Tanzanya'nın Kuzeyi: Ngorongoro Krateri

Tanzanya’nın kuzeyinde, karmakarışık bir bitki örtüsü altına gizlenmiş olan, deniz seviyesinden yaklaşık 1.800 metre yükseklikteki bu antik ve çoktan sönmüş volkanın sarp yamaçları krater duvarlarının içinde neler döndüğüne dair çok az ipucu verir. Tek odak noktası, pembe lekeli havuzlar etrafında pırıl pırıl dönen, yaklaşık 600 metre aşağıdaki gümüş işlemeli su yollarıdır.

Krater tabanındaki koyu beneklerin tam olarak ne olduğu ancak bunların durmaksızın hareket etmeleri sonucunda açıklığa kavuşur. Otlayan binlerce zebra ve antilop. Bir hareket dalgası birdenbire havuzu karıştırır.

Pembe lekeler havalanır havada bir iki tur attıktan sonra tekrar suya inerler. Bunlar, yalnızca karides gibi bazı kabukluların yaşayabildiği sodalı gölde beslenen flamingolardır.

Afrika yaban hayatının en büyük buluşmalarından birisini (yaklaşık 30-40.000 hayvan) kraterin 300 kilometrekarelik tabanından izlemek mümkündür.

Ngorongoro’da toplanan hayvanların ismini yazmak, safariye çıkmış fotoğrafçıların kontrol listesini okumaktan farksızdır. İçlerinde aslanların, fillerin, leoparların, gergedanların, su aygırlarının, zürafa ve çeşitli antilopların yanı sıra güney Afrika geyikleri, impalalar, gazeller, siyah benekli Afrika maymunları, babunlar, yaban domuzları, yarasa kulakları tilkiler ve sırtlanların da bulunduğu büyük memeliler sınıfına giren en az 50 farklı tür.

Ayrıca devekuşu, ördek ve Afrika tavuğu (guinea fowl) ile birlikte 400’ü aşkın kuş türü.

Kratere böylece, Doğu Afrika yaban hayatının küçük ölçekli hali olarak bakılabilir.

KRATER DAĞLARINgorongoro, yer kabuğu üzerinde Afrika boyunca Mozambik’ten Suriye’ye kadar uzanan fay hattının bir bölümü olan Büyük Çatlak Vadisi (Great Rift Valley) üzerinde yer alır.

Milyonlarca yıl boyunca farklı zamanlarda dünya merkezindeki büyük basınç sonucunda bu fayın zayıf noktalarında patlayan yanardağlar Doğu Afrika’nın “Krater Dağları”nı oluşturdu.

Ngorongoro işte bu yanardağlardan biri. Bir zamanlar konik bir şekle ve şimdikinden iki misli yüksekliğe sahipmiş. Ancak yaklaşık 2.5 milyon yıl önce gerçekleşen son püskürmenin şiddeti ve altındaki erimiş kaya kütlesinin lav olarak dışarı kusulması nedeniyle konik zirvesi içeri çökerek bir oyuk halini almış.

Bu olaydan günümüze kalan tek kalıntı ise kraterin kuzey batısında yer alan Yuvarlak Masa Tepesi’dir (Round Table Hill).

Teknik olarak bir volkanik patlama ya da çöküntü sonucu oluşmuş volkanik kraterlere “caldera” ismi veriliyor. Kabaca daireyi andıran 18 km’lik çapıyla, Ngorongoro dünyanın altıncı büyük kalderası. Ama çeperleri kırıksız olan kraterler arasında dünyanın en büyük kalderası olarak biliniyor. Ngorongoro, Masai dilinde “büyük delik” anlamına geliyor.

1959’da yapılan bozuk bir yol yalnızca 3.2 km’lik bir mesafede 600 metre yükseklik kaybederek krater tabanına kadar iniyor.

Buraya ancak 4x4 araçlarla inilebiliyor. Yılda ortalama 10.000 turist krateri ziyaret ediyor.

Batıdaki Serengeti Düzlükleri’nin su ve taze ot bulmak için her yıl göç eden hayvanlarından farklı olarak, Ngorongoro’da yaşayan hayvanların büyük bir bölümü yıl boyunca krater çevresinde kalır; çünkü burada kurak sezonlarda bile su bulunuyor.

Bir dizi bataklıkla, sığ bir soda gölü olan ana göl Magadi iki nehirden – Munge ve Lonyonike – besleniyor. Hiçbir çıkış yolu olmayan göl suları ise yüzyıllardır süren buharlaşmanın bir sonucu olarak yüksek oranda tuz içeriyor. Değişik açılardan bakıldığında görünen koyu maviliği nedeni de budur. Bu gölde sadece su yosunları ve karides türü bazı kabuklular yaşayabiliyor. Bu da bu gölden beslenen milyonlarca flamingoya yuva olmaya devam ediyor.

Hemen yakındaki bataklıklarda su aygırları, havuzlarda filler ve siyah gergedanlar kraterin büyükleri olarak önde geliyorlar.

Her yıl, Aralık’tan Nisan ya da Mayıs’a kadar süren yağmurların ardından krater otlakları zümrüt yeşiline bürünür ve zengin volkanik toprakta filizlenen pembe, sarı, mavi ve beyaz çiçeklerle dalgalanır.

Mayıs’la Kasım arasındaki kurak sezon ilerledikçe kraterin rengi de aşamalı olarak yeşilden sarıya, sonra da açık kahve kahverengine dönüşür ve hayvanlar da Munge Bataklığı kenarında toplanır.

Otçullar otlağın büyük bir bölümünü kaplar ve aslan, leopar, çita, sırtlan ve çakallar gibi etoburlara av olurlar.

Otçullar genellikle otların en yeşil olduğu Ocak ve Şubat ayında doğurur… Etrafta bir sürü yeni doğmuş otçul yavrularının olması, kendi yavrularının ve onların bakımını üstlenen annelerin iyi beslenmesi gerektiği için yırtıcılar da aynı dönemde yavrularlar.

Kratere gitmenin en iyi zamanı diye bir dönem yok aslında. Zira her dönemde büyük beşi gözlemlemek olasıdır.

Ancak kalabalıklardan kaçınmak amacı ile sezon dışı gitmekte yarar var. Bu da kraterin batak olduğu Nisan Mayıs aylarıdır ama o zaman da etkinlik maceralı olabilir…

Daha fazla fotoğraf için;

PICASA       
https://picasaweb.google.com/104633458679852151205/NGORONGORO24012013#5904070326837268642

GOOGLE+https://plus.google.com/u/0/photos/104633458679852151205/albums/5904066048790337073

GEÇKİN GEZGİN

Yazar Hakkında

GEÇKİN GEZGİN

A. RÜŞTÜ HATİPOĞLU (GEÇKİN GEZGİN)Rüştü öyle bir fanidir ki, neredeyse bebekliğinden beri gezgindir… Ankara-Polatlı yolunda gördüğü çingene obaları ona bu virüsü aşılamıştır.