Çay Ülkesi Darjeeling Gezisi

Bagdogra'dan Darjeeling'e Yolculuk

Bagdogra ile Darjeeling Town arası 90 km. Her beş metrede bir viraj olunca bu yolu gitmek 5 saati buluyor. Yol çok keyifli, her yer çay bahçesi. En ufak toprak parçasına bile bir çay bitkisi dikmişler. Ne de olsa Darjeeling, dünyanın en kaliteli çaylarının üretildiği yer. Yılda 10-11 milyon ton çay toplanıyor. Çaydan yıllık gelirleri ise 7,5 milyon dolarmış. Bu bize biraz düşük geldi açıkçası.

Miraj adı verilen kasabada bir mola verip meşhur Darjeeling çaylarını tattık. Oldukça sert ama çok da lezzetli. Bu kasabada Miraj Gölü adında ufak bir göl var. Bu gölün hemen kenarında ufak bir lunapark da var. Kasabalarda dikkatimizi çeken bir şey oldu; her yerde renkli evler var ve göle tepeden bakan büyük bir malikane bulunuyor. 

Yolda bir yerde durduk. Bizim gibi birçok araba da burada durmuş. Dağın tepesinde durduğumuz noktada, bakkaldan bozma birçok dükkân var. Bunlar Duty Free mağazalarıymış. Nerenin mi? Hindistan-Nepal sınırının.

Bu sınır bölgesi çok orijinal bir yerdi. Ortada demirden bir zincir duruyordu, zincirin her iki tarafında da derme çatma 2 kulübe. Bu kulübelerden biri Nepal'in, diğeri Hindistan'ın pasaport kontrol noktası. İki kulübenin arasında 1 metre bile yok. Zincirin önündeki bir tabelada; “Stop. Welcome to Nepal” yazıyor. Sınırdan araba ile geçenler, motosikletle geçenler, yürüyerek geçenler, ne ararsan var... 

Biz oraya ilk gittiğimizde zincir aşağıda duruyordu, başında da bir polis. İzin isteyip, fotoğraf çektik. Ama biz bir kare ile kalmayıp deklanşöre defalarca basınca ve kamera kaydı başlayınca polis usulca zinciri kaldırdı. Biz de mesajı aldık ve aracımıza geri döndük.

Darjeeling Town’a normalde 4,5 saatte gitmemiz gerekirken rehberimizin yol kenarlarında verdiği ihtiyaç molaları nedeniyle yolculuğumuz yaklaşık yarım saat uzadı. Nihayet çayın ana vatanı Darjeeling’teyiz.

Eğer burada konaklayacaksanız dağ manzaralı The Elgin Hotel veya Tathagata Farm otellerini tercih edebilirsiniz.

"Oyuncak Tren"den Darjeeling Manzaraları

Darjeeling’den sonra Sıkkım’a geçeceğimiz için ilk işimiz özel izin almak için Sıkkım turizm bürosuna gitmek oluyor. Sıkkım izni için ikişer adet vesikalık fotoğraf isteniyor. Dolayısıyla fotoğrafçıya gidip 8 adet fotoğraf çektiriyoruz. 8 vesikalık fotoğraf 50 Rupi yani yaklaşık 1$ civarında. İzin için evraklarımızı doldurduğumuz gibi, Dünya Mirasları Listesi'nde yerini almış olan “Oyuncak Tren” diye tabir edilen trene binmek üzere istasyona geliyoruz. Kişi başı tek yön için 200 Rupis (4-5$) ödüyoruz.

Vagonumuz first class'tı. İçi eski olsa da çok şirindi. Vagonun tavanları incecik bambu kamışları ile çok güzel dizayn edilmişti. Tuvaleti ilginçti, tuvalet deliğinden raylar görünüyordu.

