Rodop Dağları'nda Mahsur Bir Gece

Kayak tatilinin çok pahalı olduğu ülkemizde, hazır kış zamanı belki gitmek isteyenler olur diye Bulgaristan maceramdan bahsetmek istedim.
En güzel yol maceralarımdan biridir Bulgaristan, çünkü içinde bir sürü bilinmez vardır. Bol sürprizli, dolayısıyla bol heyecanlı adrenalini yüksek… Öyle gitmeden yapılacaklar listesine falan gerek kalmadan, zaten baştan zor olduğu kabul görmüş bir yolculuktur…







Sevgili hayat arkadaşımla çıktığımız ilk yurtdışı maceramızdır. Rodop Dağları’nda dağcıların açtığı patika yolu anayol olarak gösteren Google Maps’e teşekkürü bir borç bilir ve bize yaşattığı harika anılar için minnetlerimi gönderirim.

Pamporovo’da snowboard yapmak üzere harika bir kayak pisti olduğunu öğrenip programımızı yaptık. Arabayla gitmeye karar verdik. Zaman geldi düştük yola. Çanakkale aşıldı, Edirne kapısı geçildi ve Yunanistan'a girildi. Her şey buraya kadar harikaydı. Vapurda çaylar, tostlar, Kaz Dağları’nın eteklerinde manzaralar…

Yunanistan’da geçeceğimiz gümrük kapısının kapalı olduğunu öğrenene kadar normal bir yolculuktu. Yunanistan sokaklarında kaybolana kadar haritada da sorun yoktu. Sonra ufaktan oradan mı buradan mı karışıklığı yaşandı ama nihayet gümrük kapısına varıldı. Bulgaristan'a Yunanistan'dan geçiş yapılacak. Ancak bu kapıdan öyle herkesler geçemez! Bir kere Avrupa Birliği üyesi vatandaşı olman gerek. Diyoruz ki biz dünya vatandaşıyız Avrupa ne ki… Cık… Olmaz. Araba aranır, gerekli telefonlar edilir, uzatıldıkça uzatılır.

Ben bu bekleyişi çok severim. Bosna - Hırvatistan kapısında da yaşamıştım aynı durumu. Böyle durumlarda rahat davranınca bir şekilde çözülüyor nasılsa. Kapıda yatacak halimiz yok.
Gerekli izin alınır : ) Dönüş için bu kapıdan geçişin yasak olduğu bastırıla bastırıla vurgulanır.

Yuppii! Bulgaristan'dayız. O geçişi hala hatırlarım dün gibi.

Yaklaşık olarak sadece 2 saatlik yolumuz kalmıştır artık. Haritadan Pamparov tespit edilir, bulunduğumuz yerden oraya en kısa yol tarifi alınır ve o da nesi biraz engebeli patika bir yol. Neticede kayak yapılacak yer yukarda. Hem fikir miyiz? Arabadan yükselen “evet evet doğru yol” sesi ile yola devam edilir. Kar başlar. Zincir zamanı gelir. Zincir takılır, asma köprülerden o koca araba ile geçilir ve kar biter, zincir çıkarılır.



Kar tekrar başlar. Hadi bir daha takılır zincir. Hava hepten soğur ve bir bakmışsın, Rodop Dağları’nın ormanlarında, asırlık ağaçların arasında gökyüzünü dahi göremez ve kendini, kendi gölgenden dahi  korkarken bulursun. Yol çetinleşir, daralır. Anlarsın ki o yol bu yol değildir… ve bir ses zincir kırılır. İttir, kaktır olmaz. Araba zerre hareket etmez, ileri geri, taş koy, ot koy, ağaç dalı koy… Olmaz.

Arkadaşlar geceyi burada geçirelim olmadı, haritaya göre 10 km falan aşağıda bir köy var, sabah ilk ışıklarla köye gider yardım getiririz. Zaten otel de yukarda bir yerde olmalı, 3 km gösteriyor harita. Olmadı yukarı yürürüz.

Geceyi tarif etme mümkün değil. Canım sevgilimin bölük pörçük uykusu, sevgilisinin ve kardeşinin sorumluluğunu omuzlarında hissetmesi ve yaklaşık 10 saat aralıksız araba kullanması yine de derin bir uykuya düşmesine yetmemişti.

Sabah olur ve 2 kişi arabada kalır. Fatihle ben yukarı doğru yürümeye karar verip başlarız ilerlemeye. Kiril alfabesinin tabelalarını anlamaya çalışırız, olmaz. Telefon çekmez  ve yaklaşık 2 saat yürüdükten sonra yolun ağaçlarla kapatıldığını görürüz. İn cin top atar ve çaresizce birbirimize bakarız…



Zaman gelmiştir…
- 911’ i ara
- Abicim Avrupa’dayız 112 olacak o
- Bence arama rezil oluruz
- Ya helikopterle gelirlerse
- Abartma Bulgaristan’dayız

Cümlelerinden sonra 112’ye ulaşır ve Iphone sayesinde koordinatlarımızı veririz. Harika bir andı : )

Yaklaşık 2 saat sonra 1990’lı yıllardan kalma bir Lada ile (evet evet bir Lada ile yanlış değil) koca arabayı allem edip kallem edip sıkıştığı yerden çıkarıp bir de üstüne geri çevirip (hala nasıl yaptıklarını anlamış değilim), bizi Pamparov yoluna kadar çektiler. Hemen otelimizi bulduk ve yemek molası dahi vermeden 2 gün aralıksız kaydık. Harika bir pist ve harika bir maceraydı.










İşte o gün anladım ki bu adamla dünyanın her yerine gidilir, en güzel maceralarla da dönülür. Aradan tam 2 yıl geçti. Bir kayak tatiline daha karar verdik. Geçen hafta Erzurum Palandöken yollarına düştük. Bu kez daha uzun kalıp snowboard’un hakkını vermek istedik. Gittiğimiz ilk gün Ejder Tepesi’nin 3.125’lik tepesinde, sevgilim -15 derecede cebinden çıkardığı yüzükle, hayatımızın gidişatını da değiştirdi. Kar tatillerine bayılıyorum, benim için sürprizi ve heyecanı bol oluyor her zaman.

SEZEN SEÇGİN

Yazar Hakkında

SEZEN SEÇGİN

Gittiğim yerde oralı gibi olmayı seviyorum..Ancak bu şekilde insan oğlunun haritalara çizdiği sınırı , gülerek hiçe sayabiliyorum.