa, Hz. İbrahim, Hz.Yakup ve Hz. Musa zamanında bu bölgede yaşamış olduğu için önemli merkezlerden biri olarak kabul edilmektedir.
 
Hıristiyanlar Hz. İsa’nın Şanlıurfa’yı kutsadığına, havarilerinii gönderip burada Hıristiyanlığı yaydığına inanmaktadır. En kıymetli emanet olarak geçen “Kutsal Mendil ve Kefen” de Urfa’ya aittir. Ancak Türkiye’de değil, İtalya’da Torino müzesinde sergilenmektedir.
 
Hristiyanlar için Urfa ilk krallık, ilk kilise, ilk İncil, ilk kilise müziğidir. Müslümanlar açısından ise burası İbrahimî ve Eyyubî bir şehirdir. Bu nedenle de kent tarih boyunca “Peygamberler Şehri” ya da “Peygamberler Diyarı” olarak anılmıştır.

Göbeklitepe

Son yıllarda Dünya basınına adını duyuran Göbeklitepe mutlaka herkesin görmesi gereken bir yer. 2019 yılı Göbeklitepe yılı ilan edilmiştir. ve Bu da Göbeklitepe'nin adını daha fazla duyurmasına katkı sağlamıştır.
 
Yüzyılın en önemli arkeolojik keşiflerinden biri olarak tanımlanan Göbeklitepe kent merkezine yaklaşık 17 kilometre mesafede ve Örencik (Karaharabe) Köyü’nün 3 km kuzeydoğusunda yer alıyor.
 
Burası 11.500 yıllık Dünya’nın En Eski Tapınağı’na ev sahipliği yapan yer. Burası buğday ve mercimeğin anavatanı, burası resim ve mimarlık tarihinin başlangıç noktası, burası dünyada ilk kez hayvanların evcilleştirildiği yer… Burası Göbeklitepe!


 
Göbeklitepe, günümüzden neredeyse 12.000 yıl öncesine tarihlenen “Dünyanın En Eski Arkeolojik Tapınağı”’dır. Öyle ki tarihin eski yapılarından biri olarak kabul eden Stonehenge’den 6000 yıl önce inşa edilmiş. Ören yerinin kapsadığı toplam alan 80 dönüm. Burası 2005 senesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından birinci derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiş.

Göbeklitepe, adını bölgede yer alan taş yatır mezardan almaktadır. Burası ilk olarak 1963 senesinde İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin işbirliği ile yapılan “Güneydoğu Anadolu Bölgesi Araştırma Projesi” kapsamındaki yüzey araştırmaları esnasında keşfedilmiştir.

 
O dönem projeye liderlik edenler ise İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Halet Çambel ve Chicago Üniversitesi’nden Prof. Dr. Robert Braidwood’muş.
 
1995’te Şanlıurfa Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Arkeolog Harald Hauptmann’ın danışmanlığı alınarak bölgede yüzey araştırmalarına devam edilmiş. 1996 – 2006 seneleri arasında ise danışmanlığı Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Arkeolog Klaus Schmidt sürdürmüştür. 2007 senesinden günümüze – ki halen devam ediyor – kazı çalışmaları Bakanlar Kurulu kararı ile Arkeolog Klaus Schmidt tarafından yürütülmektedir.
 
Halen kazı çalışmaları devam ettiği için kazı alanının sadece bir kısmı gezilebiliyor. Arkeolojik kazılar esnasında çıkartılan eserlerin bir kısmı ise üzeri kapatılmış bir alan içerisinde.

 
Bu bölge yaz aylarında çok sıcak olduğu için kazı çalışmalarına sıcak yaz günlerinde ara veriliyormuş.
 
Biz halka açık olan kısmından yürümeye başlıyoruz. Yürünecek alana asma, ahşap bir yol yapmışlar.

Göbeklitepe’de ortaya çıkarılan ilginç buluntular arasında çöl varanı, sürüngen kabartmaları, kurt kafaları, yaban domuzları, tilki, ceylan, eşek, turna, leylek gibi çeşitli kuşlar, yılan, akrep gibi taş üzerine tasvir edilmiş kabartmalar var.

 
Bunun yanı sıra yine taşlara tasvir edilen kafası olmayan insan figürleri ve erkeklik organı abartılı olarak tasvir edilmiş erkek heykelleri de görülebilir. İnsanoğlu ilk kez, Neolitik dönemde avcılık ve toplayıcılık ile birlikte tarıma yönelmiş. Bu bölgede ilk kez insanoğlunun yerleşik yaşama geçtiği ve ilk kez buğday, arpa, mercimek gibi ürünleri ekerek mahsul elde etmeye çalıştığı düşünülüyor. Yine aynı dönem hayvanların da evcilleştirilmeye başlandığı zaman. Bu nedenle çok fazla hayvan tasviri olsa gerek.
 
Tabii ilk yerleşik yaşamdan bahsedince doğal olarak mimarlık tarihinin de başlangıcından söz etmek gerek. Çünkü insanlar tarım ile tanışınca hayvanları evcilleştirmeye başlayınca yerleşik bir düzen ihtiyacı duyuyor ve barınacakları alanları inşa etmeye başlıyorlar. Bu nedenle Göbeklitepe’de bulunan 12.000 yıllık yapılar, mimarlık tarihinin başlangıcı olarak kabul edilmiştir.

 
Göbeklitepe bulunana kadar İnsanoğlunun çok tanrılı döneme ait ilk tapınağı, MÖ. 5.000 yılına tarihlenen Malta Adası’ndaki tapınak olarak kabul ediliyordu. Ancak Göbeklitepe’deki bu yerleşim alanı bulunduktan sonra insanoğlunun ilk tapınağının 12.000 yıl öncesinde yapılmış olan “Göbeklitepe Tapınağı” olduğu kanıtlanmıştır. Ve bunun üzerine de arkeoloji tarihi yeniden yazılmaya başlanmıştır.
 
Bu nedenle Göbeklitepe dünya basınını uzun süre meşgul etmiş ve hakkında belgeseller çekilmiştir.

 
Bölgeden ayrılmadan önce en tepe noktaya çıkarsanız, buradaki mezarları ve dilek ağacını görebilirsiniz.

Tepeden alabildiğince uzanan Mezopotamya topraklarını görebilirsiniz. Bu ağacın orada dilek dilemek usuldenmiş. Bizim de dileğimiz bir an önce Göbeklitepe’ye fon ayrılması ve kazı çalışmalarının hızlandırılması.

2018 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınan Göbeklitepe haftanın her günü ziyarete açık. Müzekart ile ücretsiz  giriş yapabiliyorsunuz. Biz ilk gittiğimizde bölgede müze yoktu. Ancak şu an ören yerine ek olarak müzede Göbeklitepe'nin tarihinin ve kazı çalışmalarının anlatıldığı ve sinevizyon gösterilerinin yapıldığı bir alan da yer alıyor. 

 

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni