Çocukluğunuza Döndüren Müze: İstanbul Oyuncak Müzesi

İstanbul'un, Göztepe semtinde, küçük bir sokağa kurulmuş, sizi zaman makinesinde yolculuğa çıkaracak beyaz ahşaplı, tarihi bir köşkün içine özenle konulmuş oyuncaklarla dolu olan bir mekan, İstanbul Oyuncak Müzesi. 23 Nisan 2005 yılında şair/yazar Sunay Akın tarafından kurulmuştur. 1700’lü yıllardan günümüze oyuncak tarihinin en gözde örnekleri burada sergileniyor. Öyle ki İstanbul Oyuncak Müzesi, dünyadaki örnekleri arasında önemli bir yere sahip olmuştur. İstanbul'a "Oyuncak Müzelerinin Başkenti" unvanı kazandırmıştır.

Uzun zamandır gitmek istediğim fakat geçen haftalarda gidebilme fırsatı bulduğum, güzel duygularla ayrıldığım, "keşke daha önce gelebilseydim" diye iç geçirdiğim şahane bir zaman yolculuğuydu. Sokağın başında köşkü gördüğümde, sanki bir kitabın önsözünü okuyormuşum gibi hissettirdi bana. Sonra kendinizi tamamen kitaba bırakıyorsunuz. Müze her yaştan insanı kucaklıyor. Her köşesinde "bu oyuncaktan benim de vardı" diyebilme sürprizi ile dolu, öyle olmasa bile "bunu hatırlıyorum ben" diyebilirsiniz.

Müze çok eskilere de gitmiş tabi. Sunay Akın’ın 1990 yılından başlayarak pek çok ülkedeki antikacılardan ve açık arttırmalardan telifleriyle satın aldığı oyuncak tarihinin en değerli eserleriyle kurulmuş bu canım müze.

Müzenin bir yazar tarafından açılmış olması ve bir sahne tasarım sanatçısı Ayhan Doğan tarafından tasarlanmış olması özelliği onu kusursuz kılmış. Bu da dünyada bir ilk... Kafamı nereye çevirirsem çevireyim oyuncaklar tebessüm etmemi sağlıyor. Bir türlü içimde büyütemediğim, hoş büyütmekte istemediğim çocukluğumu yaşatan güzel dakikalar geçiyorum.

Her şeyi düşünmüşler, oyuncakların hangi ülkeden olduğu, hangi yılda üretildiği önlerinde yazıyor. Sunay Akın'ın kitaplarını okuyanınız varsa heyecanınız iki katına çıkabiliyor. Sunay Akın kitaplarında birçok oyuncağın hikayesini anlatıyor. Sizde onları oyuncak raflarında gördüğünüzde hemen tanıyorsunuz ve sanki çok eski, yakın bir arkadaşınızı görmüşsünüz gibi heyecanlanıyorsunuz.

İstanbul Oyuncak Müzesi'nde en çok dikkatimi çekenler arasında en kusursuz oyuncaların Almanlara ait olması ilk sırada diyebilirim. 18. ve 19. yüzyılda çocuklara ve oyuncaklara ne kadar önem verdikleri ortada. Maalesef ülkemizde birçok aile, çocuklarının hayal dünyası gelişsin diye değil, ses yapmasınlar diye oyuncak alıyorlar. Bu da onları, kızlara oyuncak bebek, erkeklere oyuncak tabanca almaya itiyor ve ilerde bunlar gerek toplumsal, gerek bireysel insanlık için büyük problemler açabiliyor.

Toplum olarak değerlerimize önem vermeye ihtiyacımız var. Buna bir yerden çok sıkı tutunmamız gerekiyor. Müzelerimize gerekli önemi verelim, hepimizin buna fazlasıyla vakti var aslında, sadece kendimizi kandırıyoruz, sigarayı bırakmak isteyen fakat türlü bahanelerden bir türlü bırakmayan insanlar gibi... Müzeler, bizim geçmişimiz. Geleceğimiz için onlara sahip çıkalım ve en çokta çocuklarımız için, çünkü bizim geleceğimiz çocuklar.

Benim için güzel anılar biriktirdiğim, oradan ayrıldığım için üzüldüğüm fakat böyle bir müzeye sahip olduğumuz gerçeğini gördüğüm için bir mutluluk vardı içimde. Baştan başa şahaneydi diyebilirim. Mutlaka bir gün vaktinizi ayırın ve ailenizle ziyaret edin, ulaşımı da kolay, yaşınız kaç olursa olsun eğleneceğinize eminim. Hani bir gün giderseniz diye, zaman yolcuğunda "İyi Yolculuklar"...

YağmurCeylan

Yazar Hakkında

YağmurCeylan

''Bir insanın olabileceği ya da başarabileceği en iyi, en büyük şeyin kaynağı insanın kendisidir.