Hafta Sonu Mekanları: Taraklı ve Göynük

Yorucu bir haftamı geçirdiniz, İstanbul’a yakın, kısa ama sakin ve keyifli bir hafta sonuna ne dersiniz? O halde yolunuzu “Bağdat Yolu” üzerinde bulunan Taraklı ve hemen yakınındaki Göynük’e düşürebilirsiniz.

İstanbul’dan 2 saatte kolayca ulaşabileceğiniz (210 Km.) Osmanlıdan kalma, 19. yüzyıl Osmanlı evleriyle ünlü tarih kokan, Osmanlı’dan kalan tarihi evleriyle ünlenen ve Cittaslow ”sakin kent” ilan edilen Taraklı küçük ama şirin bir kasaba.

Cumartesi sabah 09:00’da İstanbul’dan yola çıktık, TEM yolunda Sapanca’yı geçtikten sonra Bilecik yönüne dönüp, 20 km. sonra Taraklı sapağı ve 30 km. sonra Taraklı’dayız. Kalacağımız otel olan Hanımeli Konağında ev sahibelerimiz tarafından sıcacık karşılanıyoruz.

100 ila 300 yıllık ahşap evlerin çoğu restore edilerek, bazıları butik otele dönüştürülmüş konaklardan biri olan otelimiz, 1907 yılında yapılmış ahşap, eski Osmanlı mimarisinin birçok özelliğini taşıyan  bir Osmanlı yapısı.

Ev sahibelerimiz tarafından aslına tamamen sadık kalınarak restore edilmiş ve butik otele dönüştürülmüş. Sedirler, aileden kalma eski eşyalar ve objeler, beyaz iş perdeler, kanaviçe desenli yastık ve yatak örtüleri ile dekore edilmiş şirin otelimizi gezdikten sonra odalarımıza yerleşiyor ve ev sahibemiz Banu hanım ile kasabayı gezmeye çıkıyoruz.

Arnavut kaldırımlarıyla döşenmiş daracık sokaklarda, sağlı sollu, tarihi konaklar sıralanmış.

Kimi restore edilmiş, kiminde restorasyon halen devam ediyor, kimi ayakta kalabilmiş, kimi ise harap ve her an yıkılacakmış gibi görünüyor, ama hepside o kadar güzeller ki, buram buram tarih kokuyorlar.

Restore edilerek butik otele dönüştürülmüş birkaç konağı daha gezdikten sonra karşımıza güzel bir cami çıkıyor. Adını kurşun kaplı kubbesinden alan güzel bir Mimar Sinan eseri olan Kurşunlu Camii; Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında Vezir-i Azam Yunus Paşa tarafından 1517 yılında yaptırılmış.

Caminin hemen yakınında bulunan Hamam, ilk yapıldığı yıllarda, çıkan buharla caminin merkezi sistemle alttan ısıtılmasında kullanılmış.

Osmanlı devleti topraklarına kattığı her yerleşim yerine çınar ağacı dikme geleneğini Taraklı’da da sürdürmüş, 5 asırlık çınar ağacı bu güzel kasabanın bir Osmanlı köyü olduğunun kanıtı gibi dimdik ayakta.

Tarihi Hanı, Hamamı, Müzesi, Değirmeni, evleri ve sokaklarının yanı sıra el sanatları ile de ünlü Taraklı. Yabacılık, kaşıkçılık, semercilik, dokumacılık azalmakla birlikte bu işleri sürdüren bir avuç insan halen var. Sokak aralarındaki küçücük dükkanlardan, cana yakın, güler yüzlü  kasabalılardan şimşir kaşık, tarak, masa örtüleri yanı sıra hepsi de doğal yiyecekler…enginar, bal, erişte, salça, ceviz, ilk kez gördüğüm ve tattığım “Uğut” (buğday çimi macunu) satın alarak ekonomilerine küçük katkılarda bulunarak otelimize dönüyoruz.

Pazar sabahı güzel bir kahvaltının ardından ev sahibelerimiz tarafından, arkamızdan çiçekli sular dökülerek uğurlanırken, UNESCO Dünya Kültür Mirası Aday Listesi’ne girmek için çabalayan Taraklı’nın listeye girebilmesini umuyoruz.

İstanbul’a dönmeden, buraya kadar gelmişken kültürü, tarihi, tabiatı ile gezilip görülmeye değer, Osman Bey tarafından 1292 tarihinde Osmanlı topraklarına geçmiş, yine Bağdat yolu üzerinde bulunan Göynük’e uğramadan olmaz.

Göynük, Taraklı’ya 20 km. uzaklıkta şirin, Anadolu da Türk yaşayışının, yerleşme kültürünün önemli örneklerinden; tamamına yakını restore edilmiş; Anadolu’da Türk yaşamı ve yerleşme kültürünün önemli örnekleri olan 100-150 yaşlarındaki ilk Osmanlı yapıları olan; sade ama güzel; kasabanın içinden geçen derelerin ve daracık sokakların kenarlarına dizilmiş yada yamaçlarına kurulmuş tarihi Göynük evleri, konakları ve tarihi eserleri ile tarihi yaşatan bir Anadolu Osmanlı kasabası.

Mimarisini ve doğallığını korumuş, geleneklerini sürdürmüş, bahçe içindeki yapıların kimi bakımlı yemyeşil, kimi ise tarihin akışına bırakılmış.

Fatih Sultan Mehmet’in, İstanbul’un alınışında büyük payı olan hocası için yaptırdığı Akşemseddin Hz. Türbesini de ziyaret ediyoruz.

Kefeki taşından yapılmış kasnaksız bir kubbe ile örtülü altıgen planlı bir yapı. Kapının üzerinde sivri kemerli bir alınlığın yer aldığı Türbenin içi çok sade. Kubbenin oturduğu pandantifler ilgi çekici. Her kenarda, altta ve üstte ikişer sıra halinde yer alan pencerelerden üst sıradakiler geç devre ait renkli camlı alçı şebekelerle süslenmiş. Ceviz üzerine kabartma yazı ile süslü olan Akşemseddin’in sandukası, nar çiçeği kabartması ile süslenmiş kapakları, Osmanlı ağaç işçiliğinin güzel örneklerinden.

Gazi Süleyman Paşa Camii ve yanındaki hamamla birlikte 1300 lü yıllarda Osmanlı hükümdarı Orhan Beyin oğlu Şehzade Gazi Süleyman Paşa tarafından külliye olarak inşa edilmiş.

1923 de Cumhuriyet döneminin ilk Kaymakamı Hurşit Bey tarafından, altıgen taş temel üzerine, 3 katlı ahşap yalı baskı mimarisiyle yapılmış ve Göynük’ün simgesi haline gelmiş Zafer Kulesi ise Göynük’e hakim bir tepe üzerinde heybetle ve Kurtuluş Savaşı başarılarını anımsatırcasına gururla gökyüzüne uzanmakta.

Taraklı’da olduğu gibi Göynük’te de küçücük dükkanlarda yerli halk, el işleri ve yöresel ürünler satıyor. Mevlana Fasulyesi (küçük, köşesi siyah) ve Kestane Fasulyesi (küçük, köşesi kahverengi ve kestane tadında imiş) meşhurmuş, pişirip tadına bakmak için sabırsızlanıyorum.

Kısacık ama dopdolu ve keyifle geçirdiğimiz hafta sonu turumuzu tamamlıyoruz, ancak baharda bir hafta sonu, çevre gezimize Sünnet Gölü,  Hark (köyü, kanyonu ve şelalesi), Tuzla Yaylası, Karagöl Yaylası, Hamzapınarı, Sülüklü Gölü de katarak Göynük’e tekrar gelmek üzere İstanbul’a doğru yola koyuluyoruz.

nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.