Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1985 Tarsus doğumluyum. Gazi Üniversitesi’nde Ekonomi okuduktan sonra İstanbul’a yerleşip iş hayatına atıldım. Hemen her IIBF mezununun çalışmak isteyeceği “Big Four” olarak adlandırılan denetim şirketlerinden birinde çalışmaya başladım. Bir yandan kariyer basamaklarını hızlı bir şekilde tırmanıp, bir yandan da İstanbul Üniversitesi’nde Denetim yüksek lisansı yaparken, Heidelberg'te bir bilim insanı olan eşim ile tanıştım ve Heidelberg'te yaşamaya başladım.
Heidelberg'teki iki yılımın, ilk yılı dil öğrenmek ile geçti. Dil öğrendikten sonra artık Schengen vizemi kullanmaya hazırdım. Eski denetçi yeni gezgin olarak, Avrupa'da yaşamanın tadını çıkarıyor ve bulduğum her fırsatta geziyorum. Eşimle yeni yerler görmek, blogum gezentigunesyollarblogspot.de'ye gezdiğim yerlerle ilgili notlarımı yazmak, fotoğraf çekmek, okumak, çiçek bakmak, yöresel lezzetler denemek ve yelken sporu yapmak en büyük hobilerim.
Gezmek size ne ifade ediyor? Seyahatlerin hayatınızdaki yeri nedir?
Değişik yerler görme isteğinin doğamızın bir parçası olduğunu düşünüyorum. Ne zaman bu soruyla karşılaşsam, aklıma Jim Carrey'nin oynadığı Truman Show filmi gelir. Truman, birtakım engellemeler yüzünden 30 yaşına kadar yaşadığı kasabadan dışarı adim atamamıştır. Bulunduğu kasabada çok sevilmesine ve çok iyi imkânlara sahip olmasına karşın, hep dışarıyı merak edip durur Truman. Sürekli yeni yerler görmek istediğini, başka yerlerde insanların nasıl yaşadığını merak ettiğini söyler. Benim için de gezmek, yeni yerler görmek tam olarak böyle bir şey işte… Yemek, içmek gibi yaşamsal bir ihtiyaç…
Şimdiye kadar kaç ülke gezdiniz?
Şimdiye kadar çok yoğun çalıştığım için, Türkiye dışında pek fazla gezme şansım olmadı maalesef. 1 yıldır aktif olarak geziyorum ve Türkiye hariç 5 ülke gezdim. Hızla açığımı kapatmaya çalışıyorum : ) Türkiye’nin ise neredeyse tamamını gezdim diyebilirim.
Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi en çok neresi etkiledi?
Bugüne kadar gittiğim yerler arasında beni en çok etkileyen yer Brugge oldu. Brugge'un insanı büyüleyen, inanılmaz bir atmosferi olduğunu düşünüyorum.
Gezdiğiniz ülkeler arasında tekrar gitmek istediğiniz bir ülke var mı?
Heidelberg'te yaşamıyor olsaydım bu soruyu Almanya/Heidelberg olarak cevaplandırırdım. Heidelberg dışında tekrar görmek istediğim ikinci ülke sanırım Hollanda olur.
Bize biraz seyahat etme mantığınızı anlatır mısınız? Genelde tek mi yoksa grupla mı seyahat edersiniz?
Mutlu anlarımı paylaşmayı seven biri olduğum için, genelde eşimle veya annemle seyahat ediyorum. İkisi de vizyonları ve insancıl kişilikleri ile çok iyi yol arkadaşı oluyorlar bana. Hepimizin de bildiği gibi, gezi arkadaşı çok önemli. Yanlış kişiyi seçtiğinizde en güzel anlarınız kâbusa dönüşebiliyor!
Rotanızı nasıl belirliyorsunuz?
4 yıllık Schengen vizem olduğu için, önceliği Avrupa ülkelerine veriyorum. Avrupa içerisinde ise spesifik bir ülke için plan yapmıyorum. Uygun uçak/tren/otobüs bileti bulmam yeterli oluyor karar vermem için.
Seyahat öncesi nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz?
Gideceğim yerleri daha önceden görmüş olan kişilerin bloglarını okuyarak ise başlıyorum. Daha sonra wikipedia'dan gideceğim yerin tarihini okuyorum. Araştırmalarımı kırmızı Moleskine'ime not alıyorum. Böylece, gezi süresince hem zamanımı efektif kullanmış oluyorum hem de gittiğim yere ilişkin önemli ayrıntıları atlamamış oluyorum.
En son nereye gittiniz?
En son gittiğim ülke Hollanda idi.
Sırada neresi var?
10 gün sonra eşimle Akdeniz ve Kıyı Ege turu yapacağız. Ayrıca, Rodos ve Meis adaları da rotamızda yer alıyor. Daha sonra, Almanya'da Berlin ve Münih ve Aralık ayında ise Tayland planım var.
Gezi deneyimlerinizi paylaştığınız blog ya da websiteniz var mı?
Gezi deneyimlerimi gezentigunesyollarda.blogspot.de adlı blogumda yayınlamaya başladım.
Seyahatleriniz sırasında sizin gibi gezginlerle tanışıyor musunuz? Hiç enteresan anınız var mı?
