Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1982 yılında İstanbulda doğdum. 2004 yılında Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisat bölümünü bitirdim. Üniversiteyi bitirdikten 2 ay sonra hiç vakit kaybetmeden Londraya İngilizce dil eğitim almak için gittim. İlk kez yurt dışına bu şekilde çıkmış oldum. Yaklaşık 1 sene Londra'da yaşadım. Dünyanın en kozmopolit şehirlerinden birinde yaşamış olmak bende bütün dünyayı görme, farklı milletlerden insanlarla tanışma ve hiç bilmediğim kültürleri tanıma isteği uyandırdı. Dünyayı gezme isteği bende o günlerde başlamış oldu.
Gezmek size ne ifade ediyor? Seyahatlerin hayatınızdaki yeri nedir?
Gezmek, farklı yerleri keşfetmek, daha önce görmediğin bir yeri görmek, daha önce gitmediğin bir yere gitmek, yapmadığın bir şeyi yapmak, yemediğin bir şeyi yemek, kısacası deneyimlemediğin bir şeyi denemek bana her zaman keyif vermiştir. Gezdiğim her yerde çok farklı tecrübeler edindim. Gittiğim ülkelerle ilgili düşüncelerim oraları görmeden önce farklı gördükten sonra çok farklı oldu. Şu anda hayatımda fırsatım olduğu her zaman daha önce görmediğim bir yere gitmeye çalışıyorum. Özellikle yurtdışı seyahetlerimde gittiğim yerleri sürekli yürüyerek gezmeyi tercih ederim. Böylece daha fazla şey keşfettiğimi öğrendiğimi düşünüyorum.
Şu ana kadar kaç ülke gezdiniz?
Şimdiye kadar 8 ülke gezdim. Bu ülkeler arasında İngiltereye toplamda 10 kez gittim.
Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi en çok neresi etkiledi?
Beni en çok etkileyen yer belki orada yaşamış olmamdan kaynaklanıyor olabilir İngiltere. İngiltereyi kendime çok yakın hissediyorum. İngilterede 10 dan fazla şehir gezdim. İngilterenin şehirleri arasında en çok etkilendiğim yer ise Chambridge ve Oxford şehirleridir. Bu şehirlerde bulunan dünyanın en önemli üniversitelerinin bu şehirlerin yaşamına etkisi buralarda 1 gün gezseniz bile hissediliyor. 1 günlüğüne gittiğim Chambridge de sokakta yürürken gördüğüm bir tabela üzerine girdiğim salonda Oxford ve Chambridge üniversiteleri arasında yapılan eskrim maçlarını izleleme fırsatım olmuştu. Benim için farklı bir deneyim olmuştu.
Bize biraz seyahat etme mantığınızı anlatır mısınız? Genelde tek mi yoksa grupla mı seyahat edersiniz?
Seyahatlerime genelde 2 kişi olarak çıkmayı tercih ediyorum. Mümkün olduğunca plan yapmadan gezmeyi seviyorum. Sadece gideceğim ilk yer ile ilgili rezervasyonları yaparım. Gittiğim ilk yerden diğer yerlere gideceğim zamanı orada karar veririm. Ancak gitmeden önce o yer ile ilgili bilgiler edinirim. Görülmesi gereken yerler, yapılması gereken şeyler, oraya özgü yemekler hakkında bilgileri blog yazarlarının websitelerinden toplarım. Döndüğümde şunu da keşke yapsaydım dememek için gittiğim yere özgü herşeyi yapmaya çalışırım.
Rotanızı nasıl belirliyorsunuz?
Rotamı gitmeden önce kesin olmamak kaydıyla belirlerim. Ancak rotam ve planlarım gittiğim yerde her an değişebilir. Seyahatlerimde hiç bir şeye bağlı kalmak istemem. İstediğim zaman istediğim yere gitmeyi seviyorum.
Son olarak yaptığınız rota neresiydi?
Son olarak İngiltereye gittim. İngilterede Manchester, Londra, Oxford ve Edinburgdan oluşan 8 gün süren gezimde İngilterenin en güneyinden en kuzeyine kadar gezmiş oldum.
Sırada neresi var?
2013 yılı içinde Amerikada Los Angeles, San Francisco, Las Vegas İngilterede Manchester Oxford, Londra İskoçyada Edinburg şehirlerini gezdim. Biraz mola vermek istiyorum. Bir sonraki gezimde Kuzey Avrupayı gezmek gibi bir isteğim var. Ama hiç belli olmaz.
Seyahat sırasında sizin gibi gezginlerle tanışıyor musunuz? Hiç enteresan anınız var mı?
Gezdiğim yerlerde Türk gezginlerle karşılaştığımı hatırlamıyorum. Roma Londra gibi popüler şehirlere gittiğinizde Türkleri her an görebiliyorsunuz tabii ki.
