Güney Hindistan Gezisi (5): Aurangabad - Ajanta Mağaraları

Yepyeni bir gündeyiz. Biz sabah kahvaltımızı yaparken trenimiz de Jalgaon tren istasyonuna varıyor. Trenimizden inerken yine müzikle çiçekle karşılanıyor ve bu ilgi ve güzelliklere iyiden alışıyoruz. Zamanının bir mimari harikası Acanta-Ajanta Mağaralarına doğru yola koyuluyoruz. UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yerini almış olan mağaralar, dünyaya saldığı ününü fazlasıyla hak ediyor.

Dünyaca ünlü kaya oyma mağaralarından olan -dün gezdiğimiz- Ellora Mağarası'ndan sonra, ibadet salonları ve antik manastırlara ev sahipliği yapan Acanta Mağaraları da Hindistan'ın Maharashtra eyaleti Aurangabad bölgesinde, kente 105 km uzaklığında, Ajintha adındaki küçük bir köyün yakınında. 

30 mağara tapınağına ev sahipliği yapan Ajanta, terk edildikten sonra 1819 tarihinde bir İngiliz avcı ya da subaylar tarafından tesadüfen keşfedilinceye kadar ormanlarla örtülü olarak kalmış. Dini görevlerin yerine getirildiği tapınaklar rahipler için aynı zamanda bir yaşam ve eğitim yeri olmuş. 

Yüksek bir dağın orta kısımlarında oyulmuş mağaralara ulaşmak için biraz yokuş tırmanmanız gerekiyor. Ancak bu mesafeyi yürümenize mani sağlık sorununuz varsa merak etmeyin, sizi tahterevalli ile taşımak için bekleyen yerliler de var. Ben tabii yokuşu tırmanıyorum ama yine de içim acıdı, rehberimizin sözlerinde de doğruluk payı vardı... “Bu iş insanların ekmek parası, onlar sizi taşıyarak para kazanıyor, bu da onları mutlu edecek”.

Yürümeye başlıyoruz, biraz yorucu elbette ama bu yorgunluğa değecek eserler göreceğiz. Yer yer basamak, yer yer yokuş yolu tırmandıktan sonra karşımızda harika bir doğal vadi, Waghora Nehri ve seyir terasları beliriyor uzaktan. İbadet salonları ile antik manastırlara ev sahipliği yapan mağaralar bazalt kayalarla kaplı Ajanta Dağları’nın yamacında uçtan uca 2 kilometrelik bir yarım daire üzerine dizilmiş.

Bölgede yer alan ve M.Ö. 200 ila M.S. 480-650 yıllarına tarihlenen 30 Budist mağara tamamen Buda’ya adanmış. Bu 30 mağaralardan beşi Chaityas (ibadet yerleri), diğer 25'i ise Viharas (rahiplerin yaşadığı manastırlar). Duvarlarında, tavan ve lolonlarda Buda’nın günlük yaşantısından kesitler, savaşlardan sahneler sunan ve her biri ayrı bir öykü anlatan duvar resimleri antik Hint sanatının en iyi örneklerini sergilemekte.

Mağaralar Hint sanatının en iyi ayakta kalan örnekleri olarak tanımlanan resimler ve heykelleri içermekte. Büyük bir ustalıkla oyulmuş her bir kaya-mağaranın içleri ayrı ayrı inanılmaz, gerçekten olağanüstü görüntüler sunuyor. Müthiş işlemeli duvar ve tavan freskleri, resim ve heykellerle süslenmiş Budist dinin birer sanat şaheseri mağaralar insanı adeta büyülüyor.

Buda’nın insan şeklinde temsil edilmesinin 4 ve 5. yüzyıllara rastladığı düşünülürse, Ajanta Mağara-tapınaklarında yer alan çok sayıdaki Buda heykelleri belki de ilk örnekler. Duvarlarda ise yaklaşık 500 den fazla şiir bulunuyor.

Unesco Dünya Mirası Ellora ve Acanta Mağaraları birbirine çok yakın iki mağara, ikisi de kayaya oyulmuş mağaralar ve birbirine benzer görünmesine rağmen aralarında ciddi farklar bulunuyor.

Ajanta sadece Budist tapınakları olmasına karşın Ellora Mağaraları ise tek bir tapınak yerine birçok dine ait tapınakları bünyesinde barındırıyor. Hindu, Budist ve Jain tapınakları yan yana. Ajanta Mağaraları'nda resimler olmasına karşın Ellora’da yalnızca resimler değil, kaya kütlenin oyulması sırasında yapılmış heykel ve heykelcikler de bulunuyor. Ellora Tapınağı, tek bir kayanın oyularak elde edilen geniş bir avlunun ortasına inşa edilen, dünyadaki en büyük kaya-tapınaklardan. Ajanta ise dağın yamacına hilal şekli üzerine ayrı ayrı oyulmuş 34 tapınaktan oluşmakta.

Ellora Mağarası’ndan sonra, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve muhteşem olduğu kadar ilginç bir mağara olan Ajanta Mağarası’nı görmenin keyfi ile trenimize dönüyoruz bugün de. Her iki mağaraya da, içlerindeki gerçek bir işçilik harikası olan resimler ve heykellere de hayran oldum...

Biz trenimizde yorgunluk çıkarırken, trenimiz Kolhapur şehrine doğru yol alıyor. Bugünkü gezimiz tam gün değildi, o nedenle günün geri kalan kısmında biraz da trenimizin keyfini çıkaracağız. De-Lux trenimizde birçok aktivite bulunuyor: Yemek saatine kadar kütüphane vagonunda kitap okumak, büyük ekran televizyonda film izlemek, SPA vagonunda masaj yaptırarak gevşemek ya da bir Hint masa oyunu olan “carom”unun kurallarını öğrenerek değerlendirmek seçenekler arasında.

Yarın sabah uyandığımızda tarihi Kolhapur şehrinde olacağız.

nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.