Singapur Hakkında Bilinmesi Gerekenler

singapore-1959463_960_720.jpg

Malezya yarımadasının güney ucunda bulunan Singapur Cumhuriyeti’nin başkenti ve tek şehridir. Singapur Cumhuriyeti’nin günümüzde varlığını sürdüren az sayıdaki şehir devletlerinden biri olması sebebiyle başka şehri yoktur. Etrafı Hint Okyanusu’yla çevrili olan Singapur kendisine bağlı 60 tane küçük adacıktan oluşmaktadır. Ekvatorun yaklaşık 130 kilometre kadar kuzeyinde bulunan bu şehir devleti dünya turuna çıkan gezginlerin uğrak yerlerinden bir tanesi.

Zaman zaman aslan şehri olarak anılan Singapur bu ününü isminin etimolojisine borçludur. Sanskritçede aslan anlamına gelen “sinha” ve şehir anlamına gelen “pura” kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş “Singapur” kelimesi sebebiyle bu üne sahip olan şehir pek çok yerde aslan simgesini kullanmakta. Bu durumu ilginç kılan bir nokta ise şu, coğrafi koşullar sebebiyle bu adada aslanların yaşamış olmasının çok da olası olmaması.

Singapur’un tarihine baktığımızda 11. yüzyıla kadar gittiğini görüyoruz. Ada asıl önemini 14. yüzyılda egemenliği altında bulunduğu Prens Parameswara döneminde kazanmıştır. 17. yüzyılda Acehnese akıncılarının istilasına uğrayıp yıkılana kadar oldukça önemli bir liman şehri haline gelmiştir. Bulunduğu konum itibariyle liman ticaretine oldukça elverişli olan bu kente 1819 yılında İngiliz Sir Thomas Stamford Raffles’ın bir İngiliz limanı kurması şehir için önemli bir dönüm noktası oldu. İngiliz sömürgesine girdiği bu dönemde Hindistan-Çin ticaretinin merkezi olması ve bunun yanı sıra Güney Asya antrepo ticaret merkezi haline gelmesiyle önemi arttı. Beş yıl gibi kısa bir sürede 10.000’i aşan nüfusa kavuşan şehir yılda 3.000i aşkın ticari işlemin merkezi haline geldi. 1824 yılında ise Britanya ve Hollanda aralarında bir anlaşma imzalayarak bu bölgeyi paylaştı. Singapur’un ait olduğu alan ise kalıcı olarak Britanya’nın eline geçti.

1869 yılında dünya ticaretinde önemli değişmelere ve gelişmelere sebep olan Süveyş Kanalı’nın açılması Singapur’u da etkiledi. Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla yeni bir atılım daha yaşayan Singapur hızla zenginleşmeye ve gelişmeye devam etti. Doğu-Batı arasında artan ticaret trafiğini kontrol etmek ve yeni buharlı gemilerin yakıt ihtiyacını karşılayabilmek için limanda genişlemeler yapıldı, iş gücü ihtiyacını karşılayabilmek için ise Çin’den işçiler getirtildi. 19.yüzyılın sonlarına doğru Malezya yarımadasında bulunan kauçuk ve kalay madenleri geliştirilmiştir. Madenlerdeki bu gelişme maden ürünlerinin Singapur’dan dünyaya ihracına katkı sağlamıştır. Maden ticaretinde etkin şekilde yer alan Çinli tüccarlar Singapur’a Çin’den büyük bir göç hareketine de sebep olmuştur.

