Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Merhabalar öncelikle tüm Gezimanya sevenlere. İsmim Güray YÜCEL, 43 yaşında dek İstanbul'u merkez alarak büyümüş bir gezi, macera ve doğaseverim.

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”

Gezmek size ne ifade ediyor? Seyahatlerin hayatınızdaki yeri nedir?
Gezmek benim için "farklı düşünebilme" ve bu evrendeki tüm canlılarla empati yapabilme duygusunu bana veriyor.

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”
 
Aslen maceracı bir doğasever olarak ta ifade edebilirim kendimi; tepelerde dağlarda ormanın derinliklerinde suyun altında ve üstünde gerçekleştirilen tüm sporlara da "sonuçta beni doğaya taşıdığı için" ilgi duyuyorum. Ne kadar doğanın içerisinde olursam o kadar mutlu olduğumu söyleyebilirim. 

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”

İlk gezinizi nereye yapmıştınız ve şu an kadar nereleri gezdiniz?
İlk gezimi nereye yaptığımı gerçekten hatırlamıyorum şu anda ama 6 kıta 30 kadar ülke ve güzel Türkiye'mizin 78 ilini gezme fırsatını yakaladığım için kendimi şanslı hissediyorum. 

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”
 
Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi en çok neresi etkiledi?
Doğa'nın Kanada'ya çok cömert davrandığını düşünüyorum. Ayrıca Japon bahçeleri ve kiraz ağaçları inanılmaz. Datça Yarımadası'nın haritasını çıkaracak kadar tutkunu olduğumu söyleyebilirim.
 
Ülkemizde de herkesin Kars-Ermenistan sınırı Ani Antik Şehri'ni mutlaka görmesi gerektiğine inanıyorum.

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”
 
Buranın müthiş coğrafyası ve 1000 yıl evvel oluşturulmuş medeniyet seviyesi yapılar ve kültür muhteşem.

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”
 
Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”
 
Çok saygı duydum ve etkilendim. Ayrıca gösterilmesi gereken değerin 1000'de birini bile göstermediğimizden dolayı ise içim burkuldu.

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”

Hangi tarz gezi sizi daha çok tatmin ediyor? Macera mı sakinlik mi?
İnsanoğlu şımartılmayı sever tabii ki uçağa atlayıp birkaç günlük iyi restaurant cafe müzik ve müzelerle dolu bir konfor turu da çok hoşuma gidiyor ama ben daha çok maceraperest ve doğa tutkunuyum. Yani özetle yoldan da çıkılabilen (burada anayolların dışındaki alternatif gezi ve patika yollarını kastediyorum)  uzun motosiklet seyahatleri.

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”

Özellikle içinde biraz da adrenalin, yeni insanlar ve yöresel tatlar olursa işte o zaman benim için tadından yenmez hale geliyor seyahatler.

Motosiklet ile de seyahat ettiğinizden bahsettiniz. Motosikletle yaptığınız en uzun rota hangisi?
Evet motosiklet benim belki de en vazgeçemeyeceğim tutkularımdan. Amatör sporlar ile uzun yıllar ilgilendiğimden ve halen de spor yapmaya devam ettiğimden kondisyonum iyi durumda diyebilirim. Günlük 1000 km'nin üzerindeki seyahatleri yorulmadan gerçekleştirebiliyorum.
 
En son 6000 km'lik bir Karadeniz, Doğu Anadolu ve iç Anadolu üzerinden tekrar İstanbul rotası çizdim. Bu seyahati tek motosiklet olarak yalnız yaptım.  

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”
 
Motorunuzla seyahat ederken yalnız olmayı mı tercih ediyorsunuz yoksa birisiyle mi seyahat edersiniz?
Bazen birden fazla motosiklet olarak ta yolculuklarımız da olur ama bu bir dizi kural ve özgürlük kısıtlaması gerektiriyor. Belli bir dizilim ve mesafe ile birbirinizi takip ediyorsunuz, birinin benzini azaldığında ya da ihtiyaç anlarında herkes duruyor vs vs.. Ben iyi bir örnek değilim uzun mesafeler ile kullanabilmek istiyorum yani bu konuda yola hep açım :) Uzun sürüşlerde artçılı (yolculu) sürüşü fazla sevmiyorum. Bu da özgürlüğünüzü kısıtlıyor. Böyle durumlarda bazen artçının uçakla gidilecek yere varması iyi bir çözüm olabiliyor.
 
