Ülkelerden Dünya Mirasları 4

Tek bir yazıda ülkelerin tüm dünya miraslarına yer vermemiz bir hayli zor olacağı için bu içeriğimizde alfabetik olarak yalnızca Kamboçya'nın, Kamerun'un, Kanada'nın, Karadağ'ın ve Katar'ın dünya miraslarını sizlerle paylaşacağız. Hepinize keyifli okumalar dileriz.

Kamboçya

Karanlık bir tarihe sahip olan Kamboçya Krallığı yakın tarihte 90 yıl Fransız sömürgesinde kaldıktan sonra da Japon işgaline uğramış, sonrasında gelen Kızıl Khmerler durumu daha da kötüye götürmüştür. 

1975-79 yılları arasında hükümeti ele geçiren ve ülkeyi yöneten Kızıl Khmerler, Pol Pot önderliğinde ülkenin sadece köylü sınıfından oluşması için çabalamıştır. 

Tahsil gören, aydın insanlar çalışma kamplarına gönderilmiş, gözlük bile teknoloji sayılarak yasaklanmıştır.

1

Yönetimde kaldığı süre boyunca 7,5 milyonluk ülke nüfusunun neredeyse yarısını katleden Kızıl Khmerler, Pol Pot’un ölümüyle dağılmıştır. 

“Vatan, Din, Kral” mottosuyla 1993’ten bu yana kalkınan ve gelişen bir ekonomiye sahip ülke turistik açıdan da büyük gelir sağlamakta. 

Ülkede en turistik mekânlarından başta, kısa bir süre Khmer İmparatorluğu’nun başkenti olan Angkor Antik Kenti gelmektedir. 

Budaya adanan büyük bir tapınağın olduğu şehir büyük ölçüde ormanlarla kaplanmış ve doğallığını korumuştur. 

Kamboçya’nın kuzeyinde yer alan Preah Vihear Tapınağı, Khmer İmparatorluğu döneminde antik bir Hindu tapınağı olarak inşa edilmiş. 

Tanrı Şiva’ya adanmış olan tapınak Dangrek Dağları’nın eteklerinde, 525 metre yükseklikte inşa edilmiştir ve bir kompleks biçimindedir. 

2

Yerleşim yerlerinden uzaklığı sayesinde tapınak, çok iyi korunmuştur. Tayland sınırına çok yakın olmasından dolayı Tayland bu bölge üstünde hak talep etse de 1962 yılında temelli olarak Kamboçya’ya bağlanmıştır. 

Kamerun

Orta Afrika’nın batı kesiminde yer alan Kamerun, sanayileşmeye başlayan, geçime dayalı tarımdan büyük ölçüde kurtulan bir ülke profili sunmakta. 

1472 yılında Portekizli denizciler önderliğinde Avrupalılar bu topraklara ilk kez ayak basmış oldu ve 1520 yılında da ufak bir ticaret kolonisi kurdu. 

Bölgeye gelen batılıların buralarda çok fazla kabuklu hayvan görmeleri sebebiyle, nehirlerden birisine “Rio de Camarones” yani Yengeç Nehri ismini vermişler ve bu da ülke adının temellerini atmış. 

3

Tarihte Portekiz, İngiliz, Alman ve Fransız sömürgesine giren ülke 1960 yılında bağımsızlığını kazanmış, dünyanın önde gelen kakao üreticilerinden biri olmuştur. 

Tropikal iklimin hâkim sürdüğü ülkede pek çok sanayi bitkisi yetişmekte ve geniş ormanlar vejetasyonun da barınağı olmaktadır. 

Afrika’nın en geniş ve en iyi korunan yağmur ormanı olarak nitelendirilen Dja Fauna Koruma Alanı, 5 bin kilometrekarelik alana sahip.

Dja Nehri’nin hayat verdiği bölgede 1500’den fazla bitki türü 500’e yakın hayvan türü bulunmakta ve bu türlerin bir kısmı da yok olma tehdidiyle karşı karşıyadır. 

