Sinan Bali : "Seyahat aşaması ve yazıya dökme aşaması büyük bir uğraşı gerektiriyor"

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1974 yılında İstanbul’da doğdum. Doğma büyüme Modalıyım. İlkokul ve lise yıllarımı hep bu semtte geçirdim. Lisans ve yüksek lisans eğitimimi İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde tamamladım. Çalışma hayatıma reklamcılık sektöründe metin yazarı olarak başladım, halen de bu işi yapıyorum.
 
Seyahat alışkanlığım küçük yaşlarımdan itibaren ailemle birlikte Türkiye’nin belli başlı tatil yörelerine yaptığım seyahatlerle başladı. Ancak 17 yaşımdaki Roma seyahatini saymazsak yurtdışına açılmam oldukça yakın tarihlere dayanıyor. Kendimi asla sırt çantalı gezgin olarak tanımlayamam, bavullu gezgin demem daha doğru olur. Gezilerime çıkmadan önce başka gezginlerin tecrübelerinden çok faydalandığım için ben de ardımda bir şeyler bırakmak istedim ve gezilerimi yazıya aktarmaya başladım. Çeşitli internet sitelerinde ve kendi “durmagez.wordpress.com” blog’umda gezi yazılarımı yayınlamaya devam ediyorum.

Sinan Bali : "Seyahat aşaması ve yazıya dökme aşaması büyük bir uğraşı gerektiriyor"

Gezmek size ne ifade ediyor? Seyahatlerin hayatınızdaki yeri nedir?
Seyahat etmek hayatımda önemli bir yer kaplıyor. Hazırlık ve planlama aşaması, seyahat aşaması ve daha sonra bunu yazıya dökme aşaması büyük bir uğraşı gerektiriyor.
 
Gezmek benim için özüme dönmek, kendimi gerçekten olduğum gibi hissetmek demek. Kimsenin sizi tanımadığı, bilmediği yerlerde bir anlamda günlük hayattaki maskelerinizden sıyrılıyorsunuz. Çoğu zaman kendi başınıza kalıyorsunuz ve bu bir özgüven kazandırıyor. Bir taraftan da “Bakalım şimdi nereye gideceksin?” diye kendinizle yarışa giriyorsunuz.

Şu an kadar kaç ülke gezdiniz?
Henüz kendime gezgin sıfatını yakıştıracak kadar çok yer gezmediğimi düşünüyorum. Küba haricinde henüz Avrupa dışına çıkmadım. Balkanların tamamı, birkaç orta Avrupa ülkesi, Küba’da Havana ve tabii ki Türkiye’nin hatırı sayılır bir kısmını şimdiye kadar gezdim. Sayı vermek gerekirse ayak bastığım ülkelerin sayısı 15-16’yı geçmez. Yurtdışı gezileri ile yurtiçi gezilerini mümkün olduğunca başa baş tutmaya çalışıyorum, çünkü Türkiye’de, hatta yaşadığım şehirde bile keşfedilecek o kadar çok yer var ki… Üstelik kıymetini bilmediğimiz için hızla tüketiyoruz bu yerleri.

Sinan Bali : "Seyahat aşaması ve yazıya dökme aşaması büyük bir uğraşı gerektiriyor" 

Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi en çok neresi etkiledi?
İlk büyük “ekspedisyon”um olduğu için Havana’yı söyleyebilirim. Gerçi şehrin kendisinden çok, ilk kez bu kadar farklı bir coğrafyaya tek başıma seyahat etmek beni etkiledi diyebilirim. Yıllar önce Nemrut Dağı’nda gündoğumunu seyrettiğim ya da ilk kez Eğirdir Gölü’ne yansıyan dağların manzarasını gördüğüm zamanı da ekleyebilirim. Ya da Romanya ve Bulgaristan’da tanıştığım insanların misafirperverliğini… Her seyahatte insanı etkileyecek bir şeyler çıkıyor, zaten etkilenmek için seyahat ederiz. Anlar ve durumlar etkiliyor beni, yoksa bir şehrin ya da ülkenin geneli değil. 

