Suat Şimşek: “Gezmek benim için dünya vatandaşlığının tescili anlamına geliyor”

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
18 yıldır İstanbul Barosu’na kayıtlı olarak serbest avukatlık yapmaktayım. Profesyonel avukatlık mesleğimin yanı sıra yine profesyonel olarak 10 yıldır yurtdışı tur rehberliği yapıyorum Eke Şimşek Hukuk Bürosu’nun yönetici ortağı olarak kurumsal firma çalışanlarına hukuk, turizm, genel kültür, motivasyon, yeme-içme sanatı üzerine eğitimler veriyorum. Ayrıca hukuki konulara ilişkin olarak ise hukuki makaleler ile gezdiğim gördüğüm yerlere ilişkin yazılı medyada yayınlanmakta olan seyahat yazıları yazıyorum. Uzun bir dönem Cumhuriyet Gazetesi’nde yazdım. Kendimi kesinlikle bir gezgin olarak tanımlıyorum. Gezmenin kesinlikle bir ihtiyaç olduğuna inancım tam.

Gezmek size ne ifade ediyor? Seyahatlerin hayatınızdaki yeri nedir?
Ünlü İtalyan şair ve romancı Cesare Pavese der ki: “Dünyanın yuvarlak olduğunu bilmek ve bir ayağı yolda olmak hoşuma gidiyor.” Bu sözü küçüklüğümden beri benimsemişimdir. Her şeyden önce; gezgin, bir dünya vatandaşıdır. Tüm dünya insanlarına, uygarlıklarına ve kültürlerine; hiçbir ayrım yapmadan, önyargısız yaklaşır. İnsanlara ırk, din, dil, cinsiyet ve milliyet kalıplarının dışında bakmaya çalışır. Kendi kültüründen olmayan insanların geleneklerini, kültürlerini, dünyalarını anlamaya çalışır. Dünyanın, temiz bir çevre ile değerli olduğunu; ekosistem ile kültür çeşitliliğinin de büyük bir hazine olduğunu çok iyi bilir. İşte tüm bu nedenlerle elimden geldiğince hayatımı bir gezgin olarak yaşamaya çalışıyorum. Gezmek benim için dünya vatandaşlığının tescili anlamına geliyor.

Suat Şimşek: “Gezmek benim için dünya vatandaşlığının tescili anlamına geliyor”

Şimdiye kadar kaç ülke gezdiniz?
Şu ana kadar yeni döndüğüm Faroe Adaları seyahatimle birlikte toplamda Brüksel merkezli Uluslararası Gezginler Kulübü’nün belirlediği ülke sayısına göre 128 ülkeyi gezme ve görme fırsatı elde ettim. Türkiye’mizin ise 80 ilinde bulundum. 658 şehir, sayısız köy ve kasaba…

Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi en çok neresi etkiledi?
En çok neresi etkiledi derken buna tek bir cevap vermek elbette olanaksız. Ama en çok tabiri tarafınızdan kullanıldığı için bir sıralama yaparak cevap vermek gerekir ise beni en çok etkileyen yer Kudüs’tür. Hem coğrafi, hem tarihsel, hem kültürel hem de dini açıdan birçok etkinliği bir arada görebildiğimiz Kudüs aslında sadece Ortadoğu’nun değil dinsel sebeplerle tüm dünyanın dikkatini çeken önemli bir destinasyon. Süleyman Tapınağı’nın tek kalan duvarı olan ve günümüzde Ağlama Duvarı olarak bildiğimiz Musevilerin kutsal ibadethaneleri ile Müslümanların kutsal addettiği üç mescitten -Mescid-i Haram(Kâbe-Mekke), Mescid-i Nebevi (Medine) - biri olan Mescid-i Aksa’da insanlar nerede ise dip dibe ibadet ederler. Bu durum, aynı Yaradan’a inananların farklı yollardan O’na ulaşmaya çalışmalarını aynı alanda birlikte yapmaları inanılmaz etkileyici bir görüntü ortaya çıkarır. Latin Amerika ülkelerinde etkilendiğim en önemli yerler ise elbette “Dünyanın Yeni 7 Harikaları”ndan biri olan Peru’daki Machu Picchu ve Meksika’daki Chichen Itza’dır. Buralardaki yapıların sırlarının henüz modern dünya ilmi ile bile çözülememesi size de ilginç gelmiyor mu? Aynen Giza Piramitleri’nde olduğu gibi!

Suat Şimşek: “Gezmek benim için dünya vatandaşlığının tescili anlamına geliyor”

Bugüne kadar gittikleriniz arasında sizi hayal kırıklığına uğratan bir yer oldu mu?
Samuel Johnson’ın da dediği gibi “Seyahat etmek, hayal gücümüzü gerçeklerle dengeler ve bazı şeylerin nasıl olabileceklerini düşünmek yerine, onları oldukları gibi görmemizi sağlar.” Buradan hareketle seyahatlerime çıkmadan evvel gideceğim ülkelerin hemen hemen tüm özelliklerini iyi araştırdığım için pek hayal kırıklığına uğradığım bir durum olmadı. Ancak özellikle bazı Akdeniz ülkelerinde yaşadığımız misafirperverliğe uygun olmayan tatsız anılar oluyor elbette.

Bir gezgin olarak kesinlikle seyahatlerime hazırlanırken gideceğim ülkedeki Dünya Miras Listesi’nde yer alan yapı, antik kentler, coğrafi ve sulak alanlar ile müzelerin listesini yapar öyle hareket ederim. O yüzden pek hayal kırıklığı yaşamak başıma gelmedi, gelen şeyler ise genelde ufak tefek sınır geçişlerinde yaşadığım tatsızlıklardır. Rehber olarak buradan aldığım bir turu Bulgaristan’a karayolu ile götürürken Kapıkule sınır kapısında Bulgar polisinin beni ülkelerine sokmaması tam bir hayal kırıklığı idi. Turdan herkesin geçip de rehber olarak benim ortada kalmam hayatımda yaşadığım en büyük hayal kırıklığıdır. Vizemin eski pasaportumda olması ve yeni pasaportumla birlikte iki pasaportu aynı anda taşıdığım halde ülkeye giriş izni ne yazık ki bana verilmedi. Hala bu olay nedeni ile duyduğum antipatiden dolayı Bulgaristan’a gitmedim ve gitmeyeceğim. Çok sonraları Almanya’ya araba ile gidişim esnasında bir tek transit geçiş hariç Bulgaristan topraklarında bulunmadım. Gezdiğim 128 ülkeden biri değildir kısacası Bulgaristan. Bu sebeple Avrupa’da tek görmediğim ülke olarak kaldı.

Bize biraz seyahat etme mantığınızı anlatır mısınız? Genelde tek mi yoksa grupla mı seyahat edersiniz?
En yakın arkadaşlarımla ve dostlarımla yaptığım kısa-orta menzilli seyahatlerden artık daha çok keyif almaya başladım. Önceden bir sırt çantalı olarak dünyayı dolaşmaktan zevk alırken artık biraz daha paylaşımların artması amacıyla en yakın dostlarımla seyahat ediyorum. Ancak profesyonel tur rehberliği de yaptığım için elbette gruplar ile de özel günlere yönelik seyahatlerimiz oluyor. Buradan grupla seyahatlerden zevk almadığım ortaya çıkmasın. Yeni insanlarla tanışmak ve kaynaşmak zaten bir insana başlı başına bir haz verir.

Suat Şimşek: “Gezmek benim için dünya vatandaşlığının tescili anlamına geliyor”

Rotanızı nasıl belirliyorsunuz?
Yalnız veya küçük dost gruplarımla seyahatlerimde genelde bana tanınan öncelik nedeni ile benim de görmediğim bir ülkeye seyahat, rotanın belirlenmesinde en önemli faktör. Ama bazen öyle an geliyor ki hemen kalkıp kaçasın geliyor. İşte o an rotayı belirlerken sadece gittiğim bir ülkenin görmediğim bir şehrine yolculuk seçimi rotamı belirliyor. Bu olayı özellikle sık sık Avrupa’ya seyahatlerimde yaşıyorum.

Sırada neresi var?
Şu an Amerika kıtasında görmediğim, gitmediğim Orta Amerika ülkelerinden birkaçı kaldı. El Salvador, Nikaragua ve Honduras’a gitmek ilk hedefim. Dünya anakarasında kalan birçok ülkeyi görmeme rağmen bağlı ada devletlerine pek seyahatim olmadı. Polinezya ve Mikronezya’daki ülkeler gibi… Sıra gözetmeksizin görmediğim tüm ülkeleri gezmek istiyorum. Zaman ve şartlar bakımından sıralama yapma imkânım ne yazık ki bulunmuyor.

Suat Şimşek: “Gezmek benim için dünya vatandaşlığının tescili anlamına geliyor”

Seyahatleriniz sırasında sizin gibi gezginlerle tanışıyor musunuz? Hiç enteresan anınız var mı?
Elbette birçok seyahatimde dünyanın değişik yerlerinden gelen sayısız gezginle tanışma imkânımız oluyor. Özellikle daha önceleri sırt çantalı seyahatlerim esnasında konakladığım hostel, motel gibi yerlerde hemen hemen herkes ellerinde Lonely Planet kitapları ile birbirlerine görülmesi, gidilmesi gereken destinasyonları anlatırdı. Çektikleri fotoğrafları gösterirlerdi. En ilginç anılarımdan biri ise Antalya Kekova’da tanıştığım gezgin bir aileye sonradan misafirleri olarak Norveç’e gidişim örnek verilebilir. Dedim ya! Gezginler için tek düşünce dünya vatandaşlığıdır. Özellikle Hospitality Club yolu ile yapılan seyahatlerin hazzı bambaşkadır.

Ülkelerin yeme-içme alışkanlıkları çok farklı olabiliyor. Siz gezilerinizde bu durumu nasıl belirliyorsunuz, yemek yemek için nasıl yerler tercih ediyorsunuz?
Gittiğim ülkeye ve şehre göre değişiyor. Avukat ve gezgin olmanın yanı sıra biraz da zamanla gurme olduk diyelim. Yani “Sonradan Gurme” : )
 
Son zamanlardaki seyahatlerimde daha çok “7 Kıtada Dünyanın Tatlarına Yolculuk” adlı TV programıma yönelik olarak yerel lezzetleri tadıyorum. Aslında sokak tatlarına meraklı bir gezginimdir. Afrika ülkelerinde ise genel olarak daha evvel sömürge oldukları ülkelerin mutfakları fazla sayıda vardır. Örneğin Togo’da, Benin’de çok sayıda Fransız lokantası vardır. Hem hijyen hem de korkularım açısından yemeklerimi buralarda yerim. Uzakdoğu’da ise genelde sokaklardan yerel tatları da denerim. Ancak bu söylediklerimin hepsi öğle yemekleri içindir. Akşamları illaki o ülkenin en iyi lokantalarını keşfe çıkarım.

Suat Şimşek: “Gezmek benim için dünya vatandaşlığının tescili anlamına geliyor”

Kalacak yer olarak tercihiniz genelde nedir? Otel, hostel, kamp vs.
Son birkaç yıldır bende başlayan merak; Avrupa’ya araba ile gidip gelmek ama farklı rotalardan… O yüzden geçeceğim rotalardaki guest house’lar da kalmak favori seçeneğim. Ancak farklı kıtalara yolculuklarımda kesinlikle 4 veya 5 yıldızlı konaklama seçeneklerini değerlendiriyorum. Ya önceden ayarlayarak ya da son dakika fırsatlarından yararlanarak… Son 5 senedir hostel, mocamp ya da kamping alanlarında konaklama yapmıyorum. Sanırım yaş ilerledikçe rahatlığa düşkünlüğümüz daha da artıyor. Bu düşündürücü! : )

Eğer imkânınız olsa 1 sene izin ve limitsiz para verseler, haydi gez deseler, neler yapar nerelere giderdiniz?
Hele bir versinler! : ) Hayal etmek, uyanık adamın rüyası imiş.

Suat Şimşek: “Gezmek benim için dünya vatandaşlığının tescili anlamına geliyor”

Gezmeye yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Nereden başlamalı, nelere dikkat etmeliler?
Yeni başlayanlara kesinlikle uzaklardan başlamalarını, uzun ve yorucu yolculukları gençliklerinde tamamlamalarını kesinlikle öneririm. Seyahate çıkmadan evvel iyi hazırlanmalarını; gezmenin kişinin hoşgörüsünü, yaratıcı yanını ve duyarlılığını arttıran bir okul olduğunu ve bu okulun yaşı olmadığını; paylaşmanın da gezmek gibi bir tutku olduğunu hiç aklından çıkarmamalarını tavsiye ederim.