Anadolu’ya Açılan İlk Kapı – Sultan Alparslan’ın 1064’te Anadolu’da fethettiği ilk kent, Kars’ı fethetmesiyle de Türklerin ilk yerleşim yeri Kars.

Bugün Kars’taki son günümüz ve artık şehri geziyoruz, her ne kadar şehirdeki önemli binaların önünden defalarca geçmiş olsak da şimdi biraz daha yakından görüp, hikayelerini öğreniyoruz. Kars yakınında Ani Harabeleri’ni gezdik, Çıldır Gölü’ne gittik, gecelerini yaşadık, yöresel tatlarını ve peynirlerini tattık, yapımlarını öğrendik, şimdi biraz da şehirden ve tarihi binalarından bahsetmenin zamanı geldi… Ne dersiniz?
Kars şehri ve çevresi bir açık hava müzesi, şehrin içinde çok sayıda korumaya alınmış 300’e yakın tarihi yapı, camiye dönüştürülmüş kiliseler, köprüler, ihtişamlı yapılar ve içindeki müthiş süslemelerle eski zengin evleri (ki biz bunlardan birini gezebildik). Korunmaya alınmış dense de benim gördüklerim ne yazık ki hüzünlü, dış duvarlarının üzerlerindeki tabelalar, panolar, iç duvarlardaki yazılarla güzelim yapıların güzellikleri gölgelenmiş.
Otelimizin arkasında kayalık bir tepede heybetle yükselen Kars Kalesi ile başlayalım gezimize.
KARS KALESİ: Selçuklulara bağlı Saltuklu Sultanı Melik İzzeddin'in isteği ile dönemin veziri Firuz Akay tarafından, 1153 yılında yaptırılan, Merkez, İç Kale veya Stadel olarak da bilinen kale 14.yüzyılda Timur tarafından yerle bir edilmiş ancak 1579'da 3.Murat'ın emriyle Lala Mustafa Paşa tarafından yeniden yapılmış. Kaynaklara göre, kalenin yapımında 100.000 asker ve işçi çalışmış, bunu belirten bir kitabe de dış surların kapısına konmuş. Dikdörtgen planlı kale, 250 x 90 metre uzunluğunda olup çevre uzunluğu 3500 metre. 220 adet burçlarından ancak yedi tanesi günümüze gelebilmiş. İç ve dış olarak iki bölümden meydana gelen kalenin önüne derin hendekler kazılmış olan dış surları beş sıra halinde, asıl kale ise doğuya yönelik. Kalenin üç büyük kapısı da görülmeye değer. Kale dış surları kesme bazalt taşından. “Su kapısı (Çeribaşı Kapısı), güneyde “Kağızman kapısı” (Orta Kapı) ve doğuda “Behram Kapısı”. Kale burcuna taş döşeli bir yol ve yolun bitiminde de merdivenlerle ulaşılıyor.
OSMANLI HAMAMLARI - Otelimizin önündeki Kars Çayı’nın hemen kıyısındaki Osmanlı Hamamları 17. yy başında Osmanlı mimari tekniğinde yapılmış.
Elbeyioğlu - Muradiye Hamamı: Hamamın batı girişinde bulunan büyük ahşap balkonu nedeniyle halk arasında “Balkonlu Hamam” olarak da adlandırılan, Kars Çayı’nın ve Taşköprü’nün kenarında kabartma ve süslemeleri ile 18.yüzyıl mimari özelliklerini taşıyan ve Osmanlı hamam mimarisi örneklerinden. Düzgün kesme ve moloz taş duvarları üzerine kazınmış tarihe göre 1774 yılında yapılmış. Biri büyük, biri küçük iki kubbeli ve dikdörtgen planlı hamamın iç mekanındaki sağır kemerler dikkat çekici. Yıllarca Karslılara hizmet veren Muradiye Hamamı yakın tarihlere kadar işlevini sürdürürken günümüzde ne yazık ki ilgisizlik ve sahipsizlikten dolayı yıkılmak üzere.
Mazlumağa Hamamı ya da Topçuoğlu Hamamı: Yine Taş Köprü’nün kenarında başka bir hamam, ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı, kitabesi bulunmadığından kesinlik kazanmamış olsa da bir köşesine kazınmış olan tarih 1742. Sultan 3. Murat zamanında, Kars’ın onarımı sırasında yapıldığı bilinmekte. Osmanlı mimarisi örneklerinden olup, soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiş, üzerini örten merkezi kubbe ise kesme ve moloz taştan yapılmış. Hamam 1918 yılında Ermeniler tarafından tahrip edilmiş, daha sonra yeniden onarılmış. Yakın tarihlere kadar hamam işlevini sürdürse de günümüzde artık kullanılmıyor. Rus işgali sırasında ünlü yazar Puşkin’in bu hamamda yıkandığı da söylentiler arasında.
