Latin Amerika'yı Keşfetmenin Tam Zamanı!

Latin Amerika için ne söylense az. Dünyanın belki de en renkli kültürüne sahip bu topraklar, sahip olduğu enerjiyle pek çok gezginin rüyalarını süslüyor. Gerek tarihi birikimi gerek doğal güzelliğiyle her bir köşesi ayrı bir macera, ayrı bir sürpriz barındırıyor. Siz de müziğinden yemeklerine bu büyülü dünyanın kapılarını aralamak istiyorsanız, bu ara tam da zamanı! Sizi harekete geçirecek Latin Amerika şehirlerini derledik.

Buenos Aires

Buenos Aires; Güney Amerika’nın São Paulo’dan sonraki en büyük metropolü ve Arjantin’nin en büyük şehri, aynı zamanda da başkentidir. İsmi İspanyolcada “Güzel Havalar” anlamına gelen şehir; İspanyol, İtalyan ve Fransız etkileri görülen mimari yapıları, büyüleyici renkleri, gece hayatı ve kendine özgü kültürü ile hem modern hem tarihi bir kent olarak Güney Amerika’nın en turistik şehirlerinden biridir. 

1

Patagonya

Şili ve Arjantin’in güneyinde kalan Patagonya, doğa hayranları için kaçırılmayacak bir yer. Yerleşimin çok az olduğu bölgede doğal çeşitliliğin karşısında hayran kalacaksınız. Balinalar ve penguenlerin göç yolu üzerinde bulunan bölge, eşsiz buzullarıyla da ziyaretçilerinin beğenisini çekmekte. Glacier Perito Moreno adlı buzula ev sahipliği yapan El Calafate ise bölgenin en çok turist çeken şehirleri arasında.  

Sao Paulo

Eşsiz bir tabiat mirasına sahip Brezilya’nın başkenti Sao Paulo, bu doğal güzelliğe yarışır kültürel bir atmosfere sahip. Dolayısıyla gerek tabiat tutkunlarının gerek kültür gezginlerinin hayran olacağı bir kent burası. Bir diğer hedef kitlesi de kahve tiryakileri! Unutmayın ki dünyanın en kaliteli kahvesi Brezilya topraklarında yetişiyor. Sao Paulo da bunun en önemli temsilcilerinden.  

Rio de Janeiro

Latin Amerika’nın belki de en hareketli şehri Rio de Janeiro. Öyle ki Latin dünyasında ‘Cidade Maravilhosa’ yani ‘Muhteşem Şehir’ olarak biliniyor. Şehrin Corcovado Dağı, Kurtarıcı İsa Heykeli, Tijuca Yağmur Ormanları, Botanik Bahçeler ve Copacabana sahilinin yer aldığı bölümü, gerçekten hayranlık uyandırıyor. Nitekim şehrin bu bölümü, 2012 yılında UNESCO tarafından dünya mirası ilan edilmiş ve koruma altına alınmış.  

2

Santiago

Şili’nin başkenti ve en büyük şehri olan Santiago, İspanyol ve Latin kültürüne merakı olanların uğrak yeri. Şehirdeki oloni döneminden kalma tarihi yapılara, ışıl ışıl caddelere, lüks mağazalara, salsa ateşinin ısıttığı eğlenceli atmosfere bayılacaksınız. Santiago’nun ana meydanı olan Plaza de Armas, sokak sanatçılarının oluşturduğu rengarenk görüntüyle pek çok gezginin favorisi. Meydanda bulunan Santiago Katedrali de farklı üslupların bir araya getiren mimarisiyle bir hayli etkileyici. 

Kingston

Karayip Denizi’nde yer alan harika bir ada ülkesi olan Jamaika’nın başkenti ve en önemli limanı olan Kingston, adanın güney kıyısında yer alıyor ve doğal güzellikleriyle gelen herkesi kendine hayran bırakıyor. Önceleri sadece tarım alanı olarak kullanılan şehir, günümüzde ülke nüfusunun neredeyse yarısına ev sahipliği yapıyor. Nüfusun yarattığı çeşitlilik ise şehrin her köşesine yansımış, müthiş bir kültürel atmosferin doğmasına ön ayak olmuş. 

Leon

Orta Amerika’nın en büyük ülkesi olan Nikaragua’nın en eski şehri olan Leon, anıtları, tarihi yapıları ve mimarisiyle öne çıkıyor. Kolonyal mimarinin tüm özelliklerinin görüldüğü şehrin en önemli özelliğiyse üniversite şehri olması. Genç nüfusun varlığı şehre ayrı bir enerji katıyor. Chiquito Nehri boyunca kurulu şehrin 18 km batısında Pasifik Okyanusu yer alıyor. Tüm bu özellikleriyle ise her yıl çok sayıda turisti ağırlıyor. 

Mexico City

Meksika’nın başkenti Mexico City, Unesco  Miras Listesi’ne girmiş varlıklarıyla, Aztekler Medeniyeti’ne ev sahipliği yapmış olmasıyla, tarihi alanları, müzeleri, dini merkezleri, alışveriş merkezleri ve futbolu ile adeta bir cennet! UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan Tarihi Meydan- Historic Centre/ Zocalo Meydanı (Kraliyet Meydanı)  gerçekten büyüleyici bir tarihi barındırıyor. Meydan aynı zamanda Meksiko’nun en hareketli alanı… Dünyanın en büyük antropoloji müzesi olan Ulusal Antropoloji Müzesi- (National Anthropology Museum) de mutlaka görülmeli.  

2

Lima

Latin Amerika‘nın en büyük şehirlerinden biri olan ve "Kralların Şehri” olarak anılan Lima, Alp Dağları ile Pasifik Okyanusu arasında yer alıyor. Sosyete kısım, çalışan kesim ve gecekondu kesimleri olarak bölgelere ayrılmış olan şehrin koloniyal binaları, tarihi kalıntıları ve kiliseleri oldukça ilgi çekiyor. 14 Şubat 1993 yılında açılmış olan aşk parkı Parque del Amor özellikle Sevgililer Günü’nde yapılan öpüşme yarışmasıyla ziyaretçilerin gözdelerinden birisi. Şehrin ana meydanı olan ve Unesco Dünya Mirasi Listesi’nde yer alan Plaza de Armas  ev sahipliği yaptığı katedral, Hükümet Sarayı ve San Francisko Manastırı ile en popüler alan. 

Merida

Meksika’nın Yucatan eylatinin başkenti olan Merida, göz alıcı güzelliği ile Latin Amerika’nın en uğrak noktalarından bir tanesi. 1540’lara dayanan dokusu şehrin mimarisinden müzelerine, sanat galerilerinden yerel pazarlarına dek sinmiş durumda. Hem yerlilerin hem de turistlerin buluşma noktası olan Plaza Grande şehrin hem geçmişini hem de şimdisini gözlemleyebileceğiniz bir nokta.