Bize biraz seyahat etme mantığınızı anlatır mısınız? Genelde tek mi yoksa grupla mı seyahat edersiniz?
Eskiden gruplarla seyahat ederdim. Ama son birkaç yıldır kendi başıma seyahat ediyorum. Biraz da şartlar öyle gerektirdi. İkisinin de avantajları ve dezavantajları var.

Sinan Bali : "Seyahat aşaması ve yazıya dökme aşaması büyük bir uğraşı gerektiriyor"

Seyahat ederken nicelikten çok niteliği öne çıkarıyorum sanırım. Çok şehir gezmek yerine, bir şehrin görülebilecek bütün yerlerini görmeye çalışıyorum. Gezdiğim ülkenin mimari, sanatsal, folklorik ve tarihsel unsurlarından bir harman yapmaya çalışıyorum. Tabii yeme-içmeyi de unutmayalım. Gezilerimi yazdığım için her şeyden bir parça katmaya çalışıyorum rotama. Yola çıkmadan önce bol bol araştırma yapıp ayrıntılı bir program çıkarıyorum kendime. Gerçi bu, sürpriz faktörünü azaltıyor ama zamanı iyi değerlendirmemi sağlıyor.
 
Rotanızı nasıl belirliyorsunuz?
Yukarıda biraz yanıtladım bu soruyu. Ek olarak bütçe ve zaman rotamı belirlemede etkili oluyor. Ayrıca vize de önemli bir etken. Pek çok ülkenin vize istemesi gezginlerin hevesini kırıyordur eminim. Hem bütçede tasarruf yapmak hem de her seferinde bir sürü evrakla uğraşmamak için vizesi ülkeleri önceliğime aldım. Bunun dışında son 3 yıldır Balkanlar’a yönelik bir projem var. Onu hayata geçirmek için tamamen Balkanlar’a odaklandım.

Son olarak yaptığınız rota neresiydi?
En son ekim ayında Romanya’ya gittim. Bükreş, Köstence, Timişoara, Sibiu, Sighişoara, Brasov ve çevresini gezdim. Romanya, Balkanlar’daki son durağım oldu.

Sinan Bali : "Seyahat aşaması ve yazıya dökme aşaması büyük bir uğraşı gerektiriyor"

Sırada neresi var?
Türkiye’den vize istemeyen, yakın çevredeki ülkelere seyahat etmeye devam edeceğim. Henüz uzaklara dair planlarım yok. Bu arada Türkiye’de de görmediğim ya da yeniden görmek istediğim yerler var.

Seyahat sırasında sizin gibi gezginlerle tanışıyor musunuz? Hiç enteresan anınız var mı?
Çok sokulgan biri değilim, o yüzden diğer gezginlerle pek fazla tanışma fırsatım olmadı. Daha çok yerel halktan insanlarla muhabbetim oluyor.

Hatırladığım en ilginç olaylardan birini Havana’da yaşadım. Havana’daki son gecemde otele dönerken, küçük bir meydanda kısa boylu, biraz da kilolu bir kadın polis yolumu kesti. Kimsin, nereden geldin, nereye gidiyorsun diye sormaya başladı ki Küba’da polisin turistin yolunu kesip sorgu sual yapması pek vaki değildir. İspanyolca biliyor musun, bilmiyorsan ne işin var buralarda gibi sorulardan gittikçe daha özel sorulara geçti: “Neden tek geziyorsun, evli misin, kız arkadaşın var mı?” İçimden “Eyvah”, dedim “Galiba hayatımın ilk evlenme teklifini alacağım birazdan.” Gariptir, beş-on kelimeden fazla olmayan İspanyolca dağarcığıma rağmen, panikle olsa gerek, kadının dediklerini iyi kötü anlıyordum. Ben otelimin bulunduğu sokağa doğru yönelmeye çalışınca “Dur dur, amirim orada” deyip kolumu çekiştirince “Tamam, aldı kiliseye götürecek beni, papazı da hazır etmiştir” düşüncesiyle silkinip kadının elinden kurtuldum. Bir “adios” çekip arkama bile bakmadan hızla oradan uzaklaştım.

Sinan Bali : "Seyahat aşaması ve yazıya dökme aşaması büyük bir uğraşı gerektiriyor"

Kalacak yer olarak tercihiniz genelde nedir? Otel, hostel, kamp vs.
Tercihlerimi genelde bütçem belirliyor ki bu bütçe şimdiye kadar hep sınırlı oldu. Yine de temizlikten ve kalacağım yerin gezilecek yerlere yakınlığından ödün vermemeye çalışıyorum. Bir de mahremiyete önem verdiğim ve çok da maceracı bir kişiliğim olmadığı için yatakhane gibi yerler yerine, ucuz otelleri veya hostellerin özel odalarını tercih ediyorum.

Bugüne kadar gittikleriniz arasında sizi hayal kırıklığına uğratan bir yer oldu mu?
Çok büyük hayal kırıklıkları yaşamadım ama zaman kaybı olduğunu düşündüğüm bazı yerler oldu. Arnavutluk’taki Elbasan bunlardan biriydi. Görülecek fazla bir şey yoktu. Yine de gezerken hayal kırıklıklarını hesaplamak yerine her yerin artısını görmek daha iyi. Elbasan’a giderken çok güzel manzarası olan dağ yollarından geçtim mesela.

Farklı bir ülkeye yerleşmeyi düşündünüz mü? Düşündüyseniz neresi ve neden?
 Farklı bir yere yerleşmekten ziyade bazı yerlerin uzun süre kalındığında tadının çıkacağını düşünüyorum; Paris, Londra gibi… Ama buralara henüz gitmedim. Mecbur kalmadıkça Türkiye’den başka yerde yaşamak istemem, çünkü bizim kafa yapımıza, yaşam tarzımıza, anlayışımıza uygun yer ve insanlar bulmak çok zor. Ancak örneğin Zürih’in çok yaşanabilir bir yer olduğunu düşünürüm, tabii yeterli gelirin varsa. Düzgün, medeni ve sorunlarını çözmüş bir yer izlenimi bıraktı bende. Keza Selanik’i kendime çok yakın buldum. Burada da kültürel yakınlık etkili oldu.

Eğer imkanınız olsa 1 sene izin ve limitsiz para verseler, haydi gez deseler, neler yapar nerelere giderdiniz?
Evden 1 yıl uzak kalmak pek de bana göre değil. O yüzden uzun süreli seyahatler yerine, git-gel yapmayı tercih ediyorum. Ama Paris’te 2-3 ay kalıp “flaneur” takılmak fena olmazdı. Ayrıca Avustralya gitmek istediğim yerlerin başında geliyor. Geniş zaman ve bütçe gerektiren rotalardan biri bence. Madem para limitsiz, gitmişken Avustralya Açık Tenis Turnuvası’nda da birkaç maç seyrederdim. Hadi egzotik bir tercih de yapayım. Sular altında kalma tehlikesi altındaki Pasifik adalarının da birkaç tanesini ziyaret etmek isterdim çok geç olmadan. Dünya büyük, gezmeye 1 yıl bile yetmeyebilir. Ama üstüne para verseler de gitmeyeceğim yerler var mesela. Gezginlerin fetişleştirdiği Hindistan bunlardan biri.

Gezmeye yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Nereden başlamalılar?
Başkalarının değil, kendi hayallerini en çok süsleyen yerden başlamalılar bence. İdealize ettikleri yer neresiyse önce oraya ulaşsınlar, sonra gerisi gelir. Gezmek bir lüks değil artık, çok uygun şartlara da pek çok yere gitmek, farklı kültürler tanımak mümkün. Önemli olan amacı iyi belirlemek ve makul düşünmek. Seyahatten keyif almak için kişi kendi zevklerine uygun bir program yapmalı. Alışverişten hoşlanan birinin Havana’ya gitmesi, tarihe ilgi duyan birinin Dubai’ye gitmesi abes olur.
 
Ayrıca paket turla bile seyahat edilse gidilen yer hakkında biraz araştırma yapmak, kültürüne vakıf olmak önemli. O ülkenin lisanında en azından birkaç kelime öğrenmek hem faydalı oluyor hem sempati topluyor.

Sinan Bali : "Seyahat aşaması ve yazıya dökme aşaması büyük bir uğraşı gerektiriyor"