Motorculara "buraya mutlaka motosikletle gidin" dediğiniz yer/yol neresidir?
Esasında bu tavsiye motosikletçiden motosikletçiye değişir. Bizim gibi Travel, Enduro On/Off tarzı motosikletçiler için viraj ve iyi asfalt vazgeçilmezdir.

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”
 
Ne yazık ki ülkemizdeki asfalt kalitesi bazı yollarımızda çok iyi ama birçok noktada ise gerçekten bize ve tüm araçlara güven vermiyor. Dolayısıyla bu iki kriteri tüm dünyada en iyi şekilde sunan lokasyon Alpler. Avusturya, İtalya, İsviçre ve Fransa bu anlamda viraj ve asfalt kalitesi anlamında en uygun yerler. Ülkemize geldiğimizde de heyecan ve adrenalin üst sınırda çünkü Türkiye'de güvenli sürüş için hem virajı hem de zemin kontrol ederek sürmek ve diğer araçlarında tacizini aynı anda yönetmek zorundasınız. Evet yönetmek çünkü iyi ve güvenli bir motosikletçi olmak için trafikte edilgen değil etken olmak ve diğer araçları da yönetebilmek durumundasınız Bu da tatlı bir tedirginlikle birlikte heyecanı ve adrenalini de artırıyor. Tabii ki ülkemizde de muhteşem yollar var. Marmaris Datça yolunun ilk 40 km si favorilerimdendir. Ünye-Fatsa arasındaki 20 km lik kısım ve Trabzon Rize sahillerinden dikine dağlara yaylalara doğru süreceğiniz yollar gerçekten sürüş zevki, viraj ve doğal güzellikler açısından anlatılmaz.
 
Motosikletle başınıza tehlikeli bir durum geldi mi? Hiç yoldayken korktunuz mu?
Özellikle Karadeniz ve Doğu Anadolu'da rakım 2000 m yi geçtiğinde mevsim ne olursa olsun kar ve don durumuyla karşılaşabilirsiniz. Nisan 15 gibiydi Artvin'den Gürcistan sınırı Macahel'e çıkarken akşamüstüne doğru yoğun sis ile birlikte kar yağışı oldu.

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”
 
Macahel ve çevresindeki 7 köye o gün dışarıdan gelen tek araç bendim. Yol 50 km lik bir yol fakat yılın 6 ayı kardan dolayı kapalı kalıyor ve ulaşım Gürcistan üzerinden yapılıyor. Ben İstanbul'dan çıkarken planlamamı Nisan 15'ten sonra sıkıntı olmayacağı yönünde yapmıştım fakat gerçek farklı oldu. Köye vardığımda normalde insanların esasında motosikletlilere daha çok ilgi gösterdiğini gördüm.

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”
 
Otomobil yerine oraya motosikletle ulaşmam bir kahraman gibi karşılanmamı da beraberinde getirdi. Akşam bana yöresel yemekler yaptılar ve şöminenin karşısında sohbet ettik. Muhteşemdi.

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”
 
Fakat esas korkutucu yolculuk 1 gün sonrasında beni bekliyordu. Bir gün sonrasının rotası Artvin-Macahel den Kars'a geçişti. Şavşat ve Iğdır üzerinden gidilen yolda 2700 m lik bir rakımdan geçiyorsunuz. Ve burada yol bir gidiş bir geliş virajlı bir yola düşüyor. Sisle birlikte yağan karda bazen karşı yönden gelen tırları ancak yanınızdan geçtiği anda farkediyorsunuz. İnanmaz gözlerle bakıp deli olduğunuzu düşünüyorlar. 2700 lük tepeyi aşarken bu pasajın 150 km'lik bir kısmında gerçekten çok tedirgin oldum.
 
