Luzern’de Gezilecek Yerler

Yaklaşık 2-3 gün içinde keşfedip öğrenebileceğiniz Luzern’de görülmesi gereken yerleri sizin için derledik. Doğası ve festivalleri ile ünlü bu şehir aynı zamanda müze ve kilise gibi kültürel seçenekleri de ziyaretçilerine sunar. Her bir müzede göreceğiniz yağlı boya koleksiyonlar ve antika eşyalar sizi bambaşka bir dünyaya götürürken şehrin meydanlarındaki canlılık için de “iyi ki buraya gelmişim” diyeceksiniz.

Bu şehir eski dönemlerden itibaren çok iyi korunarak günümüze gelmiştir ve zarif tarihsel evleri ve neşeli atmosferi ile İsviçre’nin en popüler turist merkezlerinden biridir. Birçok ziyaretçi yazın gerçekleşen orkestra, solo, orkestra gibi müzik festivalleri ve blues, piyano, bando gibi etkinlikler içeren diğer festivaller için gelir. Luzern’de her şey çok yakın olduğu için gezilmesi kolaydır. Eski şehir ve diğer asıl gezilmesi gereken yerler tren istasyonundan yürüyüş mesafesindedir. Doğa tutkunu turistler için Rigi, Pilatus, Titlis ve Jungfraujoch dağlarına da Luzern’den kolay ulaşılabilmektedir.

Luzern'de Gezilecek Yerler

Luzern oldukça küçük bir şehir olup görülmesi gereken yerlerin hepsi kayda değer. Bu yüzden sizin için en turistik 10 adresi derledik. Dağlarının güzelliği ile bahsettiğimiz İsviçre’nin Luzern şehrinde Pilatus Dağı ve Rigi Dağı; eski evlerin bulunduğu eski şehir ve görülmesi gereken Musegg Duvarı ve Aslan Anıtı; Alp Dağları ile ayrı güzellik sunan Luzern Gölü, şehrin simgesi Şapel Köprüsü, müze gezmeyi sevenler için İsviçre Ulaştırma Müzesi ve Rosengart Koleksiyonu; 17. yüzyıldan kalma ibadethanesi Jesuit Kilisesi’ne kadar hepsini yazımızda okuyabilirsiniz. Bu ziyaret noktalarında Luzern’i ve İsviçre’yi daha yakından tanıma imkânı bulacaksınız.

Adını andığımız bu yerlerle ilgili detaylı bilgiler aşağıda mevcuttur.

Pilatus Dağı

alpine-779749_960_720.jpg

Luzern’e gelmişseniz, Pilatus Dağı’nın manzarasını görmeden dönmek istemeyeceksiniz. Kriens’ten kalkan teleferik ile yukarıya çıkabilir, dişli raylar ile de aşağıya inebilirsiniz. Kriens’den yarım saat süren yolculuk ile diğer kısa teleferiğe ulaşabilir ve Pilatus Dağı’nın 2.070 metre yüksekliğine ulaşabilirsiniz. Bu noktadan ise 6-10 dakika tırmanarak “Esel” olarak adlandırılan Pilatus Dağı’nın Alp Dağları manzarasına sahip zirvesine ulaşabilirsiniz.

Alternatif olarak, Alpnachstad noktasına vapur ile gidip 30 dakika süren dişli demir yolu ile Pilatus-Kulm noktasında ulaşabilirsiniz. Dönüşü ise teleferik ile yapabilirsiniz. Pilatus Dağı’na nasıl gideceğiniz konusunda kararsızsanız rehberli turlar güzel bir seçenek olabilir. Yaklaşık 5-6 saat süren Pilatus Günlük Gezisi’ne (Mount Pilatus Summer Day Trip) gondol gezisi, Pilatus Dağı zirvesine ulaşmak için teleferik, sonrasında dünyanın en dik finiküleri dâhildir. Ayrıca tur 1 saat süren Luzern Gölü’nün panoramik görüntüsünü izleyebileceğiniz bot turu ile son bulmaktadır.

Rigi Dağı

alpine-2872095_960_720.jpg

Pilatus Dağı’na alternatif olarak Dağların Kraliçesi olarak da bilinen Rigi Dağı, Luzern’in ziyaret edilmesi gereken bir diğer noktasıdır. Luzern Gölü’nden Rigi Dağı’nın 1.789 metresine dişli demir yolu ile ulaşabilirsiniz. Bu dişli demir yolu Avrupa’nın ilk dişli demir yolu olarak geçer. Bu dişli demir yolunun dışında Rigi Dağı için farklı iniş ve çıkış yolları vardır. O yüzden Rigi Dağı’nın farklı manzaralarının keyfini çıkarmak için iniş ve çıkış için farklı yollar tercih edebilirsiniz. Yukarıda karşılaşacağınız manzara ise Alp Dağları’nın güzelliği ve Almanya’daki karanlık orman olacaktır. Rigi Kulm noktasında 360 derece manzaranın keyfini çıkartabilirsiniz. Aynı zamanda dağa çıkmışken paraşütle atlama deneyimi ile manzaranın güzelliğini iliklerinize kadar hissedebilirsiniz.

Eski Şehir

swiss-3167616_960_720.jpg

Reuss bankasının sağ tarafında bulunan bu alan size Luzern’in bu tarih kokulu alanında oyalanmak için güzel bir seçenek olacaktır. Eski şehir günümüze kadar korunmuş olup, eski kasaba evleri ve çeşmenin de bulunduğu küçük bir alanı kapsar. Bazı ahşap evler taş yola sınır olup canlı renklere boyanmıştır. Eski şehir 1602 ile 1606 yılları arasında inşa edilmiş olup İtalyan Rönesans stilini taşır ama çatısı klasik İsviçre kırma çatı şeklinde inşa edilmiştir. Bitişiğindeki kule ise 14. yüzyıldan kalmadır. Alanın batı kısmında ise Gotik tarzdaki çeşmeyi görebilirsiniz. Burada bulunan Aziz Peter Şapeli, Luzern’deki de en eski kilisedir. 1178 yılında inşa edilmiştir ama restore edilerek şimdiki formunu oluşturmuştur. Eski şehir gezip dolaşmak için güzel bir tercihtir, özellikle dar ara sokakları takip ederek Luzern sokaklarının keyfini bolca çıkartabilirsiniz. Trafiğe açık olmayan bu alanda dilediğiniz gibi yürüyebilirsiniz. Ayrıca yan caddesinde de alışveriş yapabileceğini dükkânları bulabilirsiniz.

Luzern Gölü

lake-682571_960_720.jpg

4 tane keskin köşesine uzanan kollara sahip olan Luzern Gölü aslında “Lake of The Four Cantons” yani “Dört Kanton Gölü” olarak bilinir. Fiyort gölü olan Luzern Gölü İsviçre’nin dördüncü büyük gölüdür. Tüm bu köşelerinde destansı dağlarla birleşir ve düzenli bir şekli yoktur. Haç biçimindeki bu göl deniz seviyesinden 425 metre yüksekte ve 38 kilometre uzunluğundadır. Derinliği 22 metrelere kadar uzanır. Alp Dağları ile birleşen bu göl huzur bulmak için birebirdir. Gölün keyfini çıkartmak için farklı rota seçenekleri olan buharlı gemi turlarından birine katılmayı isteyebilirsiniz. Suyun aldığı şekille keşfedilmek üzere ziyaretçilerini bekler. Giyom Tell’in hikâyelerinin birçoğunun burada geçtiğini de hatırlatmak isteriz.

İsviçre Ulaştırma Müzesi

MG_05155.jpg

1959 yılında açılmış olan bu müze yıllar geçtikçe büyümüş ve şimdiki halini almıştır. İsviçre’nin en çok ziyaret edilen müzesi olan İsviçre Ulaştırma Müzesi araç koleksiyonundan daha fazlasını içerir. Müze içinde İsviçre’nin ilk dizel lokomotifi gibi trenler, 30 hava aracı, gemiler, roketler bulunur. Ayrıca arabalardaki gelişimi takip edebileceğiniz kadar birçok arabayı inceleme fırsatı bulabilirsiniz.

Sadece araçlardan oluşmayan bu müze, yakın zamanda yenilenmiş olan gökevi ile günlük gösterileri, İsviçre’nin en büyük ilk IMAX tiyatrosu, 1:20,0000 ölçekli İsviçre’nin uzaydan görüntüsü ve çikolataseverler için yeni İsviçre çikolata macerası sunar. Ayrıca bu müzede Luzern için büyük önem taşıyan St. Gotthard tren tüneli yapım sürecini de öğrenebilirsiniz.

Şapel Köprüsü

luzern-2574664_960_720.jpg

Luzern’in kent amblemi olarak kullanılan Şapel Köprüsü Luzern şehri için görülmesi gerekenlerin başında gelir. 14. yüzyılda inşa edilen bu ahşap köprü günümüze gelmiş en eski asma ahşap köprüdür. 200 metre uzunluğundadır ve tavanı üçgen şeklinde dizayn edilmiştir ve üzerindeki resimler 17. yüzyılda yerel Katolik ressam Hans Heinrich Wagmann tarafından boyanmıştır. Bir kısmı yandıktan sonra tekrar yapılandırılmıştır. Gün içinde güzel bir görüntü sunarken aynı zamanda akşamları da ışıklandırılmasıyla ayrı bir güzellik sunmaktadır. Köprünün iki ucunda akşam ve öğle yemeğinizi yiyebileceğiniz restoranlar, kahvenizi yudumlayacağınız kafeler bulunmaktadır. Köprüden yürürken ise Luzern Gölü’nün Alp Dağlarıyla birlikte oluşturduğu muhteşem manzaranın keyfini çıkartabilirsiniz.

