Şile, İstanbul’a yakın mesafede yer almasından dolayı hafta sonları için oldukça güzel bir tercih. Özellikle havasının serin olması yaz aylarında önem kazanıyor : ) Hatta birkaç yıl önce yaz tatilimin bir kısmını burada geçirmiştim. Havasının güzelliği, mavi ve yeşilin iç içe oluşu ve şirin minicik merkeziyle aklımda oldukça güzel anılar bırakmıştı. Merkezinde akşamları kurulan tezgâhlarda Şile bezi birçok ürün bulunabilir.
Bu seferki Şile gezim, günübirlik oldu. Şile’ye vardığımda; geçen seferki gezimde unuttuğum fotoğraf makinemin olmamasının acısını çıkarmak istiyordum. Aslında benim için iyi bir fotoğraf gezisi oldu diyebilirim.
Şile Yolları
Şile’de gezilecek birçok yer var, bunda tarihinin çok eskilere dayanmasının da etkisi büyük. Şile Ocaklı Ada Kalesi, Şile’nin sembollerinden biri. 12 metre yüksekliğinde olan kalenin, denizden gelebilecek saldırılara karşı koyabilmek amacıyla inşa edildiği düşünülüyor. Düşünülüyor diyorum çünkü bazı araştırmacılara göre kale Bizans İmparatoru Andronikas tarafından yaptırılmış ve daha sonra Osmanlılar tarafından da kullanılmış. Fakat son bulgulara göre ise kalenin yaklaşık 2000 yıl önce Cenevizliler tarafından inşa edildiği belirtiliyor. Muhteşem bir görüntüsü var gerçekten…
Şile’de toplam 77 adet köy bulunmaktaymış. Köylerin tepelerinden manzaralar bir harika!
Gelelim bir diğer Şile sembolü olan yapıya; Şile Feneri’ne… Şile Feneri, Kırım Harbi’nde Karadeniz’den İstanbul Boğazı’na girecek gemilerin yollarını bulabilmeleri için yapılmış ve deniz seviyesinden 60 metre yükseklikte yer alan bir fener. 19 metre yüksekliğinde bir kulesi olan Şile Feneri, aktif olarak görev yapan dünyanın en büyük ikinci feneridir. O taraftan gece vakti geçtiğim için kapalıydı, içine çıkamadım ne yazık ki… Meşhur Ağlayan Kayalar da Şile Feneri’nin 500-600 metre kadar gerisinde yer alıyor.
Dönüş yolunda bir sonraki gezimi planlamaya başlamıştım bile : )
Yazar Hakkında
Özlem MeteGezimanya’nın en çok soru soranı, her şeyi madde madde not alır sonra sorular silsilesi başlar.
