Osman Kurt: “Belli bir sürede bir havalimanına uğramazsam, kabin basıncı yemezsem rahatsız hissedenlerdenim”

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Seyahatlerin hayatınızdaki yeri nedir?
Kayserili bir ailenin İstanbul'da doğup büyümüş 3 çocuğunun en büyüğüyüm. Galatarasay Lisesi ve Üniversitesi'nde geçen 13 yılın ardından İskenderun ve İzmir'de denizci olarak askerliğimi yaptım. Akabinde Fransa'nın Nice şehrinde Fransız Dışişleri Bakanlığı Başarı Bursu ile master yaptıktan sonra Türkiye'de Bloomberg Businessweek'te çalışmaya başladım. 5,5 yıl boyunca bu iş dolayısıyla 30'un üzerinde ülke ve 60'ın üzerinde şehri ziyaret etme imkânım oldu. Haziran 2013'te dergiden ayrılıp Türk Telekom'da çalışmaya başladım. Burada iken seyahatlerimi bir blog kurarak anlatmaya karar verdim. Bugün itibari ile 33 ülke ve 60'ın üzerinde şehir gezmiş biri olarak belli bir sürede bir havalimanına uğramazsam, kabin basıncı yemezsem rahatsız hissedenlerdenim.

Osman Kurt: “Belli bir sürede bir havalimanına uğramazsam, kabin basıncı yemezsem rahatsız hissedenlerdenim”

Galatasaray Lisesi ve Galatasaray Üniversitesi’nden sonra gelen Fransa seyahatlerinizi anlatır mısınız? Fransa’da hangi şehirleri gördünüz?
İlkokuldan sonra Galatasaray Lisesi'nde tüm derslerimi Fransızca yapıyordum. Bu dönemlerde içimde bir yurtdışına gitme hevesi kapladı. Ancak hep çevremde yurtdışına giden insanlara imrenerek baksam da ben gidemiyordum. 22 yaşıma kadar da bu böyle sürdü. Hep bir gün ben de Fransa'ya gidip o Eiffel Kulesi önünde fotoğraf çektireceğim diyordum. Derken 2003 yılında orada bir kursta Türk ailelerin çocuklarına ders verme karşılığında bir aylık bir Paris seyahati gerçekleştirdim. İlk yaptığım şeylerden biri Eiffel Kulesi önünde fotoğraf çektirmek oldu. Bu seyahat benim önümü açtı diyebiliriz. Üniversiteyi bitirdikten sonra ise birçok yabancı dil konuşan okullarda olduğu gibi ben de 1 sene yurtdışında kalmak o deneyimi yaşamak istiyordum. Bunu yapmasam hep bir yanım eksik kalacaktı. Bu yüzden askere gitmeden Fransa'ya master ve burs başvurusunda bulundum. Askerdeyken kabul geldi ve dönüşte Nice'in yolunu tuttum. Burada iken Fransa'yı daha çok gezme imkânım oldu. Civar şehirler, Monaco, Cannes, Antibes, Cagnes sur Mer, Ville France, St. Jean Cap Ferrat, Eze Sur Mer, Ville Franche, Eze Village yanında St Tropez, Marsilya, Montpellier, Paris, Lyon, Dijon gibi şehirleri de görme fırsatım oldu.  

Osman Kurt: “Belli bir sürede bir havalimanına uğramazsam, kabin basıncı yemezsem rahatsız hissedenlerdenim”

Fransa’da gördüğünüz şehirlerden sizi en çok hangisi etkiledi? Sizin gözünüzden Fransa’yı dinleyebilir miyiz?
Açıkçası benim için Fransız şehirlerinin arasında Nice'in yeri çok ayrıdır. Çünkü bence bir şehri güzel kılan oradaki yaşanmışlıklardır. Ayrıca Nice bir nevi benim memleketim gibiydi. Turistlerin yoğun olduğu zamanlarda "Bu turistler de iyice sıkıyor" şeklinde tepkiler verir olmuştum. Fransa genel olarak köklü bir tarihi olan ama Fransızca bilmeyenler için bazı sıkıntıları içinde barındıran bir ülke. Kaleler, tarihi yapılar görmeyi düşünüyorsanız Fransa'da sizin için doğru adres Paris ve Fransa'nın batısındaki Brest gibi şehirlerdir. Ancak sıcak seviyorsanız, Akdeniz insanı iseniz Nice ve çevresi çok güzeldir. Nice çevresinde benim favori yerlerim ise St. Jean Cap Ferrat, Eze Village ve Antibes'dir.