Bu tren yolu ilk olarak 1881’de İngilizler tarafından yapılmış. Yapıldığı senelerde sadece 1 buharlı tren çalışıyormuş. Günümüzde ise 1 dizel ve 2 buharlı tren aktif olarak çalışmakta. Rehberimizden ayrılarak tren yolculuğumuza başlıyoruz.

Yol boyunca panoramik manzaralar eşliğinde seyahat ediyoruz. Dik yamaçlar arasından ilerlerken en çok göze çarpa şeyler; çay tarlaları arasındaki renkli renkli, tek katlı, küçük, bol çiçekli evler ve minicik dükkânlar oluyor. 

İlk durağa geldiğimizde rehber ve şoförümüzü göremediğimiz için ikinci istasyona doğru yolculuğa devam ediyoruz. Bu sırada trenin 300 derecelik dönüş yaptığı noktada Batasiya Loop Bahçesi ve meşhur savaş anıtını görüyoruz. Savaş anıtı 1947’de verilen bağımsızlık savaşı anısına dikilmiş.

Yaklaşık 2 saat süren bu keyifli tren yolculuğumuz sırasında 60 santimetrelik tren raylarının karayolu üzerinde sıklıkla zikzaklar çizdiğine şahit olduk, çok ilginçti. Zaten dar olan karayolu üzerinde tren bir sağa geçiyor, bir sola. Yani araçlar ve tren aynı yolu paylaşıyor.

Tren yolunun yanı başında ise sıra sıra dizili evler var. Bu tren yolculuğunda Darjeeling’deki yerel yaşamı çok daha yakından görme fırsatını da bulmuş olduk. Darjeeling çok dik yamaçlar üzerinde yer aldığı için evlerin büyük çoğunluğunun bir cephesi bu yamaçlara yaslanmış durumda.

Bu yolculuk yaklaşık 2 saat sürmekte. Ancak Darjeeling’te mutlaka yapmanız gereken bir aktivite.

Darjeeling'te tek gecelik konaklama için mükemmel oteller mevcut. Bunlardan birkaçı ise Singtom Resort ve Windamere Hotel...

Tibetlilerin Tarihsel Sığınağı

Darjeeling’teki Oyuncak Tren yolculuğumuz sonrasında rehberimizle son istasyonda buluşup, karayolu ile gezimize devam ediyoruz.

İlk olarak 160 senelik tarihe sahip olan Ghoom Manastırı'na gittik. Bu Budist manastırının en önemli özelliği; manastıra bağlı Budistler tarafından Buda’nın yeniden doğuşunun bu manastırda olacağına inanılması.

Hatta manastırın içinde Buda’nın yeniden doğumunda hangi formda dünyaya geleceğini ifade eden heykeller de yer alıyor. Yeni gelecek Buda’ya verilen isim ise Maitreya Buddha. Bu manastırda şubat ve mart aylarında Tibet yeni yılı kutlanıyormuş. Çok etkileyici olan bu manastır maalesef 18 Eylül 2011 tarihinde Sıkkım'da meydana gelen depremden olumsuz etkilenmiş. Resimler ile kaplanmış duvarların neredeyse tamamı çatlamış durumdaydı. Ancak henüz bir güçlendirme çalışmasına başlanmamış.

Buradan Tibetan Refugee Self Help Centre’a gitmek üzere yeniden aracımıza biniyoruz. Yol üzerinde ilerlerken çok geniş bir alana kurulmuş olan Dali Manastırı'nı görüyoruz. Bu manastırda sadece erkek rahipler bulunuyor. Dali Manastırı tarihsel olarak çok eski değil, yeni yapılmış bir manastır.

Tibetan Refugee Self Help Centre, çok etkileyici bir yer. Tarihi de bir o kadar özel ve önemli. Burası yine bir tepenin üzerinde Çin’in zulmünden kaçan Tibetlilere sığınmaları için yapılmış bir alan. Dalai Lama’nın büyük erkek kardeşinin karısı Tayvanlıymış. Tibet’ten kaçanların sığınabilmesi için Darjeeling’den 1959’da burayı satın almış.

