15 günlük Kuzey Amerika seyahatimizin 9. gününde Las Vegas’a uçağımız inerken hava henüz kararmamıştı. Eşime otelimizin oduğu bölgeyi bile gösterdim. Plan yaparken elimde bu şehrin detaylı haritalarının olması büyük şanstı. Bu haritalardan 3 boyutlu olanlardan birinde otelimizin Las Vegas’ın en büyük otellerinden olan Wynn ve Encore'un yanında olduğunu fark etmiştim. Bu bilgi sonradan çok işime yaradı, havaalanından Wynn tarafına giden shuttle'a bindik, otelimizi kolay bulduk, bu dev oteller uçak inerken, havadan bile görülebiliyordu.

Otele yerleşip hemen dışarıya çıktık artık hava iyice kararmıştı ama her yer ışıl ışıldı. Zaten daha havaalanının tuvaletinde bile kumar makinalarını görünce nereye geldiğimi daha iyi anlamıştım.

Aslında günün 24 saati yaşayan ABD'nin en ünlü kumar ve eğlence merkezi Las Vegas, Mojave Çölü üzerine kurulu bir çöl şehridir adeta bir vahadır.

Şehrin en önemli otelleri, kumarhaneleri, eğlence merkezleri Strip Caddesi'nde. Bu otellerin çoğu temalı oteller. Binaların içleri ve dışları da esinlendikleri şehir veya simgenin özellikleri kullanılarak inşa edilmiş. Gezerken sanki dünyanın farklı yerlerinde dolaşıyormuşsunuz gibi bir hisse kapılıyorsunuz.

Venedik temalı otelde; kanalları, gondolları ile Venedik’e gitmiş gibi hissedebilirsiniz. Paris temalı otel de Eiffel Kulesi, o sevimli küçük kafeleri ve heykelleri ile muhteşem. Yemeğimizi bu güzel kafelerden birisinde yedik. Gün batımını Eiffel Kulesi’ne çıkarak seyredebilirsiniz.

Luxor Hotel'in de mimarisi çok etkileyiciydi. Bir piramidin içi hem otel hem restoranlar hem mağazalar ile donatılmıştı. İçeride kafanızı kadırıp bakınca gördükleriniz gerçekten etkileyiciydi.

Luxor Hotel girişi


Luxor Hotel dıştan

Bellagio Hotel'in, akşamları bahçesinde su gösterisi yapılıyor, fıskiyeler ve suların dansı muhteşem. Ocean’s Eleven filminin çekildiği otel.

Ceasers Palace Hotel, Roma temalı otel, burada Roma’nın en önemli simgelerinden Colesseum ve Aşk Çeşmesi'ni görebilirsiniz.

Las Vegas’ta beni en çok etkileyen şeylerden birisi de otelin birisindeki bahis salonuydu. Bu salonda yüzlerce ekran vardı. Dünyanın belli başlı bütün spor müsabakaları, ligler, at yarışları, formula yarışları vs. hepsini hem canlı gösteriyorlar hem de yanındaki ekranda bahisleri gösteriyorlardı. Elbette izleyenler de oynayabiliyordu. Las Vegas'ta bilumum kumar vardı, bahis mi eksik olacaktı.

Las Vegas’ta toplu taşıma yok ve taksiler pahalı. Otelinizin The Strip'e yakın olmasında fayda var, bu şekilde yürüyerek gezebilirsiniz, ayrıca bazı oteller arasında bir tren çalışıyor, biz de denedik, yorulunca iyi geliyor.

Las Vegas’a gidince neden "günahlar şehri" dendiğini daha iyi anlayabilirsiniz. Kumarhaneler her yerde, ulaşmak çok kolay öyle ki içeride yemek yemek pahalı değil, fuhuş yasak değil, yürürken bile adım başı elinize üzerinde kızların fotoğraflarının ve telefonlarının olduğu broşürleri tutuşturuyorlar. İçki de öyle, sudan fazla tüketiliyor desem abartmış olmam.

Gezerken her şey öyle şaşalı ki gerçek değil, rüya gibi hissediyorsunuz.

