Viyana: Şehr-İ Keşif

Karlplatz’da yer alan minareleri olan gotik kilise “Karlskirsche”yi gezip, Opera binasının önünden kalkan City bus’ları (Hop on – Hop off) tercih edebilirsiniz. Tüm gün kişi başı 20 Euro. 3 hat olarak çalışıyor. Birincisi kırmızı hat: Şehrin en önemli turistik noktaları, İkincisi mavi hat: şehrin yeni yapılanan modern binalarının olduğu kısım, üçüncüsü yeşil hat: şehrin biraz daha uzak bölgelerini gezdiriyor.

Kırmızı hattan başlarsak, Öncelikle Ring üzerinden yola çıkıyorsunuz. Sağınızda Opera binası kalıyor. Buradan Heldenplatz (Kahramanlar meydanı)’a giderken eni 57 metre olan ana cadde üzerinde ilerlerken birçok edebiyatçı ve felsefecinin heykellerini görüyorsunuz. Solunuzda ise birbiri ile karşılıklı duran Güzel sanatlar müzesi ve Tarih müzesi var. Aralarında ise Marie Theressa’nın heykeli.

Kahramanlar meydanına zafer tagından geçerek giriyorsunuz. Burası yarım ay şeklinde bir tarafı zafer tagı kanadı, diğer tarafı isviçre kanadı olarak adlandırılıyor. Bu meydan çoğu zaman büyük konserlere ev sahipliği yapıyormuş, kışın ise buz pateni pisti olarak kullanılıyormuş. Meydanların büyüklüğünün etkileyiciliğinin yanı sıra şehrin içindeki büyüklü küçüklü parklarda şehir yaşamından sıkılanlar için bir kaçış noktası. Sadece Viyana’da 800 civarında park alanı bulunmakta.

Kahramanlar Meydanından Tuna nehrine doğru devam ettiğinizde Viyana’nın en önemli 2 borsa binasını görebiliyorsunuz. Bunun yanında Parlamento binasını da bu yol üzerinde görmek mümkün. Binanın mimarisi eski Yunan akrapollerini anımsatıyor. Sebebi ise Yunan mimarisinin demokrasiyi simgelemesiymiş. Hemen karşısında ise Posta binası var.

Sahile indiğinizde 1910 senesinde yapılmış olan Urania bembeyaz mimarisi ile sizi karşılıyor. Burası gözlemevi olarak yapılmış, şimdi ise Avusturya film endüstrisinin merkeziymiş.

Burada inip tuna nehri kenarında yürüyüş yapabilirsiniz. Tuna nehrinde dubalar üzerine kurdukları bizim su adanın çok daha küçüğü diyebileceğimiz bir eğlence merkezi var. Yine Tuna kıyısında Bratislava’ya geçiş yapabileceğiniz Twinlines’a ait bir şirket var. Viyana’dan Bratislava’ya günde 3 kez karşılıklı hızlı feribot seferleri var. 75 dakika keyifli bir yolculuk ile Slovakya’nın başkenti Bratislava’ya geçmek mümkün. Bilet alacağınız yer ise Tuna üzerindeki İsviçre köprüsünün altı.

Kırmızı hata tekrar buradan binerek Stephansdom Katedrali’nin önüne kadar gelebilirsiniz.

Kartner caddesi üzerinde Mongolia’dan gelip burada müzik yapandan tutun da ağzından ateş çıkartan adama kadar bir çok çeşitli aktivite görmeniz mümkün. 

Diğer bir önemli alışveriş caddesi ise biraz daha uzakta bulunan Mariahilfer caddesi. Burada biraz daha fazla seçenek var. Birçok değişik tasarım ürünü satan dükkanlar, Virgin ve Amadeus mağazaları ve Avusturya markası olan Steffl (bizdeki Boyner grup gibi) burada. Kartner ve Graben’de ise daha çok Gucci, Armani, Prada mağazalarını görmek mümkün. Ama her üç caddeninde vazgeçilmezi, Sisi eşarplarının, Gustav Klimt’in eserlerinin (eserlerini her şeye uygulamışlar: masa örtüsü, eşarp, kupa, tablo, poster, vb) ünlü Viyana porselenlerinin, Mozartlı çikolataların ve likörlerin, taş bebeklerin satıldığı mağazalar. Adım başı sizi içeriye davet eder gibi sıralanmışlar.

Mücevher piyasasının yer aldığı diğer bir merkez ise şehrin biraz dışında bulunan Karmelitenmarkt. “Yok ben tatile, gezmeye geldim, mücevherle vakit kaybedemem” diyorsanız sizi Naschmarkt’a alalım. Naschmarkt buranın en büyük pazarı. Her türlü yiyecek, giyecek, eski antika eşya, şarküteri, kafeler, lokantalar bulmak mümkün. Dikkat çeken nokta ise burada çok fazla Türk satıcı olması. Yürürken sürekli kulağınıza Türkçe konuşmaklar çalınıyor. Ben hayatımdaki en büyük döneri de burada gördüm. Ayrıca et yemeyenler için ayrıca sebze döner yapmışlar. Antika pazarı ise sadece Pazar günleri kuruluyor. Ama biraz antika pazarından bit pazarına kaymış olay. Antikaya ilgi duyanlar birşeyler bulmak istiyorlarsa sabah erken saatlerde gitmeliler.

Burada Cumartesi günleri de bit pazarı kuruluyormuş. Ama bana sorarsanız “Antika pazarı ile bit pazarı arasında ne fark var diye verebileceğim cevap “yok” olurdu. Burası Cumartesi günlerinin favori kahvaltı mekanlarından biri aynı zamanda. Kahvaltıda domates gibi domates yemek istiyorsanız doğru adres burası. Bizim Türk kahvaltısına benzeyen yumurta, peynir, zeytin, domates ve salatalık içeren kahvaltı burada Yunan kahvaltısı diye biliniyor.

Neubau'da ki Museumsquartier ise eski ve yeni başta olmak üzere sanat ve müzelerin oluşturduğu 60.000 m²’lik alan üzerine kurulmuş Avusturya’nın en geniş, dünyanın ise 8. en geniş Kültür Merkezi'dir. Museumsquartier 1998 yılına kadar eski Kraliyet atlarının yetiştirildiği bir alan iken 2 milyar Euro harcanarak kültür merkezine çevrilmiştir.

City Buslar ile Mavi hattı takip ederseniz; sizi şehrin modern kısmına taşıyor. Bu hatta en önemli yerler ise Prater bölgesi.Prater buradaki en büyük eğlence parkı. Önceden bu bölge Kral Joseph’in avlanma yeriymiş. Orta Avrupa’nın en büyük dönme dolabı burada. Bu dönme dolap 1898 senesinde yapılmış. Bindiğinizde en tepe noktası 65 metre ve güzel bir Viyana manzarası sunuyor. Ancak yazın çok kalabalık olduğunda oldukça uzun süre sıra beklemek gerekiyor. Kışın ise tepede soğuktan donabilirsiniz. O nedenle buradan manzara izlemek yerine Kahlenberg tepesinden Viyana’ya yukarıdan bakabilirsiniz.

Buradan Tuna nehrinin karşı kıyısına geçiliyor. Tuna nehrinin ortasındaki ada Viyanalıların sayfiye yeri olarak kullanılıyor. Bu adanın uzunluğu 22 km.

1999’da yapılmış olan Millenium kulesi ise Avrupa’nın en geniş ve yüksek kulesi. Tuna’nın bu tarafı tamamen iş merkezi durumunda yüksek gökdelenler, residencelar, koşuşturan insanlar... İnşaat mühendisi, mimar ya da gökdelen takıntılı bir insan değilseniz şehrin bu kısmını gezmezseniz bir şey kaybetmezsiniz diyebilirim.

Yeşil hattı biz tercih etmedik onun yerine Hundertwasserhaus’a gittik. Aslında burası eski komunizm döneminden kalma bir toplu konut. Ancak Avusturyalıların ünlü mimarı Friedensreich Hundertwasser 1983-1985 seneleri arasında burayı öyle bir restore ve renove etmiş ki, sanki bir film seti. Tarz olarak Barselona’lı Gaudi’ye benzese de, asimetrik pencereleri, soğan kubbeli kuleleri ve rengarenk oluşu ile bambaşka bir havası var. Buradaki evlerin çatılarına kurulan teraslar ile sanki Viyana’nın göbeğinde doğa dostu rengarenk bir köy yaratılmış. Burası Viyana’da atlanmaması gereken yerlerden biri.

Baş evlerine gidip ev yapımı şarapları denemek için en ideal bölge ise Grinzing bölgesi. Burası Viyana’nın biraz kuzeyinde yer alıyor. 38 numaralı – tabii şimdi değişti mi bilmiyorum – otobüs ile Viyana’dan buraya gelebilirsiniz. Fiyatlar Viyana’daki restoranlara göre daha makul. Burada yerel müzik ve şarap eşliğinde güzel bir yemek yemenizi öneririm. Özellikle Beethoven’ın evinin karşısında yer alan Mayer am Pfarrplatz’ı öneririm.

Viyana’nın diğer önemli mekanları “Heuriger” dedikleri şarap evleri. Şarap üreticileri burada doğrudan satış yapabiliyorlar. Taze şarap geldiğinde kapılara “Ausg’steckt” (açık) ibareli çam dalları asıyorlar. Taze şarap bitince ise bu dalları kaldırıyorlar. Genelde buradaki mekanlar öğlenden gece yarısına kadar açıklar. Şarap dışında yerel biraları “Gösser” güzel.

Mozart bir yana bir de bar - kulüp kültürü var. Merkezde Stephansdom’un arkasındaki caddeden Tuna kıyısına kadar inen yolun üçgen yaptığı bir yer Bermuda Dreieck (Bermuda Üçgeni) diye adlandırılıyor. Tüm barlar ve kulüpler orada. Kärtner caddesindeki Skybar ve Mariahilfercaddesindeki HİP Bar önerebileceklerim arasında. Hip Bar’ı bir Türk işlettiği için Türkler genelde buraya geliyorlarmış. Bir de “Ice Bar” görülmesi gerekenler arasında. Buz bar özel elbiseler ve eldivenler ile girebiliyorsunuz çünkü içerisi -20 derece. Farklı bir mekanda eğlenmek isteyenler için bir alternatif olabilir.

Viyana’da her bütçeye göre konaklama bulmak mümkün. Şehir merkezinde ki otellerde konaklamak ulaşım ve keşif açısından yararlı olacaktır. Bu tarihi şehirde birkaç otel tavsiyesi vermek gerekirse,  Messe Wien Sergi Merkezi'ne ve Praterstern Tren ve Metro İstasyonu'na sadece 5 dakikalık yürüyüş mesafesinde bulunan Best Western Plus Hotel Arcadia’yı tercih edebilirsiniz. Otel ayrıca Tuna Nehri’ne yakın bir konumda, Art Nouveau tarzındaki bir binada hizmet veriyor. Mimari severler için güzel bir seçim olabilir. Bunun dışında şehrin kaliteli ve ekonomik otelleri arasında bulunan Hotel Reither’i de düşünebilirsiniz. Otel, Viyana şehir merkezi ile Schönbrunn Sarayı arasında merkezi bir konumda yer alıyor ve ünlü Raimund Tiyatrosu'na da sadece birkaç adım uzaklıkta. Bütçenize göre değişen bir kavram olarak lüks otellerde konaklamak istiyorsanız size önerim Hotel de France Wien olacaktır. 5 yıldızlı bu otel, Viyana'nın şık Ringstrasse Bulvarı'nda yer alıyor ve  sunduğu imkanlar oldukça geniş. Bu önerilerin dışında Viyana’da ki diğer otellere göz atmak isterseniz buradan booking.com’a girerek Viyana otellerini araştırabilir, isterseniz de rezervasyon yapabilirsiniz.

Kısaca Viyana tarihi dokusu ve modernizme tutunuşu ile kendi deyişleri ile “Kadın kadar baş döndürücü, aşk şarkısı kadar romantik, gizemli bir mektup kadar anlaşılamaz!” bir şehir.

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni