Kamboçya'nın Başkenti: Phnom Penh

Gezimin ilk ayağı olan Singapur’dan sonra Kamboçya’nın başkenti Phnom Phen’e geçtim. Singapur’la ilgili yazımı buradan okuyabilirsiniz.

Singapur’dan Kamboçya’ya direkt uçmak için fazla seçeneğiniz yok. Fakir bir ülke olan Kamboçya’nın çok az ülkeyle hava bağlantısı mevcut. Ben Jetair’i seçtim. Avustralya merkezli firma uygun ve ekonomik fiyatlar sunuyor. Çevre ülkelerden aktarma yaparak da Kamboçya’ya ulaşabilirsiniz.

Beni Kamboçya'ya götürecek uçağım

Yaklaşık 2 saatlik bir uçuşun ardından Kamboçya’ya varıyorum. Çok küçük bir hava alanına iniyoruz. Ülkenin başkenti olmasına rağmen bu kadar küçük bir havaalalına sahip olması ülkenin genel ekonomik durumu hakkında ilk ipuçlarını veriyor. Etrafta birkaç pervaneli uçak ve birkaç görevli görüyorum. Ülkeye Air Asia, Malaysia Havayolları ve Çin'den birkaç firma uçuyor. Dünyayla olan bağlantısını bu birkaç ülke sağlıyor.


Phnom Penh Uluslararası Havalimanı
     
Bu ülkeyi ziyareti düşünüyorsanız burada vizeyle uğraşmanıza gerek yok. Ülkeye girişte 30 dolar ve 2 adet vesikalık fotoğraf vererek 5 dakika içerisinde vizenizi alabilirsiniz. Havaalanı çıkışında Asya’da alışık olduğumuz o buram buram sıcak  hava bizi karşılıyor. Her ne kadar ülkenin her yerinde Amerikan doları geçiyor olsa da havaalanını terketmeden önce biraz yerel para birimi olan “riel” almayı düşünebilirsiniz. Gittiğim dönemde 10 dolar 40.000 riel’di. Aslında tuktuklarda bile riel geçiyor. Siz dolar veriyorsunuz, onlar yerel para biriminde para üstü veriyorlar.

Ülke fakir olsa da internet konusunda sıkıntı yaşamazsınız. Kafelerde, hotel ve hostellerde yeterli hızda internet mevcut. Yine de internet paketi olan bir telefon hattı almayı düşünürseniz, çok ucuz fiyatlara bulabilirsiniz. Hava alanında3 dolara 5 GB kotalı hatlar satılıyordu. Telefona sim kart takıp ayarları değiştirmeye üşenmiyorsanız wi-fi aramak zorunda kalmazsınız.


Tipik bir Asya manzarası

Havaalalından merkeze gitmek için 2 yol var: taksi ve tuktuk. Taksiler standart 12 dolar istiyor. Tuktuklar da 9 dolar. Sırt çantalı gezginler bilir, havaalanının biraz dışına çıkarsanız çok daha uygun fiyarlara merkeze gidebilirsiniz. Ben 6 dolar verdim, hosteldeki kız çok iyi bir fiyat olduğunu söylemişti. Yine de sonradan 15 dolara tüm gün tuktuk kiralayabildiğinizi öğrenince 6 dolar da size çok geliyor.

Asya ülkelerinde günlük motosiklet kiralamak da uygun bir seçenek olarak düşünülebilir. Günlük birkaç dolara kiralayabilirsiniz. 10 yaşındaki çocukların bile kullandığını düşünrsek, polisin isteyeceği rüşvet dışında sorun yaşamazsınız :)


Ehliyet mi? Kask mı? Ne gerek var!

Singapur gibi bir ülkenin ardından Kamboçya’ya gidince kendime gelmem biraz zaman aldı. Neyse ki İstanbul’da yaşıyorum, çok kısa sürede adapte oldum. Kornalar, sağdan soldan çıkan motosikletler, her yerde size birşeyler satmaya çalışan insanlar, burnunuza gelen garip yemek kokuları, sağda solda yatıp uyuklayan insanlar.

Kamboçya dünyanın en fakir ülkelerinden biri. Eski büyük Khmer İmparatorluğu’nun bu hale gelmesinde bugünün gelişmiş ülkelerinin de payı büyük. Maalesef yıllarca gelen vurmuş, giden vurmuş. Yabancılar yetmemiş, kendi insanları da vurmuş.Yıllarca ezilmişler, birşeylere alet edilmişler, katledilmişler, şimdi de toparlanmaya çalışıyorlar. 14 milyon insanın yaşadığı bu toraklarda, çok değil 50 yıl içinde milyonlarca insan öldürülmüş.. Yine de Khmerler yılmamış, su varsa pirinç var, pirinç varsa biz varız demiş ve bu acıları unutmaya çalışmışlar.