Osman Kurt: “Belli bir sürede bir havalimanına uğramazsam, kabin basıncı yemezsem rahatsız hissedenlerdenim”

Nice’te yüksek lisans nedeniyle bir süre yaşadınız, Nice’te yaşam nasıldı?
Nice hayatın yavaş aktığı, kimsenin pek de acelesi olmadığı klasik bir Akdeniz şehri. İstanbul'dan ilk geldiğimde buranın temposu bana çok yavaş geliyordu. Sonrasında ise zamanla siz de bu tempoya alışıyorsunuz. 6-7 ay sonra Paris'e gittiğimde "Bu adamların ne acelesi var böyle" diye sorarken buldum kendimi. Ekonominizi bilen biri iseniz Nice'te hayat bahsedildiği kadar da pahalı değil. Ben ayda 1500 Euro burs alan biri olarak, ayda 500 Euro kira öderken ayda 500 Euro da kenara para ayırabiliyordum. Üstelik bu sırada bayağı da seyahat ederek... Nice'te her yer çok yakın. Bu yüzden yolda çok zaman kaybetmeyince daha çok sosyalleşmeye zaman ayırabiliyorsunuz. Genelde oranın yerlileri dışarıda buluşmaktan çok evlerde aperatifler vererek toplanmayı tercih ediyor.

Osman Kurt: “Belli bir sürede bir havalimanına uğramazsam, kabin basıncı yemezsem rahatsız hissedenlerdenim”

Eğitim hayatınızın ardından iş seyahatleriniz ile dünyayı gezmeye başlamışsınız, bu kadar çok ülkede bulunmuş olmanız hayatınıza neler kattı?
Açıkçası çok seyahat etmek vizyonunuzu geliştiren bir etkinlik. Bazı şeylerin anlatıldığı gibi olmadığını seyahatleriniz esnasında çok daha iyi görebiliyorsunuz. Ayrıca her yerin iyi ve kötü yanlarını görüp, kendi ülkenizi de sorgulayabiliyorsunuz. Bu neden bizde yok, bunu biz de hak etmiyor muyuz gibi... Ayrıca dünyanın birçok yerinden insanla çok daha rahat iletişim kurma beceriniz oluyor.  

Favoriniz hangi ülke ve şehir?
Bundan 6-7 yıl önce bana bu soruyu sorsanız cevabım Fransa olurdu. Ama artık çok farklı düşünüyorum. Açıkçası özellikle Avrupa'da neredeyse gezmediğim ülke sayısı çok az. Artık Barok ve Gotik yapı görmekten biraz usanmaya başladım diyebilirim. O yüzden artık daha farklı destinasyonlarla şaşırmak hoşuma gidiyor. Son yıllarda gezdiğim Endülüs ve İran Şiraz bu açıdan beni çok etkileyen yerler oldu. Tabii bu yerlerin benim gibi diğer insanları da etkileyebilmesi için bence bazı tatil klişelerinin yaşanması gerekiyor. Roma, Paris, Berlin, Londra, Budapeşte, Los Angeles, New York gibi tatil klişeleri yapılmadan, bunlara doymadan direkt dediğim destinasyonlara gidenler bence bu şehirlerden bahsettiğim keyfi alamazlar. Ayrıca bir favorim de Romanya'da Transfaragaraşan. Eğer otomobil tutkunuysanız Çavuşesku zamanında yapılmış ve sadece yazları açık olan bu virajlı dağ yolunda otomobil kullanmanızı öneririm. Ben Porsche'nin bir etkinliği için bu yollarda 911 Turbo'ları test etme fırsatı buldum. Açıkçası bu da hayatımda unutamadığım deneyimler ve destinasyonlar arasında baş sıralarda yer alıyor. Yine İskandinav ülkelerinde Kuzey Işıkları’nın peşine takılıp Sami Çadırları’nda yemek yemek ve Baltık Denizi üstünde kar motorları kullanmak da yine eşsiz ve ilk 10'uma koyabileceğim deneyimlerden.  

Osman Kurt: “Belli bir sürede bir havalimanına uğramazsam, kabin basıncı yemezsem rahatsız hissedenlerdenim”

Osman Kurt: “Belli bir sürede bir havalimanına uğramazsam, kabin basıncı yemezsem rahatsız hissedenlerdenim”

İş nedeniyle bu kadar ülke gezerken hiç birine yerleşip, hayatınızı orada devam ettirmek istediniz mi?
Açıkçası ben öğrencilik zamanımda bir süre Nice'te kalmayı aklımdan geçirdim. Ancak sonrasında bu düşüncem değişti. Bence insan köklerini bir şehre attı mı başka şehirlerde gezse de günün sonunda geri dönebileceği bir şehri olmalı. Burası benim için İstanbul. Yılın yarısı seyahat etsem yorulmam, gezerim ama günün sonunda ailemin ve sevdiklerimin yanına geri dönmeliyim.

Osman Kurt: “Belli bir sürede bir havalimanına uğramazsam, kabin basıncı yemezsem rahatsız hissedenlerdenim”

Osman Kurt: “Belli bir sürede bir havalimanına uğramazsam, kabin basıncı yemezsem rahatsız hissedenlerdenim”

Gezi deneyimlerinizi paylaştığınız blogunuzun adresini öğrenebilir miyiz?

www.cokgezenadam.com