10. Gün - Grand Canyon: Las Vegas’a gitme nedenlerimizden birisi de Grand Canyon’u görmekti. Çok vaktimiz de yoktu, araba kiralarsak (lokal otobüs firmaları da var) gidiş-dönüş bütün günümüzü alacak ve geç kalmayalım diye orada güzelce gezemeyecektik. Ben de yola çıkmadan, İzmit'ten internetten alternatifleri araştırırken helikopter turlarını gördüm, Golden Eagle Air Tour'da internetten rezervasyona indirim vardı, 2 kişi USD 480 rezervasyon yaptırdım. Küçük uçaklarla da turlar vardı, hatta daha ucuzdu ama daha önce gidenlerden okudum ki uçak yüksekten uçtuğu için kanyon güzel görülemiyor.

Helikopter turu müthişti. Havalandıktan sonra önce Las Vegas şehrine enerji sağlamak için inşa edildiğini okuduğum Hoover Barajı’nı havadan gördük. Bir süre çöl üzerinden uçtuktan sonra nihayet Grand Canyon. Pilotumuz Hacı‘nın anlattığı, kulaklığımız vasıtasıyla duyduğumuz bilgiler eşliğinde Grand Canyon üzerinde turumuz başladı, gerçekten çok etkileyiciydi, helikopterimiz zaman zaman kanyon n içine giriyor, zaman zaman yükseliyordu. Bizim turumuz West Rim bölgesineydi, karayoluyla gitseydik mutlaka gitmek istediğim SkyWalk'u havadan gördük (daha doğrusu aynı hizadan).

SkyWalk, 1300 metre yüksekliğe kurulmuş, zemin dahil tamamen cam ve çelikten oluşan bir nevi balkon. Giriş ücretli ve ücretin yerli Kızılderili kabile ile paylaşıldığını okumuştum.

Turumuz yaklaşık 4,5 saat sürdü, hiç unutamayacağımız güzel manzaraları hafızamıza kaydettik. Gideceklere önerim turu güneş doğarken veya batarken saatlerine almaları. Duraklamalı turlar da vardı, yolcuları yere indirip şampanya ve sandviç ikram edip tekrar havalanıyorlar. Aradaki fiyat farkı fazlaydı ve zaman kaybı diyerek biz duraklamalı turları tercih etmedik.

Akşam yine otelleri, kumarhaneleri gezdik. New York temalı otelde güzel bir yemek yedik. Kumarhanelere girişleri teşvikten olsa gerek içeride yemekler çok pahalı değil (ucuz değil ama o kalitede yemek için pahalı da değil). Bu arada otelimiz olan apart, suit geniş bir daire olan Blair House Suites'te kahvaltı yoktu. 2 sabah da kahvaltı için Starbucks‘a gittik. Sandviçler,kahveler güzel ama Las Vegas'taki kafelerinde oturacak masa, sandalye yoktu. Döndükten sonra Etem ile konuşurken keşke dedik, temalı otellerden birisinde kalsaydık. Çok da fiyat farkı yokmuş, ben cimrilik etmişim. Neyse bizim otel de fena değildi. Amerika'ya 2 haftalığına gelmiştik, zamanımız çok kısıtlıydı, ben de akıllılık ettiğimi sanıp bir plan yaptım.

Hem zamandan kazanmak hem de otel parası vermemek için Las Vegas-New York arası yaklaşık 6 saat süren zamanı uçakta geçirmek için uçak biletini gece 23.30'a almıştım. Plan iyiydi de uçak umduğum gibi değildi. Gece binip sabahın erken saatlerinde aktarma için Washington’a ininceye kadar kocaman Boing uçağı fazla gürültülü, fazla ışıklıydı, sabaha kadar bangır bangır film gösterildi. Sabaha kadar hiç uyuyamadık. Tabii ki uçakta yemek, kahvaltı falan da yoktu, sadece kutu kola ve benzeri içecek ikram ettiler.

Washington’da aktarma yapıp 1 saat sonra bindiğimiz New York uçağı enterasandı. 40-45 kişilik uçak bindiğim en küçük uçaktı. 1 tane hostes vardı ama uçuş boyunca hiç yerinden kalkmadı, zaten uçuş da kısaydı, sanırım 45 dakikada indik. Bileti internetten alırken uçağın küçük olduğunu fark etmiştim, koltuk da ayırttığım için, belki yere daha yakın uçar sanmıştım ama yanılmışım.

YAZI DİZİSİNİN DİĞER BÖLÜMLERİ İÇİN:
gezimanya.com/GeziNotlari/los-angelesa-yolculuk
gezimanya.com/GeziNotlari/san-franciscoya-yolculukgezimanya.com/GeziNotlari/new-yorka-yolculuk