Ama esasında sıkıntı bu noktalarda oluşmuyor çünkü zaten bazı riskleri tahmin ederek sürüyorsunuz. Motosiklette hatayı en çok kendinize güvendiğiniz be en beklemedik anlarda yaşarsınız. Seyahatin devamında Malatya - Adıyaman yolunda ormanın içinden yukarıya doğru giden bir toprak yolda bir tarihi eser dikkatimi çekti. Hava günlük güneşlik ve her şey çok uygundu. Benim motosikletim hem büyük hem de off road kullanımında çok ağır olmasına rağmen o yola girdim.

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”
 
Sonuçta karlı belleri aşıp gelen biri için noolacak diye düşündüm fakat yolun devamında esasen toprağın yukarıya doğru daralarak çamurlaşmaya başladığını gördüm ki bu benim motosikletim ağırlığında bir motosiklet için bir facia idi. Yol gitgide çamurlaştı ve 1,5 m ye kadar daraldı. Motosikletin ön çamurluğu tekerlek dönemeyecek kadar çamur doldu. Çaresizce battım çamura. Dağ başında tek başıma kaldım. 10 dk kadar o halde bekledikten sonra eğim de olduğu için gücüm tükendi ve motosikletimi bıraktım. Debriyaj levyesi kullanılamayacak kadar eğildi. Bir motosikletçi olarak çok iyi bilirsiniz ki GSM operatörlerine bu anda güvenemezsiniz. Evet kesinlikle hat yoktu. 200 mt. kadar aşağıya yürüdüm o bölgedeki çobanlarla birlikte (ki kadın çobanlar- iki kız bir ana) motosikleti yola kadar indirdik. Eğilen debriyaj levyesini taşla vura vura düzelttim. Motosikleti tekrar çalıştırdım ve yola devam ettim. (Bu arada bu hayvancılıkla uğraşan kadınlar, bu hiç birşeyi olmayan çadırda yaşayan kadınlar, süt sağıp ısıtıp bana kendi çadırlarında ikram ettiler ki sanırım ölene kadar hatırlayacağım bu muhteşem muameleyi).
 
Seyahat sırasında sizin gibi gezginlerle ve diğer motosikletçilerle tanışıyor musunuz? Hiç enteresan anınız var mı?
Elbette ama dışarıdan göründüğü gibi değil. Bizim stilde motosiklet kullananlar bir çok yerde gördüğünüz motosikletli ile esasen pek anlaşamaz. Biz caddelerde ilgi çekmek için bağıra bağıra gezerek insanların tepkisini çekmeyi sevmiyoruz esasen. Enduro tutkunları ve doğaseverler uzaktan da tanırız birbirimizi. Evet bu anlamda bir seyahatin dönüşünde 8 ya da 9 motosikletten oluşan Avustralyalı 65-70 yaş aralığında bir grubu gördüm ve gerçekten bulundukları ortama turisttiler ne yapacaklarını nereye gideceklerini bilmiyorlardı. Feribota binmek için bilet dahi alamıyorlardı ve beni görünce gözlerinin içi parladı hepsinin. Onlara yardımcı olmanın verdiği duygu gerçekten çok hoştu.

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”

Kalacak yer olarak tercihiniz genelde nedir? Otel, hostel, kamp vs.
Bilmediğim bir nokta ise mutlaka tecrübelerine değer verdiğim insanlardan referans alırım. Temiz ise her yerde çadır dahil kalırım. Eğer bu yolculuk 10-15 gün sürecek ise birkaç günde bir iyi bir yerde kalır şımartırım kendimi.

Bugüne kadar gittikleriniz arasında sizi hayal kırıklığına uğratan bir yer oldu mu?
Eski kültürlere saygı gösterilmemesi, doğaya saygı gösterilmemesi beni en çok üzen şeydir. Örneğin binlerce yıllık yeme içme kültürleri olan mekanlarda sabah kahvaltısında büyükşehir banliyölerinde paketlenmiş margarin ve bal ikram edilmesi o kadar yol giderken kurulan bütün hayalleri yıkıyor.
 
Ya da Karadeniz coğrafyasında dağlık kesimlerde 1000 -200 yıllık eski taş/ahşap neredeyse doğa ile kamufle olmuş kadar uyumlu konakların nasıl yapıldığına hiç te kafa yormadan, yemyeşilin içinde sırıta sırıta yükselen 5-10 katlı kilometrelerce öteden bile görünen betonarme binalardır.

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”
Doğu Karadeniz – Fırtına Vadisi
 
Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”
Doğu Karadeniz – Fırtına Vadisi
 
Mardin'de Mardin'in dahi tarihini eski yaşantısını bilmeyen yeni dönemin uyanık rehberleri vs. vs.

Farklı bir ülkeye yerleşmeyi düşündünüz mü? Düşündüyseniz neresi ve neden?
Ben Türkiye'nin dünyanın en güzel yeri olduğunu düşünüyorum. Biz Anadolu'nun gerçek kimliği ve kültürünü ne kadar hızla tahrip edersek edelim halen böyle... Tabii ki son dönemlerde bireysel özgürlüklere olan saldırılar, büyükşehir trafiği ve yaşanan kaos çok yorucu. Ama yine de hiçbir yere -kalıcı olarak- gitmek istemiyorum. Gerekirse gider keşfeder geri gelirim.  Çünkü burası bizim toprağımız ama illaki bir cevap vermek gerekirse Akdeniz insanıyım ve hava soğuk bile olsa masmavi gökyüzüne tutkunum bu yüzden kuzey ve kıta Avrupası biraz kapalı ve soğuk gelir bana... İtalya, İspanya, Yunanistan iyi gelir...
 
Eğer imkanınız olsa 1 sene izin ve limitsiz para verseler, haydi gez deseler, neler yapar nerelere giderdiniz?
Trans Sibirya turu yaparım. Güney Amerika'nın tüm derinliklerini keşfetmek isterim. Belki Afrika'da birkaç ülke buna eklenebilir... Bu rotaların içerisinde motosiklet kullanılabilecek parkurları mutlaka motosikletle geçmek isterim. Fakat en önemlisi buralarda yaşayan insanlar ne yiyip içiyorsa mutlaka yöresel tatlar olan o yiyecek ve içecekleri tüketmek isterim.

Gezmeye yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Nereden başlamalılar? Tabii motorla gezenlere de tavsiyeleriniz olacaktır mutlaka.
Bence ilk başlangıçta hedefler küçük tutulup kazanılan deneyim özgüven ve imkanlarla yavaş yavaş hedefleri büyütmeliler. Bence bu toprakların değerini anlamak için önce olabildiğince ülkemizi tanısınlar. Türkiye onları şaşırtacaktır. Sonrasında hedefler büyütülebilir.
 
Motosiklet gezginleri için;
1) öncelikle iyi ve bakımları tam olarak yapılmış, lastikleri iyi durumda bir motosiklet,
 
2) Edilecek seyahatin tamamına ve bölerek günlere azaltılacak kadar detaylı düşünülmüş sürücü ekipmanı ve kıyafeti (uygun mevsim ve saatte giyilecek ekipmanın seçimi, bu çok önemli aksi sizi herhangi bir kaza yapmasanız da kalıcı olarak hasta edebilir.
 
3) Eğitim.. Temel ve orta seviye eğitimler yeterli değildir. İleri derecede sürüş dinamiklerine sahip bir beyin ve kondisyonlu bir vücut, sürüşe başlamadan önce tüm sıkıntılardan arındırılmış bir ruh hali şarttır.
 
Unutmayın iyi bir seyahat yapmak önemlidir ama 70 yaşında da motosiklete çocuklarınızla da binmeniz daha önemlidir. Sizi sevenlere akşam kendinizi sağlam getirme zorunluluğunuz var ve uzun yıllar bu keyfi yaşamak esas olandır.

