Interrail'e Gidecekler İçin Avrupa'nın 15 Harikası

Bazen gösteriş bazen güç bazen aşk bazen zorunluluk bazense sadece güzel olanı yapmak için inşa edilen yapılar, doğanın tüm bereketlerini sunduğu topraklar. Eski zamanların koşulları göz önüne alındığında nasıl yapıldığına hayret edeceğiniz binalar, saraylar. Büyük bir azimle örülen demir ağlar. Gizemi ve kim tarafından, ne zaman yapıldığı çözülemeyen devasa tapınaklar, merkezler. İşte Interrail'e gidecekler için dünya harikaları arasında gösterilen yerlerin Avrupa ayağı. Kolezyum, İtalya Ölümcül sahnelerin yaşandığı Kolezyum her ne kadar mimarisi, sahnesi ve büyüklüğüyle etkileyici olsa da topraklarına akan kanın hesabı yapılamayacak kadar çoktur. Çevre uzunluğu yaklaşık yarım kilometre olan yapı bazen galdyatörlerin, bazense insanların – hayvanların dövüşlerine sahne olmuştur. Dünyanın çeşitli yerlerinden getirilen egzotik hayvanların sergilendiği ardından ise öldürüldüğü yer olan mekan sahip olduğu düzenle akılları kendine hayran bırakıyor. 50.000 kişi kapasiteli bu yer merdivenler ve koridorlar sayesinde sorunsuz giriş çıkışı sağlarken hayvanlar gibi yabanıl canlıların kontrolünü kaybetmemeyi de unutmamış.

Meteora Manastırları, Yunanistan

Meteora’nın kelime anlamı ‘’gökyüzünde asılı’’ olarak geçiyor. Pindus Dağları’nın eteğindeki kaya bloklarının üzerinde bulunan 300 – 500 m yükseklikte yer alan manastırlar bu adı gerçekten hak ediyorlar. İlk manastır keşiş Athanasios tarafından kurulmuş ve devamı gelmiş. I. Dünya Savaşı’ndan sonra insanların ilgisini çekmeye başlayan manastırlar zaman içinde turizm adına ulaşımın kolaylanmasıyla popüler noktalardan biri haline gelmiş. Fakat manastırların kitle turizmine açılması birçok rahibin burayı terketmesine sebep olmuş. 

Sagrada Familia Kilisesi, İspanya

Antonio Gaudi’nin şahaseri olarak bilinen Sagrada Familia tamamlanmamasına rağmen tüm dünyanın saygıyla andığı bir yapı olmuştur. Gaudi’nin çarpıcı fikirleri ve pratik zekası sayesinde bugün günümüze, hayranlıkla izlediğimiz pek çok eser kaldı. 

1

San Pietro Bazilikası, İtalya

XVI. yüzyılın neredeyse tüm ünlü mimarlarının çalıştığı, planları sürekli el değiştirdiği için yapımı 170 yıl süren, boyutları ve mimarisiyle akıllara kazanan kilise San Pietro Bazilikası’nı asıl efsaneleştiren tamamlanmamış olmasıdır. Hakkında yazılanları okuduğunuzda pek çok ünlü isimle karşılaşacağınız bazilika sütunları, tavanları ve duvarlarıyla dahi bir şahaser olarak gösteriliyor. İnsan elinden çıkan muhteşem eserlerden biri olan bazilikaya hayran kalmamak mümkün değil. 

Trans Sibirya Demiryolu, Rusya

Trans Sibirya Demiryolu denince aklınıza üzerinde düzenli olarak seferlerin yapıldığı, dünyanın en uzun demiryolu gelmeli. 1891 – 1905 yılları arasında siyasi tutukluların burada çalıştırılmasıyla inşa edilen demiryolu dili olsa da konuşsa denilecek cinsten. Çünkü zamanında muhaliflerin ve suçluların sürgüne gönderilmesini ve Sibirya bölgesinin canlanmasını sağlayan bu demiryolu olmuş. Günümüzde Moskova’dan Pekin’e sefer yapan bu devasa demiryolunun ilk yapılan, eski yol olarak anılan kısmı 7.621km ikinci kısmı ise 8986km. Bu yolların her ikisi de 6 gün sürüyor. 

Devler Geçidi, Kuzey İrlanda

Kuzey İrlanda’da Country Antrim’de yer alan Devler Geçidi yaklaşık 40.000 bazalt sütundan oluşuyor. İnsan eliyle şekillenen bu dev sütunlar inanılmaz bir mimariye sahip. Denize doğru uzanan taşlar 4,5 bazen de 8 köşeli olabiliyor. Hakkında efsaneler de bulunan Devler Geçidi Avrupa’nın en güzel yerlerinden biri olarak gösteriliyor. 

Fiyortlar, Norveç

Fiyort kelimesi Norveç diline ait bir sözcüktür ve ‘’Tanrının Kolu’’ anlamına gelir. Denizin karaya doğru taşarak oluşturduğu uzun, büyük girintilere verilen bu ismin en iyi örneklerinden birini Bergen’de görebilirsiniz. Adalardan oluşan Norveç için fiyortlar bir ulaşım zorluğu yaratıyor. Fakat bu sorun eskiye nazaran oldukça aza indirgenmiş. Eskiden sadece fiyortlar yüzünden ulaşılamayan adalar oluyorken, artık birkaç millik yolu 50 mil şeklinde dolaşarak gitseniz de istediğiniz yere ulaşabiliyorsunuz. Fakat herşeye rağmen bu fiyortlar kesnlikle muhteşem ve sihirli gibiler.

