Doğal Fotoğraf Atölyesi: Balat, İstanbul

Eğer fotoğraf çekmeyi çok seviyorum ama insanları çekmekte zorlanıyorum diyorsanız bir de Balat’a gidin derim. Balatlılar artık yığın halinde sokakları ziyarete gelen fotoğraf gruplarına ve turistlere o kadar alışmışlar ki adeta her biri birer modele dönüşmüş. O kadar doğal bir şekilde poz veriyorlar ki çocuklu-büyüklü, ben hayran kaldım.

Balat Semti

Balat; İstanbul’un Fatih ilçesinde, Haliç’in kıyısında, Ayvansaray ve Fener semtleri arasında eski İstanbul’un tüm ahengiyle saklanmış bir semt. Surlardaki Blaherna Sarayı’na yakınlığından dolayı isminin de “Palation” isminden zaman içinde Balat’a döndüğü söyleniyor.

Balat, aslında İspanya’dan gelen yahudi ailelerin yerleştiği bir yer olduğu için uzun süre “Yahudi Mahallesi” olarak anılmış. Hatta engizisyondan kaçan İspanyol Yahudileri, II. Bayezid’in davetiyle Balat’a gelmişler. Bugün hala üç katlı, dar ön yüzlü olup da ikinci ve üçüncü katlarında cumba olan evler o zamanlardan kalan Yahudi evleriymiş. Balat Yahudileri, 1950’li yıllardan itibaren hep İsrail’e göçmüşler. Kalanlar da İstanbul’un başka semtlerine dağılmış, o yüzden de Yahudi nüfusu yok denecek kadar az artık…

Suriye’den gelen göçmenlerde ise inanılmaz bir artış var. Bir ara üç kardeşle karşılaşıyoruz; hepsi aslında çok küçük ama en küçük kardeşlerini ki oda maksimum 1,5 yaşında gibi, kucaklayıp taşıyarak bir yerlere götürmeye çalışıyorlar. Ağızlarında sadece “bi lira” lafı var, içim acıyor. Konuşmaya çalışıyoruz ama hiç anlamıyorlar; ben biraz da çekinerek para veriyorum, bir arkadaşım ise bakkala gidip onlara yiyebilecekleri bir şeyler alıyor. Kaderin cilvesi onları kendi anavatan topraklarından çok uzaklara sürüklemiş, inşallah insanca yaşamayı bu ülke size sağlayabilir diye dileyerek uzaklaşıyoruz. 

Sokaklarda yürürken rengârenk asılmış çamaşırlardan, neredeyse sokağa kadar inen sabun kokusunu duyuyorsunuz. Balat hanımları üzerlerinde şalvarları ile ya kapısının önünde iş yapıyor, ya da çamaşır asıyor ama bir yandan da komşuları ile balkondan balkona sohbet etmeyi ihmal etmiyor. Biraz hasretle bakıyorum onların doğallığına… Komşuluk, arkadaşlık ilişkileri benim çocukluğumdan kalma gibi… Bu arada aşağı sallandırılan sepetlere bakkal çıraklarının koşarak bir şeyler koymasına bakıyorum, ne güzel, çocukluğumda karşı apartmanın altındaki bakkala üst katlardan sarkıtılan sepetlere istenilen malzemeleri koyabilmek için birbirimizle yarışırdık. Hala yapıldığını görmek beni neredeyse 5-6 yaşıma geri götürüyor.

Şarkılara konu olan Agora Meyhanesi’nin Balat’ta olduğunu biliyor muydunuz?

Eğer ana caddeden girip Leblebiciler Caddesi’ni boylu boyunca yürürseniz küçük dükkânlar ile dolu bir alışveriş bölgesine geliyorsunuz, işte eskiden şarkılara konu olan Agora Meyhanesi buradaymış. Ama yıllar önce kapanmış. Yanbol Sinagogu’nun girişi de bu cadde üzerinde; İstanbul’da yegâne ahşap tonoza sahip olan sinagoglardan olduğu için özel…

Sokaklarda yürürken “Art Galeri” isimli bir yerin önünde önünde tahta üzerine yapılmış resimler dikkatimizi çekiyor, çok güzeller. Fotoğraf gezisinde olmasak mutlaka alırdım ama hem fotoğraf çekip hem de bir şeyleri taşımak mümkün değil. Galeri sahibi Ortaköy’de tezgâhta sattıklarını söyleyince bir sonraki sefere erteliyorum.

Eh bu kadar “Yahudi Mahallesi” olarak anılan bir yerin, aynı zamanda Yahudi mimari eserleri ve sinagogları ile anılması oldukça normal. İstanbul’un en eski sinagogu unvanını elinde tutan Ahrida Sinagogu, Balat’tadır. Sinagog kelimesi; Yunanca “syn” beraber “ago” kelimelerinin bir araya gelmesinden oluşuyormuş, yani “Toplanma Evi” anlamına geliyor. Sinagogları ziyaret etmek öyle kolay değil, ziyaret etmeden önce İstanbul Hahambaşılığı’ndan, 0212 244 19 80 numaralı telefondan, randevu almak gerekiyor. Ahrida Sinagogu’na izin bile alsanız, sadece sabah saat 10.00’da girebiliyorsunuz.  Görülebilecek diğer yerler; Ayios Dimitrios Kilisesi, Surp Hreşdagabet ve Vaftizci Yahya (Aya Yani) Kiliseleri

Bizim amacımız bu kez sokaklarda dolaşıp değişik kareler yakalamak olduğu için, sinagog ve kiliselere gitmedik. Bir sonraki Balat maceramıza diyoruz…

Yazı ve fotoğraflar: Banu Demir

Banuyollarda.wordpress.com    banuyollarda.twitter.com

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı
BANU DEMİR

Yazar Hakkında

BANU DEMİR

İstanbul Üniversitesi Radyo-TV bölümü ve Marmara Üniversitesi Contemporary Business Management’tan (gece bölümü) mezun olduktan sonra İngiltere Nescot College’da okudum.