Güney Hindistan Gezisi (3): Kutsal ve Mitolojik Şehir Nashik

Trendeki ilk akşamımızda, lüks trenimizin şık restoranında Hint şarapları eşliğinde özel Hint yemekleri ve batılı yemek seçenekleri sunuluyor ve tahminimin ötesinde lezzetli yemeğimiz harika bir tatlıyla sonlanıyor.

Dün sabah gece uçuşundan hemen sonra aldığımız şehir turu bizi oldukça yormuş olmalı ki trende olduğumuzu hissetmeden deliksiz uyumuşuz.

Gezimizin ikinci gününde sabah trenimiz bizi kutsal şehir, “şarap şehri” olarak ünlenmiş Nashik’e getiriyor. Sabah süper bir kahvaltıdan sonra gezimizin ilk durağında ilk güne sürprizlerle başlıyoruz. İstasyonda yine müzik ve dansla karşılanıyoruz. Alnımıza yine “sindi” konduruluyor, boynumuza “rudraksh” tohumlarından hazırlanmış hoş bir kolye takılırken başımızdan çiçekler dökülüyor ve trenimizin amblemi işlenmiş özel ve güzel bir kep hediye ediliyor.

Kış mevsimini yaşayan ülkede hava 30 derece, ancak deniz seviyesinden 600 metre yüksekteyiz ve bunaltmayan bir hava var. Bugün programımız yoğun. İlk olarak Hindistan’ın kuzey batısındaki Maharaştra bölgesinde antik ve kutsal bir şehre gidiyoruz: Nashik. Toprak siyah renkte ama çok bereketliymiş. Papaya ve üzüm gibi birçok meyve yetişiyor, ayrıca bol soğan var hatta dünyanın en büyük soğan ihracatı bu bölgede yapılıyor.

Gezimize önce Şiva sonra da Rama’ya tapan Rama Tapınakları'nı (Rama Black Stone Temple) ziyaret ederek başlıyoruz. Sağda solda benzeri ufak tapınaklar da var ancak bu ikisi en büyük ve çoğunluğun ibadet için gittiği tapınaklar. Tüm tapınaklar gibi bu iki tapınak da siyah taşla yapılmış.

Siyah olması Kamboçya’daki muhteşem Angor Wat Tapınağı'nı anımsatıyor, ancak benzerlikler olsa da bu tapınak Angot Wat’ın çok çok basiti ve çok küçüğü elbette. Çok fazla etkilendiğimi söyleyemesem de süslemeler oldukça güzeldi.

Daha sonra kentin Godavari Ghats dedikleri tıpkı bizim semtlerimizde kurulan köy pazarı benzeri, canlı marketin içinden yürümeye başlıyoruz. Her türlü sebze, meyve, bakliyatlar, renk renk taze baharatlar ve renk renk şekerlemelerle pazar çok canlı, çok keyifli. Narların rengi sanki daha koyu bir bordo, içindeki beyaz çekirdek kısmı yok, bilmediğim değişik meyvelerde gözüm. Sonunda dayanamıyor gözüme kestirdiğim birini alıyorum. Doğru seçim, çok değişik ve çok güzel bir lezzet… Meyveyi akşam trende güzelce yıkadıktan sonra yemek üzere sırt çantama atıyorum.

Şehir küçük ama burada da trafik yoğun ve çok kötü, korna sesleri de Mumbai’yi aratmıyor. Neyse ki ara sokaklara giriyoruz, ama burada da bol motosikletli var. Yerler oldukça pis ve halk gözle görülecek kadar fakir. Kentteki belli ki bir zamanların muazzam yapıları, şimdilerde yıkık dökük, harap olmuş.

Günlerden pazar, tatil günü olduğu için müthiş bir kalabalık var, etraf dilenciden geçilmiyor, kimi çocuk yaşta, kimi yaşlı, kadın-erkek, fakirlik üstlerinden akıyor.. Ancak sizi hiç rahatsız etmiyorlar. Bu kalabalığın asıl nedeni ise önemli Hindu törenleri. Kimisi günahlarından arınmak için nehre giriyor, kimisi de atalarının küllerini kemiklerini kentin ortasından akan kutsal suya atmak için gelmiş.

Suyun rengi bildiğiniz kahverengi, bulanık ama kutsal tabii, elbiseleri ile giriyor kafaları yüzleri dahil suya sokuyorlar. Bazı törenler çok çok ilginçti, tüylerim ürperdi ama insanların inançlarına da saygı duymak gerek elbette.

Bugün öğlen yemeği için ilginç bir yere, en kaliteli Hint şarap üretim tesislerinden birine, bir şarap bağına gidiyoruz. Grover Zampa üzüm bağlarında Chenin, Chardonnay ve Shiraz üzümleri ile kaplı sarmaşıklar arasında yürüyecek ve 1.800 hektarlık bir alanda üretim yapan bağda önce şarap tadımı yapacağız.

Chenin Blanc, Sauvignon Blanc, Riesling and Zinfandel şarapları, Sommelier'ın beyaz, kırmızı, gül ve köpüklü şarapları ve Hindistan'da en çok bilinen köpüklü şarap markalarından. Tahminimden fazla şarap çeşidi olması beni şaşırttı. Bunlardan bazılarının üzüm bağlarında yemekle eşleşmesini deniyoruz.

Açık büfe yerel yemeklerimiz brüt tadımı ile başlıyor, sonra iki çeşit kırmızı ve 2 çeşit beyaz şarap deniyoruz. Beni şaşırtacak kadar beğendim, bazılarının içimini damak tadıma uygun buldum. Fiyatları da oldukça uygun, hepimiz ikişer üçer alıyoruz. Yemek sonrası ise bağları ve üretim tesislerini geziyor, üzümler, şarap yapımı hakkında bilgiler alıyor ve şarapların hikayelerini dinliyoruz. Çiftlik tüm sene yerli yabancı turistlere hizmet veriyor, bir de her yıl yapılan festivalde de misafirlerine gurme yemek, şarap ve müzik sunuyor.

Yoğun bir günün ardından trenimize geldiğimizde kapıda soğuk havlu ile karşılanıyor ve serinliyoruz. Biraz dinlendikten sonra restoranımızda güzel bir akşam yemeği bizi bekliyor. Yarın rotamızda müthiş bir yer var.. Aurangabad kenti yakınlarında, Unesco Dünya Mirası Listesi'nde bulunan muhteşem Ellora Mağaraları'nı gezeceğiz.

Güney Hindistan Gezisi Önceki Yazıları

Güney Hindistan Gezisi (1): ''İhtişamlı Hindistan''Güney Hindistan Gezisi (2): Mumbai

Güney Hindistan Gezisi Sonraki Yazıları

Güney Hindistan Gezisi (4): Aurangabad’ın Mağaraları

nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.