2

Pisa Kulesi, İtalya

Eğimiyle ünlü güzel Pisa Kulesi mimari bir şaheser olmasının yanında yılda milyonlarca turistin de buraya geliş sebebidir. Kayıtlara göre kulenin yapımına 1773’te başlanmış ve mimarları Bonnano Pissano ve Innsburcklu William bu eserin tamamlandığını göremeden ölmüşlerdir. Kule 55 metre yüksekliğinde ve 294 adet merdivene sahip. Bugün iyice yana yatıp yıkılmasından korkulan kule için çeşitli önlemler alınmış durumda. Bu önlemler olmadan da günümüze ulaşan Pisa Kulesi aslında bir kahraman gibi. 

Büyük Kanal, Venedik, İtalya

Başlı başına bir eser olan Venedik’in Büyük Kanal’ını bilmeyen yoktur. Suların evlerin duvarlarına dokunduğu, gotik, barok mimarinin görüldüğü dünyanın en güzel yerlerinden biri. Kanal S şeklinde kıvrım yaparak 4 km boyunca uzanıyor. Büyük Kanal’ın üzerinden 3 tane köprü geçiyor, bunların en eski ve en bilenini ise Rialto Köprüsü’. 

Eiffel Kulesi, Paris

Paris turuna başlanacaksa, kuşkusuz gidenlerin görmek isteyeceği ilk nokta şehrin simgesi haline gelmiş olan Eiffel Kulesi olacaktır. 1.792 adet basamaklı kulenin yapımında 7.800 ton demir ve 18 bin ton çelik kullanılmış. Eiffel kulesinin tamamının boyanması bile 4 sene sürmüş. Ama şu an 10 senede bir boyanıyor. Burayı inşa eden Gustave Eiffel, Eiffel’i yapmadan önce Fransa'nın 300 metrelik bir bayrak direğine sahip olacak tek ülke olacağını söylemiş. Bittiğinde ise dediği gibi o dönemin en yüksek yapısı olmuş. Yapımından 1989 senesine kadar 100 sene boyunca buraya çıkış için ödenen paraların tamamı Eiffel Ailesi’ne gitmiş. 1989 senesinden sonra alınan bir karar ile gelirin sadece %10’u Eiffel ailesine verilmeye başlanmış. Mimar Gustave Eiffel torunlarına hatta onlarında torunlarına hatırı sayılır bir miras bırakmış. 

Versailles, Fransa

Gerek sarayı gerekse bahçeleriyle sadece dünyayla değil kendi içinde de adeta bir yarış halinde olan Versailles. XIII. Louis tarafından av seferleri için basit bir şekilde tasarlanmış olan saray oğlunun beğenisine uymamış olacak ki bütün planlar değiştirilmiş. İşçiler, hazineler, bahçeler derken ciddi anlamda para harcanan Versailles için hazine dairesi zamanında protesto eylemleri düzenlemiş. Sonucu ne olursa olsun bugün günümüze her köşesiyle muhteşem olan, insan zevkinin bazen ne kadar güzel olabileceğini kanıtlayan bir yapı kalmış. 

3

Neuschwanstein, Almanya

Bavyera Alpleri’nde yer alan, filmlerden fırlamışçasına güzel görünen bu şato 1845 – 1886 yılları arasında Kral II. Ludwig’in talimatıyla inşa edilmiş. Ortaçağ ve Wagner hayranı olan Kral’a deli lakabı takılmış. Ruhlarla konuştuğu söylenen ve bazı yerlerde fazlaca coşkulu davranan Kral II. Ludwig şatoya taşındıktan 3 ay sonra Starnberg Gölü’ne atlayarak intihar etmiş. Kralın yatağını oymak için 15 kişi dört buçuk yıl boyunca aralıksız çalışmasına rağmen Kral bunun tadını pek fazla çıkartamamış. 

Pont du Gard, Fransa

UNESCO Dünya Miras Bölgesi kapsamında olan Pont du Gard, Romalılar tarafından Gordon Nehri’nden Nimes’e tatlı su taşımak için yapılmış. Kavislerinin kendine özgü olması, taş bloklarının harçsız olması Pont du Gard’ı önemli bir yere koyuyor.

Stonehenge, İngiltere

Stonehenge, Neolitik taş devri ile Bronz çağı arasında en az 5 kademede oluşan bir anıt veya astronomik bir yapıttır. Bu yapı, astronomi, astroloji, geometri, meteoroloji ve paganizmle ilişkilendirilmektedir. Stonehenge adı eski İngilizceden gelen "asılı taşlar" anlamına gelir. Taşların bazılarının yüksekliği 8m’yi ağırlığı ise 40 tonu buluyor. 

4

Waddenzee, Hollanda-Danimarka

Waddenzee Avrupa’nın en önemli ve verimli sulak arazilerinden biri olma özelliğine sahip. Kapladığı alan 10.101 metrekareyi bulan bölge 10 milyondan fazla kuşun beslenme bölgesi. Pek çok türü gözlemleyebileceğiniz Waddenzee insan etkisine rağmen güzelliğini ve kendini korumaya devam etmeye çalışıyor.