Orta ve Güney Amerika'nın 11 Harikası

Orta ve Güney Amerika topraklarında bulunan ‘’harikaların’’ birkaçı burada olsa da dahasının olması şaşırtıcı olmamalı. Üzerinde İnkaları, Aztekleri ve İspanyolları barındıran bu yerler hala gizemi çözülememiş sırlara vakıf olmakla beraber bugün insanları büyülemeye devam eden eserleri de günümüze taşımışlardır. Chichen Itza, Meksika Mayalar ve ardından Toltekler’in egemenliğine giren Chichen Itza, bu iki kültürün sentez olmuş hali gibi adeta. Bu kompleks bölgenin merkezinde bulunan piramit tapınak olağanüstü bir mimariye sahip. Merdivenleri tam olarak doğu-batı-kuzey ve güneyi gösteren tapınak ekinoks dönemlerinde eşine az rastlanır güzellikte bir hale bürünüyor. 

Nazca Resimleri, Peru

Güney Peru’daki Nazca Vadisi’nde tüm dünyanın ilgisini çeken geometrik desenler ve hayvan figürlerinin yapılış amacı hala bilinmiyor. Turistlerin sıklıkla uğradığı bölge helikopterden görülen manzarasıyla insanları fazlasıyla etkiliyor. 1926’da arkeolog Alfred Kroeber ve Mejia Xesspe’nin keşfettiği Nazca resimlerinin İ.S 1. Yüzyılda yapıldığını düşünüyor. 

Teotihuacan, Meksika

Meksika’da bulunan tarihi M.Ö’ye uzanan bu olağanüstü yerleşim yerinin Aztek dilindeki anlamı ‘’Tanrıların Yeri’’dir. Roma’dan daha büyük bir şehir haline gelmiş olan Teotihuacan, caddeleri, anıtları, dini binaları, zanaatkarları, evleri ve sokaklarıyla oldukça kompleks bir kentti. Tüm bunlara rağmen bu destansı yer hakkında da bilinmeyen pek çok şey mevcut.

1

Tikal, Guatemala

Avrupalıların ilk olarak 1571’de ayak bastığı ve ardından İspanyolların fethettiği Tikal belki de klasik Maya medeniyetinin en büyük yerleşim yeriydi. Pek çok anıta, saray kalıntısına sahip olan Tikal’e şehir demek pek doğru olmayabilir. Burası insanların etrafında yaşadığı bir merkez gibiydi.

Angel Şelalesi, Venezuela

Venezuela’da bulunan şelale adını pilot Jimmy Angel’dan almıştır. Hikayesi ise şöyle ki; Angel, değerli taşlar aramak amacıyla 1933 yılında çıktığı yolculukta şelaleyle karşılaşır. Şelalenin güzelliğini karısı ve iki arkadaşıyla da paylaşmak isteyen Angel'ın tekrar gelişinde kullandığı uçak, yerlilerin Şeytan Kanyonu dediği Auyan Tepesi'ne düşer. Angel, karısı ve iki arkadaşı, 11 gün süren çetin bir mücadelenin ardından küçük bir kasabaya ulaşırlar. Bindikleri uçak ise tam 33 yıl sonra tepeden helikopter yardımıyla kaldırılarak bulunduğu yerden çıkarılır. Bu olaydan sonra şelaleye Angel adı verilir. Angel belki değerli taş bulamadı ama ününü dünyaya duyurmuş oldu. 

Machu Picchu, Peru

Peru’da bulunan Machu Picchu, ismini civardaki bir dağdan almıştır. Kökenine, gerçek adına, hangi döneme ait olduğuna veya ne amaçla kurulduğuna dair hiçbir kesin bilgi içermeyen Bölge 1911 yılında Yale Üniversitesi’nde görevli arkeolog Hiram Bingham tarafından keşfedildi. Machu Picchu’da bulunan iskeletlerden kadın erkek oranının 10/1 olduğu anlaşılmıştır ve bu sayının neden bu kadar farklı olduğu konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ayrıca hiç harç kullanılmadan yapılan beyaz granit blokları, mimari yapıları hayranlık uyandırmakla beraber, tekerlekli araçlara sahip olmayan İnkaların bu kadar muhteşem şeyler oluşturamayacağı bunun İnka öncesi bir topluluk tarafından yapıldığı savlarının ortaya atılmasına sebep olmuştur. 

2

Galapagos Adaları, Ekvador

Darwin evrim teorisini oluştururken kullandığı bilgilerin ve gözlemlerin pek çoğunu buradan elde etti. Sahip olduğu bitki ve hayvan çeşitliliğiyle karnaval havasında olan Galapagos Adaları hala mevcut olan yanardağlarıyla insanları cezbeden bir merkez olmaya devam ediyor. Galapagos Adaları; 15 ana ada, 42 adacık ve 26 kayalıktan oluşuyor.

İnka Yolu, Bolivya

İnkalar imparatorlukları boyunca yollar inşa ettiler, dönemin koşullarına göre zekice yapılmış insanda hayranlık uyandıran, mühendis dokunuşlarının hissedildiği yollar. Bu yollardan en etkileyici olanı ise ‘’İnka Yolu’’ yani diğer adıyla ‘’Takesi Patikası’’ olmuştur. Patikanın bir ucundan diğerine ulaşmak iki gün alıyor. Yol 4.650 metrelik bir yüksekliğe ulaşıyor ve dağ kenarına yapılmış basamaklar olsa da tehlikeli etaplar içeriyor. Bütün bunları aşan kişiyi ise muhteşem bir manzara bekliyor. İnka İmparatorluğu’nun yollarının toplam uzunluğu 40 bin kilometreyi buluyor, bazı yerlerde 50cm’e kadar daralan bazı yerlerde ise 6m’ye kadar genişleyen yollar oldukça etkileyici. 

Amazon  Havzası, Güney Amerika

Dünyanın en büyük tropikal yağmur ormanlarını barıdıran Amazon Havzası’nda bu bereketin kaynağı Amazon Nehri ve kollarıdır. Nehir dünyadaki bütün nehirlerin taşıdığı suyun %25’ini bünyesinde barındırmaktadır. Bu kadar güçlü bir kaynaktan beslenen tropikal yağmur ormanlarının 9 ülkeye ulaşması da şaşırtıcı olmasa gerek. Milyonlarca bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapan ormanlar ve havza dünyanın en önemli genetik mirasını da bünyesinde taşımış oluyor. 

Iguaçu Şelalesi, Brezilya – Arjantin Brezilya

 Arjantin sınırında bulunan Iguaçu Şelalesi tam 275 küçük şelaleye ayrılıyor ve bu küçük şelalerden bazılarının yüksekliği yaklaşık 90 metreyi buluyor. Batıya doğru 1.320 km boyunca akan şelale su buharı ve ışığın kırılmasıyla oldukça etkileyici manzaralara ev sahipliği yapıyor. Niagara Şelalesi’nden 4 kat büyük, at nalı biçimindeki çavlasının genişliği ise tam 4km’yi buluyor. 

3

Tierra del Fuego, Şili, Arjantin

Antarktika’yla aynı kıtanın uzantısı olan Tierra del Fuego 25 milyon yıl önce birbirinden ayrılmaya başladı. Bugün onların bir zamanlar bütün olduğu kıyılarındaki aynı kaya oluşumlarından ve ortak bitki-hayvan paydalarından anlaşılıyor. Burasu 1520 yılında Portekizli seyir subayı Fernando  Magellan tarafından keşfedildi, yerliler kendisini ateş yakıp karşıladıkları için Magellan buraya ‘’Ateş Toprakları’’ yani Tierra del Fuego adını verdi.