Uşak’ta Gezilecek Yerler

Tarih boyunca yerleşim için uygun bulunan Uşak’ta pek çok kültürün izlerini bulmak mümkündür. Tarihî güzelliklerinin yanı sıra doğal güzellikleriyle de ziyaretçi toplayan Uşak, size dolu dolu bir seyahat deneyimi sunuyor. Bölge halkı tarafından özenle korunan ve değer gören bu güzellikler belediye tarafından en iyi şekilde hizmete sunulmuş durumda. Uşak'ta gezi rotanızı belirlerken öncelikli olarak Eski Çağ ve Modern Çağ'a ait izleri taşıyan tarihî yapılar veya bölgeler ile başlayabilirsiniz. Uşak bu konuda size aslında zengin bir seçenek sunmaktadır.

Uşak Gezilecek Yerler

Uşak'ta ilk görmeniz gereken yerlerden biri Amerika'daki Büyük Kanyon'dan sonra ikinci büyük kanyon olan Ulubey Kanyonu'dur. Bu kanyon, dünyada ikinci büyük kanyon olması sebebi ile görülmeye değer bir doğa harikasıdır. Daha sonra Uşak iline ait şifalı sular ve kaplıcalarla devam edebilirsiniz. Üstelik bu ziyaretlerinizi tedavi amaçlı olarak da gerçekleştirebilirsiniz. Uşak ilinde tarihî birçok değere ev sahipliği yapan Uşak Arkeoloji Müzesi ilk ziyaret edilmesi gereken yerlerden biridir. Burada bulunan bir çok tarihî eser sizlere bu bölgedeki birçok tarihî yerleşim  yeri  ve halkı hakkında bilgiler sunmaktadır. Bir diğer destinasyon ise birinci dereceden tarihî sit alanı ilan edilmiş olan Blaundus Antik Kenti'dir. Tiyatro ve kaya mezarları gibi bir çok yapıyı bu tarihî kentte inceleyebilirsiniz. Yine Helenistik Dönem'eait olan Clandras Köprüsü de yerinde ziyaret edebileceğiniz bölgedeki eşsiz güzelliğe sahip yapılardan biridir. Yakın tarihi içinde barındıran Atatürk ve Etnografya Müzesi ise Atatürk'ün Uşak'ta kaldığı yer olması nedeni ile önemlidir. Bunun yanısıra eski ticaret yolunun üzerinde bulunan Paşa Hanı'da yine hem tarihî mimarisini ile hem de barındırdığı yerel alışveriş dükkanlarını görmek için ziyaret edilmesi gereken yerlerdendir. 
 

Ulubey Kanyonu

Ulubey-Kanyonlari-01.jpg
 

Uşak’ın Ulubey ilçesinde bulunan Ulubey Kanyonu ABD’nin Arizona Eyaletinde bulunan Büyük Kanyon (Grand Canyon)’dan sonra dünyanın en büyük 2. kanyonu olma özelliğine sahiptir. Ulubey Çayı ve Banaz Çayı boyunca devam eden bir büyük kanyon ve bu kanyona bağlanan daha küçük onlarca kanyondan meydana gelmektedir. 50 ile 100 metrearasında değişen genişliği, yaklaşık 45 kilometre uzunluğu ve 170 metreye varan derinliğiyledünyanın en büyük ikinci kanyonu olma özelliği taşıyan Ulubey Kanyonu 2015 yılında belediyenin çevre düzenlemeleriyle birlikte turizme açılmıştır.

Kanyon sebze ve meyve tarımına elverişlidir ancak bölgedeki kirliliği temizleme çalışmaları henüz tamamlanmadığı için herhangi bir tarım faaliyetine açık değildir. Bu temizleme çalışmaları tamamlandıktan sonra kanyonun tarımın yanı sıra yamaç paraşütü gibi sporlara da açılacağını belirtelim.

Kanyonu gezmek için arazi araçları kiralayabilirsiniz ya da doğaya tamamen karışmak isterseniz kendinize belirlediğiniz bir rota doğrultusunda yürüyerek de keşfe çıkabilirsiniz. Bunların yanı sıra kanyon sal sporları, balonla gezinti, kaya tırmanışı gibi aktivitelere de elverişlidir.

Merkeze 30 kilometre uzaklıktaki ilçede bulunan kanyona ulaşmak için her saat başı sefer düzenleyen toplu taşıma araçlarını kullanabilirsiniz. İçinizdeki maceracı ruhun ortaya çıkmasına izin vermek isterseniz de kanyon manzaralı yakınlardaki tepelere çadır kurma imkânınız bulunmaktadır.

Ulubey Kanyonu Cam Teras

Devamını Oku

Uşak Arkeoloji Müzesi

21507204.jpg
 

Uşak ziyaretinizin bir tarih yolculuğuna dönmesini istiyorsanız ve müze gezmeden olmaz diyorsanız Uşak Arkeoloji Müzesi sizin için biçilmiş kaftan. 1970 yılında hizmete açılan Uşak Arkeoloji Müzesi, Uşak’ın tarih boyunca biriktirdiği hazinelerinin sergilendiği bir müzedir. Müzedeki vitrinler tarihî dönemlere göre bölünmüştür. Her bir vitrin bir tarihî dönemin ya da Uşak’ta hüküm sürmüş bir imparatorluğun eserlerini barındırmaktadır.

Teşhir salonundaki ilk vitrinEski Tunç Çağı'ndan kalma parçalardan oluşuyor. İdoller, gaga ağızlı testiler, taş baltalar gibi bu çağda kullanılan aletleri bu vitrinde bulabilirsiniz. Bir diğer vitrinde ise Helenistik ve Roma Çağı eserlerine yer veriliyor. Bu vitrinde toprak kapları ve cam eserleri görebilirsiniz. Müzede sadece vitrinli bölmeler değil açıkta sergilenen eserler de bulunuyor. Bu eserler genellikle Roma Dönemi’nden kalma mezar stelleri, adak stelleri ve kefaret yazıtlarıdır. Blaundus Ören Yeri'nde bulunan heykeller de açık sergileme alanında ziyaretçileri bekliyor. Bir başka vitrinde ise çeşitli kazılar sonucu elde edilen ya da bölge halkı tarafından bulunan altın takılar, sikkeler, cam kaplar gibi çeşitli eseler sergilenmekte.

Bunların yanı sıra Türkçede “Karun kadar zengin olmak” deyimiyle bahsedilen Lidya Kralı Karun zamanından kalan “Karun Hazineleri” de bu müzede sizleri bekliyor. Pazartesi günleri kapalı olan müze kasım - mart ayları arasında 08.00 - 17.00 saatleri arasında, nisan - ekim ayları arasında ise 08.30 - 19.00 saatleri arasında hizmet vermekte. Müze kartınız yoksa girişin ücretli olduğunu da belirtmemizde fayda var. 

Atatürk ve Etnografya Müzesi

66250416.jpg
 

Uşak şehir merkezinde bulunan bu müzenin binası 1890 yıllarda Kaftancızadeler olarak bilinen varlıklı bir Uşak ailesi tarafından yaptırılmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında karargâh olarak kullanılan bu bina savaş sırasında Atatürk’ün konakladığı yerdir. Yunan ordusu başkomutanı Trikopis’i bu binada karşılayan Atatürk, pek çoklarının esir dediği Trikopis’i Türk misafirperverliğiyle ağırlamıştır.

Kurtuluş Savaşı’ndan sonra bir süre sahipleri tarafından konak olarak kullanılan bu bina 1970'li yılların ortalarına doğru kamulaştırılmıştır. 1 Eylül 1978 tarihinde ise Atatürk ve Etnografya Müzesi olarak hizmete açılmıştır. İki katlı olan bu konağa kemerli bir kapıdan giriş yapılıyor. Geniş bir salona açılan bu kapının sağında ve solunda odalar mevcut. İki katlı binanın giriş katında yöresel, etnografik malzemeler, tarihi Eşme kilimleri, eski dönem giysileri ve silahlar gibi pek çok eser sergileniyor.

Üst katta bulunan geniş oda ise 2 - 4 Eylül tarihleri arasında konakta kalan Atatürk’e yatak odası olarak hizmet etmiş. Atatürk’ün anısına saygı olarak bu odanın düzeni bozulmamıştır. Atatürk’ün odada kalırken kullandığı eşyalar, kıyafetleri ve birkaç portresi bulunuyor. Atatürk’ün eşyalarının yanı sıra o dönemlerden kalma pek çok eşya burada sergileniyor. Bu katta eski aynaları, koltukları, sehpaları, Atatürk’ün giysilerini bulabilirsiniz. Atatürk ve Etnografya Müzesi pazartesi günleri dışındaki bütün günlerde hizmete açık. Müzeyi 08.00 - 17.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Uşak seyahatinize bu müzeyi gezerek değer katabilir ve tarihte ufak bir yolculuk yapabilirsiniz.

Paşa Hanı

P7100154.JPG
 

Tarihin en önemli ticaret yollarından Kral Yoluüstünde yer alan Uşak,bu yolu kullanan tüccarlar için yapılmış görkemli bir hanı bünyesinde barındırmaktadır. Uşak şehir merkezinde bulunan ve siz ziyaretçilerin uğramadan geçmemesi gereken bu hanın adı Paşa Hanı. Bölgede önceden yaşamış olan Tiritoğlu Mehmet Paşa tarafından 1893 yılında yaptırılmıştır. Hanın inşası için Fransız bir mimar tercih edilmiştir. Taş kesme tekniği kullanılan ve Türkiye’de Marsilya kiremiti olarak bilinen kiremit sisteminin ilk uygulandığı bina olma özelliğini taşıyan bu han Uşak’ı ziyaret edenlerin gözde mekânlarından birisidir.

1983 yılına kadar hâlâ aktif bir ticaret merkezi olarak kullanılan han, fiziksel anlamda bir çöküşün eşiğindeymiş. Bu tarihte Uşak’ın önde gelen sanayicilerinden birisi hanı satın alıp tamir işlerine girişmiştir. Altı yıl süren bir restorasyon sürecinden sonra eski ihtişamına kavuşan hanın üst katı günümüzdeotel olarak kullanılmakta. Uşak’ı ziyaret eden misafirler bu tarih kokan hanın odalarında ağırlanmakta.

Alt katında ise adeta eski işlevine bir saygı niteliğinde ticari olarak oldukça aktif olan dükkânlar bulunmakta. Yuvarlak kemerler içerisine alınmış bu dükkanlar her gün onlarca ziyaretçiye hizmet vermekte. Uşak’a özgü pek çok ürünü bulabileceğiniz bu dükkanlara siz de mutlaka uğramalısınız.

Uşak şehir merkezinde, ulaşılması oldukça kolay olan bu tarihî yapıyı gezerken taş duvarlara sinmiş tarihi hissedebilirsiniz. Dilerseniz hanın otel olan kısmında konaklayarak bu ihtişamlı konaktan Uşak’ı seyredebilirsiniz.

Şifalı Sular ve Kaplıcalar

hamambogaz_kaplicasi.jpg
 

Ege Bölgesi'nin diğer pek çok ili gibi Uşak da yeraltı kaynakları açısından oldukça zengindir. Bölgede çok sayıda kaplıca vardır. Ulaşımın kolay olması, konaklama imkânlarının çeşitliliği ve diğer turistik özellikleri sebebiyle Uşak, kaplıcaseverler tarafından tercih edilen bir şehirdir. Her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlayan bu kaplıcalar Uşak’a gidenler tarafından muhakkak ziyaret edilmelidir.

Doğal kaynak ve mineraller bakımından oldukça zengin olan bu sular içme suyu olarak da kullanılmaktadır. Uşak’taki kaplıca sularının bir kısmı soğuk maden suları kapsamında bir kısmı ise sıcak maden suları kapsamında değerlendirilir. Her iki kategorideki sular da insan vücudunun ihtiyacı olan mineraller açısından oldukça zengindir.

