Beyaz Cennet Pamukkale

Merhaba sevgili okurlar,

Öncelikle Pamukkale’ye seyahat etmek akımda bile yoktu, ta ki bir dergide dünyada görülmesi gereken 30 yer içinde yer aldığını görene kadar. Listedeki yerlerin çoğunluğu Amerika’da bir kısmı ise Avustralya’daydı. Aralarından sadece bir tanesi Türkiyedeydi. O da  Pamukkale☺ Diğer yerlere gitmem şimdilik çok zor olduğu için kendi ülkemdeki dünya harikalarından birini görmeye karar verdim. Daha yola çıkmadan başlayan heyecan o doğal güzelliği görünce daha da arttı.

Uzaktan bakıldığında bile o muhteşem görüntü insanı büyülemeye yetiyor. Termal suyun oluşturduğu beyaz bölgenin uzunluğu 2700m ve bu özel yer 1988 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültürel ve Doğal Miras Listesine alınmış. Uzaktan gördüğümüz beyaz güzelliğe ulaşmak için belli bir ücret ödeyip içeri girdik. Travertenler buzdağı gibi karşımızda duruyordu. Bir süre sonra sandaletlerimizi çıkarıp beyazlığın üzerinde akan sıcak suda yürümeye başladık. Zaten belli bir noktaya kadar ayakkabılarınızı kullanabiliyorsunuz. Beyaz olan bölümde kesinlikle yasak, çünkü travertenlerin beyazlığına ve yapısına zarar veriyormuş. Travertenler demişken nasıl olduğunu da anlatayım sizlere. Çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı olarak, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşuyor. Bu bölgede sıcaklıkları 30-90 derece arasında değişen, antik devirden günümüze kadar ulaşmış yirmiye yakın su kaynağı var. Bu termal su kaynaklarından çıkan su, yaklaşık 300m uzunluğundaki bir kanaldan geçip traverten başına geldikten sonra traverten katlarına yani, aşağıya doğru dökülüyor. Bu katlarda suyun aldığı mesafe 250-300m. Bu mesafeden dökülürken, sudaki kalsiyum karbonat çökeliyor ve ince bir jel tabakası halinde beyaz bir çökelti oluşturuyor. Zamanla sertleşen bu çökelti travertenleri oluşturuyor. Beyazlığın oluşumunda hava şartları, ısı kaybı, su akışının yayılımı ve süresi oldukça önemli. Yapılan araştırmalara göre yılda yaklaşık 1mm kalınlığında beyaz katman oluşuyor.

Travertenler ve üzerlerinde çeşitli büyüklükte birçok havuz var. Bu güzel ve su seviyesi dizin biraz altına gelen havuzlara girebilirsiniz. Özellikle benim gibi tam yaz ortasında kavurucu sıcakta giderseniz inanın çok iyi gelecektir. Bu havuzlardaki termal suların sıcaklıkları yaz-kış değişmiyor. Suyun birçok hastalığı tedavi edici etkisi de var.

Travertenlerin biraz ilerisinde Pamukkale’nin simgesi olan Kleopatra Havuzu var. Bir zamanlar Mısır kraliçesi Kleopatra’nın burada yüzdüğü rivayet edilmekte. M.S. 60 yılında büyük bir depremden sonra oluşan bu havuzun içerisinde antik mimarı kalıntılar var. Havuz derinliği yer yer değişmekte. Su pırıl pırıl, görüntü ise mükemmel. Dilerseniz bu güzel havuzda yüzebilirsiniz. Giriş ücretli, ayrıca içeride kullanabileceğiniz kabinler var. Ancak havuz fazlasıyla kalabalık.

Bir diğer görülmesi gereken yer ise antik tiyatro… O kadar geldik orayı görmeden dönmek olmaz dedik ve o sıcakta vurduk kendimizi yokuş yukarı. Uzunca bir yol sonunda ulaştık tiyatroya vee içine girdiğimizde gerçekten çok hoşumuza gitti. Halen o tarihi güzelliği mevcut ve bu güzel tarihin korunmuş olması da beni çok mutlu etti.

Kısa ve etkileyici bir gezi olan Pamukkale gönlüme taht kurmayı başardı ve beni kendine hayran bıraktı. Görülmeye değer gerçekten. Şiddetle tavsiye ediyorum. Gidin ve görün☺

İyi eğlenceler!

AYŞEGÜL GEMİCİ

Yazar Hakkında

AYŞEGÜL GEMİCİ

22 Mart 1987, İstanbul doğumluyum. Şu an İstanbul Üniversitesinde master eğitimime devam etmekteyim.