Datça Hakkında Bilinmesi Gerekenler

1

Datça, Türkiye’nin Ege Bölgesi’ndeki Muğla iline bağlı 13 ilçeden biridir. Adını aldığı Datça Yarımadası’nın üzerinde bulunur.Antalya, Bodrum, Alaçatı, Kuşadası gibi fazla popüler ve kalabalık olan tatil rotalarından hoşlanmayan ve tatilini sakinlik içinde geçirmek isteyenlerin en sevdiği yerlerden biridir. Yunanistan’a bağlı olan Simi Adası Datça’ya elinizi uzatsanız dokunabileceğiniz kadar yakındır bu yüzden Simi’ye Datça’dan her gün günübirlik ziyaretler gerçekleştirilir. Aynı şekilde Yunanlar da Simi’den Datça’ya günübirlik turlar düzenlerler. Datça’da Cumalı, Emecik, Hızırşah, Karaköy, Kızlan, Mesudiye, Sındı, Yakaköy, Yazıköy olmak üzere 9 kasaba bulunur. Mesudiye deniz kenarında bulunması sebebiyle en bilinenidir. Mesudiye’deki Palamutbükü Koyu ve plajı tatilcilerin en gözde yeridir. Datça son yıllarda başta Alman, İngiliz ve Ruslar olmak üzere birçok yabancı turistin arsa ve yazlık ev satın almasıyla gündeme gelmektedir. 253 km’lik sahil şeridine ve 52 koya sahip olan Datça; Ege ve Akdeniz sularının kesişme noktasında bulunur. Datça’nın en önemli sahil şeritlerinden biri Gebekum Kumulu’dır. Binlerce yıl içinde Gebekum’da deniz hareketleri ile oluşan bir çeşit mikroorganizma sahildeki kumları yiyerek yeni kumlar meydana getirmiştir. Günümüzde koruma altında olan bu kumulda 85 bitki çeşidi ve 19 kuş türü bir arada yaşar.

Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilen Datça’da özellikle yat turizmi ön plandadır. Her gün birçok teknenin durak noktası olan Datça Limanı çevresinde hayat oldukça renkli ve canlıdır. Datça, rüzgârlı havası, masmavi koyları ve doğal zenginlikleriyle sörf, dalış ve doğa yürüyüşü tutkunlarının vazgeçilmez adresidir. Datça’nın en ilgi çeken özelliklerinden biri ise merkeze 8 km uzaklıkta bulunan yel değirmenleridir. Datça’nın en çok rüzgâr alan bölgelerinden birine inşa edilmiş yel değirmenleri her gün onları fotoğraflamak isteyen ziyaretçilerini ağırlar.

Türkiye’nin güneybatısında bulunan en güzel yerlerden biri olan Datça’yı kalabalıktan sıkılan yerli ve yabancı birçok turist son zamanlarda keşfetmeye başladıysa da Datça’nın Antik Çağ’a uzanan bir tarihi vardır. Datça Yarımadası’ndaki buluntular yarımadanın geçmişini MÖ 2000’lere kadar götürür. Bilinen ilk yerli halk Kayralılardır ve en parlak dönem Dorlar döneminde yaşanır. Dorlar MÖ 1000 yıllarında Trakya üzerinden güneye inerek Datça’da Knidos şehrini kurar. Tarihin babası olarak bilinen Herodot’un günümüze kalan tarih notları MÖ 540 yılında Lidya Devleti’nin Persler tarafından kuşatılması sonucu Knidosluların Datça koylarına sığındığını gösterir. Hem Dorlar hem Persler Knidos’a o kadar yatırım yapmıştır ki şehrin nüfusu 70 bin’e yaklaşmıştır ve bu o dönem için oldukça yüksek bir sayıdır.

Ünlü matematikçivefilozof Eudoxus, en iyi yontulmuş Çıplak Afrodit Heykeli’ni yapan Heykeltıraş Praxiteles, Skopas, Bryaxis, Mısır’daki Alexandria Feneri’nin mimarı Sostrates, Knidos’da yaşamıştır. Afrodit heykelinin kaidesi, 8.000 kişilik amfi tiyatro, güneş saati, Demeter Mabedi Knidos Antik Kenti’nde bulunur. Bizans’ın son dönemlerinde ise bir yandan depremler, diğer yanda korsan saldırıları ile güçsüz kalan kent tümüyle terk edilmiş; yarımada nüfusu ise binlere inmiştir. Yarımada üzerindeki yerleşimler 13. yüzyılda Menteşoğulları Beyliği’ne bağlanmış, 15. yüzyılda ise Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katılmış Datça olmuştur. Osmanlı’nın son padişahlarından V. Mehmet’in Reşad isminden esinlenerek Datça ve dahi Datça Yarımadası bir dönem Reşadiye olarak anıldıysa da çok uzun sürmemiştir. Günümüzde Datça’da Reşadiye Mahallesi bulunmaktadır. Datça’nın Hızırşah Köyü’nde Selçuklulardan kalma camii, seramik atölyelerinin kalıntıları, Reşadiye Mahallesi’nde Mehmet Ali Bey Konağı, Reşadiye Camii ile Emecik Köyü’nde tapınak kalıntıları, tarihten günümüze kalan kalıntıların bazılarıdır.

Sadece son 20 yıldır turistik değeri anlaşılan Datça ilçesinde 20 yıl öncesine kadar halk geçimini sadece tarımdan sağlıyordu. İlçede sanayi tesisi bulunmamakta, sadece imalathanelerde zeytinyağı üretilmektedir. Her çeşit su sporunun yapıldığı Datça sürekli esen rüzgârı ile nem tatil ortamı sağlaması ve bol oksijeni ile sağlık turizmi için de ideal bir yerdir. Datça’daki onlarca koy turizm sektörünün mavi tur kolunu yaz boyunca canlı tutar. Limanları, tarihî evleri, koy ve plajları, yel değirmenleri, tarihî zenginliği ve tarladan sofranıza gelen zeytini, domatesiyle Türkiye’nin en önemli turizm cennetlerinden biri olan Datça’yı 2-3 günde keşfedebilecekseniz bile günlerce burada ayrılmak istemeyecek her yaz yeniden gelmek isteyeceksiniz. Ege ile Akdeniz’in kavuşma noktası olan Datça yeni misafirlerini ağırlamayı bekliyor.
 

Tanıtım Videosu: 

Lokasyon Sayfasında Detayı Göster
Kapalı