Bir müddet önce belediye tarafından bu tarihi hamamlarının restorasyonuna başlanmış ancak ne yazık ki yarım kalmış ve geçen süre içerisinde de bu değerli hamamlar talan edilmeye başlanmış. Umuyorum bir an önce yetkililer ilgilenir ve bu değerlerimiz yok olmaz. Restore edilmesi planlanan hamam kültür merkezi olarak kullanılması planlar arasında.
KARAHANOĞLU KÖPRÜSÜ (Taş köprü) - Kars’a gelen yerli ve yabancı turistlerin ilk uğrak yerlerinden birisi olan Taş Köprü, Kars’ın en önemli ekolojik değerlerinden biri. Kars Çayı üzerindeki üç kemerli köprü, Sultan 3. Murat tarafından 1579 da yaptırılmış, bu ilk köprü yıkılınca, 1719 da eski ayaklar üzerine bugünkü köprü inşa edilmiş.
ON İKİ HAVARİLER KİLİSESİ (Kümbet Camii)
Köprünün biraz ilerisinde yer alan Ermeni Kilisesi. Bagratlı Kralı Abbas tarafından 12 Havari adına yapılan bina kesme bazalt taş kullanılarak beş yılda tamamlanmış. Dört yapraklı yonca şeklinde, haç planlı kilisenin adı ise pencere kemerleri arasında yer alan on iki havari taş kabartma figürlerinden gelmekte. Selçukluların Kars'ı ele geçirmesinden sonra cami olarak kullanılan yapı Rus işgali sırasında ilaveler de yapılarak tekrar kiliseye çevrilmiş, hatta başpiskoposluk binası olmuş. Kısa bir süre müze olarak kullanılsa da Osmanlı döneminde yeniden camiye dönüştürülür, günümüzde Kümbet Camii olarak bilinmekte. İç mekandaki 12 gömme sütunun gövdeleri sarmal süsler, kemerler ve kordonlarla çevrelenmiş, sütunun üzerinde bulunan kemer kıvrımlarında ayakta duran kabartma insan figürleri ve yılan halen motifleri görülmekte.
ULU CAMİİ: Sultan İbrahim döneminde Kars Beylerbeyi Dilaver Paşa tarafından yapılan cami bir dönem yıkılıp tekrar restore edilirken orijinalliğini yitirtip yeni bir görünüm almış. Kesme taştan, kare planlı Cami, kasnak üzerine oturmuş merkezi bir kubbe ile örtülmüş, duvarları alt sırada dikdörtgen, üst sırada da yuvarlak kemerli pencerelerle aydınlatılmış. İki yanındaki birer şerefeli iki minare kare kaideli, yuvarlak gövdeli. Mihrap ve minberi ise hiçbir mimari özellik taşımıyor.
EVLİYA CAMİİ – Kars’ın Alpaslan tarafından fethedilmesi sırasında, Anadolu’ya ilk gelen Alperenlerden Ebu’l Hasan Harakan-i adına, Lala Mustafa paşa tarafından 1579 yılında yaptırılmış. Cami 17.





Horasanlı Hasan-ı Harakani’nin kare planlı, kubbesi çini kaplı türbesi, yüzyıllar içerisinde bazı değişikliklerle günümüze kadar ulaşmış, caminin avlusu içerisinde hemen caminin yanında. Kabrinin bulunduğu alana da kubbeli bir şadırvan yapılmış, bu şadırvanın içerisinde Ebul Hasan Harakani’ye ait türbenin etrafında 21 adet mezar daha bulunuyor. Bunlardan birisi, Kars Beylerbeyi Kethüda Mehmet Paşaya ait Kars’taki tek kavuklu mezar, diğeri ise Kars’ın 40 yıllık Rus işgali sırasında şehirdeki Ermeni ve Rus baskılarına karşı halkı eğiterek Kars’tan göç etmelerini önleyerek Türk nüfusunu korumak için mücadele veren Evliya camisinin imamı Hafız Kurban Efendiye ait. (Camii külliyesi içerisinde bir türbesi bulunan Ebul Hasan Harakani ise, Mevlana’nın da övgüyle bahsettiği, Peygamberin izini takip ederek insanlığa iyiliği tavsiye edip kötülükten men etmek için Horasan’dan Anadolu’ya doğru yola çıkan, ancak Kars’taki Yahniler dağında düşmana karşı savaşırken şehit düşen bir evliya)