Çin’in zulüm döneminde 1,2 milyon Tibetli çeşitli işkenceler yapılarak öldürülmüş. Kaçabilenler ise Himalayalar üzerinden 1.800 km’lik yolu yürüyerek 4 senede buraya varmış ve sığınmışlar. 

Buraya sığınan tüm aileler, halı dokuyarak, yünden ve ahşaptan çeşitli eşyalar yaparak ve bunları satarak ayakta kalmışlar. Tamamen dayanışma usulü bir yaşam hâkim bu bölgede. Her aile belli ürünleri üretiyor, bu ürünler toplanıyor ve satılıyor. Kazanılan para ise herkese eşit olarak dağıtılıyormuş. Sistem hâlâ aynı, değişmemiş.

Yün eğirme, yün boyama ve ahşap oymacılık atölyelerini geziyoruz. Burada İndigo’nun sadece mavi değil, 2 ton sarı, 2 ton yeşil ve kırmızısının da olduğunu öğreniyoruz. İndigo’nun elde edildiği bitki, çay bitkisine benzer bir çalılıkmış ve şu an ekimi dünya üzerinde sadece Tibet’te yapılıyormuş.

Buradaki çocuklara biraz defter, kalem ve silgi dağıttıktan sonra çay bahçelerine gidiyoruz. Her yer alabildiğine yeşil. Çay bahçelerini görüp tatmadan olmaz. Doğruca kent merkezi olarak adlandırılan Chowrasta’ya doğru yol alıyoruz. Burası şehrin kalbinin attığı yer. Çevrede çok sayıda tezgâh, hediyelik eşya dükkânları, çay tadım ve satış mağazaları bulunuyor. Küçük ama sıcak bir yer.

Bölgede Hint, Çin ve Tibet yöresel yemeklerinin sunulduğu uygun fiyatlı oteller de mevcut. Bunlardan biri de Dekeling Resort at Hawk's Nest..

Darjeeling ve Meşhur Çayları 

Dünyada çay deyince şüphesiz ilk akla gelen yer Darjeeling. Çünkü yamaçları yeşile boyayan sayısız çay bahçesine sahip. En ufak boşluğa bile çayın ekildiği yer... Toplam nüfusun %52’si çay tarımında çalışıyor ve devlet desteği alıyor. 

Darjeeling’de meşhur çayları tatmadan dönmek olmaz. Biz de çay bahçelerini gezip fotoğrafladıktan sonra kentin merkezi olan Chowrasta’daki bir çay mağazasına (Golden Tips) gidiyoruz. Bu mağazada hem çayın Darjeeling’deki tarihini hem de üretilen çayları anlatıyorlar. Dileyen çay tadımı da yapabiliyor.

Darjeeling’de 4 ana kategoride çay var; siyah, yeşil, oolong ve beyaz çay. Oolong çayı için, siyah ile yeşil arasında bir çay diyebiliriz. Beyaz çay ise oldukça hafif ve sağlıklı bir çay. Yılda 3 kez hasat yapılıyormuş; mart-nisan, temmuz-ağustos ve ekim-kasım.

En sert çay olan siyah çayların hasadı ekim-kasım ayları arasında yapılıyormuş. Fiyatlar 100 gr için 300 Rupi ile 2000 Rupi arasında. En pahalı olanları ise beyaz çay. Burada tadım yapıp 3-4 paket çay aldıktan sonra, hediyelik eşyacılara doğru yöneliyoruz.

Darjeeling’den alınabilecek en önemli hediyelikler çay, pashmina şallar ve Kukuri. Kukuri, buradaki antik eşya ve otantik eşya satan mağazalarda bulunabiliyor.

Kukuri, Gorkaların savaş döneminde kullandıkları hafif eğimli bir bıçak. Gorkalar ise savaşçı özellikleri ile bilinen Nepal asıllı halk. Hatta o kadar iyi savaşçılar ki I. Dünya Savaşı’nda İngilizler, Türklere karşı savaşması için Çanakkale’ye Anzakları getirdiği gibi Gorkaları da getirmiş. Gorkaların Darjeeling’deki nüfusu çok yoğun. Hâlâ özerkliklerini istiyorlar. Ancak henüz hükümet resmî olarak izin vermiş değil. Ancak baskın oldukları her yerde gözümüze çarpıyor. Tüm dükkânların tabelalarında, hastanelerde, pastanelerde “Gorkhaland” yani “Gorkaların toprakları” yazıyor. Hatta şehrin girişinde bile “Welcome to Darjeeling” değil, “Welcome to Gorkhaland” yazıyor.

Everest' e Geçiş Noktası

Hindistan’ın en büyük ve en önemli hayvanat bahçelerinden biri olan Padmaja Naidu Himalayan Hayvanat Bahçesi'ne geliyoruz. Hayvanat bahçesi 14 Ağustos 1958’de açılmış olup 67 hektarlık bir alanı kapsıyor.

Hayvanat bahçesinde görülebilecek en önemli hayvanlar arasında kar leoparı (snow leopard), Bengal kaplanı, Himalaya siyah ayısı, kırmızı panda, Yak ve Tibet kurdu bulunuyor. Zaten hayvanat bahçesine girdiğiniz gibi sizi siyah bir ayı karşılıyor.

Hayvanat bahçesi de diğer tüm mimari yapılar gibi bir yamaç üzerine kurulmuş durumda. Hayvanları doğal ortamlarından koparmayacak şekilde bir düzenleme yapılmış. Hayvanlar tıpkı doğada yaşıyor gibiler...

Hayvanat bahçesi 2.150 metre yükseklikte yer alıyor. Bu özelliği ile dünyanın en yüksek konumdaki hayvanat bahçesi unvanını almıştır. Burada 30 farklı çeşit hayvan barınıyor.

Hayvanat bahçesinin içinde; en tepede ve uç noktada, 29 Mayıs 1953 tarihinde, saat 11:30’da Everest’e ilk çıkan kişi olan Tenzing Norgay Sherpa’nın heykelini ve önündeki mozolesini görüyoruz.

Tenzing Norgay Sherpa aslen Everest’in eteklerindeki Kumnu’da doğmuş. Bu bölgede yaşayanlara da “Sherpa” deniliyormuş. Sherpa, dağcılıkta "uzman yetenekli" anlamını taşıyormuş. Bizim rehberimiz de Sherpa soyadına sahipti. Ancak kendisi henüz Everest’in tepesine değil sadece 4.800 metreye kadar çıkmış.

Tenzing Norgay, Everest’e çıkabilecek rotaları en iyi bilen kişilerdenmiş. Yeni Zelandalı Sir Edmund Hillary ise Everest’e tırmanmak isteyen önemli bir dağcı imiş. Kendisi zirveye tırmanış ve Everest konusunda uzman olan Sir John Hunt, Tenzing Norgay Sherpa ve Sir Edmund Hillary’yi bir araya getirerek bir takım olmalarını sağlamış. Bu ikili de 29 Mayıs 1953’te tarihe imza atmışlar.

Tüm bu tırmanış sürecini, Everest’i ve günümüze kadar zirveye tırmanan dağcıları anlatan çok etkileyici bir müze, parkın içerisinde yer alıyor. Müze 1957’de açılmış.

Aslen Nepalli olan Tenzing Norgay Sherpa, Everest tırmanışının ardından Hindistan vatandaşlığına geçmiş ve daimi olarak Darjeeling’e yerleşmiş. Evi de şu an şehir içinde bir tepede yer alıyor. Ancak ziyaretçiye açık değil, çünkü içerisinde kendinden sonra Everest’e tırmanan oğlu ve torunları oturuyor.