Kamerun’un Orta Afrika Cumhuriyeti ve Kongo ile paylaştığı doğal yaşam alanı olan Sangha Milli Parkı bu 3 ülkenin ortak mirasıdır.

4

Kongo Havzası'nda yer alan park 750 bin hektar büyüklüğünde olup, tropikal yağmur ormanlarına ev sahipliği yapar. 

Sangha’nın Kamerun’da kalan kısmı Lobeke Milli Parkı adını alarak 1999 yılında turizme açılmıştır. 

Kanada

Dünyanın en büyük 2. ülkesi olan Kanada, yüzölçümü sayesinde pek çok doğal harikayı bünyesinde barındırıyor. 

Kuzey Amerika’daki ilk Avrupalı yerleşim yeri olan L'Anse aux Meadows’un ilk sakinleri Vikingler olmuş ve İskandinav mimarisiyle inşa edilen yapılar bırakmışlardır. 

Pek çok yırtıcı kuşun anavatanı olan Nahanni Milli Parkı’na 4 büyük kanyon eşlik eder ve yıllık 5000’den fazla ziyaretçi çeker. 

5

130 bin kilometrekarelik bir alanı kapsayan park sistemi Kluane – Wrangell - St. Elias - Glacier Bay – Tatshenshini – Alsek Parkları aynı zamanda Amerikan sınırında bulunan araştırma merkezidir.

Ülkenin en büyük ulusal parkı olan Wood Buffalo Ulusal Parkı, Wood bizonları için serbest bir yaşam alanı sağlamak amacıyla kurulmuştur. 

Kuzey Amerika kıtasının en uç noktasında kurulu Gros Morne Milli Parkı, buzul gölleri ve fiyordlarıyla eşsiz bir görünüm sunmaktadır. 

 5,000’den fazla fosil tespit edilen Miguasha Milli Parkı, 370 milyon yıl öncesine ait fosillerin bulunduğu bir arazide kurulmuştur. 

Dünyanın ilk uluslararası barış parkı olan Waterton Glacier Uluslararası Barış Parkı, ABD – Kanada arasında yaklaşık 9 bin kilometrelik sınırın olmadığı bir alandır. 

Rocky Dağları’nın ve bulunduğu havzanın koruma altına alındığı Rocky Dağları Parkları, 7 ulusal parkın birleşiminden meydana gelmiştir. 

Head-Smashed-In Buffalo Jump adıyla anılan koruma latındaki bizon sürülerinin otlaklarının bulunduğu araziler yerleşime kapatılmış ve bizonların doğal bir hayat sürmesi amaçlanmıştır. 

Kanada’ya ilk yerleşen Fransız kolonisinin tarım yapmak amacıyla oluşturdukları eski tarım arazileri, köyleri ve çevresi Grand Pre adı altında toplanmıştır. 

Dünyanın en zengin dinozor fosili bölgesi olan Dinozor Eyalet Parkı’nda 40’dan fazla tür tespit edilmiş ve bölgenin tropikal bir iklime sahip olduğu tespit edilmiştir. 

2500 kişilik bir topluluk olan Haida halkının yapmış oldukları totem direkleri, köyleri ülkenin batı ucunda ki Ninstints adı verilen bir bölgede bulunur ve sadece deniz yoluyla ulaşım sağlanır. 

Joggins adlı bir taşrada bulunan, falezlerdeki ağaç fosilleri, Karbon Devri’nden günümüze taşlaşarak gelmiştir. 

6

Kıtanın en eski kanal sistemine sahip olan Rideau Kanalı, 1800'lü yıllarda yapılmış olup, 20 kilometresi insan yapımıdır. 

16. yüzyılda Fransız gemiciler tarafından kurulan Kızıl Koy, balina avcılığının yapıldığı ve yerleşimin devamlı olarak sürdüğü ilk alanlardandır. 

1753 yılında kurulan eski İngiliz şehri Lunenburg, Protestan yerleşimcileri bir arada tutmak için yapılmıştır.

Kanada’nın en büyük eyaleti olan Quebec, Lawrance Nehri sayesinde Atlas Okyanusu’na bağlanır ve sömürge döneminde en büyük kent olmasından dolayı miras listesine adını yazdırmıştır.