Şehir merkezi

Phnom Penh ülkenin başkenti, buraya gelenler Mekong’u, doğal güzellikleri değil, bu ülkenin yaşadığı acıları hissetmeye geliyorlar. Phnem Penh’de görebileceğiniz yegane şey, geçmişin acı izleri.

İlk ziyaret edilmesi gereken yer Killing Fields-Ölüm tarlaları. Ziyaret için yarım gün yeterli. Yanınızda buraların hikayesini bilen biriyle gitmenizi, eğer bunu sağlayamıyorsanız orada bir gruba karışmanızı,onu da bulamıyorsanız en azından girişten sesli bir rehber almanızı öneriyorum. Yoksa hissettikleriniz eksik kalacak.


Killing Fields-Ölüm Tarlaları

Burası Khmer Rouge - Kızıl Kımerlerin lideri Pol-Pot’un binlerce insanı deyim yerindeyse boğazladığı, merkeze 15 km uzaklıktaki bir alan. Boğazlamak tabirini kullanıyorum, çünkü kurşun ulaşılması zor ve pahalı olduğundan insanları katletmek için genellikle bıçak, pala ve künt cisimler kullanılmış. Burada yaşananlara şahit olup kurtulanların hikayelerini dinleyince bu yüzyılda bu tarz şeylerin nasıl olupta yaşandığına hayret ediyor, bir insanın diğer insana neler yapabileceğini görüyor, acaba bugün bizi koruyan, ya da tekrar yaşanmayacağının garantisi ne diye sormadan edemiyorsunuz?


Kemiklere basmayınız!

Bu acı tarihe tanıklık eden diğer bir mekan Tuol Sleng Soykırım Müzesi. Şehrin merkezinde bulunan o zamanın okulu, Kızıl Khmerler döneminde, sorgulama ofisi olarak kullanılmış. Kamp S-21 ismiyle anılan bu işkence tesisinden yüzbinler geçmiş. Kadın, erkek, çocuk, yetişkin farketmeden, tek ortak noktaları rejim düşmanı olarak itham edilmeleri ve işkencelerle itiraflar alınıp katledilmeleri. Sadece bu sorgu tesisinde işkenceden 20 binden fazla insanın öldüğü düşünülüyor. İçlerinden hayatta kalanların hikayeleri video görüntüleri eşliğinde paylaşıldığı gibi, bazı günler canlı olarak dinleme şansına da erişebilirsiniz.


Kamp S-21

Phnom Penh’de sürekli acı şeyler görecek değilsiniz. Ben de biraz olsun kendimi toparlamak için Mekong nehrinde bir gün batımını izlemeye karar verdim. Her ne kadar bulutlardan beklediğim manzarayı göremesem de büyük Mekong ve kenarındaki yaşamı gözleme fırsatı buldum. Mekong dünyanın en büyük 12. nehri. uzunluğu 5.000 km’ye yaklaşıyor. Yemekli, birkaç saat süren bir turu kişi başı15 dolara alabilirsiniz.

Büyük Mekong - Great Mekong

Turizm açısından henüz yeni yeni gelişmeye başlayan Kamboçya’nın başkentinde yapabilecekleriniz oldukça sınırlı. Büyük bir meydanı, Tonle Sap nehrinin kenarında Avrupai tarzda restoran ve kafeleri var. Dışarda 1-2 dolara yiyebileceğiniz yemeklerin aksine burada bir pizzaya 20 dolar verebilirsiniz. Bizlerin 90’lardaki halini anımsattı bana.  

Bu şehreen fazla 1, belki 2 gün ayırılmalı. Her zaman pazarlık yapılmalı. Bir de turist olduğunuzu anladıklarından harekete geçen düzenbaz insanları var. Şehir meydanında biraz sohbet edip, kumarhaneye ya da ona benzer başınıza ne gelebileceğini bilmedğiniz yerlere davet ediyorlar. Bu konuya biraz dikkat etmekte yarar var. Burada 2 gün kalıp Siem Reap’a geçiyorum.

Yazar Hakkında

mesuttoker

Hayatın anlamını bulur muyum bilmiyorum ama gezmek bana hayat katıyor, orası kesin.