Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Ankara'da 18 yıllık doğma, büyüme ve ergenlik sürecinin ardından eğitimim için İstanbul'a taşındım. Her zaman sürprizlere açık bu şehir gezme ve keşfetme merakımı ortaya çıkardı. Tarihi, kültürü, gizemi, keşmekeşi, her zaman keşfedilecek şeyleri yaratan bu şehir başka yerde yaşamama izin vermedi. Sadece 1 sene Avustralya'nın Brisbane şehrinde yaşadım. İletişim Fakültesi mezunu olarak gazete, dergi ve televizyonlarda çalıştıktan sonra 7 senemi reklam sektöründe çalışarak geçirdim. Şu anda ise yollarda 1,5 yılını geçirmiş, 100.000 kilometreden fazla yol yapmış bir gezginim.

Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

18 ayı aşkın süredir devam eden bir dünya seyahati sürecindesiniz, bu seyahat fikri nasıl gelişti? Ne kadar devam edecek?
İlk tohumların 27 yaşımda yaşadığım ilk yurtdışı tecrübem olan Avustralya'da atıldığını söyleyebilirim. Bu yolculuk, fikirlerimde önemli değişiklikleri beraberinde getirdi. Kısaca, hayatın o kadar da ciddiye alınmaması gereken bir şey olduğunu düşünmeye başladım. Kendimi daha önce hiç bu kadar özgür hissetmediğim bu yolculuğun ardından Malezya, Singapur ve Tayland'da kısa süreli bir sırt çantalı seyahat tecrübesi daha edindikten sonra İstanbul'a döndüm. Türkiye'de ve Arjantin'de çeşitli reklam ve TV projelerinde çalıştıktan sonra, zorunlu askerlik görevini yerine getirdim. Bu süreçte keşfettim ki hayattaki en önemli varlığım özgürlüğüm idi ve dünyayı gezme fikri kafamın bir köşesinde belirmeye başladı. Fakat profesyonel çalışma hayatına bir reklam ajansıyla geri döndüm. Bu süreçte içinde bulunduğum güvenli, rutin ve konforlu hayatımın hayalimdeki yaşam olmadığını anlamam uzun sürmedi. Kararımı verdim ve ihtiyacım olan parayı biriktirmek için bir süre daha çalıştım. Aileme ve arkadaşlarıma Dünya Turu fikrimi anlattım, işimden istifa ettim, evimi boşaltıp eşyalarımı Beşiktaş Belediyesi'ne bağışlayıp, sırt çantamla tek başına yola çıktım.

Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

Dünya turu seyahatlerinizde hangi ülkeleri gezdiniz, planda daha hangi ülkeler var?
Gidiş sırama göre söylersem rotam da ortaya çıkar böylece; Polonya, Almanya, Danimarka, İsveç, İngiltere, İskoçya, Fransa, Çek Cumhuriyeti, Litvanya, Letonya, Estonya, Rusya, Moğolistan, Güney Kore, Japonya, Tayvan, Filipinler, Tayland, Kamboçya, Vietnam, Laos, Malezya, Endonezya, Amerika, Meksika, Küba, Belize, Guatemala, El Salvador, Honduras, Nikaragua, Kosta Rika, Panama. Şu an bu satırları ise Kolombiya'nın Palomino kasabasından paylaşıyorum. Planım; kıtanın güneybatı rotası üzerindeki ülkeleri takip ederek Patagonya'ya ulaşmak ve Haziran 2015'te Brezilya'da noktalamak.

Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

Seyahatiniz tek başına mı devam ediyor? Nerelerde konaklıyorsunuz? Deneyimlerinizi paylaşır mısınız?
Tek başıma seyahat ediyor olmakla beraber yolda tanıştığım insanlarla beraber gezdiğim de oluyor.  Ama sonuçta evet tek başımayım ki bu kararın çok doğru olduğunu düşünüyorum. Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor, insanın kendi içine yönelmesini kolaylaştırıyor. Sürekli kendine sorular soruyorsun ya da karşılaştığın durumlar bu sorulara cevap bulmanı istiyor. Dolayısıyla bu koşullarda kendine kaçamak değil, daha samimi cevaplar veriyorsun. Bunun dışında verdiğin kararlar tamamen senin seçimin, yargılayan yok, karışan eden yok. Genelde hostellerde dorm diye tabir edilen yatakhanelerde kalıyorum. Hostellerde, özellikle yatakhanelerde kalınca dünyanın dört bir yanından gezginlerle iletişim kurmanız çok daha kolay. Otellerde asla yakalayamayacağınız bir atmosfer… Herkes birbirine yardımcı olmak, deneyimlerini paylaşmak konusunda adeta yarışıyor. Ayrıca couchsurfing sitesinden kurduğum arkadaşlıklarla daha önceden tanımadığım insanların evlerinde de kaldım. Teorik bir klişe olmanın ötesinde dünyada ne kadar çok iyi insan var farkına varıyorum ve bu hissi gerçek anlamda deneyimliyorum. Herkesin birbirini olduğu gibi kabul edip, fikirlerine saygı duyduğu bir ortam...

Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

Bu aralar Kolombiya’dasınız? Kolombiya'daki yaşam hakkında neler anlatabilirsiniz?
Kolombiya'ya ulaşalı henüz 8 gün oldu ve ülkenin sadece Karayip tarafında bulundum. Fakat ilk izlenimim; insanların çok muhabbet canlısı ve yardımsever olduğu, suratların asık olmadığı ve kıpır kıpır bir ülke.

Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

Gezmek size ne ifade ediyor? Gezgin Armağan Kuşçu nasıl biridir? 
En önemlisi, zaman kısıtlaması olmadan, plansızca hareket etme özgürlüğü. Seyahat edeceğim ülkelere gitmeden önce bu ülkelerle ilgili bildiğim genel bilgiler dışında fazladan bir bilgim veya Lonely Planet gibi -başlangıçtaki samimi ruhunu kaybetmiş, bir pazarlama objesine dönüşmüş- rehber kitabım olmuyor. Sadece o ülkenin gündelik konuşma dilini öğrenmeye çalışıyorum ki yerel halkla aramızda bir ilişki olsun. Yollarda günler, aylar geçirdikçe ve tecrübelerim arttıkça tarzıma uygun yer bulma sezilerim artıyor. Ayrıca yollarda tanıştığım diğer gezginlerle birçok bilgi alışverişinde bulunuyorum ve hakkında duyarak veya okuyarak bilgi edinemeyeceğim yerleri öğreniyorum. Fakat tatilde bunu yapamıyorsun çünkü zaman kısıtlı ve birçok şeyi kısa bir zaman dilimine sıkıştırmak zorunda kalıyorsun. Sorumlulukların, cevap vermek zorunda olduğun iş telefonun ve sık sık kontrol etmek zorunda olduğun e-postaların var. Bir haftada 10 tane müze gezip fakat yerel halktan tek bir kişiyle diyaloga girmeden, rehber kitaplarının “yerel, geleneksel” diye önerdiği fakat ağzına kadar yabancı turistle dolu ve bir o kadar da pahalı restoranlarda yemek yiyerek, alternatif yerler hakkında bilgisi olmayan turizm acentelerinin önerdiği turlara katılarak, rezerve ettiğin özel odanda kalarak ve uzun zaman öncesinden alınmış uçak biletinle gördüğün yerin atmosferini hissedemeden evine dönüyorsun. Hâlbuki ülkeleri özel yapan insanlar; yoksa internet sitelerinde gittiğin ülkenin “öncelikli yapılacaklar listesi”ne riayet etmişsin, saçma sapan özel müzelere para vermişsin, turistler için kutsallaştırılmış birbirinden farkı olmayan Çin malı hediyelik eşyalar satan dükkânların olduğu, soylulaştırılmış temiz sokaklarda yürümüşsün neye yarar. Ama bu tabii ki tercih meselesi; kimseyi, “benim gibi gezmiyor, sadece naif bir şekilde tatile gidiyor” diye eleştirecek hâlim yok : ) Bu bakış açısı, küreselleşen turizm pazarlamasının getirdiği tek tipleştirmeyle de ilgili. Seyahatler artık bir tüketim malzemesi olarak görülüyor. Mesela Türkiye son 15-20 senedir muazzam bir reklam ve pazarlama ülkesine dönüştü. Böylece, gayet sistematik bir şekilde dünyadaki en popüler destinasyonlardan biri haline geldi ama turistlere yaranmak için birçok turistik bölgenin ruhunu kaybettiğini düşünüyorum. Fiyatlar arttı, sayısız yabancı otel zinciri ve küresel markalar turistik bölgelere akın etti; bu turist profilini de gözle görülür şekilde değiştirdi. Türkiye bence hâlâ en güzel destinasyonlardan biri olmakla beraber, bu bilinçsiz, sadece para odaklı pazarlama yüzünden gün geçtikçe sıcak, samimi, farklı ruhunu kaybediyor. Bunda tabii ülkede son zamanlarda çok hızlı bir şekilde yaşanan toplumsal değişimin de etkili olduğunu düşünüyorum.
 
Biraz uzattım galiba Gezgin Armağan Kuşçu kimdir sorusuna geçeyim en iyisi : ) Gezgin Armağan Kuşçu; rahat, sakin, hoşgörülü, anlayışlı, yaşanılan kapalı hayatın bize aşıladığı önyargıları kırmakta daha çok yol kat etmiş, olmak istediği kişi gibi davranmayıp eksisiyle artısıyla kendi gibi olan, hayalini ertelemediği için mutlu, sırtında koca bir çanta taşımasına rağmen hem fiziksel hem de kafa olarak hafif ve de en önemlisi daha güler yüzlü biri : )

Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

Bugüne kadar gittiğiniz ülkeler arasında favoriniz hangisi?
En sık merak edilen ve cevaplaması zor sorulardan biri : ) Yolda öğrendiğim en önemli şeylerden biri sınırların ya da ülke adlarının pek de önemli olmadığı. Gezdiğim yerleri özel kılan; insanları ve orada yaşadıklarım. Bunların dışında doğal güzellikleri, kültürü, tarihi, yemekleri, doğallığını kaybetmemiş birçok estetik koloniyal şehri barındırması açısından favori listemin başında Meksika yer alıyor diyebilirim.

Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

Gezi deneyimlerinizi paylaştığınız blog ya da websiteniz var mı?
capulcuyollarda.tumblr.com adresinden seyahat tecrübelerimi çok teknik detaya girmeyerek, biraz günlük tadında, hikayeleştirerek paylaşıyorum. Ayrıca Instagram'da “armagankuscu” hesabıyla fotoğraflar yüklüyorum.

Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

Armağan Kuşçu: “Tek başına gezmek sonsuz bir özgürlük duygusu ve kendini samimice tanıma sürecini beraberinde getiriyor”

Gezdiğiniz ülkelerden birine sürekli olarak yerleşmeyi hiç düşündünüz mü?
Hiç böyle bir his yaşamamakla beraber yukarıda saydığım sebeplerden dolayı herhalde Meksika ağır basardı.