Göl donuk ama kıyılardan erimeye başladığı gözle görülüyor, kıyıdan erimeye başlayan göl ile donan bölüm arasında bir çizgi var ve bu o kadar güzel kareler oluşturuyor ki inanılmaz.
2000 metrede bulunan Çıldır Gölü, Türkiye’nin donan tek gölüymüş. Bulut fotoğrafları çekmeyi ve resmetmeyi çok seven biri olarak, karşıdaki karlı yüce dağlar ve hafif bulutlu ama masmavi gökyüzü harika manzaralar veriyor bana :) Ara sıra çıkan güneşin bulutlar arasından süzülen hüzmeleri ise tek kelimeyle harika, gölü bir başka güzelleştiriyor. Görüntüde biraz da yeşil olsaydı manzara tam olacaktı.
Bu arada yemek yiyeceğimiz restorandan haber geliyor, ne yazık ki kızak yapamayacağız. Üzülmenin faydası yok, şöyle düşünüyorum, arabacı kızakları çeken atları muhtemelen kırbaçlayacaktı ve ben buna dayanamayacaktım. Evet iyi ki kızak yapamayacağız :) Pollyanna’yı oynamakta yarar var, ne dersiniz?:) Daha önce bir kez Avusturya, ZelAmZe kayak kasabasındaki göl üzerinde yürümüş, dolaşmıştım, hem heyecanlı hem de çok keyifliydi hatırlıyorum. Çıldır Gölü’nde de bir daha ki gelişimize diyelim…

Çıldır, Ardahan ilinin bir ilçesi, 1878 yılındaki Berlin Anlaşması sonucu savaş borcu olarak Kars ve Batum ile birlikte Ruslara verilmiş, 1921’de düşman işgalinden kurtarılarak önce Kars’a, il olmasının ardından da Ardahan’a bağlanmış. Yaşayan halk Terekeme ve Ahıska Türkleri, geçim kaynakları ise hayvancılık ve tarımın yanı sıra elbette turizm.
İlçede bulunan Şeytan Kalesi, 7 katlı mağaralar, Gürcistan sınırındaki Kurt Kalesi ve elbette Çıldır Gölü ile içerisinde bulunan Kuş Adası, Akçakale köyü içerisinde bulunan Alpaslan Adası ve adanın içerisinde bulunun yer altı mağaraları ile kiliseler yabancı turistlerin ilgisi çeken yerler.
Çıldır Gölü ise Ardahan ve Kars il sınırları içerisinde, 123 km2’lik alanı ile Doğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük tatlı su ve en büyük ikinci gölü. Deniz seviyesinden 2000 metre yükseklikte bulunan gölün en derin noktası 42 metre. Ermenistan sınırında bulunan Arpaçay’ın kolu olan Telek Çayı ise Çıldır Gölü’nün bir uzantısı.
Göl çevresinde hayvancılık ve dört mevsim yapılabilen balıkçılık yöre halkı için oldukça önemli bir ekonomik gelir kaynağı, kışın buz tutan gölde kalın buz tabakası kırılarak Eskimo tarzı balık avlanmakta, en önemli balığı sazan (sarı sazan ya da aynalı sazan da deniyormuş). Ne yazık ki, bazı yöre balıkçılarının yasaklara uymayarak kontrolsüz ve aşırı avlanmalarının balıkçılığı olumsuz etkilemesi, göl kenarına yapılması planlanan otelin de kirlilik yaratacağı endişesi çevre halkı tarafından endişe yaratmakta. Turizmi, tarihi eserleri, bol balıkları, kuş türleri, muhteşem doğasıyla yaşam güzel, halkı mutlu, bence Çıldır’ı ve yöresi bıraksak da hep böyle güzel ve bakir kalsa...

Artık Kars’a dönüyoruz, yarın son günümüz, Kars’a özel peynirler ve diğer yöresel ürünler almadan dönmeyeceğiz demiştik, o halde önce biraz alışveriş (Kars peynirlerini detaylı anlatacağım) sonra da özel bir akşam için hazırlanacağız.
Kars Kaz Evi’ndeki akşam yemeğimizde kaz ziyafeti var, bir yandan da Kafkas oyunları ve aşık atışması izleyeceğiz. Tüm bu güzellikleri yazı dizimin devamında ilgiyle izleyeceğinize eminim.