Uşak’ın en önemli kaplıcaları Banaz ilçesine yaklaşık 7 kilometre uzaklıktaki bölgede bulunur. Hamamboğazı Suları diye adlandırılan bu kaplıcalar dört ana kaynaktan oluşmaktadır. Burada ziyaretçilerin rahat etmesi için kurulmuş çeşitli tesisler vardır. Uşak kaplıcalarına gitmeden önce bu tesislere göz atabilirsiniz. Hamamboğazı kaplıcalarında tedavi amaçlı bir tesis oluşturulmuştur. Bu tesiste tedavi havuzları ve hastalar için tek odalı evler yer almaktadır. Çeşitli eklem ve solunum rahatsızlıklarına iyi gelen bu kaplıcalarda ziyaretçilere hijyenik ve güler yüzlü hizmet sunulmaktadır. Burada bulunan kaplıcalar hakkında daha detaylı bilgi almak, ulaşım ve konaklama imkânlarını öğrenmek isterseniz Uşak Turizm Danışma Bürosu’na telefonla ya da elektronik postayla ulaşabilirsiniz. Bölgedeki kaplıcalara gitmek için belediyenin hizmetinize sunduğu minibüsleri kullanabilirsiniz. Kaplıcalara günübirlik bir ziyaret gerçekleştirebileceğiniz gibi civardaki tesislerde de konaklayabilirsiniz.
 

Blaundus Antik Kenti

Uşak şehir merkezine 40 kilometre uzaklıkta bulunan Balundus Antik Kenti, Ulubey İlçesi Sülümenli Köyü'nde kurulmuş olup Helenestik Çağ'a dayanan tarihî bir kenttir. Bu tarihî kent, derin vadilerle çevrili bir yarım adaya kurulmuştur. Uşak'ta bulunan bu tarihî kent "birinci derece sit alanı" olarak tescil edilmiştir. Büyük İskender'in Anadolu Seferleri sonrasında bölgeye gelen Makedonyalılar tarafından kurulduğu bilinmektedir. Blaundus adını yine Makedonyalıların verdiği bilinmektedir. 1845 yılında Hamilton bu kenti keşfetmiş ve burada bulunan bir yazıtı gün yüzüne çıkartması ile kentin işminin Blaundus olduğu kesinleşmiştir. Yazıtta bulunan "Blaundeon Makedonon" ibaresi antik kent hakkında oldukça açık ve net bilgiler sunmuştur. Önce Bergama Krallığı'na daha sonra da Roma İmparatorluğu'na bağlanan kent, bu dönemde önemini artırmıştır. En önemli yapılarını ise kale, tapınaklar, stadyum, tiyatro ve kaya mezarları oluşturur. Bu tarihî kentin yarımada şeklinde bir toprak parçası üzerinde kurulmuş olması, kentin sadece Kuzey Kapısı'ndan girişini mümkün kılmıştır. 

Clandras Köprüsü

Clandras Köprüsü, Uşak şehir merkezine 45 kilometre uzaklıkta bulunan Karahallı ilçesinde yer alan eşsiz güzelliğe ve atmosfere sahip bir köprüdür. Yaz aylarında ihtaşımı daha çok gün yüzüne çıkan köprü, ailecek yapılan pikniklerde harika bir manzara oluşturur. Bu köprünün Frigyalılar döneminden kalma tarihî bir yapı olduğu bilinmektedir.2.500 yıl önce Banaz Çayı üzerine inşa edilmiş olan köprünün en ilgi çekici özelliklerinden birisi de iki ucunun dağ kayalarının yarı beli üzerine yapılmış olmasıdır. Uzunluğu 24 mete olan köprünün derinliği 17 metre ve eni 1,75 metredir. Taşların üzeri kalemle işlenmiş ve taşları birbirine zıvanalı olarak kenetlenmiştir. Fil ayağı olarak tabir edilen iki ana gövdeden oluşmuş ve sabit kaya üzerine bindirme tekniği kullanılmıştır. Uşak halkı için bu köprü belediyenin de işletmeciliği ile daha çok bir mesire yeri olma özelliği taşır.