Kapadokya denince ilk akla gelen peri bacalarıdır. Volkanik dağların lavlarını ve tüflerini 5 milyon yıl boyunca püskürtmesi ile oluşmuştur. Bu oluşumlara insan zekası girince; Arap istilasından saklanmak için yer altı şehirleri, Pagan Roma İmparatorluğu'ndan saklanarak Hristiyanlığını yaşamak isteyen insanların vadi içlerine yaptıkları yerleşim yerleri ve kiliseler ortaya çıkmıştır. Bu açık hava müzesinden balon turu yapmadan dönmemek gerekir. 
Gitmişken Hoca Ahmet Yesevi’nin Türklüğü ve Müslümanlığı Anadolu’da yaymak için göndermiş olduğu Hacı Bektaşi Veli Dergahı da görülmesi gereken bir bölgedir.
Burada Hristiyanlık inancının belki de ilk örnekleri olan kiliseler ve içindeki resimler yer almaktadır. Belki de ilk resmedilişleriyle Son Akşam Yemeği'nin, İsa’nın çarmıha gerilişinin ve Roma İmparatoru Konstantin’in Hristiyanlığa kabulünün resimlerinin görülebileceği bir bölgedir.
Kızılırmak kıyısında türkülü bir kafede çay içerek ferahlamak için ve nehrin killerinden testilerin nasıl yapıldığını görebileceğiniz yegâne yerdir burası.
Anadolu’daki yeraltı şehirlerinin büyük çoğunluğunun bulunduğu bu bölgede yeraltındaki yaşam alanları bir mühendislik harikasıdır. Belki de bu topraklarda tarihin en gizemli ve en farklı hayatta kalma mücadelelerinden birisi yaşanmıştır.
Daha önceki inancı Şaman ve Pagan olan bu insanların, ne ilginçtir ki kiliselerinin bazılarında tavuskuşu şekillerinin bulunması dinler tarihinin en kilit sayfalarıdır. Kapadokya anlaşılması zor olsa da bir başka gezegene gelmişsiniz hissi veren bir yer. Volkanik kaya ve toprakların olduğu muhteşem ötesi güzelliği ile seyyahları bekliyor.
Yazar Hakkında
Mehmet BABADağlarda yollarda seyyah, biraz fotoğrafçı, doğa sever. Dünya benim evim diyen, kendi halinde yazan, gezmek için yaşayan biriyim.