Rosengart Koleksiyonu

1339_1_sammlungrosengart01.jpg

Eğer post-emperyalist sanat çalışmalarına ilginiz varsa, Rosengart koleksiyonu sizin için gezilecekler listenizde yerini alabilir. Oldukça yeni olan bu sanat müzesi, Luzern’e gitmek için yeterli bir sebeptir. Paul Klee’nin 125 boyama ve çizim çalışmasını ve sanatçının farklı periyotlarda yaptığı çalışmalarını bir arada sergiler ve böylece onun stili ve tekniğindeki değişiklikleri kolaylıkla inceleme şansına sahip olursunuz. Picasso koleksiyonunda ise önceki çalışmalarının bazılarına yer verilse de ağırlık olarak 1938’den sonra yaptığı çalışmaları içerir. Paul Klee ve Pablo Picasso’nun güçlü sanat eserlerinin yer aldığı bu müze aynı zamanda 19. ve 20. yüzyıldaki 20’den fazla sanatçının önemli eserlerine de yer vermektedir. Bu sanatçılardan bazıları Cézanne, Monet, Chagall, Braque, Kandinsky, Léger, Matisse, and Miró’dur.

Aslan Anıt

switzerland-2460605_960_720.jpg

Aslan figürü Luzern’e gelip de görülmesi gerekenler arasındadır. Chapel Köprüsü’ne 10 dakikalık yürüme mesafesinde olan bu anıt taş zemine oyulmuş olan bu aslan figürü ölen bir aslanın taş kabartmasıdır. Bu anıt Danimarkalı heykeltıraş Bertel Thorvaldsen tarafından dizayn edilmiştir ve 1820’lerin başında Lukas Ahorn tarafından yontulmuştur. Aslan figürü, 18. yüzyılda Fransız İhtilali sırasında olan katliamdan Louis XVI’ı Tuileries Sarayı’nda koruyan İsviçre korumalarını temsil eder. Birden çok sembolizm olan bu çalışmada aslan, yıkılan Fransız bağlılığını temsil eden zambak işlemeli bir zırhın üstünde dinlenmektedir ve arkasında başka bir zırh vardır ki bu da İsviçre ordusunu simgeler. Gün içinde kalabalık olabileceğinden buraya erken saatlerde gitmenizi öneririz.

Jesuit Kilisesi

switzerland-360728_960_720.jpg

Reuss Bankası’nın sol tarafında yer alan bu kilise Peter Christoph Vogler tarafından 1666-1677 yılları arasında barok tarzı kullanılarak inşa edilmiştir. İsviçre’de barok tarzında inşa edilen ilk kilisedir. Aynı zamanda İsviçre’nin ilk büyük kilisesi niteliğini taşımaktadır. Barok tarzı gücü, görkemi, Katolik geleneklerini sergiler. Projenin ilk şekli 1630’lu yıllarda Jesuit okulunun yanına bir kilise inşa etmek iken yapımına 1666 yılında ancak başlanmış. Sonrasında maddi imkânlar yüzünden yapımı sırasında aksaklıklar yaşanmış ve soğan görünümlü kulenin üstündeki kubbelerin yapımı 1893 yılına kadar tamamlanamamıştır. Kilisenin iç kısmı 1750 yılında Rokoko tarzında restore ediliyor. Ayrıca gezinizin tarihini kesinleştirmeden önce kilisede verilen konserlerin tarihlerine bakmak isteyebilirsiniz. Eğer denk gelirseniz bu kilisede verilen konserlerden birini dinleme şansına sahip olabilirsinzi.

Musegg Duvarı

Luzern eski şehrinin kuzey kesimi boyunca uzanan bu duvar 1350-1408 yılları arasında inşa edilmiştir. Dokuz tane kulesinin dokuzunu da farkı tarzda inşa edilmiştir. Yaklaşık 1386 yıllarında inşa edilen kısım hâlâ tamamen dokunulmamıştır ve bu yüzden bu kulelerden sadece 4 tanesine; Schirmer, Zyt, Wacht, Mannli’ye çıkabilir ve şehre tepeden bakabilirsiniz. Mannli kulesi küçük asker figüreleriyle donatılmıştır. Zyt kulesinde bulunan saat 1535 yılında üretilmiştir ve en eski Luzern saati olarak geçer. Her saat çalan bu çan diğer şehirlerden tam olarak 1 dakika önce çalar. Kulenin içerisinde ise saatin tüm mekanizmasını inceleyebilirsiniz. Kulelere çıkmak istiyorsanız çalışma saatleri 08.00 - 19.00 arasındadır ve giriş ücreti yoktur.