1895 yılında Malezya federasyonunun kurulmasıyla Malezya’dan ayrılan Singapur günümüzdeki bağımsız Singapur’un da temellerini atmış olur. 1942 yılından başlayarak II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar İngilizler tarafından her türlü koruma ve yardımdan yoksun bırakılmıştır. Bu korunmasız savaş ortamında Japan İmparatorluğu tarafından işgal edilen Singapur “güney adasının ışığı” anlamına gelen yeni Japonca isme kavuşmuştur (syonan-to). Japonya sadece isim değişikliğine gitmekle kalmayıp Singapur’u Büyük Doğu Asya Ortak Refahı Alanı’na da dahil etmiştir. Savaş sona erdiğinde ise İngilizler bölgedeki kontrolü yeniden ele aldı ve Singapur kendi yönetimini ele alana kadar İngiliz kontrolü altında yaşadı. Singapur’un bağımsızlığa kavuşması 9 Ağustos 1965 yılında Lee Kuan Yew sayesinde olmuştur.

Dünya üzerinde en çok ziyaretçi çeken yerlerden biri olan Singapur oldukça renkli bir tatil bölgesidir. Konumu nedeniyle ziyaretçilerine doğanın en güzel hallerini sunan Singapur şehircilik anlamında da oldukça gelişmiştir. Şehirdeki en önemli geçim kaynaklarından birisi ticarettir. Dünya ticaretine açılan bir limana sahip olan bu şehirde iş için gelen ziyaretçiler de oldukça fazladır. Ziyaretçilerine çeşitli kültürlerden tapınaklar, adeta birer renk cümbüşünün yaşandığı bahçeler ve botanik parklar, ışıl ışıl caddeleri ve hareketli gece hayatı, birbirinden zengin alışveriş imkanları sunuyor. Singapur geziniz sırasında hiç sıkılmayacağınızdan eminiz.

Beş milyonu aşkın nüfusuyla Monaco’dan sonra dünyanın en yoğun nüfusa sahip ikinci şehir devletidir Singapur. Sokaklarında yürürken kendinizi bazen bir Avrupa kentinde geziyor gibi hissedebilirsiniz. Işıl ışıl caddeleri, göz kamaştıran yükseklikteki binaları ve tertemiz sokaklarıyla size Avrupai bir havada gelebilir. Bunun yanında içinde bulunduğu Asya kültürünü de hiç inkâr etmez Singapur. Asya metropollerine özgü sakin ve düzenli caddeleriyle sizi karşılar.

Singapur’ da birden fazla kültür iç içe yaşamaktadır. Özellikle Çin, Hindistan ve Malay kültürünün izlerini şehrin her yerinde bulmanız mümkün. Bunun yanı sıra Çin Mahallesi, Küçük Hindistan ve Kampong Glam adı verilen üç ayrı cadde bu kültürlerin Singapur’da nasıl yaşadığının göstergesi.

Çin Mahallesi’ne girdiğinizde sizi ilk karşılayan şey kırmızı renk olacaktır. Burada sıklıkla kullanılan kırmızı bütün caddeyi baştan aşağı boyamış durumda. 1821 yılında Singapur’da yaşayan göçmenler tarafından kurulan bu mahalle zamanla genişlemiştir. Şu an dört ana bölgeden oluşan Çin Mahallesi turistlerin özellikle alışveriş için en çok tercih ettiği bölgeler arasında yer alıyor. Çin tıbbı ile ilgili küçük bir merkezin de bulunduğu bu mahalle Singapur’da oldukça seviliyor.

Küçük Hindistan ise sahip olduğu görüntüsüyle sizi gerçekten Hindistan’daymış gibi hissettirecek. Burada satılan pek çok ürün Hint halkı tarafından yapılmaktadır. Burada bir tane de tapınak bulunuyor.

Kampong Glam bölgesi Singapur’daki Malayların yoğun olarak yaşadığı mahalle. Arap tüccarlar tarafından kurulan bölge Singapur’daki Müslüman topluluğunun kültürel özelliklerini taşır.

Hem doğanın hem tarihin muhteşemliğine tanık olacağınız bu küçük liman kentindeki seyahatiniz oldukça verimli ve keyifli geçecektir. Çeşitli kültürün iç içe yaşadığı Singapur keşfedilmeyi bekliyor.


Tanıtım Videosu: