Kırklareli’de Gezilecek Yerler


 

Bulunduğu konum sebebiyle yüzyıllar boyunca hem batı hem de doğu kültürünün etkisinde kalmış olan Kırklareli’de gezilecek yerler, tarihi yapılar bir hayli fazladır. Tarihi höyükler, tümülüsler, dolmenler, camiler, çeşmeler, hamamlar, antik tiyatrolar, anıtlar, mezarlıklar ve kaleler gibi gezginlerin uğrak noktası olan onlarca yer vardır. Kimisi şehir merkezinde kimisiyse şehrin dışında olduğundan, Kırklareli’yi bir günde gezmek mümkün değildir.

Kırklareli Gezilecek Yerler

Kırklareli, bulunduğu geçiş konumu itibariyle pek çok kez el değiştirmiş, bu nedenle de kültürel ve tarihi anlamda oldukça zengin bir kent. Kent merkezinde ve çevre ilçelerde gezilecek pek çok yer mevcut. Hızırbey Camii, Kadı Camii, Vize Küçük Ayasofya Camii kentin önemli dini mabetleri arasında yer alırken Babaeski Köprüsü ve Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü simgesel yapılarıdır. Ayrıca dünyaca ünlü oyma kaya manastırı Kıyıköy Aya Nikola, Yıldız Dağları ve Dupnisa Mağarası Kırklareli'nin başlıca doğal ve tarihi güzellikleridir.

Hızırbey Camii

Şehir merkezinde bulunan Hızırbey Camii’nin bir diğer adı da Büyük Camii’dir. 1383 yılında Köse Mihalzade Hızır Bey tarafından yaptırılanmış, kare planlı bu cami, bazı kaynaklarda Avrupa’nın en eski camisi olarak da geçer. Duvarlarının dış yüzleri, kubbe kasnağı ve minaresi kaplamalarıyla dikkat çeker. Son cemaat kısmı ve avlu duvarı sonradan ilave olan caminin minaresi, kesme taş ve tek şerefeli, kütük kare ve külah kurşunludur. Yaşanan deprem sonucu hasar gören cami, Aydoslu Hacı Yusuf Paşa tarafından 1824 yılında onarıldı. Son olarak 2007’de Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından orijinaline uygun hale gelecek şekilde restore edildi. Hızrıbey Camii, aynı anda 1000 kişinin ibadet edebileceği bir kapasiteye sahiptir. Zengin kalem işi süslemeleri ile erken Osmanlı dönemi yapılarının bir örneği olma özelliği taşır. 

Kadı Camii

_DSC0011.JPG

Kırklareli şehir merkezindeki Ahmet Mithat İlkokulu karşısında yer alan ve Emin Ali Çelebi tarafından 1577 yılında yaptırılmış olan cami kare planlıdır. Önceleri yakınında bulunan bir mahkemeden dolayı Kadı Camii denilen yapı, bazı kaynaklarda Emin Ali Çelebi Camii olarak da anılır. Mimari açıdan, alt sıra pencerelerinin söveleri ve mihrabı, iyi bir işçilikle köfeki taşından yapılmıştır. Tavanı ve çatısı ahşap olan dört mahyalı ve üzeri alaturka kiremit örtülü caminin minaresi çok köşeli kütüklüdür. Günümüzde hala ibadete açık olan caminin mihrabı mermerden yapılmıştır. Avlusundaki mezarlıkta Osmanlı Dönemi mezar taşları bulunmaktadır. İbadet mekanının doğu, batı ve güney cephelerinde iki kat halinde dörder penceresi vardır.

Babaeski Köprüsü

babaeskikoprusu.jpg

İstanbul-Edirne asfaltının Babaeski Deresi’ni (Şeytan Dere) geçtiği, Babaeski’nin Lüleburgaz çıkışında yer alan köprü, 1633 yılında 4. Murat döneminde yapılmıştır. Muntazam kesme taş kaplı ve kargir bir köprü olan yapı nehir taştığında zedelenmemesi için, kemer aralarında büyük delikler bulunmaktadır. Nöbet hücreleri taş işlemedir. Kuzey tarafındaki nöbet hücresi aslına uygun olarak yeniden yapılmıştır. Osmanlı ordularının İstanbul’dan Rumeli’ye doğru uzanan sefer yolunun önemli geçiş noktalarından biri olduğundan tarihte yeri büyüktür. Köprünün selyaranları kuzeyde sivri, güneyde ise daireseldir, ortasında ise güneye bakan tarafta kitabelik, kuzeyde de balkon bulunmaktadır. Kitabe, beyaz mermer levhaya yazılmış 5 satır yazı, kenarlarda da rozet ve çiçek motifli süslemelerden oluşmaktadır.

Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü

4692759_orig.jpg

Lüleburgaz Deresi üstünde bulunan köprü, Sokullu Mehmet Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Kervan ve posta yolları üzerindeki suları aşmak için yapılan köprünün Lüleburgaz tarafı orijinal piramit görünümünü korurken, diğer tarafı tamirat sırasında koni biçiminde inşa edilmiştir. Köprünün yapıldığı dönemde bu tarz yapılar genellikle aceleyle ahşaptan yapılmasına rağmen, Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü özenle inşa edilip günümüze kadar gelen eserler arasında yer almaktadır. 84 metre uzunluğunda, 6 metre genişliğine sahip taş köprü, dört sivri kemerden oluşur. Köprünün selyaranları kuzey tarafta sivri, üstleri piramidal, güneyde ise dairesel, üstleri yarım kubbelidir. Güney tarafında, ortada bir balkon çıkıntısı bulunmaktadır. Ortadaki iki büyük kemer arasında ise tahliye gözü bulunmaktadır. 
 

Vize Küçük Ayasofya (Gazi Süleyman Paşa) Camii (Kilisesi)

32-DSC_0340.JPG

Kırklareli Vize ilçesinin Kale Mahallesi’nde iç ve dış surlar arasında yer alan yapı, Bizans İmparatoru Jüstinyen tarafından kilise olarak inşa edilmiş, 14. yüzyılda ise yeni bir düzenlemeyle cami olarak ibadete açılmıştır. Üç apsisi bulunan yapının kubbesi 16 köşeli tanbur üzerine oturtulmuştur. Yapı, kubbeyi tutan 1.30, 1.40 cm çapında ayaklar ve bunların yanında (arasında) bulunan sütunlarla üç bölüme ayrılmıştır. Mermer olan bu sütunların başlıkları korinth stildedir. Sütunlar gibi hali hazırda mevcut olmayan mozaikler, şekil itibariyleAyasofya ile St. İrene arasındaki kazıda bulunanlarla benzeşmektedir. 1997 yılında Kırklareli Müzesi ile T.Ü. Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü’nün müşterek bir çalışması ile kısmi bakım ve temizliği yapılmış, 2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından aslına uygun bir restorasyon geçirmiştir.

Dupnisa Mağarası

Dupnisa MağarasıKırklareli ilinin Demirköy ilçesinin Sarpdere Köyü sınırları içinde bulunan bir mağaradır. Trakya’nın turizme açılmış tek mağarası olma unvanına sahiptir. Mağara iki kata ve üç girişe sahiptir. Kendine özgü doğal yapısı ve özellikleriyle görmeye giden yerli ve yabancı turistleri büyüleyen Dupnisa Mağarası, 3 bin 200 metre uzunluğundadır. Türkiye- Bulgaristan sınırını çizen Rezve Deresi de yine mağaranın içinden çıkan doğal kaynak suyundan meydana gelmektedir. Sadece Kırklareli’nin değil Türkiye’nin de önemli turizm noktalarından biri olan Dupnisa Mağarası’nı ziyaret edilecek yerler listenize eklemelisiniz.

ae8564e6f3a565d889645408b99e77fa.jpg

Dupnisa Mağarası Özellikleri
Devamını Oku

Istranca Dağları (Yıldız Dağları)

2222222.jpg

Istranca Dağları Trakya'nın Karadeniz kıyılarına paralel olarak, Bulgaristan'dan İstanbul’a kadar yaklaşık 300 kilometrelik bir dağ zinciridir. En yüksek noktası Kırklareli’ndeki yaklaşık 1.031 metrelik Mahya Dağı zirvesidir. Dağcılık, kampçılık ya da doğa yürüyüşüyle ilgilenenlerin gitmeyi tercih ettiği alanda eskiden kayın ormanı varken, şimdilerde maki ve kızılçam görülmektedir. Yıldız Dağları kuzeyden Karadeniz'e dökülen, güneyde de Ergene'ye ulaşan akarsular tarafından bölünür. Yıldız Dağları Kırklareli’nin en dağlık kesimlerini oluşturur. Ergene havzasına doğru giderek alçalan platolara dönüşür. İlin kuzeyinde ise Limanköy Platosu ve Demirköy Platosu bulunmaktadır.

Aya Nikola Manastır

Vize ilçesine bağlı Kıyıköy’de Papuçdere yolu üzerindeki güney yamaçta görülen Aya Nikola Manastırı, Bizans zamanında Jüstinyen döneminde yapılmıştır. Dünyanın en eski taş oyma manastırlarından biri olan Kıyıköy Aya Nikola Manastırı, 6. yüzyıldaki Jüstinyen dönemine ait olup, günümüzün en iyi kaya manastırı örneğidir. 19. yüzyılda önüne ahşap bir mekân yapıldığına dair buluntular mevcut olsa da günümüze ulaşamamıştır. Zemin katı kilise olarak planlanan manastırın bodrum katı ise ayazmadır. Kayalara oyularak meydana getirilmiş kademe halinde hücreler de keşişlere ait dinlenme yerleri olarak düşünülmüştür. Manastır, Kıyıköy beldesine 700 metre uzaklıktadır ve yıllık ortalama 150.000 yerli-yabancı turist tarafından ziyaret edilir.