Seyyah kelimesinin tam karşılığı olan ve sonrasında da en iyi arkadaşlarımdan biri haline gelen Çinli arkadaşım Yang ile tanışmamı anlatmak istiyorum. Şu ana kadar 110 ülke gezen arkadaşım ile Heidelberg'te tanıştım. Hatta eşlerimizin ayni enstitüde çalıştığını da tesadüfen öğrendik : ) Daha sonra ailece görüşmeye başladık. Yang ile tanışmadan önce gezmeye başlamıştım. Ancak, eşim çalıştığı için onun tatiline göre plan yapıyordum. Sonra bir gün Yang'ın evindeki, üzeri çarpılarla dolu dünya haritasını gördüm. Yeni yerler gördükçe, gördüğü yerlerin üzerine haritada çarpı atıyordu! Sanırım o haritayı görmek benim için bir dönüm noktası oldu. Bir an, dünyanın ne kadar az bir bölümünü gördüğümü fark ettim. Üstelik artık zamanım yok gibi bir mazeretim de yoktu. Kariyerime geçici bir sure ara verdiğim şu dönemde gezmezsem ne zaman gezecektim? Tek gezmekten çok hoşlanmadığım için, eşimin yoğun olduğu zamanlarda annemden yol arkadaşım olmasını istedim. O da emekli olduğu ve gezmeyi sevdiği için seve seve katıldı bana ve Avrupa'dan başladık gezmeye.
Ülkelerin yeme-içme alışkanlıkları çok farklı olabiliyor. Siz gezilerinizde bu durumu nasıl belirliyorsunuz, yemek yemek için nasıl yerler tercih ediyorsunuz?
Yeni tatlara açığım ve yöresel lezzetler denemeyi çok seviyorum. Gitmeden önce o ülkenin/şehrin hangi yemeğiyle ünlü olduğunu mutlaka öğrenirim. Giden kişilerin, o yemeği özellikle nerede yememiz gerektiğine ilişkin yorumlarını okurum ve yemeklerimi bu araştırmalarıma göre belirlediğim yerlerde yerim.
Kalacak yer olarak tercihiniz genelde nedir? Otel, hostel, kamp vs.
Kalacak yer olarak otelleri tercih ediyorum. Hosteller ve kampların temizliğine güvenemediğim için hiç denemedim açıkçası. Otelin merkezi bir yerde ve temiz olması çok önemli benim için.
Bugüne kadar gittikleriniz arasında sizi hayal kırıklığına uğratan bir yer oldu mu?
Hayal kırıklığına uğradığım bir yer olmadı.
Almanya’ya yerleşme fikriniz nasıl oluştu ve gelişti? Ne zamandan beri Almanya’da yaşıyorsunuz?
Eşimle tanıştıktan kısa bir süre sonra Almanya'ya yerleşmeye karar verdim. 2 yıldır Heidelberg'te yaşıyorum.
Almanya’daki yaşamla ilgili deneyimlerinizi anlatır mısınız?
Heidelberg'e ilk geldiğimde İstanbul’dan sonra doğal olarak çok küçük gelmişti. Yoğun iş temposu ve koşturmacalı hayatımdan sonra burada nasıl yaşayacağım diye düşünmedim değil. Ancak, dil öğrenip burada çevre edindikten sonra buradaki hayatıma bakış açım tamamen değişti! En başında insani bir hayat yaşıyorsunuz burada. İstanbul’da her gün çektiğiniz o sıkıntı ve stresten eser yok! İnsanlar birbirine çok saygılı. Her taraf yemyeşil… Arabalar yayalara yol veriyor. İnsanlar birbirine “günaydın” diyor. Hayat standardın her anlamda yüksek. Heidelberg'in bulunduğu konum itibariyle birçok Avrupa ülkesine ulaşım çok rahat ve ekonomik. Toplu taşımadan sağlık hizmetine her şey çok düzenli. Üstelik Türkiye ile zaman farkı sadece 1 saat ve Türkiye için uçak biletleri çok ekonomik. Bir de çok uluslararası bir ortam var Heidelberg'te. Farklı kültürden birçok arkadaş edinme şansınız oluyor. Kısacası, ilk geldiğimde eşimin kontratı bitince Türkiye’ye dönmek istiyordum. Ancak, şu an hiç öyle bir niyetimiz yok. Kontratımızı uzattık hatta : ) Heidelberg'te yaşamayı herkese gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.
Eğer imkânınız olsa 1 sene izin ve limitsiz para verseler, haydi gez deseler, neler yapar nerelere giderdiniz?
Eşim daha önce 2 sene Vancouver'da yaşadı ve orayı öve öve bitiremediği için çok istiyorum Vancouver'ı görmeyi. Bu yüzden ilk tercihim, baştanbaşa Kanada ve Amerika turu olurdu. Bu uzun geziden sonra yılın ikinci yarısında da Güney Afrika’yı gezmek isterdim.
Gezmeye yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Nereden başlamalı, nelere dikkat etmeliler?
Gezmeye yeni başlayanlara tavsiyem; cesur olmaları ve kendilerini sınırlamamaları olur.