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”

Türkler seyahat etmek konusunda dünyanın biraz gerisinde. Bu durumu aşmak için önerileriniz var mı?
Bunun nedeni maddi olanaksızlıklar veya zamansızlık değil diye düşünüyorum. Çünkü üst gelir grubundaki birçok kişi ya da ailenin (olanakları olmasına rağmen) her tatilde aynı şeyleri tekrarladığını görüyoruz. Bu soru aslen çok derinlemesine başlı başına ele alınabilecek bir soru, birçok felsefi kültürel ve sosyolojik değerlendirmeye değer bir konu ama en basit ifade ile Bakış açımızı değiştirmemiz şart. Öncelikle çevremizdeki ülke, kültür ve milletlere daha sıcak bakmamız lazım. Empati yapabilen insan diğerlerini de tanımak anlamak ister. Yanı başımızdaki bir çok ülkeye neredeyse hafta sonu dahi seyahat gerçekleştirilmek mümkün ama gitmiyoruz biz Türkler. Neden? Çünkü onların dinlerine kültürlerine yaşam tarzlarına saygı duyup görüp tanıyıp anlamak istemiyoruz. Ben bunun doğru olmadığını seyahatlerin de iletişimin bir parçası olarak bizleri yakınlaştırdığına inanıyorum.  

Güray Yücel: “Türkiye, dünyanın en güzel yeri”
Malatya
 
Gençler seyahat etmeye nasıl yönlendirilebilir? Gençleri gezmeye teşvik etmek için neler yapmak lazım?
İnsanoğlunun kültürünü ve bilgilerini artırdığı ya da artırmak istediği sürece seyahat etmek istediğini düşünüyorum. Ama gençlere dayatılan yaşam stilinde bu yok ne yazık ki. Sistem onlardan her yıl bir telefon değiştirmelerini, belli bazı markaları tüketmelerini, bir takım mekanlarda görünerek belli ve şekillendirilmiş tüketim alışkanlıklarını tekrarlamalarını istiyor. Yani hızlı tüketecekler ki mal satılsın, hızlı tüketecekler ki çarklar dönsün. Ve bir yeni modelde halen kullanılabilir eski materyalin yüzüne bakılmasın. Ürünlere gösterdikleri bu yaklaşımı ne yazık ki farkında olmadan arkadaş ve sevgililerine de gösteriyorlar. Gençlerden çok onlara bu hızlı tüketim sistemini dayatan büyüklere daha çok kızıyorum. Onlara örnek olarak her popüler dizide ve magazin programında boy gösteren ünlüler bile birkaç istisna isim dışında aynı şekilde davranmıyor mu? Hep aynı ilçeler mekanlarda boy göstermiyorlar mı?
 
Doğal olarak bu sistemin içinde yüceltilen şey yenilikçi, kaşif, gezgin vs. olmak değil, bir tren biletiyle Avrupa'nın gezilmesi değil her gün aynı kafelerde oturulması, endüstriyel ürünlerin tüketilmesi vs. vs.. oluyor.
 
Böyle olunca da gençler yeni şeyleri öğrenemiyorlar. Öğrenme olmadıkça merak ve ilgi alaka da olmuyor. Hep aynı şeyleri tekrarlayarak büyüyorlar ve büyüdükleri zaman da ebeveynleri gibi davranıyorlar ne yazık ki. Şunu hiç unutmayalım ki her genç ne kadar da eleştirirse eleştirsin büyüdüğünde ailesi gibi davranıyor içgüdüsel olarak. Hızlıca tüketip kullanıp atıyorlar sadece. Bu sistemi kırabilen kardelenler de var tabii :) Sürüden biraz ayrılma ile her şey değişebiliyor, yeni ufuklar doğuyor. Aralarından farklı bazı deneyimler yaşayanlar esasında dışarıda farklı bir dünya var diye düşünmeye başlıyorlar. Ben bu süreci biraz Truman Show'a benzetiyorum açıkçası...