Goa: Tarihi, Plajları ve Baharatlarıyla Ünlü Küçük Eyalet
Hindistan’ın Güneybatı kıyısının en küçük eyaleti Goa; Hindular, Budistler, Müslümanlar ve Portekizliler gibi birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış bir yer. Hindistan’ın 1961 yılına kadar, toplamda 450 yıl Portekiz sömürgesi olması nedeniyle Portekiz İmparatorluğu’nun doğudaki başkenti olmuş. Dolayısıyla da Portekiz etkileri ve Portekiz mimari etkisinin çok net görüldüğü bir eyalet olan Goa, bağımsızlığını 1961 yılında kazanmış.
Goa, tarihi olmasının yanı sıra nefis plajları, 5 yıldızlı otelleri ve sakinliği ile ülkenin deniz tatili yöresi. Miramar Sahili ve Dona Paula uzun kumsalları ve kaliteli plajları ile ünlü. Gece eğlenceleri, Hint yemeklerinin yanı sıra ünlü Arap Denizi mahsulleri, çarşı pazarları ile de çok sayıda turist ağırlamakta. Biz, birkaç öğlen yemeği haricinde tren dışında yemek yemedik. Ancak trenimiz restoranının süper şefinin elinden bol bol, müthiş lezzetli karides ve ıstakoz yedik.
Biz deniz turizmi yerine kentin kültürel bölgesi Old Goa’ya, Fontainhas’a, Bijapur Krallığı’nın ikinci merkezi olarak kurulmuş eski yerleşim bölgesi Latin Quarters'e gidiyoruz. Portekiz tarzı mimari ile inşa edilmiş ve oldukça iyi korunmuş, çoğu restore edilmiş birçok evin bulunduğu bölge (2-3) UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almakta.
Daracık sokaklarında sağlı sollu sıralanmış evler çok nostaljik. Mavi, yeşil, sarı, mor ve kırmızının muhteşem tonlarında badanalı, çatıları kiremitli evler ve çiçekler içindeki bahçe ve duvarları ile çok derin bir tarihe sahip. Kent bize Hindistan’ın en eski hayatından izler sunarken çok hoş zamanlar de yaşatıyor.
Goa’nun eski başkenti Ribandar’a devam ediyoruz. Antik kiliseler ve doğanın arayışlarına cesurca dayanmaya devam eden, bir zamanlar yüce St. Augustine Kulesi olan kalıntılar arasında yürüyüş yapıyoruz. Bom Jesus Bazilikası, Goa UNESCO Dünya Mirası Bölgesi'ndeki kiliselerin bir parçası. Kilisedeki değerli taşlarla döşenmiş mermer zemin ve duvarları süsleyen zarif resimleri hayranlık uyandırıyor...
Goa Kiliseleri ve Kıyafetleri olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde içinde yer alan Se Katedrali, Old Goa’daki en büyük katedral. 17. yüzyıl eseri. Portekiz-Gotik mimari sanatının bir örneği ve dış yapısı Tuscan, iç yapısı ise Korint ekolüne ait. Orijinal yapıdaki iki kuleden biri çökmüş, ikinci kuledeki çan ise Goa’daki en büyük çan. Bu çan canlı sesi nedeniyle “Altın Çan” olarak bilinmekte.
Bugünkü öğle yemeğimiz geleneksel bir Goan ziyafeti. Goa’nın köklü ailelerinden Sahakari ailesine ait oldukça büyük bir çiftlikteyiz: Sahakari Baharat Çiftliği. Arazilerinin bir bölümünü turizme açarak biz turistlere doğal bir ortamda Hint yemekleri sunuyorlar. Çatıya hevenkle astıkları minicik muzların tadı hala damağımda...
Yemekten sonra görevli bir bayan bizi çiftlikte gezdirerek baharatların yetiştirilmesinden, toplanıp işlenmesine kadar detaylı bilgiler veriyor. Ağaçlara bir maymun çevikliğinde tırmanan genç ise hepimizin sempatisini kazanıyor. Çiftlikten ayrılmadan burada yetiştirdikleri vanilya, zencefil, zerdeçal, tarçın, sumak, karabiber, kimyon gibi doğal ve elbette köri, garam masala gibi Hint baharatlardan alıyoruz, hem kendimize hem sevdiklerimize.
Çiftliğin içinden geçen nehirdeki file binerek dolaşmak isterseniz ıslanmayı da göze alın, zira fil bakıcısının bir ıslığı ile hortumuyla nehirden aldığı suyu başınızda aşağı boşaltacaktır…
Son olarak; ilginç ve çok güzel, içi adeta bir müze olan bir Rahip Evi’ne gidiyoruz. Tarihi bir ev, tarihi ve antika eşyalar, halılar, avizeler ve yüzlerce kitap içeren kütüphane, şimdilerde hemen karşısındaki kiliseye gelir sağlamak amacıyla turistlere açılmış. Yemyeşil, çiçekler içinde muazzam bahçeye bakan bir terasta 5 çayımızın yanında harika kekler, nefis börekler ikram ediliyor.
Eski Goa yaşamına tanıklık ettik, sağlıklı ve nefis bir yemek yedik. Tarihi yerleri gezip bugünümüzü de keyifle tamamladık. Yine keyifli, dolu dolu bir günün ardından trenimize dönüyoruz. Bir sonraki rotamız, ülkenin en güzel manzaralarına sahip “Konkan” arasından ulaşacağımız Sindhudurg.