Taşı Toprağı Tarih Floransa

Bu güzel şehre daha önce de gelmiştim ama bu şehre defalarca da gelseniz mutlaka görmediğiniz bir çok mekan bulabilirsiniz… O kadar çok görülecek ve gezilecek tarihi bina, müze var ki bir müzeyi gezmek bile 1 gününüzü alabilir. Hiç geçmediğiniz güzel bir sokak, hiç yemek yemediğiniz bembeyaz ve kolalı örtüleriyle 5-6 masalı hiç ummadığınız kadar lezzetli pastalar yapan bir “trattoria” mutlaka bulacaksınız. Biz de bu heyecanla varıyoruz 3 günümüzü ayırdığımız güzel şehir Floransa’ya…

Şehir oldukça kalabalık, sokaklar adeta insan seli, ilerlemekte güçlük çekiyoruz. En önemli müzelerden biri ünlü UffiziMüzesi ile başlıyoruz gezimize. Aylar önceden saatli biletlerimizi aldığımız için uzun kuyruklara girmiyoruz, zaten böyle yapmazsanız normal fiyattan (20 €) bilet bulmanız hayli zor olabilir.

İtalya ve Avrupa’nın önemli ticaret merkezlerinden biri olan Floransa, Kuzey İtalya’daki Toscana bölgesinin başkenti ve kendi ismini taşıyan ilin merkezi… Bu tarihi şehir kısa bir dönem İtalya Krallığı’na da başkentlik yapmış. Hemen hemen tüm binaları tarihi ve muhteşem mimarileriyle dünya çapında ünlü olan bu şehir, içinden geçen Arno Nehri çevresinde kurulmuş. Arno Nehri’nin üzerinde bulunan ve Floransa’nın sembollerinden biri olan Ponte Vecchio (Floransa Eski Köprüsü) da en az şehrin kendisi kadar ilginç ve ünlü, üzerinde dükkânlar bulunan ender köprülerden (bir örneği de Venedik’teki Rialto Köprüsü)… Arno Nehri üzerindeki 6 köprüden en eski ve en ünlüsü olan bu taş köprü, savaşlardan zarar görmemiş; hatta 2. Dünya Savaşı’ndan kurtulan tek Floransa köprüsü olmuş. Uffizi ile Medici Sarayı’nı birbirine bağlayan köprü ilk inşa edildiği zamanlarda manav, kasap, balıkçı gibi çeşitli ürünler satan dükkânlar bulunurken 16. yüzyılda I. Ferdinand’ın emri ile sadece kuyumcu ve mücevher dükkânları var olmuş.

Şehir, Leonardo da Vinci ve Michelangelo gibi dünyaca ünlü sanatçılar yetiştirmiş. Ünlü yazar ve şair Dante Alighieri de bu şehirde yaşamış ve ilham almış. 1400’lü yılların ikinci yarısında altın çağını yaşayan Floransa; Michelangelo, Leonardo da Vinci ve Botticelli’nin de içinde bulunduğu sanatçılara verdiği destek ile İtalya yarımadasında Rönesans Çağı’nın başlamasını sağlamış. Rönesans’ın doğum yeri olarak da bilinen ve her sokağı, her köşesi, her binası bir tarih olan Floransa; kültürü ve mimarisiyle elbette dünyaca ünlü bir turizm kenti… Şehirde önemli sanat galerileri ve dünyaca ünlü müzeler var.

Şehrin en önemli ailelerinden olan ve bankacılık işlerinden dolayı zengin ve nüfuzlu olan Medici Ailesi ve Hanedanlığı, 1737 yılına kadar Toscana’da hüküm sürmüş. Daha sonra Avusturya, Napolyon savaşları sırasında III. Ferdinand, tekrar Fransa, tekrar III. Ferdinand... Yani çok el değiştirmiş bu şehir… Büyük bir saray olan Palazzo Medici ve birçok gösterişli bina ailenin fertleri tarafından inşa ettirilmiş. Kuşaklar boyu Medici Ailesi mensuplarına ait olan ve Toscana bölgesinde bulunan 12 adet Medici villası ve bahçesi “Medici Villas and Gardens in Tuscany” adıyla 2003 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde… Bu villaların bazıları bugün müze iken, bazıları kurumlar tarafından ofis olarak kullanılmakta, bazıları özel villalar, bazıları ise turistlere kiraya verilmekte…

Floransa’da şehre yakın otellerin çoğu 1 sene öncesinden kapatıldığı için hem kalitesine göre çok pahalı, hem de yer bulmak sorun… Biz de otel yerine şehrin tepe bir noktasında bir villa kiralamıştık, şansımıza mı yoksa evlerin hepsi güzel mi bilemiyorum ama karşımıza Floransa’ya bir tepeden bakan, yemyeşil çimen, çiçek dolu bir bahçesi olan güzel bir ev çıktı. Kuşbakışı Floransa manzarası karşısında çimlerin üzerinde kahvaltı yapmak bambaşka bir keyifti. Buradaki 3. günümüzde, evimizin yemyeşil bahçesinde çimlerin üzerinde kahvaltı ederken, günlerdir karşı tepede gördüğümüz bir kiliseyi ve yemyeşil dağ köyünü görmeye ve oradan da civardaki rastgele küçük köyleri, kasabaları gezmeye karar vererek yola çıkıyoruz. İtalya’da ünlü şehirler kadar, hiç bilmediğiniz köylere girip çıkmak ve kasabaları gezmek de çok keyiflidir.

Eski Floransa: Fiesole

İki tepe üzerine kurulmuş kilisenin bulunduğu köye doğru ilerlerken yeşillikler arasına dikkat edin, sağlı sollu muhteşem manzaraya hâkim birçok villa göreceksiniz; hatta bunlardan biri de Medici Ailesi’ne ait bir villa imiş.  

Vardığımız köy, Roma dönemine ait bir şehir olduğu isminden de anlaşılan; antik bir Roma-Etruscan şehri olan Fiesole imiş. Floransa (eski adı: Florenz), Faesulae (Fiesole) yakınlarında bulunan küçük bir tepenin üzerine kurulmuş. Köye girer girmez karşımıza bir meydan “Piazza Mino da Fiesole”, bir kilise “The Cathedral of Fiesole (Il Duomo)”, Roma Tiyatrosu, Roma Hamamı ve Arkeoloji Müzesi çıkıyor.
 
Biraz yukarı doğru tırmanmaya başladığımızda ise eski taş duvarların içinden çıkan çiçeklerin çevrelediği sevimli tipik İtalyan evleri ve nefes kesen Floransa manzarası çok etkileyiciydi. Villamızdan gördüğümüz kilise “Monastery of San Francesco, Fiesole” ise daha ileride tüm heybetiyle Floransa'ya hâkim bir tepede yer alıyor. Tırmanış biraz zahmetli ama manzara bu yorgunluğa değer…
 Her ton yeşilin var olduğu muhteşem bir tablonun içinde ormanların ve göletlerin arasından ilerliyor, birçok köyden ve kasabadan geçiyor ve yine tepe bir noktaya konuşlanmış bir tapınakta buluyoruz kendimizi; Montesenario Tapınağı. 1234 yılında kurulmuş, tesadüfen oldukça önemli ve kutsal bir tapınağa geldiğimiz için memnun olarak yine güzel yollardan gezimize devam ediyoruz. Çok güzel yollardan geçiyor, çok güzel fotoğraflar çekiyor, tabiatın ve yeşilin güzelliğinin tadını çıkarıyoruz. Daha sonra yine tesadüfen girdiğimiz bir kır lokantasında ummadığımız kadar güzel yemekler yiyerek günü tamamlıyoruz.

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı
nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.