Diğer önemli merkez ise yine Norgay Sherpa önderliğinde kurulan “Himalayan Mountaineering Institute Darjeeling”. Burası dağcı olmaya hevesli kişilere, bu işi en sağlıklı ve güvenli şekilde nasıl yapabileceklerini öğretiyor. Şu an bile her sene burada verilen eğitimlere dünyanın dört bir yanından insanlar katılıyor. Eğitim tam 28 gün sürüyor. Himalaya Dağcılık Enstitüsü ise 4 Kasım 1954’te açılmış.

Tenzing Norgay Sherpa için en önemli ay mayıs ayıymış. Sebebi ise doğumunun 29 Mayıs, tırmanışının 29 Mayıs, ölümünün ise 24 Mayıs olmasıymış.

Ölümünden sonra yol üzerindeki büyük bir kayaya da adı verilmiş; “Tenzing Rock”. Şu an enstitünün tırmanış derslerinin bir kısmı da burada yapılıyormuş.

Konaklamak isterseniz Himalayan Mountaineering Institute Darjeeling'e çok yakın konumda bulunan Hotel Seven Seventeen gibi oteller de mevcut. 

Teesta ve Rangit Nehirlerinin Buluşma Noktası

Sabah saat 9:00’da Darjeeling’den Kalimpong’a gitmek üzere yola çıktık. Darjeeling’in dar ve kıvrımlı sokaklarından geçtik. Darjeeling ile Kalimpong arası yaklaşık 60 km. Ancak yol o kadar virajlı ki bu mesafeyi almak yaklaşık 2,5 saat sürüyor. Giderken yol üzerinde bir seyir noktasında durduk. Buradan Teesta ve Rangit nehirlerinin kesiştiği nokta muhteşem bir görüntü oluşturuyor.

Teesta nehri Sıkkım’ın kuzeyindeki bir gölden (Çamula) kaynak alıyor. Rengit nehrine göre daha açık renkli, ancak debisi daha fazla. Rengit nehri ise Himalayalar’ın en yüksek 3. dağından kaynağını alıyor. Rengi oldukça koyu. Bu iki nehrin birleştiği yerde muhteşem bir manzara var.

Burası sunduğu muhteşem manzara nedeniyle aynı zamanda “Aşıklar Tepesi” olarak da anılıyor.

Teesta nehri, Bagdogra’ya 40 km mesafedeki Tolşah (Darjeeling'deki adı) nehri ile birleşiyor. Burada bu iki nehrin birleşmesi ile tek vücut olan nehre ise Teestatolşah (Darjeeling'deki ismi) adı veriliyor. Ve bu nehir Brahmaputra’dan denize dökülüyor.

Batı Bengal, Hindistan’ın bir eyaleti. Bengal eyaletinin başkenti ise Kolkata. Darjeeling bu eyaletin diğer bir kenti. Gorkalar ise burayı kendi vatanları olarak tanımlıyorlar.

Teesta Nehri maceraseverler için de çeşitli opsiyonlar sunuyor. Burada rafting yapmak mümkün. Teesta ile Rangit’in buluştuğu nokta, aynı zamanda Lepchalar için de özel bir anlam taşıyor. Lepchalar, Sıkkım bölgesine ilk yerleşenler. Teesta Nehri erkek, Rangit nehri ise kadın olarak simgelenmiş durumda. Bu birleşim noktası ise iki nehrin evliliğini temsil ediyormuş. Bulunduğumuz noktadan bakınca Teesta Nehri'nin diğer tarafı olan Sıkkım’ı görüyoruz. Tabii bu bölgeye sadece özel izinle girilebiliyor.

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı
HÜSEYİN YILMAZ

Yazar Hakkında

HÜSEYİN YILMAZ

 1942 Sinop Ayancık doğumluyum. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunuyum. Mecburi hizmet nedeni ile Hakkari, Yüksekova, Siirt’te görev yaptım.