Londraya ilk kez gittiğim zaman birisine bir adres sormuştum. Adres sorduğum kişi benimle beraber 10 dakika yürüdükten sonra adreste tarif eden yere geldik. Adresi tarif eden aynı yolu geri yürüyerek kendi gideceği yere gitti. Benim daha önce soğuk insanlar olarak duyduğum bir İngilizin sırf bana adresi göstermek için ters yönde 10 dakika yürümesi beni çok şaşırtmıştı. Buna benzer bir olayı Amerikada da yaşadım. San Franciscodan Los Angelesa arabayla giderken benzin istasyonunda benzin almak için durmuştum. Bu arada arabanın içinde haritayı çıkarmış bakıyordum ki benim haritaya baktığımı gören bir polis kendiliğinden yanımıza gelip, haritaya bakıyorsunuz yolunuzumu kaybettiniz diye sorarak yardım etmeye çalışmıştı. Biz kendisine bir şey sormadan bize yardım etmeye çalışması beni çok şaşırtmıştı.
Kalacak yer olarak tercihiniz genelde nedir? Otel, hostel, kamp vs.
Kalacak yer olarak genelde fiyatları çok yüksek olmayan otelleri tercih ediyorum. Yaptığım seyahatlerde sadece gece uyumak için otele gelmeyi tercih ettiğimden otellerin çok lüks olması gibi bir tercihim olmuyor. İlk gittiğim şehirden sonraki yerlere ne zaman gideceğimi orada karar verdiğimden dolayı, genelde hiç bir otel rezervasyonu yapmadan yolculuk yapmayı seviyorum. Gittiğim yerde merkeze yakın birkaç oteli gezdikten sonra birisine karar verip yerleşirim.
Bugüne kadar gittikleriniz arasında sizi hayal kırıklığına uğratan bir yer oldu mu?
Gittiğim her yerden farklı bir tecrübe edinip keyif aldığımı düşünürüm. Ancak Almanyada gezdiğim 3-4 şehrin hiç birinde bir özellik göremedim diyebilirim. Adeta yaşamayan bir ülke gibiydi. Akşam olduğunda bomboş sokaklar ve can sıkıcı bir hayat vardı.
Farklı bir ülkeye yerleşmeyi düşündünüz mü? Düşündüyseniz neresi ve neden?
Farklı bir ülkeye yerleşmeyi hiç bir zaman düşünmedim. İstanbuldan uzun süreli her uzaklaştığımda İstanbulu özlemişimdir hep. Ama İstanbul dışında bir yer tercih etmem gerekse Los Angelesı tercih ederim. Los Angeles şehri büyüklüğü ve hareketliliğiyle İstanbula benzemesinin yanında şehrin merkezi denebilecek konumlarında bulunan alabildiğince uzun ve geniş plajlarıyla adeta bir tatil şehrinde olduğunuz hissini veriyor. Dünya sinemasının merkezi konumundaki Hollywoodun Los Angelesta bulunmasından dolayı izlediğimiz bir çok filmin Los Angeles sokaklarında geçmesi Los angelesta gezdiğiniz zaman bir çok yerin size tanıtık gelmesini sağlıyor.
Eğer imkanınız olsa 1 sene izin ve limitsiz para verseler, haydi gez deseler, neler yapar nerelere giderdiniz?
1 sene gezmek için çok uzun bir zaman diyebilirim. Ben aynı yerde 3 günden fazla kalmaktan çok çabuk sıkıldığımdan dolayı herhalde 1 yıl içinde dünyanın yarısını gezerdim diye düşünüyorum. İlk gezmeyi tercih edeceğim yerler ise Güney Amerika da Brezilya Arjantin Küba Meksika Uzak Doğuda Çin ve Japonya olurdu diye tahmin ediyorum. Ben bir şehir eğer çok ünlü olmuş, turistler açısından çok tercih edilir bir yer olmuş ise oranın gerçekten gezilmesi için bir sebebi olduğunu düşünürüm. Hiçbir şehrin popüler reklam kampanyalarıyla turist akınına uğrayamayacağını eğer şehrin kendine has bir özelliği varsa bunun zaten dikkat çekeceğini düşünüyorum.
Gezmeye yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Nereden başlamalılar?
Gezmeye yeni başlayanlar özellikle yurtdışına ilk kez çıkanlarda her zaman bir çekinme bir korku olabiliyor. Burada dil bilmek çok önemli tabii ki. Ancak yurdışında özellikle belli başlı şehirlere yapılan seyahatlerde hiç bir korkuya gerek olmadığını düşünüyorum. Yurtdışında sokaklarda kaybolmanın bile ayrı bir zevki var. Birazda plansız bir gezi yaşamalarını tavsiye diyorum herkese. Böylece başınıza her an farklı bir olay gelebilir ve seyahatiniz daha heyecanlı ve maceralı olabilir.
