Bir şehir düşünün. Öyle bir şehir ki orası, 2 dünya savaşı geçirmiş ve tek bir hasar almadan ayakta kalmış. Özellikle 2. Dünya Savaşı’nda dönemin en tehlikeli silahları olan kamıkazelerden, napalmlardan,  ağır tanklardan ve nicelerinden uzak kalabilmiş. Ninelerimiz söylediği gibi, kara gözü kara kaşı uğruna mı peki? Evet bir nevi öyle. Tüm Avrupayı elinden geçirmiş Adolf Hitler, Çekoslavakya işgalinde Prag’a tek bir kurşun gelmemesi için titizlikle uğraşmıştır. Hatta tarihi ve yapısı o kadar derin ki, 3000 yıl önce orada yaşayan birini şu an getirebilme imkanı olsa, yolunu hiç şaşırmadan kendi evini bulabileceğini söylerler. O denli korunmuş, o denli muhafaza edilmiş. Prag bir insan olsa kesinlikle 90-60-90 ölçülerinde bir kadın olurdu. Mimarisinin bohem işlemeleri, altın bir bileklik gibi sarmalıyor binaları. İnci kolye gibi göz kamaştırıyor. Boşuna “ Masal şehir “ ya da “ Altın Şehir “ denmemiş. Başka hiç bir tamlama bu kadar iyi anlatamaz bir şehri.

Peki gittiğimizde neler görüp, neler yapabiliriz? Prag 2 bölümden oluşuyor. Eski ve yeni Prag. Eski Prag tüm tarihin korunduğu yer ve oraya arabayla giriş yasak. Yeni Prag ise daha çok yerleşim bölgelerinin bulunduğu kısım. Yani ziyaretimizde Eski Prag’i gezeceğiz. Yanınızda haritanı bulundurmanızı tavsiye ederim. Çünkü yollar hem karışık hem de karışık olduğu gibi mimarının ayrıntılarına bakmaktan yer yön kavramı tamamen soyutlanıyor. Gezmeye 2 şekilde başlayabilirsiniz. Bunlardan ilki meydandaki meşhur  Astroloji Kulesi, diğeri de yine çok meşhur St Vitüs Kathedrali.  St. Vitüs Kathedralinden başlamanız daha avantajlı çünkü yokuş aşağı indiğiniz gibi 287 merdiveni de çıkmak zorunda kalmıyorsunuz. Yol boyunca,  Prag’in muhteşem kuşbakışı manzarasını, Avusturya kraliçesi Maris Teresa’nın evini, Hitler’in pencereden konuşma yaptığı meşhur evi, Guinnes rekorlar kitabına giren dünyanın en dar sokağını ve Wagner’in evini görüyorsunuz. Yani tarihin içinde yaşıyorsunuz. Bir de tabii ki Viltava nehri üzerinde bulunan Karl köprüsü var. Burayı pek çok filmden ya da kliplerden tanıyabilirsiniz. Görkemli havası, eşsiz mimarisiyle şehrin hiç kuşkusuz en güzel yeri. İnanıldığı üzere köprüdeki köpekli ve kadınlı heykele dokunduğunuzda bu şehri geri gelirmişsiniz. Önünde uzunca bir sıra mutlaka görürsünüz. Köprüyü geçtikten sonra şehrin kalbine astrolojik saat kulesine geliyorsunuz. Burada her saat başı ufak bir seremoni oluyor. O yüzden şehrin meydanı her saat başı daha kalabalık olur.

Alışveriş yapmak isterseniz, meydana çok yakın olan halk pazarına ya da Hlavni Nadrazı yolundaki alışveriş mekanlarına uğrayabilirsiniz. Paritzska yani Paris caddesi de en lüks mağazalarının olduğu şehrin en kaliteli bölgesi.  Paris caddesinin hemen yanında Josefov Yahudi Mahallesi bulunuyor. Orası da kültürel dokusuyla ziyaret edilmesi gereken bir başka yer.

Genel hatlarıyla Prag böyle bir şehir. Mutlaka seyahat listenize eklemenizi tavsiye ederim. Gidip gördüğünüz zaman pişman olmayacaksınız ve bir daha gidebilmek için zaman kollayacaksınız.

DERYA KILIÇ

Yazar Hakkında

DERYA KILIÇ

Bir insan tanidim, hayatim degisti. Bin insan tanimak icin yola ciktim. Geri donemedim.