Nilüfer Yılmaz Özdemir: “Her zaman farklı yerlerde bulunmayı, mekân değiştirmeyi, sorgulamayı ve yeni yerler öğrenmeyi çok sevmişimdir”

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1986 İstanbul doğumluyum. İstanbul’da yaşıyorum ve evliyim. Eşim şu ana kadarki en vefakâr seyahat arkadaşım, birlikte seyahat etmeyi seviyoruz. ITU Kimya Mühendisliği Bölümü mezunuyum. Ardından İşletme Yüksek Lisansı yaptım. Şu an pazarlama alanında çalışmaktayım. Tipik bir ikizler burcu kadını olduğumu söyleyebilirim. Renkli, konuşkan, cıvıl cıvıl yerinde duramayan, iletişim kurmayı seven, her an her yerde olmayı arzulayan ve aynı anda birçok işi yapmaktan mutluluk duyan bir karakterim var. Aynı zamanda oldukça azimli, çalışkan ve sadık biri olduğumu ekleyebilirim. Spor yapmaktan ve özellikle son zamanlarda seyahat blogum (www.mapkini.com) ile ilgilenmekten çok hoşlanıyorum.

Gezmek size ne ifade ediyor? Seyahatlerin hayatınızdaki yeri nedir?
Her zaman farklı yerlerde bulunmayı, mekân değiştirmeyi, sorgulamayı ve yeni yerler öğrenmeyi çok sevmişimdir. Esasen, iş hayatına atılmanın ardından bunu yurtdışı seyahatleri ile perçinliyor oldum.
İlk tecrübem Roma, Floransa ve Venedik idi. İnsanın doğup büyüdüğü ve kültürüyle yoğrulduğu coğrafyadan çıkıp yepyeni bir coğrafya ile karşılaşması, inanın dünyadan ayrılıp başka bir gezegene gitmekle eşdeğer! Bu duyguyu ilk hissettiğim andan itibaren bir daha da peşini bırakamadım. Seyahatlerin ardı arkası kesilmedi ve her zaman farklı yerlere gitmeye gayret ettim. Çünkü her seferinde aynı duyguyu hissedebilecektim. Bir nevi bağımlılık yaratan bir duyguydu bu : ) Belki sürekli seyahat edemiyorum ama seyahati hiç aklımdan çıkaramadığım kesin… Bu yüzden seyahat dönüşlerinde bir sonraki seyahati planlamaya başladığım doğrudur. Ancak çalıştığım için izinlerim el verdiği sürece seyahat edebiliyorum ve tüm fırsatlarımı yurtdışından yana kullanmaya gayret ediyorum. Sanıyorum ki bunda biraz Türkiye’den ara ara uzaklaşmak istemenin etkisi var.

Nilüfer Yılmaz Özdemir: “Her zaman farklı yerlerde bulunmayı, mekân değiştirmeyi, sorgulamayı ve yeni yerler öğrenmeyi çok sevmişimdir”

Şimdiye kadar kaç ülke gezdiniz?
Bununla ilgili blogumda bir video bulunuyor. Bu video ile gezdiğim yerleri gezmiş kadar olmak istemez miydiniz? O zaman Mapkini’nin videosunu izlemenizi ve ardından kendi ellerimle hazırladığım haritaya göz atmanızı çok isterim.
 
Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi en çok neresi etkiledi?
Los Angeles kesinlikle yaşamak istediğim bir yer. Orada sürekli kalabilirim. Bir Amerikan rüyası… Yaşam şartları, eğlence anlayışı, insanlar… Hepsinin katkısı var bu şekilde düşünmemde. Bir de Paris’in farklı bir yeri var benim için. Öyle bir yer ki bu, bir gün bile olsa oraya gidip havasını solumak ve sokaklarında gezinip dönmek benim için yeterli. Bu bir kriz gibi… Kendi aramızda şöyle konuşuyoruz: “yine Parisim geldi” ; )

Gezdiğiniz ülkeler arasında tekrar gitmek istediğiniz bir ülke var mı?
Kesinlikle Los Angeles… Santa Monica’da gezinmek oradaki Pier Burger’da dünyanın en leziz burgerini ve patates kızartmasını tekrar yemek, denize girdikten sonra şehre geri dönmek ve öylece gezebilmek, Promenade Street’te aksam açık havada sinema filmi izlemek Los Angeles’ a dair özlem duyduğum şeyler…

Nilüfer Yılmaz Özdemir: “Her zaman farklı yerlerde bulunmayı, mekân değiştirmeyi, sorgulamayı ve yeni yerler öğrenmeyi çok sevmişimdir”

Bize biraz seyahat etme mantığınızı anlatır mısınız? Genelde tek mi yoksa grupla mı seyahat edersiniz?
Çalıştığım için ancak izinlerim çerçevesinde seyahat etme fırsatı yaratabiliyorum. Seyahati sürekli işim haline getirebilmeyi çok isterdim. Bunu yapabilen yerli-yabancı kişileri gıpta ederek takip ediyorum. Tabii ki bütçe de bu noktada çok önemli bir unsur. Ancak seyahat için çalışıyor ve seyahat için birikim yapıyorum diyebilirim. Ardından yer seçmek ve plan yapmak çok keyifli oluyor. Bugüne kadar hep eşimle birlikte seyahat ettik. Tur ile yola çıksak bile kendi rotamızı belirleyip turdan ayrı geziyor olduk. Gittiğim yerde kesinlikle metro veya otobüs ile seyahat ediyorum. Oranın yerlisi gibi gezmeye, meşhur olan veya olmayan tüm sokaklarında yürümeye gayret ediyorum. Mutlaka bir gün bile olsa bisiklet kiralıyoruz. Bisiklet ile özgürce gezmek, pedal çevirerek harekette kalmak, istediğiniz yerde duraklayabilmek paha biçilmez bir olgu. Ayrıca gittiğimiz bölgede yaşayan arkadaşlarımız var ise muhakkak birlikte olabilmek için çaba sarf ediyoruz.
 
Rotanızı nasıl belirliyorsunuz?
Rotamız kesinlikle gittiğimiz bir yere tekrar gitmemek üzerine kurulu olmalı… İlk amaç yepyeni bir yer görmek olmalı… Daha keşfedilecek çok yer var. Bu yüzden yeni yerler görmek adına plan yapmaya devam edeceğim.
 
Seyahat öncesi nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz?
Kendi rotamızı çizebilmek iyi bir araştırma gerektiriyor. Bu yüzden seyahat yerini tercih ettikten sonra yaptığım diğer önemli şey ayrıntılı olarak araştırmak ve bir plan çıkarmak… Planda neler mi yer alıyor? Muhakkak görülmesi gereken turistik mekânlar, yöresel iyi bir restoran deneyimi, varsa konser/festival/eğlence bileti, görülmesi gereken müze ve tarihi yerler için önceden alinmiş tur biletleri (sıra beklememek adına), alışveriş mekânları, geceleri keyifli vakit geçirebileceğimiz yerler bu listede yer alıyor.
 
En son nereye gittiniz?
Yine kendi belirlediğimiz rota ile Hamburg, Amsterdam ve Lüksemburg’a gittik.

Sırada neresi var?
New York, Miami ve Bahamalar görmeyi planladığımız yerler arasında. Umarım bu turu gerçekleştirebiliriz.

Nilüfer Yılmaz Özdemir: “Her zaman farklı yerlerde bulunmayı, mekân değiştirmeyi, sorgulamayı ve yeni yerler öğrenmeyi çok sevmişimdir”

Gezi deneyimlerinizi paylaştığınız blog ya da web siteniz var mı?
Olmaz mi ; ) www.mapkini.com  var. Mapkini’yi facebook, instagram, twitter, pinterest, stamble gibi sosyal mecralarda da takip edebilirsiniz. Seyahatlerimin ardından fotoğrafları derlemeyi, gün be gün gezdiğim gördüğüm yerleri yazıya dökmeyi ve herkes ile paylaşmayı çok seviyorum. Böylece tekrar tekrar kendimi oralarda hissediyorum.

Seyahatleriniz sırasında sizin gibi gezginlerle tanışıyor musunuz? Hiç enteresan anınız var mı?
Yeni oluşturduğum seyahat blogu sayesinde seyahatseverlerle tanışmaya başladım.  Sizinle aynı hobiyi paylasan kişilerle tanışmanın, birbirine karşı hiçbir önyargısı bulunmayan ve hemen arkadaş olabilen çocukların paylaştığı his ile aynı his olduğuna inanıyorum. Aslında blog yazmamdaki bir diğer önemli amacım bu idi. Özellikle de güzel İstanbul ve Türkiye hakkında daha fazla hikâye paylaşmayı amaçlıyorum. Enteresan bir anıya gelince; Floransa’da tanıştığımız diğer seyahatsever arkadaşlar, birlikte kayboluşumuz ve yaz ortasında yağan yoğun doluya karşın bu güzel çiftin bizi şarküterilerinde misafir etmesi, üstüne üstlük sarhoş olmaları hafızalarımızdan silinmeyecek anılar bıraktı ; )

Nilüfer Yılmaz Özdemir: “Her zaman farklı yerlerde bulunmayı, mekân değiştirmeyi, sorgulamayı ve yeni yerler öğrenmeyi çok sevmişimdir”

Ülkelerin yeme-içme alışkanlıkları çok farklı olabiliyor. Siz gezilerinizde bu durumu nasıl belirliyorsunuz, yemek yemek için nasıl yerler tercih ediyorsunuz?
Bugüne kadar yemek yemekte çok zorlanacağım yerlere gitmedim. Örneğin Uzakdoğu’ya gitme fırsatı henüz bulamadım. Bu yüzden gezdiğim Avrupa ve Amerika şehirlerinde çok da farklı yeme-içme alışkanlıkları karşılamadı beni. Yöresel yiyecekler denemeyi çok isterim. Ancak bu konuda çok da cesaretli değilim. Bu bir yılan olacaksa veya bir köpek eti , denemeyi reddedeceğim kesin.
 
Kalacak yer olarak tercihiniz genelde nedir? Otel, hostel, kamp vs.
Bugüne kadar otelleri veya arkadaşımızın evini tercih ettik. Ama bir kamp deneyimi yaşamak istiyorum.

Bugüne kadar gittikleriniz arasında sizi hayal kırıklığına uğratan bir yer oldu mu?
Kesinlikle hayır. Çünkü ben farklılık arıyorum. Bulunduğum an ve mekândan uzaklaşmak daha önce hiç bulunmadığım bir yerde bulunmak beni mutlu etmeye yetiyor. Bu yüzden beklentilerimi önceden belirlemiyorum. Böylece hayal kırıklığına uğramıyorum.

Farklı bir ülkeye yerleşmeyi düşündünüz mü? Düşündüyseniz neresi ve neden?
Los Angeles’a yerleşmek isterdim. Bunun en büyük sebebi sahil şeridi olan bir metropol olması. Orada çalışmak ve iş çıkışı Promenade’da paten kaymak veya iş çıkışı paten ile eve dönmek, villa tipi ancak çok lüks olmayan, film sahnelerinden görmeye alışkın olduğumuz türden yerlerde yaşamak isterim. Geniş bulvarları, temiz havası, sahilleri, düzen ve özellikle de insanların yüzünde her daim gördüğüm o gülümseme, hizmet aşkı ve saygı bir turist olarak bana şehirdeki yaşam şartlarının çok güzel olduğunu hissettirdi.

Nilüfer Yılmaz Özdemir: “Her zaman farklı yerlerde bulunmayı, mekân değiştirmeyi, sorgulamayı ve yeni yerler öğrenmeyi çok sevmişimdir”

Eğer imkânınız olsa 1 sene izin ve limitsiz para verseler, haydi gez deseler, neler yapar nerelere giderdiniz? 
Şu ana kadar hep zaman limiti ile geziyor oldum. Bu yüzden yaptığınız planda kısıtlanıyor ve görmeyi kaçırdığınız yerler oluyor. Hele ki benim gibi tepeden tırnağa gezmeyi isteyen biri için zaman limiti hayallerinizi yıkıyor. Bu yüzden en az 10 farklı yer belirlerdim ve her birinde en az 1 ay kalmaya gayret ederdim. Örneğin İngiltere’ye gitmek ardından İskoçya’ya geçmek orada bir deniz fenerinde ardından bir şatoda konaklamak, araba kiralamak ücra köylerini ziyaret etmek ve mutlaka bir yerlinin bize eşlik etmesini çok isterdim. Aynı planı Fransa ve İtalya’nın sahil kentleri için de uygulardım. Mutlaka Norveç’e gitmek kuzey ışıklarını izlemek ve devasa gemiler ile gezmek, soğuğu iliklerime kadar hissetmek isterdim.  Bu planda Çin ve Hindistan mutlaka olurdu. Buralar çok büyük coğrafyalar olduğu için farklı şehirlerinde uzun zamanlı bulunmak ve kültürlerini tanımayı çok isterdim. Ancak ne yalan söyleyeyim beni en mutlu edecek lokasyonlar New York, Kanada, Hong Kong, Avustralya, Los Angeles, Hawaii, Bahamalar, Bora Bora’ya yapacağım seyahatler olurdu ve bu bölgeleri en sona bırakırdım ; ) Madem izin ve para limitsiz; Afrika’da bir safari tecrübesini, Küba’yı, Brezilya’yı unutmamak lazım. Kısaca bir dünya turunun tadını çıkarırdım.
 
Gezmeye yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Nereden başlamalı, nelere dikkat etmeliler?
Ben ilk önce İtalya’dan başlamıştım. Eğer başka yerler görme merakınız yeme-içme, eğlence, gece hayatından çok; tarihi yerler, sanatsal mekânlar, bakmaya doyamayacağınız eserler, her adımda yürümekten daha çok zevk alacağınız sokaklar ve öğrendikçe şaşıracağınız olgulardan oluşuyorsa kesinlikle gezmeye Roma veya Paris’ten başlamanızı öneririm. Ancak şunu unutmayın ki yurtdışı seyahati kesinlikle bağımlılık yapan bir olgu. Kısa zamanda bir sonraki seyahatinizi planlayamama durumunda oldukça demoralize olabiliyorsunuz ; ) Özellikle blog yazarken hep hayıflanıyorum. Keşke yemek veya spor gibi daha az bütçe ayırmam gereken bir hobim olsaydı : ) Bir başka önerim ise şu olabilir. İster tur ile gidin ister arkadaşlarınızla ama lütfen kendi inisiyatifinizle gezin, yürüyün, yerel ulaşım araçlarını kullanın… Hatta biraz daha cesaretli iseniz (ben henüz bunu yapamadım) gittiğiniz yerde sizinle gezmeye gönüllü olacak bir arkadaş edinin ve lokal birisi ile gittiğiniz yerlerin tadını çıkarın. Artık bunu araştırabileceğiniz birçok seyahat sitesi ve blog mevcut!