Çeşm-i Cihan: Amasra

Adını Kraliçe Amastris’ten alan Amasra, Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilir. Fatih ilk önce Bartın’da karargâh kurar. Lalasını ve bir bölük askeri alıp Bakacak mevkiine gelip Amasra’ya kuşbaşı baktığında, gördüğü manzaradan etkilenir. “Lala, Çeşm-i Cihan (dünyanın gözbebeği) bu mu ola?” der. O günden sonra bu söz Amasra denildiğinde, bilenlerin hep aklına gelmiş.   
Bu geziyi yazdan beri planlıyorduk, gerçekleşmesi Ocak ayını buldu. Çok da iyi oldu. Neden derseniz; Amasra’ya ilk gidişim 3 yıl önce temmuz ayında idi. Belde çok kalabalıktı. Hengâme, kargaşaydı, birçok program karambolde gelişti. İstediğim gibi olmadı. Bu seyahatimde ise sindire sindire, tadını çıkararak gezdim Amasra’da.

Yolculuğumuz gece 01:00’de Harem’den otobüse binişimizle eğlenceli bir şekilde başladı. Şoför uyumamak için Ankaralı Turgut’un oyun havalarını kısık sesle dinliyordu ancak biz önden ikinci sırada olduğumuz için tüm netliğiyle şarkıları duyuyorduk hatta bazen el şıklatmalarımızla eşlik bile ettik. Sağa çekip halay çekmemiz an meselesiydi :) 07.30’da Amasra’da olduk. Müze’nin yakınında bir pansiyonda yer ayırtmıştık. Eşyalarımızı bırakıp, atıştırmalık birşeyler bakınırken açık bir pastane bulduk. Sıcacık poğaçalarımızı yiyip, odalarımıza geri döndük. Ben yolculukta uyuyamayanlardanım, enerji toplamak içinde mutlaka birkaç saat uzanıp dinlenmeliyim.  

Gözümü açar açmaz hemen Cenk’i aradım kapıda buluştuk. Hedefim Türk kahvemi yudumlamak için Lutfiye’ye gitmekti. Burası küçük, keyifli, zevkli döşenmiş bir mekân. Servisi, ürünleri kaliteli. 1933 yılından beri var olan 4. kuşağa “Kendinin yemediğini başkasına yedirmeyeceksin, dürüst olacaksın. Kaliteli hammaddeyi kullanacaksın”  ilkesini aktaran Bartınlı bir ailenin kızı tarafından işletiliyor. Lutuflarla dolu bir yer olsun diye adını Lutfiye koymuşlar. Paflagonya bölgesinden toplanmış doğal meyvelerden yapılmış ürünlerinin özellikle de marmelatlarının tadına mutlaka bakın. Benim favorilerim kuşburnu ve erik. Siz de benim gibi şehrinize dönerken yanınıza yedek kavanozlar alabilirsiniz, söyleyeyim :)

Kahve sonrasında hemen yan sokaktaki Çekiciler Çarşısı’nı gezmeye başladık. Çekicilik, ahşap oymacılığı süsleme sanatına verilen ad. Eskiden küçük el tezgâhlarında yapılıyormuş. Şimdilerde Amasra Hatırası hediyelik eşyalar; ahşap ürünler, tel kırma işlemeler, el dokuma kumaşlar, meyve çekirdeklerinden yapılmış özel takılar bulabileceğiz en ideal yer bu çarşı.


Çekiciler Çarşı’sından…


Çarşı’da Tel Kırma İşi Yapan Bir Hanımı Seyrettim ;)


Tel Kırma İşiyle Süslenen Tepsiler…


Hasan Ustam Yöreye Has Kayacık Ağacı Üzerine Guide’M Yazarak Magnetimi Hazırlıyor ;)


Meyve Çekirdeklerinden Çok Şık Takılar Yapılıyor…

Çarşının ters istikametine yürüyüp Ceneviz Kalesi'ni dolaştık. Kale Roma döneminde yapılmış, en son Osmanlılar Cenevizlilerden savaşmadan almış. İçerisinde eski, yeni ya da restorasyon görmüş evler birbiriyle kaynaşmış…


Dekoratif saksılar harika değil mi?


Ahşap ve taş doku uyumu her zaman favorimdir…

Boztepe'ye doğru çıkarken Atatürk Tepesi (Tepenin silueti Atatürk portresine benziyor. Fark edebildiniz mi?) ve Tavşan Adası'nı seyretmek için Ağlayan Ağaç'ta mola verdik.


Arka Tarafta Atatürk Tepesi ve Ön Tarafta Tavşan Adası… 

Kale içinde gezerken bizi üç ayaklı olmasına rağmen, bu durumunu umursamadan, hayata sımsıkı bağlanmışlığıyla, varoluşundan aldığı keyifle, hepimize örnek olacak arkadaşımız takip etti.


Lütfen sizler de sevimli dostlarımızı sevindirin. Onları besleyin!

Akşam için Mustafa Amca'nın Yeri'nde rezervasyon yaptırmıştık. Burada yer bulmak zahmetli bir iş. Bu konu, işletme sahibiyle olan arkadaşlığından Sevgili Cenk'in göreviydi. Dolasıyla hiç zorlanmadık. Gecenin en güzel sürprizi şahsıma özel yapılmış salatam :) İçerisinde mevsimine göre değişen 24 çeşit malzeme var.


S a l a t a m :)

Hayatımda ilk defa iskorpit balığı yedim. Tavsiye üzerine denediğim bu balık zehirli bir balıkmış. Fotoğrafını görünce hayrete düştüm bu balıktan bu kadar lezzetli et nasıl çıkar diye. Ardından manda sütünden yapılmış yoğurt üzerine bal ve fındık karışımıyla süslenen tatlımı denedim. "Mest oldum ağbi" şarkısı bu ana özeldi :)

Lezzet Mekânlarından Biri: Mustafa Amca’nın Yeri …

Biz güzel anları hafızalarımızda kayıtlarımıza alıp, ertesi sabah kahvaltıdan sonra Bartın’a geçtik…

Mehtap Uşun

Yazar Hakkında

Mehtap Uşun

Elimde değil hakim olamıyorum;İçimde hep "Hadi gezelim" diyen ve sonrasında kendini seyahatte bulan bir gezenti var.Bazen ruhuna, bazen uzak diyarlara, bazen kapı komşusuna bir gidesini v