La Plata Hakkında Bilinmesi Gerekenler 
 


 

La Plata, Arjantin’in başkenti olan Buenos Aires eyaletinin başkentidir. Oldukça kendine has bir tasarıma sahip olan kent, ana binaların ve simge yapıların bulunduğu kentin ana arteri olarak kabul edilen 51 ve 53’üncü cadde ile işaretlenmiş merkezi bir eksende dizayn edilmiştir. Bu haliyle ızgara bir kent yapısını andıran tasarıma sahip kentin ana ekseninde yer alan Katedral, Belediye Binası, Moreno Plaza, Teatro Argentino, İl Yasama ve Plaza San Martin oldukça turistik noktalardır. La Plata’nın kentsel tasarımı, dünyanın en seçkin mimarlarından birisi olarak kabul edilen Pedro Benoit ve prestijli ekibi tarafından düzenlenmiştir. Bölgenin ana tasarımı, köşegen şekilde yarı yarıya kesilmiş mükemmel bir meydan ve şehir genelinde dağınık plazalar ve parklar, ağaçlarla kaplı bulvarlar ve şehrin merkezine yakın bir ormanla çevrilidir.

La Plata’ya Yolculuk 

La Plata’ya ulaşım oldukça kolaydır. Buenos Aires’e geldikten sonra buradan yaklaşık her 15 dakikada bir hareket eden otobüslerle kenti ziyaret edebilirsiniz. Bu yaklaşık bir buçuk saate yakın bir otobüs yolculuğu anlamına gelmektir. La Plata, ızgara sistemine sahip bir kent olması sebebiyle gezinmek için de oldukça kolay bir şehirdir. 45 dakika içinde şehrin bir yanından diğerine kolayca yürüyebilirsiniz. Aynı zamanda oldukça gelişmiş bir otobüs ağına sahip kentte taksi bulmak da oldukça kolaydır. Fakat bu konuda bir uyarı yapmak gerek; La Plata'yı kesen diyagonal caddeler kafa karıştırıcı olabilmektedir ve taksi şoförleri, kimi zaman fiyatı yükseltmek için bu durumdan istifade edebilirler. O yüzden burayı ziyaret eden turistlere en sık tavsiye edilen şey, bir yerden bir yere taksiyle dahi gidiyor olsanız navigasyon cihazınız açık olsun yönündedir. Tüm bunları bir kenara koyduğumuzda kenti dolaşmanın en keyifli yolu şüphesiz bisiklet kiralamaktır.

La Plata’da Görülmesi Gereken Yerler 
 


 

Doğal Tarih Müzesi (La Plata Müzesi): La Plata’nın en önemli turistik destinasyonu olan Doğal Tarih Müzesi şehir merkezinin kuzeyinde yemyeşil parkların bulunduğu bölgededir. İçerisinde sayısız dinozor iskeletinin bulunduğu müze, ayrıca Kristof Kolomb’un Güney Amerika keşfi öncesinde burada yaşayan pek çok topluluğun kültürüne ve gündelik yaşantısına dair bilgiler içeren sergilerin de ev sahibidir. Kuruluşu 1884 senesine denk düşen bu müzede Patagonyalı ünlü araştırmacı Francisco Moreno’nun paleontolojik, zoolojik, arkeolojik ve antropolojik bulguları yer almaktadır. Eklektik bir koleksiyona sahip olan müzede Mısır mezar kalıntıları, Cizvit sanatı ve etkileyici bir dizi iskelet, fosil, kayalar ve mineraller yer almaktadır. Ayrıca ürkütücü böcek fosillerinin ve yeniden yapılandırılmış dinozorları içeren müzenin bir de kafesi bulunuyor.

Museo Municipal de Bellas Artes: Yakın dönemde tadilattan geçen ilgi çekici mimari yapısıyla bu müze Plaza San Martin yakınlarında bulunmaktadır. Her daim ziyaretçilerin ilgisini çeken çağdaş sanat sergilerinin gerçekleştirildiği müze, Güney Amerikalı yeni nesil sanatçıları ve bölge kültürünü deneyimlemek isteyen ziyaretçiler için doğru adrestir. Girişin ücretsiz olduğu müzenin pazartesi günleri kapalı olduğunu hatırlatmakta fayda var.
 
La Plata Katedrali: La Plata’nın sembolik yapılarından olan Katedral’in inşasına 1885 yılında başlanmıştır. Muhteşem bir neo-gotik mimariye sahip olan yapının açılış tarihi ise 1932 yılına rastlamaktadır. Meşhur ikiz direklerinin tamamlanmasının 1999 yılına denk geldiği yapının tasarımı sırasında Köln ve Amiens’teki Orta Çağ kiliselerinden esinlenilmiştir. İnce vitray pencereleri ve granit zeminiyle hayli ilgi çeken yapının alt katında bu katedralin yapım sürecine dair bilgiler içeren bir müze bulunmaktadır. Sol kulesinin tepesine çıkma imkânı sunan asansörüyle benzersiz bir kent manzarası imkanı da sunan katedralin içerisinde bir hediyelik eşya dükkanının yanı sıra bir de kafe bulunmaktadır.

Paseo del Bosque: Okaliptüs, gingko, palmiye gibi subtropikal iklime has pek çok ağacın evi olan bu park, aynı zamanda La Plata’nın akciğeridir. Özellikle yaz aylarında pek çok konser ve tiyatro gösterisine ev sahipliği yapan açık hava merkezi Teatro Martín Fierro’nun da parkın sınırları içerisinde bulunmaktadır. Park alanında yer alan küçük gölde kayıkla gezinti yapmak isteyenler için sandal kiralama imkânı da mevcuttur.  Oldukça etkileyici bir manzaraya sahip olan parkta bir de planetaryum alanı vardır.

Pasaje Dardo Roche: Klasik Fransız mimarisi örneği olan bu yapı vakti zamanında La Plata’nın ana demiryolu istasyonuydu. Şu anda ise kentin en önemli kültür merkezlerinin başında geliyor. Gördüğü restorasyonun ardından bir sergi ve performans alanı olarak hizmet vermeye başlayan yapı, ziyaretçilerine kendine has atmosferi içerisinde eşsiz bir deneyim vadetmekte.

Casa Crutchet: Ünlü Fransız-İsviçreli mimar Le Corbusier’nin Amerika topraklarında sadece iki yapı inşa etmiştir. Bunlardan birincisi Harvard’da bulunan Carpenter Görsel Sanatlar Merkezi iken ikincisi de Casa Crutchet’tir. Arjantinli cerrah Pedro Crutchet tarafından adına yaptırılan bu evin inşası 1948 senesine rastlar. Oldukça modern bir tasarıma sahip olan ev, bugün Le Corbusier’nin mimarisinin en önemli yapıtlarından birisi olarak gösterilmektedir.