Karadağ

Eski Yugoslavya'yı oluşturan 6 cumhuriyetten biri olan Karadağ, 2006 yılında Sırbistan’dan referandumla ayrılmıştır.

I. Murat döneminde ilk Osmanlı akınlarına maruz kalan ülke 1878 yılına kadar Osmanlı’nın bir eyaleti olmuş ve sonrasında da bağımsızlığını kazanmıştır. 

650 bin nüfusa sahip ülke, Eskişehir büyüklüğünde ve başkent Podgorica’nın nüfusu ise 170 bin kadar. 

7

Adriyatik Rivierası’nda bulunan ülke pek çok tarihi, kültürel ve antik öğeleri barındırmakta ve bunların başında Kotor gelmektedir. 

İlk olarak M.Ö. 168 yılında buraya yerleşen Romalılar tarafından kurulan Kotor, Venediklilerin ardından 1538 yılında Osmanlı hâkimiyetine girmiş.

Yıl boyu ılıman bir iklime sahip olan kent, doğal limanı sayesinde de cruise gemilerinin uğrak limanı haline gelmiştir. 

1979 yılında çevresiyle birlikte, doğal, tarihi, kültürel bölge ilan edilen şehir koruma altına alınmış ve kendi adını taşıyan körfez ile korunaklı bir liman olmuştur. 

Yugoslavya döneminden adını listeye yazdıran Durmitor Milli Parkı ülkenin kuzeybatısında bulunmakla birlikte Avrupa’nın en derin vadisine ev sahipliği yapmaktadır. 

8

Dağlık bir alandan oluşan ve pek çok da buzul gölü barındıran miras alanı, bünyesinde biyosfer rezervi barındırır. 

Karstik arazi nedeniyle 200’den fazla mağaraya sahip olan parkın en ünlüsü ise Ledina Pecina mağarasıdır. 

Katar

Arap Yarımadası’nın en küçük devlerinden biri Katar, kişi başına düşen yıllık yaklaşık 100,000 $ geliriyle çok zengin bir ülke.  

Ekonomisinin neredeyse tamamıyla petrol ve petrol ürünlerine bağlı olduğu ülkede, çöl iklimi hâkim ve yıllık ortalama sıcaklık 30 derece civarında. 

Ağrı kadar büyüklüğüyle dünya ekonomisinde söz sahibi ülkelerden olan Katar’da yaşayanların 3/4’ü yabancılardan, çoğunlukla da ülkeye çalışmaya gelenlerden oluşuyor.

Ülkenin kuzey kesiminde bulunan Zubara Kalesi UNESCO listesine eklenmiş tek eser. 1938 yılında yaptırılan kale, tüccarların da uğrak noktası olmuş. 

Sani Hanedanlığı tarafından yaptırılan kale, başkent Doha’ya 100 km uzaklıkta ve tarihsel öneme sahip.

9

800 kişilik Zubara Kasabası'nın hemen dışında kurulu yapının kurulmasında zamanında bölgede yaşanan Türk-İngiliz çatışmalarının etkisi büyük olmuş. 

1850'li yıllardan 1913’e kadar yarımadada söz sahibi olan Osmanlı Devleti, savaşlar ve isyanlar yüzünden bölgeden çekilmek durumunda kalmış. 

1913 yılına kadar Lahsa Eyaleti’nin bir sancağı olan Katar, 1971 yılında İngilizlerden bağımsızlığını kazanana dek sömürülmüş. 

Kireçtaşını tahtalarla destekleyip, çamurla sıvanarak oluşturulan kalenin dış çeperi saldırılara karşı daha sağlam inşa edilmiş. 

Sabah 8.00 ile akşam 18.00 saatleri arasında açık olan kale, 1980'li yılların ortalarına kadar askeri birliklerin konuşlandığı bir yermiş.

Emre Doğandor

Yazar Hakkında

Emre Doğandor

[1994-Bolu] Bir gezgin olarak doğmadım belki ama bir gezgin olarak ölmek, torunlarıma anılarımı anlatmak için yaşıyor ve geziyorum.