Kapadokya Müzeleri ve Kiliseleri

Gaziantep'ten her gün Nevşehir'e düzenli otobüsler var, bende sabah erken saatlerde gitmek istedim. Biletimi aldım. Sabah 09.00 gibi hareket ettim nevşehir'e. Mayıs ayının ılıman havası çok güzel. Otobüs çok kalabalık. Yerli ve yabancı turistler var otobüste. Güzel ve rahat bir yolculuk sonrası Nevşehir diğer adıyla bilinen kapadokya'ya vardım. Kapadokya denilen coğrafya aslında Nevşehir coğrafyası ve içine göreme, Uçhisar, Çavuşin, Avanos, Ürgüp, Ortahisar ve Kaymaklı ilçelerini alıyor.

Kapadokya'yı ziyaret etmeyi düşünüyorsanız, Kapadokya gezi rehberi videomuza göz atmayı unutmayın. Kapadokya gezisi hakkında bilinmesi gerekenleri pratik şekilde bir arada bu videoda bulabilirsiniz!

Genel olarak tüm bu ilçelerin merkezi Göreme ve buraya gelen her ziyaretçi bu merkezde kalıyor. Göreme'ye geldiğimde gözlerime inanamadım, burası turizm alanında uçmuş resmen, her yer pansiyon, otel, hediyelik eşya satan dükkanlar ve restaurantlar ile dolu. Çok ama çok yol kat etmiş göreme. Burası ufacık, şirin mi şirin bir ilçe ve adım başı muhteşem tabiat harikaları ile dolu. Aylardan mayıs ve adım atacak yer yok burada. Aylar öncesinden booking.com'dan rezervasyonumu yaptırmıştım. Otogara geldiğimde kalacağım oteli aradım. Otelin yetkilisi Sait geldi beni almaya; ve çok komik, otel otogara yürüyerek sadece 5 dk uzaklıkta ve göremenin panoramik tepesi dediğimiz manzaranın izlendiği tepenin dibi hemen. Göremede sırtçantalılara hizmet veren otel ve hostel karışımı tek bir otel var; otel kayataş. Bir aile işletmesi, anne, baba ve tek çocukları Sait. Sait 20 yaşlarında zıpkın gibi bir genç ve Kapadokya günlerimin ilaç gibi yoldaşı oldu. Bana dolu dolu Kapadokya günleri yaşattı ve ben ona Hızır gibi olduğu için her konuda Hızır lakabını taktım. Aşağıda okuyacaksınız zaten bana neler yaptığını ve onun sayesinde inanılmaz güzel, dolu dolu ve çok ama çok rahat bir gezi gerçekleştirdim. Otel muhteşem güzel, geniş bir bahçe, her sabah sınırsız yöresel kahvaltı, 24 saat çay ve kahve ikramı, isterseniz aile yemekleri yapılan bir yer. Çok ama çok memnun kaldım. Otel aslında 3 yıldızlı, tek ve double odaları var ama Sait ve ailesi de otelde kalıyorlar, yan bina evleri onların. Geniş bahçenin yan tarafındaki büyük odayı hostel yapmışlar ve çok güzel olmuş. Ben gittiğimde 2 japon kız, ben, 1 ingiliz kız kaldık 3 gün boyunca. Çok ama çok güzeldi, her gün temiz havlular, interneti, 24 saat sıcak su Dünyanın birçok yerinde olan hostellerde böyle bir hizmet bulamazsınız, otel açılalı 2 ay olmuş ve sıcaklık, samimiyet çok güzel.

Çantamı otele bıraktım, kendime bir çay doldurdum ve notlarımı çıkardım. Kapadokya'da 3 gün kalacağım ve dolu dolu gezmek istiyorum burayı. Saat 12.30 ve planlarımı yapmaya başladım. Rotamı belirlemiştim zaten. Ben notlarımı düzenlerken Sait yanıma geldi. Ayaküstü lafladık, tanıştık. İlk işim dünyaca meşhur Göreme Açıkhava Müzesini ziyaret etmek. Otele yürüyerek yaklaşık 20 dk'lık mesafede. Hiç vakit kaybetmeden yollara düştüm.

GÖREME AÇIKHAVA MÜZESİ

Göreme Açıkhava müzesi çok büyük bir kompleks, içerisi tıklım tıklım ziyaretçi dolu. Müze girişinde müze kart geçerli. Sadece Karanlık Kilise'ye girerken bu kiliseye özel bir bilet daha alıyorsunuz, onun dışında müze kart ile tüm kiliseleri ücretsiz gezebilirsiniz. Bu Açıkhava müzesinde bir çok ilk hristiyanlık dönemine ait kiliseler bulunmakta ve tüm bu kiliseler içinde fotoğraf çekmek yasak Kiliselerin içinde ve dışında bulunan güvenlik görevlileri bu konuda çok hassas, içerdeki yüzlerce yıllık duvar resimlerini korumak adına bu hassasiyeti gösteriyorlar. Ama buraya kadar gelip, kiliselerdeki o muhteşem duvar resimlerini görüp bir poz bile çekememek adama koyuyor, bu da başka bir bakış açısı Ben dayanamadım ve gizli saklı bir iki poz çektim ama kiliselerde..

Göreme Açıkhava Müzesi

Komplekse girdiğiniz anda kafanızı hafifçe yukarıya kaldırıp baktığınızda tepede çok fazla insanın birikip sıra beklediğini göreceksiniz bir merdiven başında, işte o merdivenin çıktığı yer Karanlık Kilise.

KARANLIK KİLİSE

Kesinlikle ilk başta görmeniz gereken kilise burası. Yalnız sadece bu kiliseye özgü girişte 8 tl verip bir bilet almalısınız. Müze kart geçmiyor. Neden böyle ya, bu kilisenin özelliği ne diye söylenmekte haklısınız ama içeriye girdiğinizde küçük dilinizi yutacaksınız, ve şoka gireceksiniz şaşkınlıktan. İçeriye 5'erli gruplar halinde giriliyor ve en fazla 20 dk kalabiliyorsunuz. Dışarda bekleyen kalabalık gerçekten çok fazla. Dört sutun üzerine yapılmış bu kilise.13.yy'da yapılan kilisenin en büyük özelliği dışarıdan fazla güneş ışığı almadığı için resimlerin ilk yapıldıkları gün gibi kalmış olması. Çok ufak bir penceresi var ve buradan çok az bir ışık girdiğinden bu adla anılıyor. İncil'de geçen konular duvarlara resmedilmiş ama bu resimleri yazmak için kelimeler yeterli olmaz. Gözlerinize inanamazsınız, duvarlara bir tablo gibi işlenmiş resimler ve tavanda İsa'nın takdisi ve son yemek resmi inanılmaz. Burada yer alan freskler muhteşem ötesi olarak adlandırılıyor uzmanlar tarafından. Dedim ya tarif etmem, yazıya dökmem imkansız, kesinlikle kendi gözlerinizle görmelisiniz.

Ekstra 8 tl ücret alınıyor.

BARBARA YADA DİĞER ADIYLA ELMALI KAYA KİLİSESİ

Açık hava müzesi girişinin sağında bulunan bu kilise iki sütunlu ve haç şeklinde. Duvar resimleri kırmızı aşı boyası ile yapılmış. 11. yy'da yapılan bu kilise tamamen kayadan oyularak yapılmış. Kubbede İsa'nın büyük bir portresi var. Aşağıdaki fotoğrafları saklı çektim


Elmalı kaya Kilisesi

ÇARIKLI KİLİSE

Yine müzenin kiliseler zincirinde yer alan diğer bir kilisesi Çarıklı Kilise. Taş merdivenleri tahribata uğramış ve sonrasında demir merdivenler yapılmış. Bu merdivenler ile kiliseye çıkabiliyorsunuz. 13.yy'da yapılan kilisenin içinde yine muhteşem duvar resimleri var. İsa'nın çarmıha gerilişi, çarmıhtan alınışı, Lazarus'un dirilmesi, Meryem ve İsa'nın çocukluğu gibi konularla resmedilmiş bu resimler çok iyi korunmuş durumda.


Çarıklı Kilise

ELMALI KİLİSE

Yine kiliseler bölgesinde Kızlar manastırı'nı geçince hemen sağda bulunan bu kilisede kaya içerisine oyulmuş. İsa'nın takdisi, vaftiz edilişi, son akşam yemeği, çarmıha gerilişi gibi konulu duvar resimleri var. Duvardaki resimlerden birinde İsa'nın elinde görülen elmaya benzer bir yuvarlak şekil var. Bundan dolayı bu kiliseye Elmalı Kilise denilmiş.

YILANLI KİLİSE

Hemen diğer tarafta en ilginç yapısıyla bu kilise yer almakta. Bu kilisede sütun ve kubbe yok. Kilisenin içerisinde bir mezar var. Duvardaki resimler çok ilginç ve dehşet güzel, korunmuş vaziyette. Burdaki en çok ilgiyi gören resim Onouphrios'un duvar resmi. Mitolojiye göre Onoouhrios hafif meşrep bir kadınmış. Erkeklerin kendisini çok fazla rahatsız etmesinden bıkmış ve Tanrı'ya beni bu dertten kurtar diye yalvarmış. Tanrı'da duasını kabul edip yüzünde sakal çıkarmış. Bedeninde göğüsleri ve cinsel organıyla kadın ama suratındaki sakal ve yüzüyle erkek olarak hayatına devam etmiş. Duvar resmi gerçekten müthiş ve ziyaretçiler tarafından çok ilgi görmekte.


Kilisenin içinde bulunan mezar, fotoğrafı gizli çektim.

AZİZ BASEL ŞAPELİ

Müzenin en başındaki parkurda yer alan bu kilise 11.yy'da yapılmış. İsa portresi, Meryem ve çocuk İsa, at üzerinde ejderle savaşan Aziz George, Aziz Demetrius ve iki azize resimleri duvara işlenmiş.


Aziz Basil Şapeli

Göreme Açık Hava müzesi'nden çıkıp hemen yolun karşısında çok büyük bir kaya kilisesi göreceksiniz. Bu kilisenin adı Tokalı Kilise.

TOKALI KİLİSE

Bu kilise bölgenin en büyük kaya kilisesi olup toplam 4 mekandan oluşmakta. Burada müze kart geçmiyor. Yine extra 8 tl verip bilet alıyorsunuz. İçeriye 10'lu gruplar halinde alınıyor. İçeriye girdiğimde gözlerime inanamadım, gözlerinize inanamazsınız. Sanki bir duvar resmi denizine düşmüş gibiyim. 10.yy başlarında yapılan bu kompleks baştan sona İsa'nın hayatını konu alan duvar resimleriyle süslenmiş. Duvarlarda 1 cm boş yer bile yok, tamamen ilik gibi işlenmiş resimler duvara. Nasıl bir sanatkarlık ve ince işçilik aklım almadı. Burada da kesinlikle fotoğraf çekmek yasak. İçerde sivil güvenlik görevlileri var ve çok hassaslar bu konuda.

Tokalı Kilisesi'nden çıktıktan sonra hemen yürüme mesafesi 30 dk süren Uçhisar kasabasına gittim. Buranın en büyük özelliği içinde bulunan ve tüm Göreme'den gözüken kalesi. Genelde sadece fotoğraf çekmek için bu kaleye geliyor ziyaretçiler. Bende kaleye çıktım ve muhteşem Göreme manzarasını fotoğrafladım.

Uçhisar Kalesi

Saat 18.00 gibi yavaş yavaş otele geri dönme adımları yapmaya başladım. Otele gelmeden ilçe merkezinde bir şeyler atıştırdım ve otele döndüm. Sait bahçe suluyor. Bende yanına gittim ve başladık sohbete. Yaklaşık 2 saate yakın sohbet ettik ve bayağı kaynaştık. Kafa dengi bir genç. Yol yorgunluğu ve bugünkü dolu dolu gezi yordu beni. Aklımda ise Kapadokya ziyeretinde bulunan herkesin yapmak istediği o balon turu var. Burada çok fazla balon turu düzenleyen firmalar var. Ama en mantıklısı hangisi ve nasıl, onu bulmak gerek. Sait'e bu konuyu çıtlattım, bu yörenin çocuğu nasılsa. –Abi sen bana bırak ben hallederim dedi. Tamam hallet ama bu turlar bayağı pahalı bildiğim kadarıyla dedim. Ben bir şeyler ayarlamaya çalışacağım dedi. . Balon turları maalesef pahalı yerli turist ve biz sırtçantalı gezginler için. Balon turu maliyeti 160 euro ve yaklaşık 1.5 saatlik gökyüzünde tur atıyorsunuz.. Değer mi diye sorarsanız evet değer ama bu fiyat için değil, biraz daha ucuz olmalı kesinlikle. 160 euro yüzünden bir çok kişi bu nefis balon turlarına katılamıyor. İnsan hayatında kaç defa balon turu yapar ki kapadokya'da.. Otelin terasına çıktım ve akşam manzarasına daldım. Bir cigara yaktım, bir yandan da merak ediyorum nasıl olacak diye. Yaklaşık 1 saat sonra Sait yanıma geldi. –Abi benim amcaoğlu balon firmasında çalışıyor, yarın sabah bir tur var, katılan herkes yabancı, kontenjana seni aldırdım, fiyatı torpil geçtiler, benim amcaoğlu rica etmiş, senden 100 tl alacaklar dedi. Oldu bu iş dedim Sait'e. 160 euro nerde, 100 tl nerde. Harika bir haberdi işte bu. Hangi coğrafya ya seyahat ettiysem o bölgenin halkıyla görüşür, ilişki kurarım. İnanın çok yardımları dokunur gezginlere, tıpkı bu örnekteki gibi. Saat 23.30 gibi yavaş yavaş odama geçtim. Yaklaşık 4 saatlik bir uyku sonrası sabaha karşı 04.00 gibi balon turu görevlisi minibüs ile gelip otelden beni alacak. Yarın bomba bir gün olacak yine. Bugün ilk günümün sonu Kapadokya'da ve dolu dolu geçecek ve gezeceğim 2 günüm daha var. Odada ki Japon kızlar uyumuş çoktan. Fazla ses yapmadan yatağıma gömdüm kendimi.