Renkli Evleri İle Ünlü Kentler

Parlak renkler şehirlerin görünüşlerini önemli derecede değiştirebilirler. Edi Rama da Arnavutluk’un başkenti Tirana’nın valisi olduğunda 2000 senesinde bu post-komünist şehrin çehresini değiştirebilmek için bir kampanya başlatmış. Apartman blokları ve binalar yoğun renklerle donatılmış ve başkent pembenin, yeşilin, mavinin ve kırmızının bol bol görüldüğü renkli bir kente dönüşmüş. Bu ve benzeri örnekler bu listede. 

1 – Nyhavn

Yer: Danimarka Danimarka’daki Kopenhag limanına bakan bu sakin mahalle, hem yerli hem de yabancı turistler arasında oldukça popüler. Bölgedeki barlar ve restoranların çokluğu burayı kanal boyunda dinlenmek ya da bardan bara dolaşmak için oldukça ideal bir yer yapıyor. Buraya uğrarsanız Kopenhag’ın hala ayakta olan en eski binası numara 9’u ziyaret etmeyi unutmayın. Yapı 1681 yılında inşa edilmiş. 

1

2 – Bo-Kaap

Yer: Güney Afrika Güney Afrika şehri Cape Town’ın kartpostallık bölgelerinden biri olan Bo-Kaap, şehir merkezinin üzerindeki Signal Hill yamaçlarında yer alıyor. Bo-Kaap genellikle Malay Mahallesi olarak da biliniyor çünkü bölge yerlilerinin çoğu Hindistan, Endonezya, Sri Lanka ve tabii ki Malezya kökenli insanlardan oluşuyor. 

3 – Zacatecas

Yer: Meksika Gümüş madencilerine barınak sağlama amacıyla 1548 yılında kurulmuş olan Meksika şehri Zacatecas, en şaşalı dönemini 16. ve 17. yüzyıllarda yaşamış. Dar bir vadinin yokuşları üzerine kurulmuş olan şehrin dar sokakları dik yamaçlara tırmanıyor. Şehrin merkezi renkli binalarıyla 18. yüzyıldan beri kendisini başarıyla korumayı başarmış. 

4 – Kulusuk

Yer: Grönland (Danimarka) Grönland’ın soluk yüzeyini ve görünümünü canlandıran birçok renkli evi var ve bu evlerin bulunduğu yerlerden biri de küçük bir kayalık adanın üzerine kurulmuş olan Kulusuk kasabası. Bu küçük köy doğu Grönland’a geçiş için kapı olma özelliği taşıyor. Maceracı turistler burada devasa buzdağlarının nefes kesici görüntüleriyle güzel bir tatil geçirebilirler. 

5 – La Boca

Yer: Arjantin La Boca, Arjantin şehri Buenos Aires’in işçi bölgelerinden birisini oluşturuyor. Yerlilerinin artistik zevkleri ve gösterişleri, La Boca’nın listedeki yerini oldukça sağlamlaştırıyor. La Boca sakinlerinin bağımsız ruhlarını harika biçimde sergileyen renkli evlerin çoğu liman kıyısında bulunuyor. 

2

6 – Pelourinho

Yer: Brezilya Salvador şehri, Brezilya’nın Bahia eyaletinin başkenti olma özelliği taşıyor. Genelde Pelourinho ismiyle anılan tarihi şehir merkezi Portekiz sömürgeciliği dönemi mimarisinin en güzellerinden bazılarına sahip ve bu yapıların çoğu 17. ila 19. yüzyıllar arasından kalma. Renkli binaların yanına tarihi doku da eklenince şehrin atmosferi tabii ki çok daha güzel oluyor. 

7 – Manarola

Yer: İtalya Cinque Terre’deki kasabaların en eski olanlarından biri olan Manarola, İtalyan Rivierası üzerinde konuşlanmış. Harika bir görünümü olan köy, dağ yamacından denize doğru filizleniyor ve Akdeniz üzerinde nefes kesici bir manzaraya sahip durumda bulunuyor. Dolambaçlı sokaklarını tırmanıp açık alanda bulunan kafelerinde espressonuzu yudumlayarak manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. 

8 – Jodhpur

Yer: Hindistan Hindistan’daki çorak Thar çölünün toprakları üzerinde, koca çölün orta yerinde Jodhpur isimli bu renkli kenti bulabilirsiniz. Bu tarihi şehir kalelerle, saraylarla ve tapınaklarla dolu durumda ziyaretçilerini bekliyor. Şehrin sokaklarını dolaşırken gün ışığıyla beraber bembeyaz evler kör edici bir etki yaratıyor ama binaların mavimsi tonlarıyla birlikte şehir çölle tam bir zıtlık içinde yaşıyor. 

9 – Punda

Yer: Curaçao Curaçao’nun yönetim merkezi olan Willemstad, adanın güney kıyısında yer alıyor. Hollanda sömürge mimarisinin Karayiplere bakan yapıları, şehri kartpostallara malzeme olacak kadar güzel görüntülerle süslüyor. Hollanda Antilleri’nde hükümet yerleşkesi olan Punda ise bölgenin en önemli alışveriş alanını oluşturuyor ve bölgedeki en eski yerleşim olan Punda’nın kuruluşu 1634 yılına dayanıyor. 

10 – Guanajuato

Yer: Meksika Meksika’daki Sierra de Guanajuato dağları içlerinde kurulmuş olan bu güzel sömürge şehri Guanajuato, 1554 yılında kurulmuş ve Meksika’daki en zengin gümüş madenlerinden birinin bitişiğine konuşlandırılmış. 16. yüzyıldaki madencilik ekonomisindeki patlama ile bölgede birçok harika yapıya sermaye ayrılabilmiş ve şehir birbirinden güzel mimari harikalar ile donatılmış.