ABD araştırma şirketi Pew'e göre 2050'li yıllarda bugünkü yaşam alanlarımızın % 70'i sular altında kalacak. Yakın gelecekte ise de milyonlarca kişinin iklim değişikliği nedeniyle göç edeceği bekleniyor.
Verilere göre son 20 yıldaki doğal afetlerde 600 bin kişi öldü, 4 milyar kişi yaralandı veya evini kaybetti. Buna bağlı olarak da afetlerin maliyeti toplamda 1.4 trilyon dolar civarında.
UNICEF'e göre 690 milyon çocuk risk altında. Bunlardan 530 milyon çocuk Asya'da iken 130 milyon çocuk ise kıtlığın yaşandığı Afrika da risk altında.
Dünya Bankası ise buna bağlı olarak 15 yıl içerisinde 100 milyon kişinin yoksulluğa sürükleneceğini açıkladı.
Savaşların ardındaki sebeplerde de küresel ısınmanın etkisi var. İnsanlar daha fazla yoksullaştı ve bu durum da savaşların yaygınlaşmasına yol açtı. Çad ve Nijer'deki aç kalan insanların terör örgütü Boko Haram'a katıldığı biliniyor.
Karbon emisyon seviyeleri 2100 yılına kadar azalmazsa gezegendeki su seviyesi 4.3 ile 9.9 metre arasında yükselecek. Bunun sonucunda ise ABD'de Miami ve New Orleans, Japonya'da ise Tokyo şehri sular altında kalacak.
En yüksek risk altındaki ülkeler ise şöyle: Bangladeş, Gine-Bissau, Sierra Leone, Haiti, Sudan, Kamboçya, Filipinler, Etiyopya, Nijerya ve Kongo.
Türkiye'de ise orman yangınları ve su kaynaklarında azalmalar söz konusu. Aynı zamanda ülkenin yaygın olan göç dalgalarından da etkilenmesi bekleniyor.
Risklerin oldukça yüksek olmasına rağmen hala iklim değişikliği pek çok ülkede önemli bir sorun olarak görülmüyor. Avrupa ülkelerinde % 50 civarında sorun olarak görülürken Türkiye'de oran % 37'ye düşüyor.
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin düzenli olarak yapılan iklim konferansları ise bu soruna dünya çapında bir çözüm bulmak. Konferansta iklim değişikliğine karşı alınabilecek önlemler tartışılıyor.190 ülkeden yaklaşık 40 bin davetlinin katıldığı konferanslarda öncelikli amaç ise karbondioksit salımını azaltıp deniz seviyelerinin yükselmesini durdurmak.
