Amasra Gezilecek Yerler

Batı Karadeniz’in en özel beldelerinden biri olan Amasra, hem tarihî ve dinî yapılar görmek isteyenlere hem de burayı sokaklarında gezerek tanımak isteyenlere hitap ediyor. Amasra, Karadeniz kıyılarındaki saklı masallar diyarı gibidir. Denizi, kent merkezi, görmeye değer koyları ile Amasra’yı tanımak için 2-3 günün yeteceğine inanıyoruz. Herkesin görmesi gerektiğini düşündüğümüz turistik noktalar Amasra’nın merkezinde yer aldığından, birinden diğerine geçmeniz de oldukça kolay olacak.Yukarıda adı geçen yerlerle ilgili detaylı bilgiyi aşağıda bulabilirsiniz.

Amasra Gezilecek Yerler

Tarihi dokusu, temiz havası ve Karadeniz manzarasıyla ziyaretçileri kendine çeken Amasra, küçük ama etkileyici bir belde olarak aklınızda kalacak. Sokaklarını dolaşa dolaşa, her bir dükkanına gire çıka keşfedeceğiniz Tarihi Çekiciler Çarşısı, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Amasra Kalesi ve sunduğu manzaraya hayran kalacağınız Ağlayan Ağaç bunlardan sadece birkaçı. 

Amasra Kalesi

Bizanslılar tarafından inşa edilen bu kale, Cenevizliler tarafından değişikliğe uğramış, Osmanlı Dönemi’nde de kalenin yıpranan yerleri onarılmıştır. Bu sebepler farklı kültürlere ait mimari dokular kalede görülebilmektedir. Bir zamanlar ada olan Boztepe’den Kemere isimli köprü ile şehre bağlanan Sormagir Kalesi ile Amasra’daki Zindan Kalesi’nin birlikte adı Amasra Kalesi olmuştur. Kale içinde bazı bölgelere yerleştirilmiş Cenova armaları ve antik figürler kaleye ortaçağ havası vermektedir. Günümüzde kaleyi çevreleyen surların bir kısmı yıkılmış ve sadece batı duvarının küçük bir bölümü hala ayaktadır. Karanlık Yer adıyla anılan tonozlu ana kapının dışında kalenin kuzeydoğusunda Büyükliman Kapısı, batısında Antik Küçükliman Kapısı ve güneyinde Zindan Kapısı vardır. Amasra ilçe merkezindedir ve rahatça çıkılabilir.

Amasra Müzesi

Amasra’nın bu ilk müzesi 1955 yılında ilçenin belediye binasında, küçük bir salonda faaliyete başlamıştır. 1969’da eski ilkokul binasına taşınan müze için artık kalıcı bir bina çözümü gerekmekteydi. 1884’te inşasına başlanmış ama yarım kalan Bahriye Mektebi binası, bakanlık tarafından satın alınarak 1976’da yapımı tamamlanmış, 1982’de de onarımları bitmiştir. Böylece müze şimdiki yerinde ziyarete açılmıştır. Müze tek katlıdır ve eserler 2 arkeolojik 2 etnografı olmak üzere toplam 4 salonda sergilenmektedir. Eserlerin çoğu Amasra ve çevresinden derlenmiştir. Arkeolojik eser salonları Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait bulgular; testiler, altın ve bronz süs eşyaları, mücevherler, heykeller sergilenmektedir. Etnografik eser salonlarında da Geç Osmanlı Dönemleri’ne ait bakır mutfak kapları, silahlar, şamdanlar, yöresel kıyafetler, dönemin yatak örtüleri, eski duvar saatleri gibi eserler sergilenmektedir. Müzenin giriş ücreti 5 TL olup, Müzekart ile ücretsiz girilebilir.

Fatih Camii

amasra-fatih-camisi-yan-gorunum.jpg

9. yüzyılda Bizanslılar tarafından Amasra Kalesi’nin içine yapılmış kilise, Fatih Sultan Mehmet’in Amasra’yı 1460 yılında fethi sırasında camiye çevrilmiştir. Bu şekilde yapı artık Fatih Camii adıyla anılmaya başlamıştır. Mimarisiyle döneminin tüm özelliklerini gösteren bir yapıdır. Narthex olarak bilinen ilk cemaat bölümü ve Ambon (Lapis) çıkıntısı camiye sonradan eklenmiştir. Caminin dört duvarı dışında kalan yerlerini örten tonoz örtüsü, yıkılma tehlikesi gösterdiği için 1887 yılında kaldırılmıştır. Bununla birlikte ahşap tavan ve çatı yapılarak camii onarımdan geçmiştir. Eski bir İslam geleneği olan fakat günümüzde unutulmuş olan Cuma hutbesinin kılıç çekilerek okunması, Fatih Camii’nde hala sürdürülmektedir. Hz. Muhammed ile başlayan bu gelenek sünnet olarak kabul edilip tüm camilerde uygulanmaya başlamıştır ancak zaman içinde unutulmuştur. Bu sebeple Fatih Camii’ni ziyaret edenler bu uygulamaya oldukça ilgi gösterirler.

Küçük Kilise (Şapel)

Amasra’da İçkale içinde yer alan çok eski bir şapeldir. Tarihi 9. yüzyıla dayanır. Bizanslılara ait bu küçük kilise özenli bir taş tuğla örgü sistemi ile yapılmıştır. Pencere kenarlarında özel desenler kullanılan küçük kilise 11 x 7 metre boyutlarındadır. Hz. İsa’nın Göğe Yükselişi Ambon Tonozu’nda betimlenmiştir. Kilise duvarlarında yer yer dinî temalı freskler vardır ancak bunlar zamanla hasar görmüştür. 15. yüzyılda mescide dönüştürülen şapel 1930 yılında ibadete kapatılmıştır. Ardından 2002 yılında kilise Amasra Müzesi tarafından restore edilmiştir. Günümüzde de Amasra Kültür ve Sanat Evi olarak hizmet vermektedir. Buraya Amasra Mendirek’ten tarihî kale merdivenlerini tırmanarak ulaşılabilir.

Amasra Kemere Köprüsü

kemere_koprusu_onarilacak_h5944.jpg

Amasra Kalesi’ni de içine alan Sormagir Mahallesi ile Boztepe (Zindan) Mahallelerini birbirine bağlayan tarihî köprüdür. Yapısı itibariyle Roma köprülerini andırır. 2000’lerin başlarında köprünün altı çakıl taşlarıyla kaplıydı. Bu dönemde balıkçı teknelerinin ve diğer zarar görmüş teknelerin onarımı yapılıyordu. Köprünün altının temizlenmesiyle daha güzel bir görüntüye kavuştu ve turistik değeri arttı. Artık altından tur teknelerinin de geçebildiği, güzel bir manzara noktasına dönüştü. Köprüye iki ayrı kemerden geçerek ulaşılabilir. Amasra Kemere Köprüsü çük eski olduğundan, toprak kayması ve eskimeye bağlı sebeplerle restore edilmiştir. Sert dalgalar nedeniyle köprü hala aşınabildiği için, tehlikelere karşı sürekli kontrol edilmektedir.

Çekiciler Çarşısı

5.jpg

Amasra’nın kalbinde yer alan ve yüzyıllardır faaliyet gösteren Çekiciler Çarşısı Amasra’ya gelen her turistin mutlaka uğraması gereken yer olarak görülür. 17 yüzyıldan beri geleneksel olarak devam eden el sanatlarının atölyeleri de dükkânları da bu çarşıdadır. Böylece aldığınız eşyaların yapılışını izleme şansınız da vardır. Amasra Karadeniz iklimi altında olmasıyla ormanlarla çevrili bir belde olup, yapılan el işlerinin çoğu ahşaptır. Daha ucuz olduğu gerekçesiyle tüm dünyada Çin malı ürünler revaçta olduğu için buradaki zanaatkarlık yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu ürünlerin sağlıksız ve aslında kalitesiz olduğunu bilenler, kültürel mirasın da yaşatılması söz konusu olduğunda Çekiciler Çarşısı’ndan alışveriş yapmaya ve Amasra ekonomisine katkıda bulunmaya devam ederler.

Büyük Liman Plajı

1444649024_amasra_buyuk_liman_plaji.jpg

Amasra’nın tam da merkezinde yer alan, beldeden uzaklaşmadan deniz keyfi yapmak isteyenlerin bir numaralı tercihi Büyük Liman Plajı olur. Amasra’daki en büyük plajdır. Henüz yaz sezonu başlamadan veya sezon sonlarında, yoğun sezona göre daha temiz ve kullanılabilirdir. Buradan denize girmek isteyenler için haziran ve eylül ayları idealdir. Amasra’nın en popüler plajı olduğundan biraz kalabalık olacaktır fakat alternatifleri vardır. Kalabalıktan uzak, sakin ve daha temiz bir bölgede deniz keyfi isteyenler yakınlardaki koyları (Çakraz, Bozköy, Akkonak ve İnkum) tercih edebilirler. Büyük Liman Plajı’na giriş ücretsiz olmakla birlikte giyinme kabini ve duş da bulunuyor. Ücretiyle birlikte şezlong ve şemsiye kiralayabileceğiniz bu plajda market ve restoran da olduğundan her türlü ihtiyacınızı rahatlıkla karşılayabilirsiniz.

Direkli Kaya


 

Amasra’nın merkezinde denize girebilmek için bir diğer popüler nokta Direkli Kaya’dır. Efsaneye göre Amasra’ya adını veren Kraliçe Amastrist’in kayalara oyulmuş havuzunun buradaymış. 7 metre yüksekliğindeki Direkli Kaya’nın kendisi de Cenevizliler tarafından yaptırılmış ve fener olarak kullanılmış. Deniz ve havuzun arasındaki bağlantı kayaya oyulmuş basamaklar ve mermer iskele ile sağlanmıştır. Kalabalıktan uzak ama hala merkezde bir noktadan denize girmek isteyenlerin çok sık tercih ettiği bir yerdir. Bu kayalardan denize atlamak da mümkünüdür ve adrenalin severler yüksekten atlayabildikleri için de burayı çok tercih ederler. Antik bir efsanesi de olan bu nokta, Amasra’da turistlerin de mutlaka ziyaret etmesi gereken yerlerden biridir.

Kuşkayası Anıtı

kuskayasi-yol-aniti-amasra-bartin-tarihi-bartinyasam-bartin-yasam-1-11.jpg

Amasra’daki en eski yapılardan biri olan Kuşkayası Yol Anıtı, Roma İmparatorluğu Dönemi’nde, Bithyia – Pontus valisi olarak atanan Gaius Julius Aquilla tarafından yaptırılmış yol ve dinlenme tesisidir. Amasra’ya 4 km mesafededir. Roma yol ağına ait olduğu düşünülen ve imparatorun anısına yaptırılan bu anıtta Roma Hakimiyet Kartalı ve kral sembolleri birlikte kayalara oyulmuştur. Aynı zamanda iki kitabe, sedirler ve kaya nişleri de anıtın parçalarıdır. Heykeller günümüzde başsızdır. Birbirini tamamlayan iki kitabe daha sonra Türkçeye çevrildiğinde, “devletlerarası barışın ve dostluğun anısına” Roma İmparatoru’nun anısına Gaius Julius Aquilla tarafından kendi ödeneği ile yaptırıldığı yazmaktadır. Anıtın muhtemelen bir çeşmeyi de kapsadığı ancak günümüze bu parçaların ulaşamadığı düşünülüyor.

Ağlayan Ağaç

Amasra Boztepe’de bulunan bu ağacın hikâyesi aslında oldukça ilginç. Konumu sayesinde denize ve rutubete maruz kalan ağaç, aldığı nemi bünyesinde topluyor. Daha sonra bu nemi yapraklarından çiseleyerek veya damlayarak atıyor. Yaklaşık 300 – 350 yaşlarında olan bu selvi ağacı, bölgeye gelen turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Yılda birkaç kere ilkbahar döneminde özellikle nisan ve mayıs aylarında yaşanan bu olay, halk diline ağlama olarak geçmiş. Adını verdiği Ağlayan Ağaç Çay Bahçesi’nden Amasra, Tavşan Adası ve Büyük Liman manzaralarını izleyebilirsiniz. Hatta bu manzara zevkini bir adım öteye taşımak adına Ağlayan Ağaç Kafe’den dürbün kiralamanızı (veya yanınızda bulundurmanızı) ve Tavşan Adası’na bakarak orada yaşayan tavşanların hareketlerini izlemenizi öneririz.