Gökyüzünden Zanzibar

Adanın kuzeyinde, Nungwi beach’teyiz. Yoğun bir günün ardından otele yerleşmemiz gece saat 21:00 civarında oluyor. Mnarani Beach Cottages, tam deniz kenarında kurulmuş çok lüks olmayan, sakin bir otel. Danışmada bizi karşılayan genç görevli ise İsveçli bir kız, burada gönüllü olarak çalışıyor.

Sabah ilk işim medceziri en net haliyle görüntüleyebilmek için sahil kenarına gitmek. Ama tabi sabah saat 06:50 olduğundan denizin en yüksek seviyesinde, dolayısı ile ortada sahil yok. Sahil suların altında.

Hemen tablodan bakıyorum, 06:50’den sonra sular çekilmeye başlayacak ve saat 13:10’da en çok çekildiği zaman olacak, ardından tekrar deniz geri gelecek. Tabii bu durum her gün farklı saatlerde gerçekleşiyor. Bu nedenle özellikle sahilde yürüyüş falan yapılmak istenirse tablonun iyi takip edilmesi gerekiyor.

Deniz biraz uzaklaşana ve sahil ortaya çıkana kadar kahvaltı yapıyoruz. Kahvaltının olmazsa olmazı tropik meyveler ve kahve tabii.

Leziz kahvaltı ardından yavaş yavaş kendini gösteren kumsala inip denize giriyoruz. Sahildeki hamaklarda uzanıp yavaş yavaş denizin çekilmesini izliyorum.

Deniz çekildikçe eski yöntemle balık avlayanların sayısı artmaya başlıyor.

Bugüne özel saat tam 13:10’da deniz en çok çekilmiş olduğu zaman. Artık denizi ufukta görebiliyorum, deniz yaklaşık 200 metre kadar gitti. Yani yüzmek isteseniz önce 200 metre kadar yürüyerek denize ulaşmanız gerekiyor.

Bu konu önemli bir mevzuu. Çünkü deniz yüksekken açılırsanız ve sular çekilmeye başladığında geri dönmeye kalkarsanız, mercan kayalarına çarpabilirsiniz Ya da yürüyerek dönmek isterseniz deniz kestanelerine karşı çok dikkatli olmanız gerekebilir.

Nihayetinde deniz çekildi. Bu saatlarde denize de girenmediğimize göre, alternatif birşeyler yapalım diyoruz. Bizim kaldığımız otele araçla yaklaşık 5-10 dakika mesafede sahibi Türk olan Zanzibar Parasailing var.

Sadece parasailing değil çeşitli su sporlarını yapmak mümkün. Hep beraber araçla Alp Bey’in mekanına Zanzibar Parasailing’e gidiyoruz. Çok hoş ve sakin bir ortam. Öncelikle Alp Bey bize alternatiflerden bahsediyor. Su kayağı, jetski, fly board, banana, parasailing gibi çok çeşitli su sporunu bir arada bulabileceğiniz bir yer burası. Üstelik sahili oldukça eğimli olduğu için deniz çekildiğinde bile denize girmek mümkün.

Alp Bey’in ortağı Sabina ise Alman vatandaşı. Yaklaşık 2 senedir Zanzibar parasailing’i işletiyorlar. O kadar keyifli bir ortam ki, insan yaşlanmaz burada.

Beach Barın önünde zencefilli gazozlarımızı içerken hangi alternatifi değerlendireceğimizi düşünüyoruz. Herkes hem fikir, gökyüzünden Zanzibar’ı izleyeceğiz.

Hep beraber bota biniyor ve biraz açıldıktan sonra diğer tekneye transfer oluyoruz. Zanzibarda bu teknede dalgalanan Türk bayrağını görmek de gurur veriyor insana.

Yanımızda da İstanbul’dan Zanzibar’a seyahate gelen bir çift daha var. Kaptanımız Hasan, aslen Antalyalı, ama yaklaşık bir senedir burada. Teknede bulunan ve bize yardımcı olan iki Zanzibarlı arkadaş ise çok dost canlısı. Bizim Türkiye’den geldiğimizi bildiklerinden arka fon müziği de haliyle değişiyor. Hazırlıklar yapılırken herkeste bir gerginlik var, özellikle de bende.

Çıkacağımız yükseklik 100 - 150 metre değil ki, 350 metreye çıkacağız. Bir de kafaya koydum, çıktığım noktadan Zanzibar’ı videoya kaydedeğecim.

Zanzibarlı arkadaşlar bir yandan bizi hazırlarken, bir yandan da  müzik eşliğinde dans ediyorlar. Bizi de danslarına ortak ediyorlar. Yani tam bir şenlik var teknede.

Evet… İlk kim? Grubumuzun en cesuru Banu Hanım yavaşça tekneden ayrılarak göğe doğru yükseliyor.

Ben de ikinci sırada çıkacağım ama daha şimdiden dizlerim titremeye başladı.

Ama yapılacak bir şey yok. O görüntüyü almak için çıkmam şart diye içimden kendi kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum.

Ve vakit geldi. Bir elimle sıkıca tutunuyorum diğer elimde ise düşmemesi için kamerayı sıkıca kavrıyorum. “Ok, ok,…” sesleri arasında tekneden ayrılıyorum. O esnada durumuda kavramak için kamera kaydına falan basmayı erteledim. Ne zaman ki, tekne bir nokta olarak görünür oldu. Video kaydına başladım. Tepede rüzgar çok fazla hissediliyor. Biraz ürkütücü olsa da çok ama çok keyifli.

Yemyeşil ağaçlarla kaplı adayı çevreleyen turkuaz deniz muhteşem görünüyor.

Tabi tek elimle tutunduğum için biraz denge problemi oldu ama bu görüntüye kesinlikle değdi. Beni yavaş yavaş aşağıya çekmeye başladıklarında artık içim çok daha rahat. Tabii inerken şunu düşünmeden edemiyor insan; ip bir kopsa, nerelere uçarım kimbilir…

Tekneye yaklaşık 30 – 40 metre yaklaşıldığında kaptan Hasan herkesi bir suya batırıp çıkartıyor. Ancak elinde kamera olduğu için maalesef ben bu oyundan mahrum kaldım. Artık bir dahaki sefere…

Tekneye indiğimde kolumda çok yoğun bir ağrı vardı, artık nasıl sıkı sıkı yapıştıysam… İndiğimde rahatlamış olmanın verdiği enerjiyle, Zanzibarlı arkadaşların yaptığı danslara eşlik ettim. Hepimiz uçuşlarımızı tamamladıktan sonra, sahile dönme vakti geldi. Manzara muhteşem.

Parasailing maceramız sonrası Alp Bey’e teşekkür ediyor ve bölgedeki Maasaililerin kurdukları tezgahları dolaşıyoruz.

Aslında birkaç gün daha vaktimiz olsa idi, yerel halk ile birlikte her cumartesi Alp Bey ve Sabina Hanım’ın mekanında gerçekleştirilen partiye katılabilirdik.

Artık bu da bir sonraki sefere kaldı.

Vakit kaybetmemek için araçlarla yeniden otele döndük. Deniz yeniden yükselmişti. Ancak gün batımı öncesinde yapmamız gereken bir şey daha var. Nungwi bölgesinde iki tane doğal akvaryum bulunuyor. Bunlardan biri daha geniş ve içinde bulunan su kaplumbağalarını kenardan besleyebiliyorsunuz. Bir diğeri ise daha küçük, ama burada su kaplumbağaları ile birlikte yüzebiliyorsunuz. Tabii ki yüzmeyi tercih ettik. Kayaların arasındaki bu doğal havuzda kaplumbağalar ile yüzmek ve yüzerken onları beslemek ilginç bir deneyim.

Zanzibar’da akşam üstü saatlerde odada olmamak gerek. Çünkü burada güneş okyanusta batıyor ve çok hoş manzaralar sunuyor. Aslında yerellerin Dhow dedikleri tekneler ile günbatımı turları da mevcut. Yaklaşık 1-1,5 saat süren bu tura çıkmak yerine biz sahilden güneşi batırmaya karar verdik.

Kaplumbağa havuzu çıkışında Nungwi beach’teki deniz fenerinin kuzey kısmına yürüdük.

Tam da güneş batmak üzere gökyüzü pembeye dönmüş.

Sahilde oturup günbatımını seyrettim bir süre. Bir kısmımız ise güneşi, denizin içinden izledi. Manzara ve denizin sesi tek kelimeyle muhteşem.

Güneşi de batırdıktan sonra fazla zaman kaybetmeden sahilden otelimize doğru yürümeye başladık. Çünkü saat 19:20’de yine deniz en yüksek seviyesine gelecek. Deniz fazla yükselmemişken diz boyu sulardan yürüyerek otele döndük. Saat 19:20’de yine yürüdüğümüz yerler yürünemez, yüzülür hale gelmişti.

Akşam yemeğinden sonra yine meşhur hamaklara geçerek denizin geri gidişini izledim. Gece yarısı saat 00:26’da deniz yine ortadan kaybolmuştu. Tabi bunu görebilmek için el feneri ile etrafa bakmak gerekiyor. Çünkü Zanzibar’da belli saatten sonra tasarruf için genel alanlardaki elektrikler kapatılıyor, buna otelin yol ışıklandırmaları da dahil. Odalarda elektrik var ama odadan çıkıp, restorana dahi gitmek isterseniz, bir el feneri şart.

Ertesi gün kahvaltı ardından Zanzibar’daki favori mekanımız olan Alp Bey’in yerine gidiyoruz yeniden.

Su sporlarına doyamadık ekip olarak. Bu kez de banana yapacağız. Herkes hazır. Banananın üzerinde iki kez düşürüyorlar bizi. Neyse ki birbirimizi fazla sakatlamadan yine çıkıyoruz sahile.

Alp Bey, Sabina Hanım ve tüm çalışanlarla vedalaştıktan sonra, gezimizin ikinci etabı olan safariye çıkmak üzere önce Dar Es Salaam’a oradan da Arusha’ya uçuyoruz.

Zanzibar'da mükemmel yemek hizmeti sunan ulaşımı kolay Mangrove Lodge ve House of Spices otelleri konaklamak için tercih edilebilir. ​

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni